
Ayet-ül İnsan
ve insandan bahsediyoruz her çağda. İNSAN. en mükemmel yaratı. bu inşâyı çözebilmenin derdinde değil miyiz, âdem’den beri? temeli sevgi, merhamet, saygı, kalbî bakış ve hiçbir dilde karşılığı bulunmayan, gönül. çok karmaşık görünse de insan hep bir yol aradı. yaşarkenki büyüyüşünde, darmadağın etti yolunu karıştırdı... aslında bu yol kendisine, kalbine gidecek yoldur. akıl denen, hayât trafiğini yönlendirirken, sinyalizasyonda bâzı hatâlar oluyor elbette. akıl, insanı dilediği adrese kadar götürür. fakat içindeki ses, adresin devâmına yarar. bu kitap, bir ilâhi kitap değil. tasavvûfî derinlikle yazılmıştır. bu kitap, yalnızlığınızın, çâresizliğinizin, bilmecelerin, soruların 99 tâne ismi olacaktır. kalbinizin ve gönlünüzün elinden tutacak ve en doğrusunun yanına okuduğunuz cevapla ulaştıra...

Slavoj Zizek - İletişim Çağının En Radikal Düşünürü
Günceli yakalayan, sürekli üreten, sözünü sakınmayan Žižek, çalışmalarını hangi unsurlar üzerine kurdu? Felsefe ile popüler kültürü aynı potada eritmeyi nasıl başarıyor? Žižek metinlerini ilgi çekici kılan ne? Slavoj Žižek, şüphesiz 21. yüzyıl iletişim çağının en radikal düşünürü! Terry Eagleton, Žižek için "Kültürel teorinin muhteşem ve vazgeçilmez bir parçası" ifadesini kullanıyor ve bugün onun güncele dair söylediği ya da yazdığı her şey tüm dünyada ses getiriyor. Slavoj Žižek’in dünyaya baktığı açı, kesinlikle keşfedilmeye değer. Bu kitap, o açıyı yakalayabilmenizi sağlayacak detayları bir araya getiriyor.

Beyaz Geceler
Hayalperestlik, yalnızlıkla baş etmenin bir yolu olabilir mi? Dünya edebiyatının en büyük yazarlarından Dostoyevski’nin yirmi yedi yaşındayken kaleme kaldığı Beyaz Geceler gösterişten uzak, mütevazı ama bir o kadar da güçlü ve şiirsel bir uzun öykü... Hikâyenin isimsiz anlatıcısı, Petersburg’da yalnız yaşayan, kendi halinde bir hayalperesttir. Şehrin dört bir yanında dolaşır tek başına. O sokak senin bu sokak benim... Sonra bir gün yine kendi gibi yapayalnız bir kız çıkar karşısına. Nastenka... Güzel ama kederli bir kızdır Nastenka. Acıklı da bir hikâyesi vardır. Önce bu hayalperestin hikâyesini dinler, sonra onu bir daha bırakmayacağının sözünü vererek başlar kendi hikâyesini anlatmaya. Ancak hikâyeler ortaya döküldükçe filizlenen aşk duygusu, aslında üç kutuplu bir aşka dönüşür...

Katip Bartleby
"Yapmamayı tercih ederim." Bu cümle, 19. yüzyıl New York’unda Wall Street’te, bir hukuk bürosunda işe başlayan genç ve azimli Bartleby’nin hayat mottosudur. Bartleby her işini eksiksiz yapan sıra dışı bir kâtiptir. Ancak yaşananlar ve insanların ne düşündüğüne aldırmaksızın başlattığı pasif direniş bu cümleyle taçlanır. Bu kayıtsızlıkla nasıl başa çıkacağını düşünen patronu hikâye ilerledikçe onun tercihlerinin nedenlerini de anlayacaktır. Moby Dick’in yazarı Herman Melville tarafından kaleme alınmış absürd edebiyatın öncüsü ve aynı zamanda Amerikan edebiyatının kült eserlerinden biri olan bu uzun öykü Kafka’dan Camus’ye kadar pek çok yazara ilham vermiş, pek çok düşünürün okumalarına konu olmuştur. Kâtip Bartleby, yayımlandığı 1853 yılından beri bugün hâlâ toplum kuralları ve kapitalizmin...

Nutuk
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin h...

Küçük Prens
Bir tanesi yüzünden hepsini seversin... "Geceleri yıldızlara bakman yeter" dedi Küçük Prens. "Benim evim o kadar küçük ki sana buradan gösteremem onun yerini. Aslında böylesi daha iyi... Gökyüzündeki yıldızlardan herhangi biri benim yıldızım olacak senin için. Ve sadece tek bir yıldız yüzünden, bütün yıldızları çok seveceksin. Hepsi senin dostun olacak. Eğer milyonlarca yıldız içinde sadece bir tanesinde yetişen eşsiz bir çiçeğin varsa ve sen onu severken yıldızlara bakmak bile seni fazlasıyla mutlu edebiliyorsa huzurla dolarsın. ‘Çiçeğim orada bir yerlerde ve o çok güzel... Var olmaya devam edecek’ dersin. Fakat o güzel, eşsiz çiçeğin, günün birinde bir koyunun yemeği olursa, işte o vakit yıldızlar kararır, mutluluk biter. Ve bu senin için hâlâ önemli sayılmaz mı?" *** Fransız pilot, yaza...

Edebiyat ve Sinemada Kaos, Karmaşıklık ve Zuhur
“Fiziksel gerçeklikte, bir etkiyi yalnız bir sebep doğurmaz, birbirinden farklı birçok sebep onun doğuşuna katkıda bulunur ve içlerinden her birinin payını ayırt etmek için elimizde hiçbir vasıta yoktur.” – Henri Poincaré Kaos Kuramı, bilgilenmeyi kendi iktidarına göre programlayan mekanikçi aklın hegemonyasına 1960’lı yıllarda son vermesinin yanı sıra, bilim dünyasında simülasyon kuramları, karmaşıklık bilimi ve kendiliğinden örgütlenme alanlarını ortaya çıkardı. Bazılarının “postmodernizm” veya “yapısöküm” olarak tanımladığı, bazılarının Üçüncü Kültür dediği bilimdeki bu değişimin metaforları edebiyat ve sinema dünyasını da etkiledi. Prof. Dr. Gediz Akdeniz, bu kitapta bu metaforik etkilerin edebiyat ve sinema dünyasında birer paradigma olarak ortaya çıkışlarını ele alıyor. Bu paradigmal...

Dünyanın Dibi Oteli
"Evet sevgili izleyiciler, 2050 yılına sellerle, deniz taşkınlarıyla giren Avrupa’nın kuzeyinde tekrar Olağanüstü Hal ilan edildi. İngiltere Başbakanı, geçici süreyle ülkeye tüm giriş çıkışları dondurduğunu açıkladı. Kıyılarının bir kısmı geçen yıl denize karışan El Salvador’dan, Honduras ve Guatemala’ya akın devam ediyor. Sınır duvarlarında yaklaşık bir milyon insanın mahsur kaldığı belirtildi.’’ "...Leyla, dün gibi hatırlıyordu: 2035’te, İstanbul’da hava kirliliği yüzünden sıkıyönetim ilan edildiğinde Büyükhusun Köyü’ndeki taş evde yaşıyorlardı. Mutfak masasında oturan Perihan Hanım, birdenbire ayağa kalkıp radyoyu kapatmış, cephede tek başına kalan bir asker edasıyla torununa dönüp ‘Sığınak yapma vakti geldi de geçiyor!’ demişti. Bu bir tespit değil, emirdi.’’ Hayatımıza bugünkü gibi de...

Yüzeysel
Bahtsız Bedevi, Münkir Münafık, Gönül Adamı, Sabah Şekersizi, Vefa Abidesi... 29 harf, 29 toplumsal tipik... Bir de "Yüzeysel Alfabe" elbette! 40 kişiyiz ama birbirimizi tanıdığımız pek söylenemez. Hele şimdi, her şeyin insanları birbirinden uzaklaştırdığı, yalıttığı, internetin ve salgının yalnızlaştırdığı bir zamanda... Uzatmayayım, bir de ben canınızı sıkmayayım, bu çağda işte, az çok belirmiş, hemen hepimizin hakkında bir şeyler bildiği, düşündüğü toplumsal tipiklerimizi yazmayı denedim. Ben de "dışarıda içeridekinden daha çok olan" karakterlerimizi yazmaya çalıştım. Yüzeysel de olsa birbirimizi tanıyalım diye!

Büyük Atlas Küçük Canlılar
Geçmişin insanları zamanın trafiğini değiştiriyor; yakalanan anlarla birlikte her şey arayışların ve kaçışların, ertelemelerin ve kavuşmaların tesadüfi dizilimiyle Berlin’de, gece sessiz olunması gereken bir balkona taşınıyor. Barış Pirhasan, zihin çekmecesini karıştırırken yoksulluklara kendi giden aşıklardan hastane odalarındaki arkadaşlara kadar hayatının tüm insanlarını kendi gölgeleri gibi uzatıp kısaltıyor. Kıpırtısını ve heyecanını muhafaza eden şiirler, bu kez biraz daha yüksek bir sesle okunuyor.

Olmayan Şeyler
Gökhan Yücel’in kaleminden; garip, absürt, zihinde şimşek çaktıran kısa hikayeler. Talihsiz zaman yolcuları, zihin implant mağdurları, güneşe ateş eden Adanalılar, reenkarne olmuş kayıp ruhlar, kıyamete giden köz ustaları ve telepat koyunlar bu kitapta buluşuyor. Siz de davetlisiniz.

Hayvan Çiftliği
"Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir." Gerçek ismi Eric Blair olan George Orwell, Burma’daki polislik görevinden istifa ettikten sonra, ülkeyi terk edip düşük ücretli işlerde çalışan yoksul insanların arasında yaşamaya karar verdi. Halkın arasına karışabilmek için yırtık kıyafetler giydi, Paris’te gecekondu mahallelerinde yaşadı, dilencilerle ve sokak çocuklarıyla köprü altlarında uyuduğu oldu. Ailesinin, iyi eğitimli oğullarının bulaşıkçılık yapıp dilencilerle birlikte uyuduğunu hoş karşılamayacağını düşündüğü için eserlerini George Orwell ismiyle yayımladı. Hayvan Çiftliği adlı politik taşlamalarla dolu bu kitabı, 1917 Rus Devrimi’ne ve Sovyetler Birliği’nin Stalinci dönemine kadar uzanan sürecin bir kritiği... Yayımlandığı günden bu yana, 20. yüzyılın e...

Bütün Şiirleri - Sabahattin Ali
"Döndüm daldan düşen kuru yaprağa Seher yeli dağıt beni kır beni Götür tozlarımı burdan uzağa Yârin çıplak ayağına sür beni..." Edebiyatımızın en üretken yazarlarından Sabahattin Ali’nin tek şiir kitabı olan DAĞLAR VE RÜZGÂR ile diğer yayın organlarında yayımlanmış olan tüm şiirlerini özenli bir çalışmayla bir araya getirdiğimiz bu yapıtla onun yaratıcı ve çok yönlü kalemi önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz...

Özgürleşebilmek
İnsan ancak kendinden başka kimseye benzemek istemediğine karar verdiğinde özgürleşir... Özgürlük, özgünlüktür... Kendi gibi olabilme cesareti gösterebilen korkusuzların parmak izidir... Dilediğini yapabilmek değil, ne dilediğinin farkında olmaktır. "Başkası ne der?" kaygısıyla yaşamak yerine, başkası için yaşamaktan, vazgeçebilmektir. Kaybetme korkusundan arınmak değil, kaybetme ihtimaline rağmen cesaret göstermektir. Göze almak değil, gözden çıkarabilmektir özgürlük... Ve özgürlük, doğuştan kazanılmış bir haktır. Hiç kimse özgürlük hakkını sonradan öğrendiği korkulara, kaygılara, şüphelere ve değersizliğe feda etmemelidir. Uluslararası çok satanlar listesinde haftalarca bir numara olan, Türkiye’de de yüz binlerce okura ulaşmayı başaran VAZGEÇEBİLMEK ve SEVEBİLMEK kitaplarının yazarı Guy ...

Görülmemiş Mektuplar
"Yıllar içinde uzaktakilere, gideceğim yerlerdeki kendime, bırakılanlara, bırakılamayanlara çok mektup yazdım. Çok mektup kaybettim. Çok mektup bekledim. Sahaflardan çok mektup topladım. O mektuplarda yazılanlara çok ağladım. Çok mektup yırttım, çok mektubu buruşturup attığım çöplerden topladım. Çok yabancıyla mektup sayesinde tanıştım. Çok sevgiliden mektupla ayrıldım ama mektuptan hiç ayrılmadım. Mektup yasaksızlıktı. Mektup yalansızlıktı. Mektup vazgeçmeyişti. Mektup iki uzak noktayı bağlayan yakınlıktı. Yaşadığımızın deliliydi, mektup." Hazal Yılmaz, Görülmemiş Mektuplar’da, 748 yıl ile basın cezasında dünya rekoruna sahip babasıyla 10.5 yıl boyunca tanışmasının aracı olan mektuplarla başlayan çocukluk yıllarından, hayatının son dört yılını geçirdiği bir metropole, Londra’ya bizi yolcu...

Yeni Kristal Dünya
Bilimkurgu türünün ilk örneklerinden biri kabul edilen Yeni Kristal Dünya ilk kez Türkçede Margaret Cavendish’in, genç bir kadının başka bir dünyaya yolculuğunu ve burada karşılaştığı ütopik toplulukla yaşadığı deneyimleri anlatan kitabı ilk kez okurla buluştuğunda tarihler 1666 yılını gösteriyordu. Feminist bir bakış açısıyla yazılmış ilk ütopya örneklerinden sayılan bu öncü metin, edebi bir eserde "paralel dünyalar" kavramıyla da ilk kez karşılaşmamızı sağlıyor. Sıra dışı bir zihnin ürünü bu kitap, okurunu bugüne kadar bildiğimiz kurmaca dünyaların çok daha ötesine götürmeyi vadediyor.

İstanbul'un Son Yılanı Nasıl Öldü?
Birbirinden ilginç onlarca karakter, tarihin belirli bir döneminde aynı mahallede bir araya gelmişler ve duyanların zihinlerini zorlayacak, yüzlerini güldürecek, kalplerini titretecek gerçeküstü hikâyelerin de bizzat kahramanı olmuşlar. Evvel zamanların, gerçek hayallerin, olaylı gecelerin, macera dolu gündüzlerin, hayalperest çocukların, hatırı sayılır hatıraların hikâyesi; İstanbul’un bir köşesinde, kimsenin fark etmediği bir zamanda hayat buluyor. Murat Nedim, bizi kendi mahallesinde eşsiz bir yolculuğa çıkarıyor.

The Time Machine
What if time wasn’t just something we moved through, what if we could travel through it? In The Time Machine, a brilliant and eccentric scientist shatters the limits of reality by inventing a machine that journeys through time. Thrust far into the distant future, he encounters a world both beautiful and haunting—where humanity has evolved into something entirely unfamiliar. H.G. Wells’s groundbreaking classic is reborn in this fully modernized adaptation, bringing the timeless questions of progress, civilization, and human nature to a whole new generation. A thrilling blend of adventure and philosophy, The Time Machine is as thought-provoking now as it was over a century ago.

Hayatın Anlamı Onun Bizden Ne Beklediğinde Saklıdır – Viktor E. Frankl
“Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her ‘nasıl’a katlanır.” – Nietzsche İkinci Dünya Savaşı olanca karanlığıyla bastırdığında milyonlarca insan acı dolu günlere mahkûm edildi. O insanlardan birisi sadece hayatta kalmanın ötesine geçti. Bu kişi Viktor E. Frankl’dı. Frankl’ın hikâyesi, yalnızca bir yaşama tutunma öyküsü değil. O, acının içinde dahi insan olabilmenin, bir amaçla ve onurlu bir şekilde yaşayabilmenin mümkün olduğunu bizlere kanıtladı. Nazi kamplarının dehşeti altında, sevdiklerini kaybetmiş, özgürlüğünden mahrum edilmiş biri olarak, insanın elinden alınamayacak tek şeyin “tutumunu seçme özgürlüğü” olduğunu bize gösterdi. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra logoterapi ekolüyle tüm dünyada milyonlarca insana umut oldu. Viktor E. Frankl’ın çağrısı bugün anlamsızlık çağında bir ışı...

Sonsuza Açılan Yol Benliğimizin Ötesindedir - Emmanuel Levinas
“Özgürlüğün önündeki en büyük engel, ölüm değil acılardır.” Elinizde tuttuğunuz kitap Levinas’ın derin felsefesine giriş niteliği taşıyor. Kendi sınırlarımızı aşmak, ötekine açılmak ve hakiki manada insan olmanın anlamını keşfetmek için bir yolculuk sunuyor. Modern hayatın kalıpları arasında sıkışan insan, gerçekten kendini bulabilir mi? Farklılıkları yok sayan, bireyleri birer istatistik ya da araç olarak gören sistemler, insanın hakikatine ulaşabilir mi? Emmanuel Levinas, işte bu soruların peşinden giden bir düşünür. Levinas’ın bakış açısıyla, farklılıklara, etik sorumluluğa ve birbirimizi anlamaya dair perspektifinizi değiştirmeye hazır mısınız?

Kitaptaki Sır
Melek, Elif, Uğur ve Ali... Bu dört arkadaş, hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak macera dolu bir yola atılıyorlar. İşleri çok zor; çünkü yolda yaralanan bir habercinin taşıdığı mektubu cepheye ulaştırmak zorundalar, üstelik gidecekleri yerde Mustafa Kemal’le karşılaşma ihtimalleri de var. Sizce mektubu sahibine ulaştırmayı başarabilecekler mi? Mustafa Kemal’i yakından görebilecekler mi?