
Gizli Potansiyelimizin Keşfi
ATOM BOMBASININ BABASI OLARAK ANILAN OPPENHEIMER’IN KUSUR BULAMADIĞI, BİLİM ÇEVRELERİNDEN YILLARCA DIŞLAMAYA ÇALIŞTIĞI TEORİ, BİLİNCİ VE KOZMOSU AÇIKLAYABİLİR Mİ? Gece gökyüzüne, yıldızlara baktığımızda aralarında boşluklar görürüz. Aslında boş dediğimiz alanlar dolu mu? Gördüğümüz yıldızlar engin bir denizdeki baloncuklar, girdaplar gibi mi? Evren canlı bir organizma mı? Bilinç nedir, nerede saklı? Pineal bezin bilinçle bir bağlantısı var mı? Bilincin en ilkel halini oluşturan nedir? Yeni evrensel holografik sistem nasıl çalışıyor? Bizler onun bir parçası mıyız? Evrenin ve bilincin sırlarının izinde heyecanlı bir yolculuk. Kitabı okuduktan sonra yıldızlara, yaşama, evrene daha farklı bakacaksınız.

Kalbimde Olan
Kalbimizde olan,Varlığımızı saran, Bizi biz yapan Aşk... İstinat duvarıdır alemin... -- ANJELİKA AKBAR

Kirlendik
"Kan davası yerine aşk davası olsa da, herkes birbirini öldüresiye sevse." – Özdemir Asaf * "Kirlendik be Mansur. Ne gülüşümüz çocukluk gülüşleri kadar sahici, ne biz, ne de eşimiz dostumuz maskesiz. Çocuk yüreklerimiz kirlendi farkında mısın?" Sahi ne zaman kirlendik tam olarak? Bu topraklarda yersiz yurtsuz ve aidiyetsiz hissedişimiz tam olarak nasıl başladı? Hangi ara kaybettik renklerimizi, sıkı sıkıya bağlı olduğumuz köklerimizden ne zaman koparıldık? Belki de kendimize hatırlatmamız gereken bir şeyler vardır. Ne dersiniz, hafızanızı tazelemeye hazır mısınız? Erdal Bila, hayatın tam ortasından seslendiği öykülerle birey ve toplumun kirli gerçeğini yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor. Satır aralarında ise farklı yaşamlar yeşertip büyütüyor. Aynı topraklara kök salmış biz insanoğulları ise...

Kendine Akan Nehir
Herkesin kişisel tarihinde bir hicret hikâyesi vardır. Kahramanın Sonsuz Yolculuğu’nda Campbell buna evden ayrılış der. Bazen Mekke’yi terk ediştir bu, bazen Mısır’dan çöllere uzanan çileli bir yoldur, bazen Hacer’in Yesrib’idir. Bazen de eşten, evden, şehirden ayrılmayla başlayan çetin bir yolculuktur. Miladı hicret olan bu yolculukta; terk edişle birlikte bitti, son denen yerde, küllerinden doğup kendini yeniden var etmenin hikâyesini okuyacaksınız. Zaman bir döngüdür, bitiş noktası da başlangıç. Hayat döngüsünde bitişlerin başlangıçlara nasıl evrildiğini anlatan bu romanda “öl”menin kabul edildiği noktada “ol”manın sevincini göreceksiniz.

Gölgesiz Rüyalar
Bir istanbul yaşantısıdır benim için şiir, üniversite yıllarında başlayan şiire yolculuğum dönem dönem duraksasa da iklim ve şartların müsait olduğu her duygu dünyasında başak vermeye devam etmiştir. Okul yolculuğumda Boğaz’ın sularında süzülen şehir hatları vapurlarında geçen günlerimin en derin hatırasıdır şiir. Kelimelere can ve duygu vermenin sanata dönen hali olan şiiri anlamak, yaşamın ruhuna dokunmak demektir. Şiiri salt duygusal bir çığlık olarak görmek onu edebiyatın dar duvarlarına sıkıştırmak olacaktır. Hayatı somut alanların şartlarında yaşamayı yeterli görmeyen özgür ruhların, kelimelere can veren ikliminde yaşamı resmetmesi olan şiir, benim için kelimelerin rengine sığındığım bir kaçış hikâyesidir. Kimi zaman coşkulu kalabalık içinde bir yalnızlık, kimi zaman yalnızlık içinde...

Eve Dönüş
Çoktandır devam eden, ancak yeni fark edeceğin bir yolculuktan bahsedeceğim sana... Öyle ki hepimizin ortak kaderidir bu yolculuk. Belki de bu yüzden yakınız birbirimize. Aynı yolcu otobüsünde yolculuk ettiği insanları mola noktasında görüp tuhaf bir yakınlık hisseden, aynı adrese gittiğine emin olduğu için birbirine sıcak gelen insanlar gibiyiz. Samimiyetimizin ve ortak umudumuzun asıl sebebi bu. Başını ve sonunu bilmediğimiz, kendimizi tam ortasında bulduğumuz bir yolculuktayız ve tek bildiğimiz şey, hızla bir yere döndüğümüz. Ben o yerin adını EV koydum.

Ofistike Şeyler
İçinde kıvrandığımız bilinç krizi daha çok ofis milletini ilgilendiriyor. Çıkarlarını en iyi savunacağını düşüneceğiniz, sözde bireyselleşmede en önde gidenlerimiz, en eğitimli gibi duranlarımız, en çok eğleniyor gibi görünenlerimiz onlar... Ama göründüğü gibi değil. Türk gazetecilik ve televizyonculuğunun başarılı ismi Aysun Öz sanattan, edebiyattan, bilimden, Türkiye’yi Türkiye yapanlar ve dünyaca ünlü isimlerle yaptığı sohbetlerden de faydalanarak oluşturduğu bu kitabında, hepimizin karşı karşıya olduğu anlatılması güç durumları kendi tecrübeleri ve gözlemlerinin filtresinden geçirerek ustalıkla bize sunuyor. Bu kitapta "umutlu şeyler" de var, "güzel şeyler" de. "Lüks şeyler" de var, "şansın matematiği" de. "Nadir şeyler" de var, "ender tüyler" de. "Dijital şeyler" de var, "erkekçe ve k...

Ruhun Anahtarı Sende Saklı
Kendini gerçekleştirme yolculuğunda nereye baktığınız önemli değildir. Asıl önemli olan neyi gördüğünüzdür. Üst dünyamızda karşılaştığımız her ne varsa aslında hepsi alt dünyamızda gerçekleşir. Hayatımızda olup bitenler içdünyamızdan yükselen enerjilerle inşa edilirler. Bizlerse kötü ve olumsuz deneyimlere daima isyan eder ve öfkeleniriz. O yüzden de ne dilediğine dikkat et derler. Peki ya her şeyin olup bittiği içimizin derinliklerini ne ölçüde ve nasıl keşfedebiliriz? Yaşam Terapisti Öznur Özer bu kitapla ruhunuzun derinliklerine iniyor. Dönüştürülmesi, iyileştirilmesi gerekenlere bir ayna tutarak yaşam mucizelerini keşfetmenize katkı sağlıyor. Varoluşu taçlandıracak o yüce benliğin farkındalığına hazır mısınız?

Kızlar Annelerinin Kaderini Mi Yaşar?
"Bütün anneler içlerinde kızlarını ve bütün kızlar da içlerinde annelerini taşırlar." – Carl G. Jung Sen de yıllar sonra tıpkı annene benzediğini fark edenlerden misin? Seneler boyu onun gibi olmamak için ters yöne doğru koşarken acı gerçekle yüzleşenlerden misin? Bugünümüz geçmişte yazıldı, geleceğimiz ise şimdide yazılmakta... Başına gelen her olayı kader sanıp, çaresizlik hissi içinde yaşamını sürdürmek yerine anne babanın, atalarının ayak izinden çıkıp kendi yolunu çizmek için gerekenleri şimdi ve burada kendi iç eczanende bulabilirsin. Nesiller boyu aktarımı anne kız ilişkisi üzerinden ele alan psikoloji bilimi uzmanı Betül Demirkıran Dündar kaçınılmaz gibi görünen o yazgıdan kurtulmanın yollarını anlatıyor. Adına kader denen, değişmeyeceği düşünülen örüntülerin anneden kıza nasıl akt...

Şimdi Tam Zamanı
YOLUNU AYDINLATACAK ATEŞ DE SENSİN ONU YAKACAK KIVILCIM DA! Seni pes etmekten ve vazgeçmekten alıkoyan şey neyse, oraya iyi bak! Orası yaşamla bağını onaracak olan yerdir. Orası henüz fark etmediğin en güçlü motivasyonundur. O motivasyon sayesinde yolunda gitmeyen her şeyi yıkıp yerine yenisini ve daha güçlüsünü yapabileceksindir. Şevkin kırılabilir, kayıpların büyük olabilir, inancın körelebilir, gücün tükenebilir, önünü göremeyebilir, artık ne yapacağından emin olamayabilirsin... Bütün bunlar yolun bir parçası... Yolunu kaybetmiş olduğunda bile, neden nefes almaya devam ediyor olduğun, hayata nasıl devam etmen gerektiğinin cevabını verecektir sana... Bu kitap sana olumlu düşünmenin gücünü değil, karar vermenin önemini hatırlatacak. Ya yolunu aydınlatırsın ya da yolunu yakarsın. Karar sen...

Yaratmayan İnsan Yok Etmek İster - Erich Fromm
"İNSAN BAŞKALARINA YARDIM ETMEDİĞİ SÜRECE YAPAYALNIZDIR." Modern dünyaya söyleyecek çok sözü olan bir sosyolog, psikanalist ve filozoftur Erich Fromm. Bir toplum eleştirmeni ve bir hümanisttir aynı zamanda. Üstelik sadece kuramcı değil eylemcidir de... İki dünya savaşına tanıklık etmiş Yahudi kökenli bir Alman olarak işkencelerle, intiharlarla, acılarla ve ölümlerle dolu bir dünyanın içinde geçmiştir hayatı. Fromm’a göre çağımızın insanının kendine, çevresine ve sosyal yaşama yabancılaşması ve giderek yalnız kalması, kendiyle uyum içinde olmamasından, doğadan uzaklaşmasından ve kitle iletişim araçlarıyla manipüle ediliyor olmasından kaynaklanır. İki tür insan vardır ona göre: "Sahip olmak" duygusundaki yaratıcı olmayan insanlar ve "olmak" duygusuyla yaşayan yaratıcı insanlar... Fromm’a gör...

Tao'nun Gözyaşları
"Geçmişiyle hesaplaşıp, geleceğe doğru yol almaya çalışan, bilinçaltının kapılarını aralayıp, kendini sürekli sorgulayan ve yaşadığı enteresan bir olayla aynadaki suretinin ötesini görmeye başlayan bir farenin, Tao’nun öyküsüne eşlik etmeye hazır mısınız?" "Masumiyetini yitiren bir canlı için dünya da artık masumiyetini yitirmiş başka bir yerdir. İyi bir duygunun, düşüncenin, inanışın varlığını devam ettirebilmesinin yegâne yolu, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen hâlâ sizin içinizde onu taşıyor olmanızdır. Şayet gün gelir de diğer canlılara karşı bu duygularınızın kalmadığını, onlara güveninizi, inancınızı yitirdiğinizi fark ederseniz, öncelikli olarak yapmanız gereken kendi içinize bakmaktır. Bunu anlamakta gecikmiş olsam da emin olarak söyleyebilirim ki, siz neyseniz, siz kimseniz, dün...

Ölümden Beter, La Vie
Adaletin olmadığı yerde tek kanun intikamdır. "Haluk yoğun bakım odasına girince gözlerine inanamadı, istem dışı elleriyle burnunu ve gözlerini tuttu. Bir anda gözünden yaşlar boşandı. Sanki bir boksör, Hayat’ı kum torbası niyetine kullanmıştı. Gözleri ve yüzü o kadar şişmişti ki koca bir balonu andırıyordu. Bacakları alçıdaydı, halat benzeri şeylerle havada sabitlenmişti. Kimseye zararı olmayan, hani derler ya karıncayı bile incitmeyen Hayat’ın başına bunlar nasıl gelmişti? Gerçekten söyledikleri doğru olabilir miydi? Hayat’ı bu hale bir polis getirmiş olabilir miydi? Eğer öyleyse tabii ki mahkemede cezasını çekmeliydi. Ama beklediği gibi olmadı..." Büyük keşfini dünyaya duyurduğu gün eşi Hayat’ı polis şiddetine kurban veren ünlü doktor Haluk Toköz, o gün kendine bir söz verdi: Sonuna kad...

Çocuğuyla Çocukluğunu İyileştiren Anne Babalar
"ÇOCUĞUNUZU SARI VE MAVİYLE TANIŞTIRIN, FAKAT YEŞİLİ KEŞFETMESİ İÇİN DE FIRSAT SUNUN." Üreten, düşünen, sorgulayan ve iyi ahlak sahibi olan bireyler yetiştirmenin yolu, kurslara veya dershanelere yatırım yapmaktan değil, ebeveynlerin ebeveynliklerine yatırım yapmasından geçer. Çocuğa bir kitap alıyorsanız, kendinize üç kitap alın. Zira üç kitap okumayan, bir kitap okuyana yol gösteremez.

Eden
"Her insan hayatın bir evresinde Cennet’te yaşadı ve zamanın bir eşiğinde onu yitirdi..." Cennet Bahçesi Miti, tarihsel süreçte farklı disiplinlerden gelen çalışmaların ilgi alanına girdi. 21. yüzyılda, Cennet öyküsünün temel bileşenlerini çözümleyebilmek için, sadece kutsal kitap bildirimleri yeterli değil. Diğer deyişle, bugün artık, psikoloji, işlevselci antropoloji, din fenomenolojisi, felsefe, göstergebilim, yapısalcı antropoloji ya da tarihselci okuma yöntemlerinin önerilerini görmezden gelemeyeceğimiz bir aşamadayız. Felsefeci ve Simgebilimci Göktuğ Halis bu kitapla, Eden Bahçesi-Cennet söylencesinin nihai anlamını oluşturmaya çalışıyor. Âdem ve Havva’nın yaratılışı, ilk günah, sürgün ve dünya yaşamlarıyla ilgili tüm sorularınıza bu kitapla ulaşacaksınız.

Özel Bir Aydınlanma
"EĞER ÖZEL BİR AYDINLANMA İSTERSEN, BİR İNSANIN YÜZÜNE BAK: KAHKAHASINDA MUTLAK GERÇEĞİN ÖZÜNÜ GÖRECEKSİN." – MEVLANA CELALEDDİN RUMİ Özel Bir Aydınlanma, büyük şair ve mistik Celaleddin Rumi’nin metafizik deneyimde mizahın önemini vurgulamak için kullandığı bir terimdir. Şaşırtıcı ve gerilim azaltıcı özellikleriyle, aynı anda yanlış anlamaların bir göstergesi olmasıyla mizah, sufilerin geleneksel olarak kullandıkları tanı koymaya yarayan en etkili araçlardan biridir. Mizah, insan ruhunda daha fazla sezgiye ve değişime ilham verir. Zihnimizin çalışma şekline bir ayna tutan fıkralar, onlara nasıl tepki verdiğimizi gözlemlemek için fırsatlar sağlar. Duygusal zekâ ve bilinçli sezgi yerine mantığı kullanarak nasıl hata yapılabileceğini tıpkı bir ayna gibi yansıtır. Bu yansıma bazen bir önyargı...

Benzersiz Nasreddin Hoca'nın Maceraları
"HER FIKRADA BİR DERS YA DA HER FIKRADA EĞLENCE VARDIR, TERCİH SİZE KALMIŞTIR." İdris Şah bizi bu kitapla gizemli akıl hocası Molla Nasreddin’in kalbine götürüyor. Derlenmiş onlarca fıkranın ve sözün ustalıklı ve çağdaş yeniden anlatımları, zamansız şakacının hatasız –çoğu zaman geri kalmış– bilgeliğini, zekâsını ve cazibesini hayata geçiriyor. Nasreddin Hoca fıkraları Ortadoğu’dan Yunanistan’a, Rusya’ya, Fransa’ya hatta Çin’e kadar edebiyat ve sözlü geleneklerde yer alır. Hoca, son derece budala, olağanüstü zeki, mistik gizemlere sahip biri olarak çok çeşitli profillerde sunulur. Birçok ülke onun kendi topraklarından doğduğunu söyler, ancak gerçekte kimse onun kim olduğunu ve nereden geldiğini bilmez. Yüzyıllar boyu tasavvuf çevrelerinde gizli hikmetlerinden dolayı incelenen fıkralar, İdr...

Zenginlik Yasası
"Çoğu kitap anlatır ama ender kitaplar vardır ki bir de yaşatır." "İstiyoruz, hayal ediyoruz, düşüncelerimizi serbest bırakıyoruz ama yine de zenginliği elde edemiyoruz" diyorsanız şimdiye kadar tüm öğrendiklerinizi bir kenara koyun. Bu kitap size bir şeyler öğretmek için değil, sizi zengin biri yapmak için yazıldı. Bu kitap zenginliği elde etmek için gerçek bir rehberdir çünkü düşüncelerinizle çağırdığınız zenginliği gerçek bir deneyimle buluşturan tek kitaptır. Hayal ettiğiniz zenginlik için hangi adımları atmanız gerektiğini gösteren, özgün çalışmalarıyla sürecin sonunda da size zenginliği vaat eden benzersiz bir kaynak. Zenginlik Yasası kitabını okuyup uygulamaya başladığınız andan itibaren sizi doğrudan parayla buluşturur, para ilişkinizi düzeltir, içerisinde bulunan çalışmalarla sizi...

Yol Senin İçinde
Bu dünyada u/mutsuz bir yaşam sürmek için yaratılmadın. Umutsuzluk halbuki çok uzaktadır. Farazidir. Gelecek ile örtülüdür. Neden zor olanı seçiyorsun ki? Geleceğe dair planlar insanı hüsrana uğratır. Neden sana uzak olana bel bağlıyorsun? Mutluluk tohumları senin içinde. Şimdide. Bırak filizlensin. Ve sadece izle. Filizlerin içinde koca bir ormana dönüşüşüne şahit ol. Onu reddetme. Kabullenmekten korkma. Umut hep bakidir. Üzülme, kaybetmedin onu. Sadece onu yaşamayı unuttun. Kendini seçmeyi yeğledin sadece. Kendini unut. İçinde filizlenip koca bir ormana dönüşen yerde yola koyul. Kaybol. Kendini kaybet ki mutluluğu bulasın. Gelecekten kurtul ki asıl kendini bulasın.

Türk Mitolojisi
Doğayla bağları, şamanik ritüelleri, tanrı ve tanrıçalarıyla görkemli bir medeniyet. Türk Mitolojisi ilk çağlardan günümüze izini sürebildiğimiz mitlere ve destanlara odaklanıyor. Zamanla kaybolan ya da İslamiyet sonrası şekil değiştiren mitolojik öğeleri merak eden herkesin evinde mutlaka bulunması gereken bu kitap, sadece mitlere değil Türk kültür ve sosyal yaşantısının da dününe ışık tutuyor. Merve Köken, zengin Türk mitlojisinden unsurlar, içinde mitik ögeler bulunduran destanlar, toplumsal izler taşıyan ritüel ve söylenceler eşliğinde okurlara zengin bir kaynak kitap sunuyor.

Mecburiyetsiz
Bir gecede hayat değişir mi? Değişir! Kemoterapiler peş peşe geldi, çürük kokusu artık beni ve yatağımı geçip tüm evi sardı. Her şeyimi kaybettim; saçlarımı, kaşlarımı, tırnaklarımı ve hatta kirpiklerimi... En son ne zaman içtenlikle söylenmiş bir "Nasılsın?" sorusu duydunuz? Ben meğer duymuşum ama hiç gerçek bir cevap vermemişim. Çok yorgunmuşum ama durmasını hiç bilememişim. Toplantıyla, kıyafetle ve olmam gereken kişiyle o kadar ilgiliymişim ki kanser olduğumu anlamamış, nasılsa benim başıma gelmez sanmışım. Geldi ama... Hem de en ağır haliyle geldi. Otuz bir yaşındaydım. Oğlumsa iki buçuk... Evimize bir bomba düştü. Özel parfümü bile olan, bakım sırlarını başkalarına dağıttığım güzelim saçlarımı ve senelerce pilates stüdyolarında yarattığım bedenimi kaybettim. Her şey bitti sandım ama ...

İstanbul'un Karanlığı'nda
Zeynep Çolakoğlu ve Orkide Ünsür’den İstanbul’un karanlığında geçen, şehrin akıl almaz sırlarına doğru yol alan gotik öyküler sizi İstanbul’un hiç bilmediğiniz gizemlerine uzanan bir yolculuğa çıkaracak. İstanbul’un Karanlığında psikolojik gerilim, gotik, fantastik ve gizem türlerinin iç içe geçtiği altı öyküyü bir araya getiriyor.Lamia - Kan Bağı kitabıyla büyük bir okur kitlesine ulaşan Orkide Ünsür ve Mina, Büyülü Sözlük kitaplarıyla gotik ve heavy metal’in derin sularına dalan Zeynep Çolakoğlu bu kez İstanbul’un karanlık sularına, zaman ve mekânı aşan öykülerle dalıyor. Huzursuz hayaletler, gizemli heykeller, garip komşular, çözülmesi gereken sırlar hepsi bu altı öyküde bir araya gelerek okuru varlığından haberdar bile olmadığı dünyalara bir gezintiye çıkarıyor. Korku ve gerilim türler...

Deli Çocuğun Güncesi
"Bazen insanlar kadar paragraflar da anlamsızlaşır. Hiçbir sözcük seni anlamaz, anlatamaz, yazdıramaz. Çaresiz bırakırlar seni, suskunluğa terk edersin kendini. Sonra biraz daha acı çekersin, hüzün çuvalına eklersin bir şeyler, tekrar yazmaya kalkarsın ve sonra fazlasıyla yazarsın.’’ "Büyümemde, delirmemde, yalnızlığımda emeği geçen herkesin gözlerinden öperim"