
Kültür Emperyalizmi
Benzerlik ve farklılıkları ele almak, "kültür emperyalizmi"ne karşı kullanılabilecek en güçlü yöntemlerden biridir. Tek taraflı değil, nesnel gerçekliği ele alan bir bakış açısıdır. Benzerlikler (eşitlik değil) ve farklılıklar, bireyi ve toplumları tanımlayan öğelerdir. Farklılıkları abartarak öne çıkarmak kimlik değerlerimizin (identity stracture) dengesini (equilibrium) bozar. Aynı şekilde sadece benzerlikleri öne çıkarmak, onlara bağlanmak da kişiliği (personality) ortadan kaldırır. Kimlik konusu son yıllarda çok tartışıldı. Ben de bu tartışmalarda çok kez taraf olarak yer aldım. Söylenen şuydu: "Farklılıklarımızı görmeyin, bakın biz sizlere benzemek için yırtınıyoruz." Kimliksizleşme ve kişiliksizleşme işte budur. Bu kitapta yer alan yazılar da –1970’lerden bu yana– kimlik ve kişilik k...

Yüzleşme
Her şey Bilge Varlık ile karşılaştıktan sonra değişmeye başlamıştı... Beni yorgun kılanın hayattan öte taktığım maskeler ve zihnim olduğunu öğrendim... Ve hala toplumun büyük çoğunluğu yüzleşmekten çekindiği için maskeleri ile yaşamı kendine zehir etmekte, cesur olan küçük azınlık ise kendi özüne dönerek dünyada kendi cennetine kucaklamakta, İşte tam şu anda kendini bahsedilen çoğunluğa mı, yoksa cesur olan azınlığa mı ait hissedeceğine karar vermek üzeresin. Biliyorum ki sen yaşamın en güzel yerinde soluk almayı hak ediyorsun!

The Time Machine
What if time wasn’t just something we moved through, what if we could travel through it? In The Time Machine, a brilliant and eccentric scientist shatters the limits of reality by inventing a machine that journeys through time. Thrust far into the distant future, he encounters a world both beautiful and haunting—where humanity has evolved into something entirely unfamiliar. H.G. Wells’s groundbreaking classic is reborn in this fully modernized adaptation, bringing the timeless questions of progress, civilization, and human nature to a whole new generation. A thrilling blend of adventure and philosophy, The Time Machine is as thought-provoking now as it was over a century ago.

Hayatın Anlamı Onun Bizden Ne Beklediğinde Saklıdır – Viktor E. Frankl
“Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her ‘nasıl’a katlanır.” – Nietzsche İkinci Dünya Savaşı olanca karanlığıyla bastırdığında milyonlarca insan acı dolu günlere mahkûm edildi. O insanlardan birisi sadece hayatta kalmanın ötesine geçti. Bu kişi Viktor E. Frankl’dı. Frankl’ın hikâyesi, yalnızca bir yaşama tutunma öyküsü değil. O, acının içinde dahi insan olabilmenin, bir amaçla ve onurlu bir şekilde yaşayabilmenin mümkün olduğunu bizlere kanıtladı. Nazi kamplarının dehşeti altında, sevdiklerini kaybetmiş, özgürlüğünden mahrum edilmiş biri olarak, insanın elinden alınamayacak tek şeyin “tutumunu seçme özgürlüğü” olduğunu bize gösterdi. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra logoterapi ekolüyle tüm dünyada milyonlarca insana umut oldu. Viktor E. Frankl’ın çağrısı bugün anlamsızlık çağında bir ışı...

Sonsuza Açılan Yol Benliğimizin Ötesindedir - Emmanuel Levinas
“Özgürlüğün önündeki en büyük engel, ölüm değil acılardır.” Elinizde tuttuğunuz kitap Levinas’ın derin felsefesine giriş niteliği taşıyor. Kendi sınırlarımızı aşmak, ötekine açılmak ve hakiki manada insan olmanın anlamını keşfetmek için bir yolculuk sunuyor. Modern hayatın kalıpları arasında sıkışan insan, gerçekten kendini bulabilir mi? Farklılıkları yok sayan, bireyleri birer istatistik ya da araç olarak gören sistemler, insanın hakikatine ulaşabilir mi? Emmanuel Levinas, işte bu soruların peşinden giden bir düşünür. Levinas’ın bakış açısıyla, farklılıklara, etik sorumluluğa ve birbirimizi anlamaya dair perspektifinizi değiştirmeye hazır mısınız?

Kitaptaki Sır
Melek, Elif, Uğur ve Ali... Bu dört arkadaş, hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak macera dolu bir yola atılıyorlar. İşleri çok zor; çünkü yolda yaralanan bir habercinin taşıdığı mektubu cepheye ulaştırmak zorundalar, üstelik gidecekleri yerde Mustafa Kemal’le karşılaşma ihtimalleri de var. Sizce mektubu sahibine ulaştırmayı başarabilecekler mi? Mustafa Kemal’i yakından görebilecekler mi?

Hacı Bektaş Veli Kuvvetini Mazluma Değil Zalime Kullan
“Her ne ararsan kendinde ara...” Anadolu’nun derin yaralarını sevgiyle iyileştiren bir bilge, çağların ötesine ışık tutan bir yol gösterici: Hacı Bektaş Veli. Çok satan Var mısın ki Yok Olmaktan Korkuyorsun kitabının yazarı Mesud Topal bu kitabında Hacı Bektaş Veli’nin derin tasavvuf öğretilerini, halkın gönlünde kök salan sözlerini ve insanlığa armağan ettiği evrensel değerleri keşfetmeniz için bir anahtar sunuyor. Moğol istilalarının karanlığında dahi bir umut meşalesi yakan bu büyük düşünürün hikâyesi, size büyük ilham verecek. Sayfaları çevirdikçe sadece bir tarih yolculuğuna çıkmayacak, kendi içdünyanızın derinliklerine de ineceksiniz. Bu kitap, yüzyıllar öncesinden gelen bir sesin, günümüzün karmaşasına rehberlik eden bir çağrının hikâyesidir. Kendini anlamak ve hakikati bulmak istey...

Kendi Hikayeni Yazmak İster misin
Çocukların fikirleri muhteşem! Her çocuk kendi bakış açısına göre kitaptaki boşlukları dolduracak ve üzerinde ailece konuşma fırsatı bulacaksınız. Çocuklar bu kitap aracılığı ile kaybettikleri güçlerini yeniden elde edip özgüven kazanacaklar. Okurken eğlenmek garantilidir.☺ Uzman Klinik Psikolog Selin Kalabaş

Felsefeden Doğan Yaşam
Mutsuzluk ahlaksızlıktır. Düşünen, acı çeken ve arayan insan için zor bir çağdayız. Bir kesim içinse yaşamak sadece yaşayıp gitmekten ibaret. Yaşam, sadece geçimimizi, sağlığımızı, varlığımızı sürdürmek için çabaladığımız süreçlerden ibaret olduğunda ne kadar da dar, basık ve boğucu... Peki öyleyse nasıl yaşamalı? İnsan sadece zihniyle yaşamaz, bedeniyle, duygusuyla ve çevresiyle yaşayan bir bütündür. Bu bütün insana can denir, insan canıyla yaşar, canıyla düşünür. Mutlu olmak, can olmaktır. İçimizdeki daimonun, o insanüstü gücün iyi olmasıdır. Mutluluk bir karakterdir, gelip geçici bir hal değildir. Felsefenin doğduğu topraklarda bütünlüğe saygı vardı, felsefe kutsal olana duyulan saygıdan doğdu, her şeyden önce varolan o ezeli güçten… Bu felsefi söyleşide felsefeci, akademisyen, şair ve ...

Kaygı
Savaşarak değil, barışarak kazanın! Ya hata yaparsam! Ya sevdiklerime bir şey olursa! Ya işimi kaybedersem! Ya deprem olursa! Ya beni sevmezse! Ya başarısız olursam! Ya beni terk ederse! Bunlar size tanıdık geldi mi? Peki ya bu soruların getirdiği duygular? Hepimiz kaygılarımızdan kurtulmak isteriz. Ne var ki bu çabayla debelenirken adeta o bataklığa gömülürüz. Kaygının kaçınılmaz olduğu bu dünyada, kazanamayacağımız bir savaşa girmektense ona "doğru ayarı" verebilmek daha mantıklı bir seçenektir. Hayatımızı zorlaştıran hiçbir şeyi sevmek zorunda değiliz. Kaygıyı da... Fakat onunla barış içinde yaşamayı öğrenmeden geçecek bir ömür, canlılıktan ve doyumdan uzak olacaktır. Yazar, klinik psikolog ve psikoterapist Şenay Kahraman bu kitabıyla kaygıyı başka bir gözle anlayıp sakinlikle karşılama...

Beden İmgesi
Arka Kapak Yazısı: Algınızı değiştirin, yaşam kalitenizi artırın! Aynaya baktığınızda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Görünüşümüz, kişiliğimizi ne kadar yansıtıyor? Medyanın ve toplumun dayattığı güzellik standartları algımızı nasıl etkiliyor? Kadınlar ve erkekler olarak bedenimizi gerçekten olduğu gibi kabul edebiliyor muyuz? Dış dünyaya yansıttığımız görüntümüz ile içdünyamızda hissettiğimiz beden arasındaki fark, modern toplumun en büyük ikilemlerinden biri haline geldi. Anjelika Şimşek'in kaleme aldığı Beden İmgesi bu soruları ve daha fazlasını mercek altına alarak beden algısının derinliklerine iniyor. Bireylerin kendi bedenlerine dair algılarını nasıl şekillendirdiklerini ve bu algıların ruh sağlığı üzerindeki etkilerini detaylandırıyor. Özellikle son yıllarda artan beden imgesi...

Yalnızca Umutsuzların Hatrı İçin Bize Umut Verilmiştir-Walter Benjamin
“Düşman kazanacak olursa, ölüler bile payını alacak bundan.” Yirminci yüzyılın en etkili düşünürlerinden biri olan Walter Benjamin, sanat, kültür ve siyaset teorilerine getirdiği devrimci bakışla Batı dünyasının düşünce yapısını temelinden sarsmıştır. Nazizm’in karanlık günlerinde yaşamış, entelektüel mücadelesini ölümüne kadar sürdürmüş bu büyük filozof, modern toplumun kültürel ve politik yapısını sorgulayan eserleriyle zamanını aşan bir vizyonerdi. Benjamin’in hayatı, eserleri, düşünsel mirası ve onun kültür teorisi üzerine yaptığı en önemli katkılar ekseninde ele alınan bu çalışma sanat ve siyaset arasındaki ilişkiyi yeniden düşünenler için bir başucu kitabı.

Güçlü Kişi Gürültü Çıkaran Değil, Sessizce Konuşup Sorunları Tanımlayarak Çözebilen Kişidir
“RUHSAL SORUNLARIN ALTINDA BİLİNÇTE YA DA BİLİNCE ÇOK YAKIN KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN ÇOK SAYIDA DÜŞÜNCE SORUNU VARDIR.” Yaşama ve kendimize ilişkin kurallarımızın işe yaraması için, bunlar daha gerçekçi ve doğru, daha az benmerkezci ve daha esnek olacak şekilde yeniden şekillendirilmelidir. Kuralların yanlış, zararlı ya da uygulanabilir olmadığı keşfedildiğinde, repertuvardan çıkarılmaları gerekir. Benmerkezcilik abartıldığında ve muhtemelen genomumuzda da temsil edilen sevgi, empati ve fedakârlık gibi sosyal özelliklerle dengelenmediğinde bir sorun teşkil eder. İlginç olan, başkalarında görünce hemen fark ettiğimiz benmerkezciliği kendimizde olduğunda çok azımız fark ederiz. Türün hayatta kalmasının bedeli ömür boyu sürecek bir rahatsızlık olabilir.

Ellerinle Bana Baharlar Getir
Büyük zaferler cesur mücadelelerin ardında gizlidir. Zorluklarla dolu bir dünyada hayata gözlerini açan Yılmaz Yiğit, askerlik mesleğine gönül verdi. Vatanını savunurken iki kolunu, bir bacağını ve bir gözünü kaybetti. Doktorlar ona bir daha yürüyemeyeceğini söylese de imkânsızı başardı. Hayata tutunuşu, azmi ve vatan sevgisiyle herkese örnek oldu. Cesaretin, direncin sembolü haline geldi. Bu kitap, acısını umut ve zaferle taçlandırıp tüm zorluklara rağmen ayağa kalkmayı başaran bir yiğidin ve onun çabasına, vatan sevdasına âşık olup onunla evlenen bir kadının yolculuğunu anlatıyor. Onların hikâyesi pes etmemenin ve gerçek aşkın gücünün kanıtı.

Marie Louise Von Franz Kendi Üzerinde Samimiyetle Çalışanlar Yeni Bir Mabet İnşa Eder
“BİREYLEŞMENİN AMACI, KENDİ YAŞAMININ FARKINDA VE BUNDAN SORUMLU OLAN, TAM BİR İNSAN İNŞA ETMEKTİR.” – MARIE-LOUISE VON FRANZ Carl Gustav Jung’un yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Marie-Louise von Franz’ın zengin entelektüel mirasını mercek altına alan bu kitap, derinlikli bir keşif sunuyor. “Kendini bilmek” ile başlayan bu keşif, bilinçdışı sembollerin rehberliğinde rüyalardan geçerek masallarda gizli evrensel hakikatlere, eski simyacıların fırınlarından kolektif bilinçdışının arketiplerine uzanıyor. Von Franz’ın temel fikirlerini tanıtmayı amaçlayan bu kitapta arketipler, gölge, anima gibi kavramların karmaşık dinamikleri incelenerek insanın psişesine dair derin bir kavrayışın ipuçları sunuluyor. Ayrıca, kadim bir sanat olan simyanın kişisel veya ruhsal dönüşüm sürecindeki önemi in...

Var Olmanın ve Sevginin Kritiği - Rollo May
“ÖZGÜR OLAN, İNSAN VARLIĞININ BÜTÜNÜDÜR, İRADE GİBİ BİR PARÇASI DEĞİL.” – ROLLO MAY İnsanın kendisine bir varoluş deneyimi edinebilmesinin ve bu deneyimi evrenin kısıtlı ama tam da bu kısıtlılıktan ileri gelecek biçimde özgür bir parçası olarak ortaya serebilmesinin çağımız açısından ne denli dehşetli ama bir o kadar da mucizevi olduğu açıktır. Rollo May, insanın özgürlüğünü yazgısı çerçevesinde ararken; bu yazgıyı deneyimleme cesaretiyle varoluşumuzun temel dinamiği olan kaygının tıpkı doğduğumuz anda olduğu gibi tekrar teklifsizce birbirine sarılmasını, bir “çağ reçetesi” olarak yazıyor. May’in insana ve varoluşa dair bu kavrayışından ileri gelen varoluşçu psikoterapi yöntemiyse, iki gerçek kendilik durumunun özgür biçimde karşı karşıya gelmesinin yaratıcı gücünden ve bu iki soyunuk özne...

İlk İşimiz İnsan Olmak
SADECE EĞİTİM ALARAK YA DA ÇOK ÇALIŞARAK YÖNETİCİ OLMAZSINIZ! EN ÖNEMLİ KRİTER KARAKTERİNİZDİR. Çalıştığınız yerde gülümsemek, espri yapmak, hiyerarşiden biraz uzaklaşmak sizi ciddiyetsiz yapmaz. Aksine insan olduğunuzu gösterir. Ne yazık ki bazen bunu unutuyoruz. Takdir etmeyi, eline sağlık demeyi hatta hatır sormayı bile ihmal ediyoruz. Anlayışlı olmayı zayıflık olarak görüyoruz. Sırf işimize yaradıkları için toksik insanları kendimize yakın tutup güzelliklerin zehirlenmesine izin veriyoruz. Koltuğumuzu, unvanımızı o kadar çok seviyoruz ki adaletsizlikleri görmezden gelebiliyoruz. Başarmak için kalp kırmaktan, hak yemekten geri durmuyoruz. Halbuki iş hayatında huzurun anahtarı vicdanlı olabilmekte. İşte bu yüzden ilk işimiz insan olmak.

Romantik Kıskançlık
“Kıskançlık asla tekil, sürekli ve bölünmez bir tutku değildir. Her biri geçici olan, birbirini izleyen sonsuz sayıda farklı kıskançlıktan oluşur.” – Marcel Proust Aşkın olduğu yerde kuşku, kuşkunun olduğu yerde kaygı ve tüm bunların olduğu yerde kıskançlık vardır. Kıskandığınız şeyin ne olduğunu anlamak içinse daha önce başınıza ne geldiğini bulmanız gerekir. Duygularınızın nereden geldiğini bilmek, ilişkinizde neyin düzeltilmesi gerektiğini ve bunun nasıl yapılacağını anlamak için sahip olduğunuz tek umuttur. Psikiyatr Cengiz Arca’nın teorik bilgi ve klinik deneyimi bir araya getirdiği bu kitap, kıskançlık nedeniyle zorluk yaşayan ve romantik ilişkilerinde başını belaya sokan kişiler için yazıldı. Bu etkili rehberde kıskançlığın neye benzediğini, nasıl deneyimlendiğini, bazı ilginç çeşit...

Gerçekliğin Bütününe Ancak Sezgi Yoluyla Ulaşırız - Henri Bergson
"Yaratılış bir gizem değildir, özgür eylemlerimiz sırasında duyumsadığımız şeydir." Analiz ederek kavrayan zekânın dışında bir bilme biçimi mümkün müdür? İçinde yaşadığımız kesintisiz değişimi, kavramlarla hareketsiz hale getirmeden, parçası olduğumuz bütünsel yaratımı kucaklayan bir bilme biçimi... Hatta kolumuzdaki saatlerle ölçtüğümüz anların, aslında bir ezginin notaları kadar bütünsel olduğunu fark eden ve zamanı mekâna dönüştürmeyen bütünsel bir kavrayış... Öyle bir kavrayış ki tabiatı gereği geriye doğru bakmaya zorlanmış aklın tersine, yönü yaşama doğru olan bir düşünme biçimi... 20. yüzyılın en önemli filozoflarından Henri Bergson’a göre, dünyayı gerçekten olduğu gibi kavramak ancak "sezgi" sayesinde mümkündür. Sezgi, analiz eden aklın tersine, kendini nesnesinin yerine koyarak, o...

Felsefe Fragmanları
"Bedenİnİzde, en derİn felsefenİzden daha fazla bİlgelİk vardır." – Friedrich Nietzsche Bir felsefe metni olarak görünen bu fragmanlar bütünü, felsefe yordamıyla bin yıllardır kutsanmış olan akla ve aklın organize etmiş olduğu tüm kurumsal ve yerleşik kanılara itiraz etmesiyle ve yine felsefe yordamıyla ikincilleştirilmiş, ötekileştirilmiş olan bedeni ve bedendeki bilgeliği savunuşuyla, esasında bir anti-felsefe örgütlüyor. Kültürel despotizmin insanlığa dayattığı bilmek, okumak, çok, üniversite, mutluluk, rasyonellik, başarı, sosyallik, konuşkanlık gibi yerleşik kavrayışların kritize edildiği bu parçalarda, bedenin doğal işlevleri ve refleksleri ile bir yaşam bilgeliğinin imkânı savunuluyor. Sessizliğin erdemi, uyumaktaki entelektüellik, yürümenin yaşamsallığı, ısırmak, yalamak ve koklama...

Hareketin Felsefesi
"BANA BİR ÇOCUK KIVILCIM OLARAK GELDİ, ONU BESLEDİM ATEŞ OLDU. ATEŞİ BESLEDİM ALEVE DÖNÜŞTÜ. ALEVİ BESLEDİM KÜKREDİ." – MIKE TYSON’IN ANTRENÖRÜ CUS D’AMATO Dünya Halter Şampiyonu Naim Süleymanoğlu’nun üniversitede halter dersinden kaldığını, Muhammed Ali’nin boksa, çalınan bisikleti yüzünden tanıştığı bir polis memuru sayesinde başladığını, çetelerin yetiştirdiği bir suç makinesi olan Mike Tyson’ın boksa başlamadan önce sabıka kaydının sayfalarca uzunlukta olduğunu biliyor muydunuz? Boksör, Milli Takım Antrenörü ve Uluslararası Antrenör Furkan Derbazlar, sporun çocuklar ve gençler üzerinde yarattığı mucizevi değişimleri, insan ve toplum üzerindeki muazzam gücünü, karakter gelişimi üzerindeki etkisini ve dünyaya bakış açısında yarattığı geniş açıyı, bu kitabında örneklerle açıklıyor. Boksu ...

Karanlık Empat
Karanlık empat tehlikeli dansını iyilikseverliğin ve nazik bir gülümsemenin arkasında yapar. İyi niyetli bir bakış açısının bedeli bazen ağırdır, manipülasyon, aldatılma ve istismarla karşılaşabilirsiniz. Bu karanlık yolculuğun rehberleri yakın arkadaşlarınız, patronunuz hatta ailenizden birisi olabilir. Son yıllarda yapılan çalışmalar yeni türden bir insan psikolojisini ortaya koyuyor: Karanlık empat. Narsisizm, Makyavelizm ve psikopatinin kesişiminde yer alan bu tehlikeli modele sahip insanlar etkileyici bir tavrın ve nazik bir gülümsemenin arkasına saklanırlar. Ancak bu aydınlık vitrinin arkasında tehlikeli bir oyun oynarlar. Sıklıkla kendinizi tükenmiş, mutsuz ve değersiz hissediyorsanız, maddi, ruhsal ve cinsel olarak suiistimal ediliyorsanız, şiddete uğruyorsanız, kendinizden şüphe e...

Gerçeklik Yanılsama Olduğu Unutulan Yanılsamadır - Derrida
"Gerçeğe susamışlık, insanlığın en soylu tutkusudur." 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden Derrida, geliştirdiği yöntem ve kavramlarla edebiyat eleştirisinden sosyolojiye, kimlik sorunundan felsefeye bütün düşünsel alanlarda sarsıcı sonuçlara yol açtı. Erken yaşlarda Rousseau, Nietzsche, Camus gibi yazarları okuyan Derrida, Bergson ve Sartre etkisiyle felsefe çalışmalarına yöneldi. Dil, us, metafizik ve edebiyatla ilgilendi. Dilin ve metafiziğin içine sinen taşlaşmış ve yanıltıcı yapıları gördü, onların üzerine gitti. Yapısöküm, metinsellik, mevcudiyet metafiziği ve karar verilemezlik gibi kavramları felsefe tarihine kazandırdı. Derrida, yapısökümcülük olarak bilinen eleştirel düşünce yönteminin kurucusu olarak tarihe geçti.

Her İnsan Kendini Tamamlamak İster - Fritz Perls
"KİŞİ, HIRS VE SUNİ AMAÇLARLA DEĞİL, ANCAK GERÇEK DOĞASIYLA KENDİNİ AŞAR." Geştalt Terapi ekolünün kurucularından Perls, insan insana ilişkiye vurgu yaparak, nedenleri takıntı haline getirmek yerine, şimdi ve burada ne olduğuna, bunun da nasıl olduğuna odaklanan bir terapi yaklaşımını vurguladı. Çünkü kişi, ancak gerçek bir dinleyicinin temasıyla, eşliğiyle dönüşür ve büyür. Geştalt Terapi ekolü, dünya çapında en çok kullanılan terapi ekolleri arasındadır, varoluşsal bir yaklaşımdır ve sadece karakter özellikleri ya da semptomlarla ilgilenmez, kişinin tüm varoluşuyla ilgilenir. Bu kitap, Geştalt Terapi’nin sihirli yanlarını keşfetmemizi sağlayan Perls’ün hayatını ve Geştalt Terapi kavramlarını aktarıyor. Farkındalık, bütüncüllük ilkesi, sağlıklı kişinin özellikleri, ihtiyaçlar, tamamlanmam...