
Hamas’ın Oğlu
Musab Hasan Yusuf Hamas lideri Şeyh Hasan Yusuf’un oğluydu. Hamas’ın kurucularından ve en sevilen liderlerinden olan babasına yıllarca siyasi faaliyetlerinde yardımcı oldu. Küçüklüğünden beri korkunç terör örgütü Hamas’ın iç yüzünü bilen Musab, babasının veliahtı olarak onun politik gücünü ve örgüt içindeki statütüsünü devir almak üzere yıllarca eğitilmiş ve hazırlanmıştı. Fakat her şey Musab’ın başka bir Orta Doğulu liderin öğretilerini benimsemesiyle değişti. Ve o teröre, şiddette sırtını döndü.Hamas’ın Oğlu isimli bu eserde ismini Josef olarak değiştiren Musab Hasan Yusuf dünyanın en tehlikeli terör örgütü hakkında bilinmeyenleri, örgütteki rolünü, ailesi ve anavatanından kopmanın ona verdiği acıyı, Hıristiyan öğretisini kabul ederken aldığı riskleri ve artık inandığı "Düşmanlarını sev,...

Halil Paşa
Halil, Enver Paşa’nın kendisinden yaşça büyük amcasıdır o...İttihat ve Terakkinin önemli ve kudretli paşasıdır o.....Makedonya dağlarının çete reisidir o...Kutülamare kahramanıdır o....( ki soyadı da buradan gelir Halil Kut)Bakü kahramanıdır o...Anadolu’ya Rusya’dan ilk silah ve paraları getiren kişidir o.....Usta gazeteci Taylan Sorgun’un kendi üslubuyla gerçeklere dayanarak hazırladığı Halil Paşa’nın başka hiçbir yerde olmayan anıları.

Gül, Kan ve Şeytan
Elbette gizem krallarının şifrelerin çözülmesine izin verdiği kadar ilerleyebilecekti insanlık. Peki, Vatikan bu gizemli yolculukta, dünyada birkaç kişinin girebildiği en gizli arşivlerinde Büyük Dünya İmparatorluğu ile ilgili ne saklıyor?Kudüs tiranları İsrail İmparatorluğu için nasıl bir kanlı oyun oynuyorlar?İstanbul Ayasofya’da Mimar Sinan’ın sırrı hangi kapının kilidini açıyor?İstanbul Tüp Geçiş Projesi, Kız Kulesi’ndeki Mezar, Yerebatan Sarnıcındaki Medusa Kızlarının kalbindeki yazgıyı kim kaleme aldı?4. Konsül toplantısı için yapılan hazırlık planları Kuzey Irak’ta ne arıyor?Fil Suresi’nin şifresini çözen ve “Su Kuşu“ silahlarını geliştiren TİKA mühendislerinin öldürülmesindeki sır ne?Ergenekon, One Minute, Mavi Marmara, Arap Baharı birer şifre mi?Hazreti Meryem kime gözyaşı döküyor...

Gri Tehdit Terörizm
"Yeni ve etkin bir savaş yöntemi" olan terörizm, bu ölümcül oyuncaktan yararlanmak isteyen kimi devletler ve sivil aktörler nezdindeki çekiciliğini yitirmediği sürece, sona ermeyecektir. Eğer sonlandırılması isteniyorsa, terörle savaşımda ön koşul, "gri alanların" kaldırılmasıdır. Çünkü "gri alan" aynı zamanda bitmeyen ve bitmeyecek bir tartışmanın, yani, "senin teröristin, benim özgürlük savaşçım" ikileminin de kaynağını oluşturmaktadır. Taliban’ın başına "terörist" diye bomba yağdıran Batı, neden ASALA ve PKK’ya kucak açıyor? Birleşmiş Milletler kararları ve AB ülkelerinin yasalarını da inceleyen Çitlioğlu, anarşizm ve terörizmin kaynağına inerek geçmişten bugüne, derinlemesine bilgiler sunuyor. Bu kitap, işte tam da bu noktada, her şeyin birbirine karıştığı, soruların havada uçuştuğu gü...

Gönül Bahçesi
"Yunus Emre’den anladığımız aşktır bizim. Bu gerçeği gören, gerçek mutluluğa ermek isteyen Yunus’a dost olur. Ailelerin ve ülkemizin birlik ve beraberliği için çalışır. Yunus, aşk ile yandı, pişti, hamlıktan kurtuldu. Onun dergâhı, âlem oldu. Yunus Emre, öküzünü kaybeden çiftçinin gönlünü yapmak için öküzle beraber boyunduruğa girip tarlayı sürdü. Boyunduruğa girip gerçek özgürlüğü buldu. İnsanları sevip, kurtuluşuna vesile olmak için gayret edelim. En kolayı; anlamak, izlemek, yaşamak. Yunus Emre, dosttur. Gariplerin dostudur. Bir gönül o Yunusu arıyor, bulacak. Yunus da bir gönül arıyor, konacak. Bir garip boynunu bükerse, Allah kâinatı yok eder. O, gariplerin dostudur. Yunus Emre de gariplerden bir gariptir. Yunus Emre’nin aydınlattığı yolda emin adımlarla, varlık yapmadan dengeli bir ş...

Gölgedeki Sessiz Tanıklar
Görmediğimiz, bilmediğimiz, farkında olmadığımız ama bizim adımıza, bizim için, yine içimizden birileri tarafından verilen bir savaş. Bakmak yerine gören gözler... Duyularını devlete yönelik tehditlere kilitlemiş 24 saat açık bir algı sistemi... Başkalarının göremediklerini, algılayamadıklarını, bilmediklerini öğrenmeye ve açığa çıkararak etkisizleştirmeye adanmış zihinsel ve bedensel bir refleks... Antenleri ve ekranları her zaman açık, parçalardan bütüne varmaya, kendine özgü kuralları olan acımasız bir savaşın bilmecesini çözmeye, devletin vücuduna giren virüsleri zararsız hale getirmeye ömrünü adamış isimsiz antikorlar. Ne kendilerinin ne de verdikleri savaşın farkında olduğumuz "meçhul askerler." Günümüzün "Yuvarlak Masa Şövalyeleri." Bu kitap, kutsallarımız olan vatanımız, egemenliği...

Gerçekten Yaşıyor Musun?
Sana karşı dürüst olacağım. Bugüne kadar herkes sana bir şeyler anlatmaya çalıştı. Ailen, öğretmenlerin, toplum, gazeteler, kitaplar... Sana nasıl yaşaman gerektiğini anlattılar, ne yapman gerektiğini ve kim olduğunu. Sen fazla bir şey istemedin aslında... Mutlu, başarılı olmak, sevmek, sevilmek, hayallerini yaşamak, kendini değerli hissetmek... Yaşadıklarınla, zamanla, ruhun, zihnin karıştı. Artık sana anlatılanlara da ruhun doydu. Ben de çok sıkıldım. Mutluluk için, başarı için, kendim olmak için bana sürekli vaadlerde bulunan kitaplardan, seminerlerden, kurallardan, öğretilerden... Yıllarca yol aldım, oradan oraya sürüklendim... Sonunda cümleleri topladım. Ve elinde tuttuğun sayfalara taşıdım. İnsanlara karıştım, gözlerine baktım, yüreklerinde yer buldum. Sorum aynıydı, "Gerçekten yaşıy...

Gerçek Dünya Sanal Politika
Demokrasilerde iktidarlar her istediğini yapamaz. Evrensel hukuk kuralları, insan hakları ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler, demokrasinin temel ilkeleri ve Cumhuriyet’in temel nitelikleri, iktidarların ve meclislerin sınırlarını belirler. Bunları ve kuvvetler ayrımı ilkesini yok sayan bir rejimin adı demokrasi değil diktatörlüktür. Siyasetçiler seçimlerden önce halka çok şey vaat ediyorlar ama sonra bunları unutuyorlar. Bakınız, 2006 yılında kaybettiğimiz örnek siyaset adamı Aydın Güven Gürkan yalan ve kandırmacılık üzerine kurulan "sanal siyaset" konusunda neler söylüyor: "Tıpta ‘Hipokrat Yemini’ neyse; politikada da ‘güvenirlik ilkesi’ o... Yalan söylemek, sahtecilik yapmak, gerçeği saklamak, olayları çarpıtmak, gelişmiş demokrasilerde en bağışlanmaz ‘meslek defosu’ sayılı...

Gel Ey Şems
"Ey kalbimizde olan nur, Gel! Didinmelerimin ve arzumun sonu, Gel! Hayatımızın senin elinde olduğunu biliyorsun. Hayatı kullarına sıkıntı yapma, Gel! Ey aşk! Ey maşuk! Manaları aş ve inadı bırak da Gel! Ey Hüdhüd’lerin sahibi olan Süleyman! Lütfedip de bizi aramak üzere Gel! Ey sevmede birinci gelen kişi! Aşkın hakikati seni geçip bilinci aldı, Gel! Ruhlar senin kaybolmandan ötürü inleyip feryat etmedeler, miadını doldur da Gel! Ayıpları ört, iyilikleri saç, cömert olanların âdeti böyledir, Gel! Farsça "Gel!" nasıl derler? "Biya" mı? Ya Gel ya bizim davetimize hak ver de Gel! Geleceğin zaman muradımız ne de açılır. Gelmeyeceğin zaman da muradımız ne de kesat olur, Gel! Ey Arap’ın Kürşat’ı, Ey İran’ın Kubat’ı! Kalbimi hatıranla fethedersin, Gel! İçim sana Gel deyicidir. Ey senin varlığından...

Fondöten
Bir aşk bu kadar zor; bir ayrılık bu kadar kolay; seks bu kadar uzak; düşmanlık bu kadar yakın olmamıştı... Her şey karmakarışık... Tıpkı Zeynep’in kafası gibi... Her sayfada Vot- Port- Viş sarhoşluğu daha çok artacak ve aşk nefrete; düşmanlık dostluğa; arkadaşlık sekse; moda kabusa dönüşecek... Psikopat bir gelin, yakışıklı bir damat ve aşk şaşkını bir Zeynep... Yaklaşan bir düğün mü yoksa patlamaya hazır bir bomba mı!? Aşk, ihanet, sevgi, nefret, seks, moda, sanat, dedikodu... bir fondöten şişesinde birbirlerine karışmış bir şekilde, sıralarını bekliyorlar ama çok beklemeleri gerekmeyecek... her şey çok hızlı olup, bitiyor... Hayat moda, makyaj ve Vot-Port-Viş’den ibaret sanıyorlardı... Birdenbire aşk, nefret, ayrılık ve dünyanın en deli geliniyle en yakışıklı damadı girdi hayatlarına......

Filozoflardan Seksi Şeyler
Elinde keser sapı ile sap gibi ortada kalmak istemiyorsan, sevişmenin altın kurallarını bileceksin! -Zeus-"Erkeklerin sevişebilme süresi, ortalama bir buçuk dakikadır." -Afrodit- "Yıllanmış şarap nasıl damakta lezzet, ruhta şehvet uyandırırsa; yıllanmış sevgili de yatakta şerbet, dudakta lezzet, ruhta ebediyettir." -Ömer Hayyam- "Erkekler, biz kadınlara bahşedilmiş hediyelerdir." -Cleopatra-"Bir kadına gidiyorsan, yanına kamçını almayı unutma." -Nietzsche- "Cinsel eğilimlerin temeli hazdır." -Freud- "Sevişmeyi uzun tutmak ve uzun tutabilmesi için erkeği eğitmek görevi olan benim gibi biri, en az dört saat sevişebilir." -Sayuri- "Allah’ım kamçımı benden önce öldürme!" Neyzen Yasaklar ilgi çekicidir. Onları ihlal etmekse karanlık bir zevk verir. Ürperti dolu, adrenalin seviyesi yüksek bir ze...

Fethi Naci Denemeleri 1
Edebiyat eleştirileri genellikle tanıtım bültenlerine dönüştü. Edebi eserlerin derinlemesine ve niteliksel incelemeleri yapılmıyor.Nurullah Ataç’la başlayan, Fethi Naci ile süregelen bir eleştiri ekolü ne yazık ki gelecek kuşaklara devrolmuyor. Fethi Naci’nin büyük bir birikim ve şaşmaz bir üslupla kaleme aldığı Reşat Nuri Romancılığı, Yaşar Kemal Romancılığı Sait Faik Hikayeciliği gibi esaslı edebiyatçı incelemelerine artık rastlamıyoruz. 10 Türk romanıyla başlayıp 50 ve 100 Türk romanına kadar uzayan kapsamlı inceleme kitapları artık yazılmıyor.Ülkemizin yaşadığı toplumsal değişim-dönüşümün edebiyat cephesinden nasıl gözüktüğüne kimse dikkat çekmiyor. Fethi Naci Türk Eleştirisinde bir köşe taşıdır...Dikkatli takip, derin bir birikim, dürüst ama sert bir üslup.Cemaat , lobi, tarikat parti...

Feng Shui İle Şanslı Evler Şanslı Hayatlar
Yaşam alanını arındır, dinginleştir ki hayallerin kapıdan girebilsin...Elinizdeki bu kitapla sizi 4 bin yıl önce keşfedilmiş olan Feng Shui biliminin kapılarını aralamaya davet ediyoruz. Pratik ve kolay uygulamalarla mutlu olabilmenin yollarını anlatmak, herkesin kendi şansını yaratabilmesinin mümkün olduğunu sizlerle paylaşmak istiyoruz. Hemen şimdi!Yaşam alanı olarak seçtiğiniz yerin hayattaki şansınızı belirleyeceğini bilseniz, onu özenle seçmek istemez misiniz? İşte bu yaşam şansını belirleyen felsefe Feng Shui’dir.Feng Shui, yaşadığınız mekânda huzurlu bir enerjinin dolaşması için evinizde ne gibi değişiklikler yapmanız gerektiğini anlatır, hayatınıza kolaylık ve şans getirecek önerileri sunar.Evinizin enerji mimarı olmak ve Feng Shui ile yaşamınıza rehberlik edecek bilgileri öğrenmek...

Fenerbahçe
"Futbol, sadece futbol değildir." Hele insanları tribünlere çıkaran ve milyonları seyirci haline getiren bir araç hiç değildir. Futbol paylaşımdır. Oynayanlarla izleyenlerin aynı amaçta buluşması için, varlık ile yokluğun böylesine eşitlendiğini başka bir yerde göremeyiz. "Skor’un" çok daha ötesine giden, toplumsal nitelik ve sorumluluk bilinci geliştiren, barışa yönelmiş en etkili "uzun pas". Bunun için önce kurum olmak gerek. Bunun için yüzyılı aşkın yaşamak gerek. Bunun için hücreyi soyunma odası gibi görmek gerek. Eğer koşullar gerektiriyorsa formayı çıkarıp kefeni giymek ve başkaları yaşasın diye Arif bey ve diğerleri gibi şehit olmak gerek. Sahada ve sperde "savaşan Fenerbahçe"yi yazmak nice başkanın yöneticinin ve futbolcunun nasıl sehpadan döndüğünü nasıl hapishaneye düştüğünü hatt...

Federasyon Başkanlık - Yarı-başkanlık
Yeryüzünde çeşitli federasyon ve başkanlık düzenlerini ayrıntılarıyla inceleyen bu kitap, iki sözcükle şöyle özetlenebilir: “Uyan, Türkiye!“Uluslararası ilişkiler alanı başta olmak üzere, Siyasal Bilgiler araştırmalarının ülkemizde ve yurt dışında ünlü uzmanı Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, federasyonun da, başkanlık düzeninin de Türkiye Cumhuriyeti’nin birikimine ve günümüz yaşantısına neden uymadığı, ilerisi için nasıl tehlikeler barındırdığı inancını bu kitapta açıklıyor.Kimilerinin bir “örnek“ gibi algıladıkları ABD’de Bağımsızlık Bildirisi koşullarında ayrı ayrı “devletler“ zaten vardı. “Kuvvetler Ayrımı“ ilkesinin de nasıl yozlaştığı ABD Anayasası’nın metninden anlaşılamaz. Yazara göre, ABD’deki buyurganlar büyük tekelci sermaye ve güçlenmesi önlenemeyen Pentagon’dur.Yazar Fransa’daki “yar...

Faili Meçhul Cinayetler Tarihi
2003... Sedat Bucak’ın beraatını isteyen Savcı, "Abdullah Çatlı ile bir toplantıda tanışmış, etrafında çok sayıda devlet adamı olduğu için kendisinden şüphelenmemiş, Çatlı’yı devlet mensubu olarak bilmiştir" diyordu. İşte böyle bir dönemden geçti Türkiye; kim devlet görevlisi, kim kanun kaçağı, kim suçlu, kim masum, kim katil, kim mağdur bilinmez bir dönemdi bu. 2011... İstanbul Kazlıçeşme’de Nevroz kutlanıyor. Kutlamalarda halay çeken binlerce kişi arasında bir Susurluk sanığı da var. Nevroz kutlamalarına, kendi ifadesiyle "katil" olarak katılan Ayhan Çarkın, "PKK yaptı" denilen pek çok katliamın provokasyon amacıyla kendileri tarafından yapıldığını da itiraf etmişti. İşte, "özel savaş"ın ruh hallerinden biri...Şimdi, güya o karanlık yılları da içeren koca koca davalar ihdas edildi. Pek ç...

Eyvah Boşanıyorum!
Boşanmalı mıyım, boşanmamalı mıyım? Çocuklarınız varsa ve boşanma bir seçenek olmuşsa önce kendimizi ve evliliğimizi mi, yoksa onları mı düşünmeliyiz? Sadece çocuklar için bir evliliği sürdürmek ya da sürdürmemek ne kadar doğru? Ya yeniden evlenmek? Umut mu? Kâbusa dönüşebilir mi? Günümüzde neredeyse iki evlilikten birinin boşanmayla sonuçlandığı, boşanan bireylerin yeniden evlendiği ve bu nedenle de çocukların artık biyolojik aileleri kadar daha farklı aile yapılanmalarında yaşamalarından yola çıkan psikolog Ani Eryorulmaz klinik deneyimlerini, boşanma ve boşanma sonrası yeni bir yaşama geçişin psikolojisini bu kitapta anlatıyor. Boşanmadan sonra mutlu ilişki, mutlu evlilik var mı? Niye yeniden evlenmek istiyoruz? Eski evlilikte yaşananlar, bu evlilikte de yaşanabilir mi? Çocukluk yaralar...

Evrende Tesadüf Yoktur, Yankı Vardır
Alt beyin nedir? Üst beyin ne işe yarar? İnsanların bazı rüyaları, neden onların sorunlarına işaret eder? Çocuklar kaç yaşında sünnet ettirilmeli ya da çocuğu, özellikle bebeklik döneminde, kim büyütmeli? Rüyalar ile seks arasında nasıl bir ilişki var? Neden Doğu ve Batı kültürlerinde, orgazm farklı algılanıyor? Neden bazı insanlar büyüse bile çocuk kalıyor? Neden kimi insanlar sekse aşırı düşkün oluyor? Bu ve benzeri pek çok soru, uzun yıllardır doktorlara, pedagoglara, uzmanlara soruluyor. Bu amaçla hazırlanan yazılar, yapılan röportajlar gazete ve dergi sayfalarını süslerken, tedavi merkezlerinin kapıları aşındırılıyor. Uyku bozuklukları, rüyalar, beyin gibi konularda yaptığı çalışmalarla tanınan Nusret Kaya, bu ve benzeri pek çok soruya yanıt veriyor. Bu kitapta, beyin, uyku, rüya, rah...

Evimiz Üç Oda Bir Kışla
Türker ailesinin Uzunköprü’den Ardahan’a, İstanbul’da Trabzon’a, Ankara’dan Cezayir’e, Aşkale’den Kıbrıs’a uzanan serüvenlerinin sıcak, sevgi dolu öyküsü.’Evimiz Üç Oda Bir Kışla“Bir önceki kitabında Napolyon’un yaşamından kesitler sunan Şule Türker, bu kitabında kendi ailesinin öyküsünü anlatıyor. Türker ailesinin yaşantılarını ilginç ve önemli kılan, bu özel tarihin Türkiye’nin yakın tarihiyle de iç içe geçmiş olması.Bir roman gibi kurgulanmış olan ’Evimiz Üç Oda Bir Kışla’ son kırk yıla yayılan ilginç bir Türkiye panoraması sunuyor. Şule Türker’in anne ve babasına duyduğu sevgi ve saygıyı ölümsüzleştirdiği bu samimi anlatıyı çok seveceksiniz.Zülfü LivaneliMayıs 2006, İstanbul

Esir Şehrin Fedaileri
Mondros Teslimiyeti’nin Esir İstanbul’u. Büyük kulüplerde eğlenceler, Türk mahallelerinde yaslar... Cephelerdeki şehitlerden söz etmeler ve duvardaki şehit olmuşların fotoğrafları... Bir yanda çöküş ve çürümüşlük, öte yanda yeni hayaller... İstanbul’da teşkilatlanma çalışmalarını yapan Mustafa Kemal Paşa o gün akşam üzeri, İttihat ve Terakki’nin zamanın önde gelen isimlerinden Sapancalı Hakkı Bey ile Pera Palas Oteli salonlarında buluşmuşlardı. Konuşmalar sabahın ilk ışıklarına kadar sürdü. Fethi Bey ve Sapancalı Hakkı, Mustafa Kemal Paşa’nın bir büyük tarih yolculuğuna çıkacağını anlamışlardı. Bu sözler o zamanlar sanki bir parola olmuştu. İstanbul teşkilatlanıyordu. Mustafa Kemal Paşa İstanbul Kuvvası’nı kurduruyordu. Başındakilerden birisi Yüzbaşı Dayı Maksut’tu. O sırada Dayı Maksut’un...

Ermeni Sorununu Anlamak
Ermeni Sorunu’na bu şekilde hiç yaklaşılmamıştı...Uluslararası arenada yıllardır bu konuda mücadele veren Uluç Gürkan’dan ezber bozacak bir çalışma...Elinizdeki "belge-söyleşi" kitabı; Ermeni Sorunu’nun Türkiye ve Batı dünyasındaki tartşılma biçimlerine eleştirel yaklaşıyor, soykırım hukukunun güncel gelişmeleriyle birlikte Ermeni Sorunu’nun geçmişine ve "soykırım"ın evrensel tarihine erişiliyor. Ermeni Sorunu’nu "kullanarak" Türkiye halkına yönelik tarihsel, kültürel önyargılarını pekiştiren, hukuk alanında ise çifte standart uygulayan kimi Batılı ülke yetkililerinin ve araştırmacıların düşünce kalıplarını irdeliyor. Bu kalıpların diyalog zemininde nasıl dönüştürülebileceğine, Türkiye’nin "Ermeni Soykırımı" iddialarına hangi temel tezlerle karşı çıkabileceğine dair öneriler getiriyor. Tar...

Erguvaniler
Bu kitap; modernleşmenin ve modernleştiricilerin öyküsünün, Türkiye’de kimin kiminle akraba olduğunun, “seçkin ve başarılı“ kılınanların tek bir ailenin mensupları olduğunun, Türkiye’deki gizli soylu sınıfın saklanan kast sisteminin ve onun, örtülü ilişkiler ağının komplo teorilerinin dışında sosyal ve doğa bilimlerine kazandırılan kavramlarla anlatımıdır.

Engelsizsiniz
Bu kitap; azmin kitabıdır.Bu kitap; yaşama sevincinin kitabıdır.Bu kitap; her türlü zorluğa rağmen hayatın ne kadar güzel olduğunu gösteren bir kitaptır.Bu kitap; Ersin’in hayatıyla birlikte tüm engellilerinne derli zorluklar çektiğini anlatan bir kitaptır.Bu kitap insanın hayallerinin asla ölmeyeceğini gösteren bir kitaptır.Bu kitap; en zorlu durumlarda bile aşkın kendisine yeşerecek bir alan bulabileceğini kanıtlayan bir kitaptır.Bu kitabı okuyanların engellilere karşı çok daha duyarlı olacağından hiç kuşkum yok.Bu kitabı okuyanların kendilerinin de bir engelli adayı oldukları gerçeğiyle yüzleşeceklerinden hiç kuşkum yok.Aynı zamanda bu kitap; ‘Beşiktaşk’ın kitabıdır.Takım sevgisinin bir insanı nasıl da hayata bağladığını gösteren çok çarpıcı bir örnektir.Sadece Beşiktaşlılar’ın değil, t...

Engeller Sona Ersin
"Hayata her zaman gülümsemek istiyorum!" demişti ilk kitabında... Şimdi o günlerden bugünlere neler yaşadığını yazıyor. Yazıyor ki insanların kafalarındaki engeller iyice kalksın ve bir engellinin normal insanların yaşayabileceği tüm duyguları yaşayabileceği, herkes tarafından yeterince anlaşılsın. Ersin Ata, 30 Mayıs 1983’te Erzincan’da doğdu. Ancak doğum sırasında oksijensiz kaldığı için beynindeki bazı hücreler zarar gördü. Bunun sonucunda engel türlerinin en zorlarından biri olan "serebral palsi" (spastik) denen hastalıkla tanışarak hayata yenik başladı. Ersin Ata o günden sonra sürekli ağladı. Sonra öğrendi hayatın bütün engellere galebe çaldığını. Şimdi o günlerin acısını çıkarırcasına hayata gülücükler saçıyor Ersin Ata ve "Engeller Sona Ersin" diye bir kez daha haykırıyor.