
Evanjelizm
Günümüzde tarihte örneğine hiç rastlanmamış bir mefhumla karşı karşıyayız: Farklı inançlar aynı amaca konsantre olmuş durumda. Kral Davud soyundan Yahudilerin beklediği Mesih, özellikle Evanjelist Hıristiyanların beklediği İsa Mesih, başını İran’ın çektiği Şii İslam inancındaki Müslümanların beklediği kayıp 12. imam olan Hz. İsa ile bir kısım Sünni Müslüman tarikat ve cemaatlerin beklediği Mehdi ve Hz. İsa’nın gelişine yönelik 21. yüzyılın ilk çeyreğine atıf yapan kuvvetli inanç ve spekülatif siyasi atraksiyonlar şaşılacak derecede örtüşüyor. Nasıl oluyor da tüm semavi dinler ayrı ayrı amaçlarla aynı kurtarıcıyı bekliyor? Biz kimin neye inandığını yargılamıyoruz. Ancak bu farklı inanç sahibi yüz milyonlar nasıl olup da bir nevi mutabakat içinde olabiliyorlar? İşin bir başka tarafı da gider...

Politik Uyanış
BUGÜNÜN DÜNYASINDA STRATEJİK KAZANIMLAR Bu kitabın amacı, zorlukların üstesinden nasıl gelineceğini, çağımızın mevcut koşullarında hareket etme yöntemlerini, milli strateji ve politikanın ne olması gerektiğini yöntemleriyle beraber açıklamak; birey, ülke ve dünya ölçeklerinde gerekli en temel kavramları ele alarak okura rasyonalist, realist ve optimist yaklaşımların anahtarlarını sunmaktır. Vatan, millet, beka, politika, demokrasi, kültür, ekonomi ve teknoloji gibi konuların yanı sıra strateji, jeopolitik, savaş, devrim, güç mücadelesi gibi önemli kavramların, bu kadar güçlü yönleriyle anlatıldığını daha önce görmemiş olabilirsiniz. Fakat elinizdeki kitapla tüm bunları zihninizde metodik olarak bir şemaya yerleştirebileceksiniz. Olaylar ve şartlar, hatta geleceğin değerleri ve yeni kavraml...

Babıali Tanrıları Simavi Ailesi
Hürriyet gazetesini yaratan ailenin nefes kesen öyküsü.Sedat Simavi kimdi? Babası, Abdülhamid'in gazabına niçin uğramıştı? Atatürk'ün yardımını niçin reddetmişti? Hürriyet gazetesini kurduğu gün, ceketinin zula cebine neden siyanür şişesi yerleştirdi? Hürriyet gazetesi Yahudi sermayesiyle mi kuruldu? Simaviler 'Selanik Yahudisi'miydi? Fuat Köprülü dava edince Sedat Simavi mahkemede niçin ağladı? Yazı işleri müdürü, Haldun ve Erol Simavi'ye, "Aklı kıt zengin evlatları" deyince neler oldu? Askerler, 27 Mayıs'ta Hürriyet'in genç patronlarına niçin diş bilediler? Erol Simavi, 22 Şubat darbe girişiminin 'içinde' miydi? Mason locasında neden yere yığılmıştı? Gönül Yazar, sevgilisi Erol Simavi'den niçin tokat yedi? Haldun Simavi kardeşini neden terk etti? Günaydın gazetesini kurarken niçin Orhan ...

Kod Adı Atilla - Alattin Çakıcı
Yeraltı dünyasının en ünlü isminin kanla kurşunla yazılmış tarihi... Kod Adı Atilla ilk kez 2004 yılında yayımlandı. O günden itibaren Alaattin Çakıcı’nın, "geçmiş dönemin yeraltı dünyasının bir aktörü" olarak ömrünü hapiste tamamlayacağı düşünülüyordu. Ama bugün dışarıda ve neredeyse bir "politik figür" haline getirildi. Kitabın bu genişletilmiş son baskısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından "mafya", MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından ise "ülkücü dava arkadaşım" diye adlandırılan Çakıcı hakkındaki son tartışmalar yer alıyor. Emniyet’in kayıtlarına göre bugün Türkiye’de "ulusal", "bölgesel" ve "yerel" toplam 881 "organize suç örgütü" haraç kesip tehdit ediyor, adam öldürüp kaçakçılık yapıyor. "Ulusal" çapta faaliyet gösteren 32 organize suç örgütü arasında Çakıcı’...

Mahrem İçinde Mahrem
FETÖ-MİT Mahrem Yapılanması 15 Temmuz gecesi işlediği suçlar sebebiyle FETÖ’yü “terör örgütü” olarak adlandırmak yeterli olsa da “terör örgütü” tanımı FETÖ’yü tanımlamaya yetmez. FETÖ bir istihbarat ve ihanet yapılanmasıdır. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) kumpas kuran, cinayet işleyen, soru çalan, sahte belge düzenleyen, yalan söyleyen, iftira atan, darbeye kalkışıp TBMM’yi bombalayan, 252 insanımızı tank ve F-16’larla katleden, devlete ve millete ihanet eden; tüm bunları yaptığı halde inkâr edip işlediği insanlık suçlarını başkalarının üzerine atan, her kılığa giren mankurtlaşmış beyinlilerden oluşan bir şebekedir. FETÖ, hizmet ettiği ABD istihbaratı CIA’in kanatları altında kurulan, onun çıkarları için kullanılan ve halen onun tarafından ABD topraklarında korunan bir istihbarat ve operas...

Nato’nun Gizli Orduları
GERÇEKLER KARANLIKTA SAKLANAMAZ! Bu kitap Soğuk Savaş döneminde Avrupa’da faaliyet gösteren gizli NATO ağlarını ve bu yapıların gerçekleştirdiği operasyonları ilk kez bütün detaylarıyla gün yüzüne çıkarıyor. CIA ve MI6 gibi istihbarat servislerinin desteğiyle oluşturulan Gladio operasyonlarının ardındaki karanlık hikâyeleri belge ve tanıklıklarla ortaya koyan Daniele Ganser, Batı Avrupa’nın demokratik yapılarına karşı gerçekleştirilen terör ve manipülasyonların izini sürüyor. Ganser, araştırmasını parlamenter soruşturmalar, resmi belgeler ve kapsamlı saha çalışmalarıyla destekleyerek, gizli orduların sadece savunma değil, politik arenayı etkileme amacıyla da kullanıldığını gözler önüne seriyor. Eser, yalnızca tarihsel bir analiz değil, aynı zamanda istihbarat servislerinin toplumlar üzerin...

Size Hiç Söylenmemiş Ama Bilmeniz Gereken Her Şey
Parçalar büyüleyici olabilir... Peki ya büyük resim yıkıcıysa, parçaların büyüsü ne kadar önemli olabilir ki? Hiçbir şey bilmekle ya da bilmemekle ilgili değil aslında, hakikati algılayıp algılayamamakla ilgili... Akıl sağlığı ya da delilik, "algıyla" tanımlanır, gerçekle değil... İnsanlık tarihi "deli" ya da "tehlikeli" olarak damgalanmış ancak ölümlerinden sonra yaşadıkları zamanın çok ilerisinde olduğu fark edilmiş dehalarla dolu... Delilik de, akıl sağlığı da sabit değildir. Bilgi geliştikçe hepsi değişir. Bir mağara adamına Ay’a gitmenin mümkün olduğunu söylediğinizde, size "deli" der. Modern insana Ay’a gitmenin mümkün olmadığını söylediğinizde yine "deli" damgasını yersiniz. İşte insanların en zayıf özelliği, geçmiş ve gelecek arasındaki bu inanılmaz bilişsel uyumsuzluktur. İnsanlar...

Ümit Özdağ Kitap Seti (4 Kitap)
Setin İçinde Yer Alan Kitaplar: Saray Rejimin Çöküşü Algı Operasyonu Demografik İşgal İstihbarat Teorisi

Dost Bombalar
Gazeteci Ahmet Alpan 2003 yılında Irak Savaşı’nda Amerikan ordusunda tercüman olarak görev yaptığı sırada yaşadıklarından esinlenerek bu romanı yazdı. Bu kitabı okuduktan sonra her şeye farklı bakacaksınız. Tam o sırada üç CIA ajanı panik içerisinde koğuşa girdi, sağa sola bakındılar, daha sonra Cemil’in yanına gelip, "Mehmet Sütçüoğlu nerede?" diye sordular. Cemil hemen durumu anladı. Bıyık altından gülümseyerek, az ileriyi işaret etti, "İşte orda oturuyor. Görmediniz mi?" diye sordu. CIA, Mehmet’in üst düzey bir bürokratın oğlu olduğunu ve PKK’nın onun hakkında ölüm emri çıkardığını yeni öğrenebilmişti. Cemil, uzun süre kendini gülmekten alıkoyamadı... ‘Cezaevi’ ile Bill’in ne kastettiğini çok iyi biliyordu. Bu, Guantanamo demekti. Bill, ‘Yurtdışında çalışır mısın? Yurtdışından neyi kast...

Kaybedilmiş Zamanlar Ülkesinden
Bugüne kadar devletin ve siyasetin hep zirvelerinde oldum. Geriye dönüp baktığımda, yapabildiklerimle yapmak istediklerim arasında inanılmaz bir fark olduğunu görüyorum. Örneğin; kendimi adadığım Sağlık Reformları’nı ilk defa 1995’de parlâmentoya göndermiştik.Yıl 2006... Tamamı halâ yasalaşmadı.Bu sadece sağlıkta değil, tüm hizmet alanlarında böyle oldu ne yazık ki.Bu ülkenin insanları, ödedikleri maddi manevi fedakârlıklarının karşılığını hiçbir zaman alamadılar. Hak aramak yerine, "çare" diye kadercilik ve fırsatçılık girdabına kapıldılar onlar da.Sonuç: Günde bir dolarla geçinmeye çalışan milyonlarca fakir insan.Ben yazılarımı size işte buradan, "Kaybedilmiş Zamanlar Ülkesinden" yazdım.Daha çok zaman kaybetmeyelim diye...

Kültür Kiloyla Satılmaz
“Benzerlik ve farklılıkları ele almak, ’Kültürel Emperyalizm’e karşı kullanılabilecek en güçlü yöntemlerden biridir. Tek taraflı değil, nesnel gerçekliği ele alan bir bakış açısıdır. Benzerlikler ve farklılıklar, bireyi ve toplumları tanımlayan öğelerdir. Farklılıkları abartarak öne çıkartmak, kimlik değerlerimizin dengesini bozar. Aynı şekilde sadece benzerlikleri öne çıkartmak, onlara bağlanmak da kişiliği ortadan kaldırır. Tıpkı AB’ye gireceğiz hülyasıyla durmaksızın yalakalık yapanların tavırlarında olduğu gibi. Onların söyledikleri şudur: ’Farklılıklarımızı görmeyin, bakın biz, sizlere benzemek için yırtınıyoruz.’ Kimliksizleşme ve kişiliksizleşme işte budur.“Kimlik konusu son yıllarda çok tartışıldı. Altındal da bu tartışmalarda çok kez taraf oldu. Bu kitapta yer alan yazılar, kimlik...

Yeni Soğuk Savaş
Dışarıdan her şey güllük gülistanlık gibi görünse de Soğuk Savaş, dünya gündemine yeniden oturdu. Batı, sivil güçleri ve azımsanmayacak miktarlarda akıttığı para ile Avrasya’yı yeniden şekillendirmeye çalışırken, Kremlin, bu yolun her adımında Beyaz Saray’la bir kez daha karşı karşıya geliyor.Sovyetler sonrası dönemde siyasetin dehlizlerinde yapılan kapsamlı bir inceleme ve araştırma sonucunda kaleme alınan bu kitapta, renkli devrimlerin sırrı tüm çıplaklığıyla ortaya konuluyor. Resmi olarak tarafsız görünen Batılı organizasyonları aslında kimlerin yönettiği ve ne gibi amaçlar peşinde oldukları da gözler önüne seriliyor. Örneğin, 2004’teki Turuncu Devrim sırasında Amerikan vergi mükellefleri tarafından beslenen USAID’in büyük destek verdiği ABD-Ukrayna Vakfı’nın başında Ukrayna Devlet Başk...

Hitler’in Altınları
Elinizdeki kitap, son derece ilginç ve ibretlik bir tarihsel olayın öyküsünü anlatıyor.İşgal edilen yerlerdeki bankaları soyup, buralardaki varlıklara el koyan, ancak bununla da yetinmeyip, savaş boyunca toplama kamplarında kitlesel ölümlere yolladığı Yahudi, Roman, solcu ya da “aryan olmayan“ kişilerin dirisini ve ölüsünü altın diş kaplamalarına dek soyan Nazi yetkilileri, bu insanlık utancının baş sorumlularıdır. Ancak bu rezil soygunun aktörleri yalnız onlar değildir...Savaş ertesinde kurulan Üçlü Komisyon, sorumlu tuttuğu devletlerden, oluşturdukları bir “altın havuzu“na gerekli katkıyı yapmalarını istemiştir. Nazi soygunundan pay aldığını öne sürdüğü devletler arasında Türkiye de yer almıştır. Türkiye, önce 1945-47 arasında, daha sonra da yeniden 1953’te kendisine yöneltilen bu suçlam...

Devlet ve Kimlik
Doğulu Devlet modelini, Batılı Cumhuriyet modeli ile deyim yerindeyse "Evlendirip" mutlu bir yuva (vatan) kurabilmek çok ama çok zor bir deneydir. Günümüz Türkiye’si işte bu zor evliliği yaklaşık doksan yıldır sürdürmüş ve sürdürmektedir. Kendi alanında ilk ve tek örnek evlilik olan bu oluşum, her yönüyle incelenmesi gereken bir fenomendir. Türkiye’de yaşayan bizler ise, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle vb. işte bu zor evliliği sürdürmeye gayret etmiş olan Doğulu Baba Devlet ile Batılı Anne Cumhuriyet’in çocuklarıyız. Onların arasında yaşanan gerilimlerden etkilenip, aralarındaki uyumdan da hoşnut olmuşuzdur. Her türlü engele ve aksiliğe rağmen onlar bu evliliği sürdürebilmeyi bugüne kadar başardılar, şimdi sıra bizlerde. Doğulu Baba ile Batılı Anne’nin çocuğu olmak bizlerde bir "Kimlik" b...

Balyoz
Balyoz Planı’nın girişinde Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti altında ülkenin ne kadar olumsuz koşullarla çevrelendiği anlatılıyor. Unutmayalım ki, bu metin 2 Aralık 2002 tarihini taşıyor. Yani 3 Kasım 2002 genel seçiminden tam tamına bir ay sonra kaleme alınmış. 2002 Kasım ayının akışını hatırlayalım: Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı olduğu için TBMM’de değil. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 16 Kasım 2002’de Abdullah Gül’ü hükümeti kurmakla görevlendiriyor. Gül’ün başbakanlığındaki kabine 18 Kasım’da Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıyor. Hükümet TBMM’den 28 Kasım tarihinde güvenoyu alıyor. İddianameye göre, Orgeneral Çetin Doğan’ın darbe planı 2 Aralık tarihini taşıyor. Meseleye basit mantıkla yaklaşıyorum. Bu darbe planında kadrolaşma, askeri müdahale için gerekçe gösterilen olumsu...

Bir ABD Projesi Olarak AKP Operasyon Partisi
Yoğun bir araştırmanın ve yetkin analizlerin ürünü olan elinizdeki kitap; AKP’yi esas olarak iç dinamiklere dayalı bir siyasal hareket olarak değerlendirse de, aynı zamanda ABD tarafından projelendirildiğini ve iktidara taşındığını çok sayıda kanıta ve veriye dayalı olarak ortaya koymaktadır. Çünkü AKP, ABD ve AB ile çatışarak değil, ancak bu güçlerle uzlaşarak iktidar olunabileceğini düşünen İslamcıların partisidir. Deyim uygunsa bir tür ‘suç ortaklığı’ üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla gücünü kendisini iktidara taşıyan iç dinamiklerden çok, emperyalizmden alan AKP’yi inceleyen bu kitap, gerçekte 2000’ler Türkiye’sinin de bir öyküsüdür.

Gerçek Dünya Sanal Politika
Demokrasilerde iktidarlar her istediğini yapamaz. Evrensel hukuk kuralları, insan hakları ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler, demokrasinin temel ilkeleri ve Cumhuriyet’in temel nitelikleri, iktidarların ve meclislerin sınırlarını belirler. Bunları ve kuvvetler ayrımı ilkesini yok sayan bir rejimin adı demokrasi değil diktatörlüktür. Siyasetçiler seçimlerden önce halka çok şey vaat ediyorlar ama sonra bunları unutuyorlar. Bakınız, 2006 yılında kaybettiğimiz örnek siyaset adamı Aydın Güven Gürkan yalan ve kandırmacılık üzerine kurulan "sanal siyaset" konusunda neler söylüyor: "Tıpta ‘Hipokrat Yemini’ neyse; politikada da ‘güvenirlik ilkesi’ o... Yalan söylemek, sahtecilik yapmak, gerçeği saklamak, olayları çarpıtmak, gelişmiş demokrasilerde en bağışlanmaz ‘meslek defosu’ sayılı...