
Tünelin Sonu Kriz
AKP iktidarında ekonomi için hep pembe tablolar çizildi. Hükümet; büyüme, ihracat, kalkınma, istihdam, zenginleşme alanında pek çok slogan üretti. “10 yılda üç katı büyüdük”, “Kriz teğet geçti”, “İhracatta rekor kırdık” gibi sözler kamuoyunda çok tartışıldı.Peki, açıklanan rakamlar, çizilen tablolar gerçeği yansıtıyor mu?Hayır!Türk ekonomisinin son 10 yıllık özeti; her alanda borçlanma, ithalat, dış ticaret açığı ve üretimsizliktir. AKP, büyüme rakamlarında halkı kandırıyor. Türk Lirası aşırı değerli, reel sektörün döviz açığı çok yüksek. Dış finansman ihtiyacımız çok yükseldi; rezervler yetersiz. Üretmiyoruz, ithal ediyoruz. ABD Merkez Bankası (FED), IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşların raporlarına göre; yeni küresel krizde en riskli ülke Türkiye. Mevcut durum, Yunanistan ve İspanya’nın k...

İmralı Tutanakları
2012 yılının Aralık ayı sonunda dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, yine dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Abdullah Öcalan ile görüştüğünü açıklayıp yeni bir süreç başlatıldığını açıklamıştı.Destekleyenler, “PKK’nın silah bırakacağını”, “Türkiye’de artık terör eylemleri olmayacağını ve bunun sayesinde Türkiye’nin güçleneceğini” söylüyordu.Tepkilerin temelinde ise sürecin sonunda PKK’nın güçleneceği, bölgenin kan gölüne dönüşeceği, yeni açılımın yine Büyük Ortadoğu Planı eksenli bir hareket olduğu yer alıyordu. Açılım başladıktan sonra çatışmalar durdu, ancak PKK silah bırakmadı. Ardından PKK’nın şehir örgütlenmesinin güçlenmesine, Suriye’de yoğunlaşmasına, 6-8 Ekim Ayn el Arap (Kobani) eylemlerine şahit olduk. Askerin en başından devre dışı kaldığı süreci araştırırken, Abdullah Öcal...

Asi Kızlar, Bilge Kadınlar
Sahnede, akademide, sokakta ya da evde, cesaretle ve inatla isteklerinin peşine düşen kadınlar, Türkiye kadınlarının gücü ve umudu oldular. Yasaklara rağmen sahneye çıkan Afife, yaralı yanaklara dokunan Türkan, içinden geçeni her koşulda söyleyen Adalet ve ilkleri yazan daha onlarca isim, kadın gücünün simgesi haline geldiler.Asi Kızlar ve Bilge Kadınlar’da, her biri kendi alanındaki başarısıyla aklımızda yer eden 35 kadın yan yana geliyor ve bize özgürlüğün bahşedilemez ama kazanılabilir olduğunu gösteriyor.

Ramazan Kurtoğlu 3 Kitap Set
Akıl Sağlığı Tsunamisi Biyo-Politik Savaşlar Babil'den Günümüze İsrail-Amerikan İlişkileri

Bu Noktaya Nasıl Geldik?
"Para; açları, umutsuzları, kırılmışları, açgözlüleri, muhtaçları baştan çıkarmaya devam ettiği sürece kardeşler arasında her zaman savaş olacaktır." Kitaptaki sayfalar, insanlığın büyük bir dönüşüm yaşadığı tarihin bu tuhaf anında, bir Japon’un bakış açısıyla, Ortadoğu düzeninin içinden geçtiği dönüm noktalarını anlatmaktadır. Bu kitap, sürekli bir değişim halinde olan ve Covid-19 pandemisinin karanlığında değişim süreci iyice hızlanan Ortadoğu ve Doğu Asya uluslararası siyasetine ışık tutan bir projektör görevindedir. Satoshi Ikeuchi, Tokyo Üniversitesi İleri Bilim ve Teknoloji Araştırma Merkezi’nde (RCAST) Din ve Küresel Güvenlik Profesörü’dür. Ortadoğu siyasetinde uzmanlaşmıştır. Aynı zamanda uluslararası ve bölgesel çalışmalar üzerine araştırmaların merkezi olan RCAST Acil Stratejiler...

Köle Devrimci - Sultangaliyev
Ben sadece Ekim Devrimi sırasında kendimi özgür hissedebildim. Ben köle olamam... Bir devrimci olarak yoluma devam etmek ve böyle ölmek istiyorum. – Sultangaliyev Gerçekten ben kimim? Bir komünist, bir devrimci mi? Yoksa siyasi şantajcı, maceracı ve provokatör mü? Bir karşıdevrimci mi? Tüm yaşantımı kafamda canlandırıyor ve görüyorum ki ben bir devrimci, bir komünist olmuşum. Beni hayatın ta kendisi doğurmuş; kölelik, ağır zulüm ve asırlık yoksulluk doğurmuş. Ben, ezilen bir halkın ezilenlerinin oğluyum. Evet... Ben devrimciyim... Fakat köle bir devrimci. Bunu hep fark ediyordum ve hiçbir zaman kendimden memnun değildim. Fikirlerim, duygularım ve isteklerim vardı, fakat iradem her zaman yeterli değildi. Bu bakımdan, aşağıdaki mısraları yazmış olan eski Fars şairine benziyordum: "Hayatım bo...

Muhalif Sesler Kitabı
"En güçlü silah sözcükler ve fikirlerdir." Spartaküs’ten Bağdat’ta Bush’a ayakkabı fırlatan protestocuya kadar tarih boyunca her çağda ve her kıtada insanlar krallara ve iktidarlara karşı mücadele etmiş, isyanın sesini duyurmuşlardır. Kimi zaman toplumu cesaretlendirmiş, kimi zaman da yıllar sonra alevlenecek isyanlara esin kaynağı olmuşlardır. Muhalif sesler Antik Yunan’dan Çin’e, oradan Mısır’a kadar yankılanmış, İslam ve Musevilikte şair ve filozofların sesine ses katmıştır. Arap kölelerin isyanlarında ve ortaçağdaki Osmanlı karşıtı ayaklanmalarda da yükselen bu muhalif sesler modern çağın başlangıcında Hollanda ve İngiliz devrimlerinde yükselmiş, Fransız, Haiti, Amerikan, Rus ve Çin devrimlerinde katlanarak büyümüştür. Savaş ve ekonomik baskıya karşı direnen sesler yakın dönemde Beijin...

Hilal ve Demir Haç (crescent And Iron Cross)
Türkleri yok etmeyi planladılar ama İstiklal Savaşı’nda destan yazabileceklerini hesaba katmadılar. Bu kitap I. Dünya Savaşı’nın tüm hızıyla devam ettiği yıllarda İngiliz yazar Edward F. Benson tarafından kaleme alınmış ve Batı’da büyük yankılar uyandırmıştır. Yazar, sarf ettiği şu çarpıcı sözleriyle çok dikkat çekmiştir: "Bir Türk imparatorluğu olan Osmanlı Devleti hasta adam değildir ve hiçbir zaman da hasta olmamıştır. Çünkü Türkler hasta değildir, hastalığın tam da kendisidirler. Türklük kanserin kendisidir ve bu canavar tümör, üzerine çöktüğü canlı dokuları yüzyıllardır yiyip bitirmektedir." Elinizdeki kitap, buna rağmen, aşırı uçtan bir İngiliz milliyetçisinin kaleme aldığı bir eser değildir, çünkü özellikle kitabın son iki bölümünde anlatılanlar Sevr Antlaşması’nda uygulanmaya konmu...

Devşirme: Asker ve Mürit
Asker ve müridin aynı anda görüldüğü devşirme sisteminin modern dönem Türkiye’sine de önemli yansımaları söz konusu. Ancak ordu ve tarikatlar benzeştiği kadar ayrışırlar da. Ordular bu dünya ile, tarikatlar her iki dünya ile de ilgileniyor. Ordular, kuralcı ve kitabi hayatlar önerirken tarikatların cezbeli bir yaşantıları var. Orduda sorgulanan lider, tarikat ve cemaatte hatadan münezzeh. Bu eser, her türlü tarikat ve cemaat düzeninin, ordu ve devlete uygulanması durumunda çözülmenin kaçınılmaz olduğunu anlatıyor. Prof. Dr. Abdülhaluk Çay, E. Devlet Bakanı / Akademisyen Bu kitapta okuyucu, Türk toplumunun tarihi ve sosyolojik derinliklerinde bir gezintiye çıkarılıyor. Devşirme, devletin temel kurumlarından olan ordu yapılanması ile kendini ve aklını şeyhinin eline teslim eden tarikat ve ce...

Avrupa'dan Sonra
"Türk okuru Avrupa Birliği’ne Türkiye sınırına yakın bir yerden, Bulgaristan’dan bakan Krastev’i okuyunca Türkiye’deki geleneksel Avrupa Birliği lobiciliğinin sunduğu Avrupa Birliği’nden farklı bir Avrupa Birliği fotoğrafı çektiğini görecek. Bu değerli çalışmanın Türkçesini yayımlayan Destek Yayınları’nı tebrik ediyorum." – Prof. Dr. Ümit Özdağ Ünlü siyaset bilimci ve fikir insanı İvan Krastev, bu kışkırtıcı kitabında Avrupa Birliği’nin geleceğini ve belki de bir geleceğinin olmama ihtimalini derinlemesine ele alıyor. Kıtada aşırı sağ milliyetçi partilerin yükselişe geçmesiyle ve Birleşik Krallık’ın Brexit planlarıyla birlikte, Avrupa Birliği şimdiye kadar hiç yaşamadığı kadar büyük bir karmaşa ve şüphe içinde. Krastev, kitapta Avrupa’nın başlıca sorunlarına (özellikle de Ortadoğu, Kuzey A...

Türk'e Yeni Dünya
Türk milleti tarihin 6 bin yıllık bir bölümünde, Pasifik Okyanusu’ndan Atlantik Okyanusu’na, Kuzey Avrasya’dan Afrika’da Büyük Sahra’ya, Asya’da Çin ve Hindistan’a erişen devletler kurmuştur. Şimdi 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti varlığının ikinci yüzyılına ulaşırken, Avrasya’dan Türk Dünyası’nın yeniden doğduğunu görmek mutluluğuna da ermiş bulunuyoruz. Yeni bir dünya, Türkiye’ye, büyük tarihine yakışan bir gelecek vaat ediyor. Bu kitap, bu umutla başlatılan çalışmaların ilk yıllarında yapılanların kısa bir hikâyesidir. Türk Dünyası, başarılarını güçlü bir işbirliğiyle muhakkak medeniyetin&

Türk Dış Politikasında Hasar Tespiti
Büyük güçler arasında denge siyaseti izlemek Türkiye gibi orta büyüklükte bir devletin geleneksel olarak izlediği dış politika anlayışının bir parçasıdır. İçinden geçmekte olduğumuz dönemde uluslararası ilişkiler ortamında dengelerin değiştiği, Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan tek kutuplu dünya düzeninin yerini çok kutuplu bir dünya düzenine bıraktığı görülmektedir. Aynı zamanda küreselleşme zemin kaybetmekte ve milliyetçilik yükselişe geçmektedir. Bu yeni sistemde artık sadece Amerika, Rusya, Çin, Japonya, Hindistan gibi bölgesel ve küresel güçlerin yanı sıra pek çok uluslararası kurum, çokuluslu şirketler, STK’lar, hatta terör örgütleri artık dış politikanın önemli aktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye, 2019 yılında, dış politikada, çözümlerin değil, sorunların bir parçası oldu...

Evanjelizm
Günümüzde tarihte örneğine hiç rastlanmamış bir mefhumla karşı karşıyayız: Farklı inançlar aynı amaca konsantre olmuş durumda. Kral Davud soyundan Yahudilerin beklediği Mesih, özellikle Evanjelist Hıristiyanların beklediği İsa Mesih, başını İran’ın çektiği Şii İslam inancındaki Müslümanların beklediği kayıp 12. imam olan Hz. İsa ile bir kısım Sünni Müslüman tarikat ve cemaatlerin beklediği Mehdi ve Hz. İsa’nın gelişine yönelik 21. yüzyılın ilk çeyreğine atıf yapan kuvvetli inanç ve spekülatif siyasi atraksiyonlar şaşılacak derecede örtüşüyor. Nasıl oluyor da tüm semavi dinler ayrı ayrı amaçlarla aynı kurtarıcıyı bekliyor? Biz kimin neye inandığını yargılamıyoruz. Ancak bu farklı inanç sahibi yüz milyonlar nasıl olup da bir nevi mutabakat içinde olabiliyorlar? İşin bir başka tarafı da gider...

Usta'nın Göremediği Siyasi Tuzak
"Bu coğrafyada tesadüfen bir şey olmaz, hiçbir şey de gizli kalmaz." Bugün görüyoruz işte Barzani döndü dolaştı Suriye’ye geldi. Suriye döndü dolaştı Türk Ordusu’na geldi. Birbirini tetikleyen ve zincirleme giden karanlık bir süreç bu. Peki yarın ne olacak? Göreceksiniz, iş önce Türk Ordusu’na kurulan kumpasa, ardından 17/25’e, derken 15 Temmuz’un perde arkasındakilere gelecek. Ve Türk Milleti aradığı huzur ve güveni asıl bu düğümün çözülmesiyle bulacak... Ben bu ömrü boşa yaşamadım, bu kitabı da boşa yazmadım. Siyaset için hesaplaşma, yargı önünde kanıt, gençlerimize bir rehber, perde çekilmiş gözlerimize ışık olsun diye yazdım. Az sonra okuyacağınız bu kitap sizi dehşete düşürebilir, "Aldatıldık!" diyerek öfkelenebilirsiniz... Her bir satırını okurken "Ne olacak şimdi?" deyip endişe de d...

Sıkı Düşmanlar
Orta Doğu’da anlaşmazlıklar neden çözülemiyor? ABD ile Arap ülkeleri arasında nasıl bir ilişki var? Bu iki farklı dünya arasındaki diplomatik ilişkiler, petrolün keşfinden önce de karmaşıktı. Orta Doğu Tarihi profesörü Jean-Pierre Filiu, bizler için 230 yıllık bir öyküyü yeniden canlandırıyor; usta çizer David B. ise olağanüstü çizimleriyle karmaşık bir tarihi anlamamızı olabildiğince kolaylaştırıyor. Sıkı Düşmanlar, 1803’te Libyalı "barbarlar"a karşı açılan savaştan Bush ve Obama’nın Irak’ta yaşadığı hüsrana; büyük hikâyeden küçük anekdotlara kadar konuyu her noktasıyla ele alıyor ve tüm dünyanın ana gündemi olmaya devam eden ABD-Orta Doğu ilişkisinin kalbine inmemizi sağlıyor.

Satılık Müttefik
1962 yılında ABD, Sovyetler Birliği ve Küba arasında bir füze krizi yaşandı. Üçüncü Dünya Savaşı kapıdaydı adeta. Üstelik bu büyük tehlikenin tam ortasında yer alan bir ülke daha vardı: Türkiye... Füze krizi aslında Türkiye ve Küba’da bulunan nükleer füzeler yüzünden patlak vermişti. Türkiye hakkında konuşan pek yoktu. Ne var ki kapalı kapılar ardında konu edilen gizli bir pazarlık söz konusuydu. 1962’den beri Küba kriziyle ilgili pek çok kitap yazıldı, sayısız panel ve tartışmalar düzenlendi. Başaktörler ABD Başkanı John F. Kennedy ve Sovyetler Birliği lideri Nikita Hruşçev’in sergilediği "hünerler" gözler önüne serildi hep. Ancak krizin diğer iki önemli oyuncusu Türkiye ve Küba, göz ardı edildi. Amerika’nın "dost müttefik" ilan ettiği Türkiye, nasıl oldu da "satılık müttefik" oluverdi? G...

İkinci Vatan
1967 yılında hiç paraları yokken Amerika’nın kapısını çalan Tansu ve Özer Uçuran Çiller, nasıl oldu da ABD’de dolar milyoneri oldular? Tansu Çiller, Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olduğunda aslında Amerikan vatandaşı mıydı? ABD pasaportu taşıyor muydu? Daha da önemlisi, hayatının sonuna kadar Amerika’nın çıkarlarını dünyanın dört bir yanında koruyacağına dair elini kalbinin üzerine koyup yemin etmiş miydi? İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’in ileri sürdüğü gibi, CIA’den maaş alan bir ajan mıydı? Gazeteci yazar Turan Yavuz’un kaleme aldığı bu kitap, bir dönemin Türkiye siyaset sahnesine damgasını vurmuş olan Tansu Çiller’in siyasi arenada yaptıkları ve yapmadıklarından çok, Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkisinin hikâyesidir.

Çuvallayan İttifak
Yer: Pentagon-Savunma Bakanı Rumsfeld’in ofisi Tarih: 1 Mart 2003-Washington saatiyle sabah 11.00 Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in ofisindeki sakin bekleyiş sürüyor. Rumsfeld’in yanında Pentagon’un iki numarası Paul Wolfowitz, ABD Kongresi’nin Cumhuriyetçi kanadından bir temsilci ve 5-6 askeri ve sivil danışman var. Herkesin kulağı Ankara’dan, TBMM’deki tezkere oylamasından gelecek sonuçta. Odada olumlu bir hava esiyor. Herkes "Türkler bizi bu konuda epey uğraştırdı ama sonunda oldu" düşüncesinde. Sonunda sakin atmosferi çalan telefon bozdu. Telefon, Ankara’daki büyükelçilikten geliyordu. Arayan yetkili, tezkere oylamasının sonuçlandığını ve 250 ret oyuna karşılık 264 kabul oyuyla tezkerenin kabul edildiğini söylüyordu. Bir anda herkesin yüzü güldü, birbirlerini kutlamaya başladılar. Türk...

Darbenin Kayıp Saatleri
15 Temmuz’u tek başına bir darbe girişimi olarak mı alacağız yoksa geniş fotoğrafa mı yerleştireceğiz? Bunu hiç düşündünüz mü? Yıllardır Büyük Ortadoğu Projesi’nin tehlikelerine dikkat çekenlerin 15 Temmuz’u bir grubun basit bir darbe girişimi olarak görmesi mümkün mü? Dibimizde bir kaos yaşanırken, içimizde terör örgütleri pusudayken 15 Temmuz’u bunlardan bağımsız ele alamayız. Büyük bir yapbozun parçasını yaşadık o gece. Buradaki şablonu ve amacı anlayamaz, öğrenemezsek karşımızdaki gücün olası diğer hamlelerinde başarısız olabilir, tökezleyebiliriz. Biz bu kitapta size sözünü ettiğimiz yapbozun küçük bir parçasını değil, bütün şablonu okuyabileceğiniz önemli verileri aktarmaya çalıştık. Çünkü 15 Temmuz gecesi kripto bir suç örgütü tarafından bireylere yönelik değil Türk milletine karşı ...

Erbakan
Aslında Türkiye’de iki tane Meclis var. Birisi bu Meclis, biz avam meclisiyiz. Paryalar meclisi. Bir de bize hiç sorulmadan yürütülen işlerin meclisi var. O da lortlar kamarası, rantiyecilerin meclisi. Bu bütçenin dörtte üçü bu Meclis’e gelmiyor. Nedir bu? Borç ve faiz. Kim karışıyor buna? Bunu rantiyeciler kontrol ediyor. Bizim kontrolümüzden çıkarılıyor. Onların kendi meclisleri var. Hepiniz bunu biliyorsunuz. O meclislerde Hükümet bu ay şu kadar faizle şu kadar borç alsın diye onlar karar veriyor ve o kadar da borç alınıyor. Bu devlet böyle yönetiliyor. Bu gerçekleri birbirimizden gizlemeyelim. İşte biz gerçek demokrasi istiyoruz. Bunlara bu Meclis, bu Hükümet karar vermeli... Herhangi bir kimse, Malazgirt’te inanışının şahlanışını yaşamadan, Kosova’da, Niğbolu’da bir kılıç olup parlama...