
Dost Bombalar
Gazeteci Ahmet Alpan 2003 yılında Irak Savaşı’nda Amerikan ordusunda tercüman olarak görev yaptığı sırada yaşadıklarından esinlenerek bu romanı yazdı. Bu kitabı okuduktan sonra her şeye farklı bakacaksınız. Tam o sırada üç CIA ajanı panik içerisinde koğuşa girdi, sağa sola bakındılar, daha sonra Cemil’in yanına gelip, "Mehmet Sütçüoğlu nerede?" diye sordular. Cemil hemen durumu anladı. Bıyık altından gülümseyerek, az ileriyi işaret etti, "İşte orda oturuyor. Görmediniz mi?" diye sordu. CIA, Mehmet’in üst düzey bir bürokratın oğlu olduğunu ve PKK’nın onun hakkında ölüm emri çıkardığını yeni öğrenebilmişti. Cemil, uzun süre kendini gülmekten alıkoyamadı... ‘Cezaevi’ ile Bill’in ne kastettiğini çok iyi biliyordu. Bu, Guantanamo demekti. Bill, ‘Yurtdışında çalışır mısın? Yurtdışından neyi kast...

Devlet Terörü ve Ajan Provokatörler
- MI5’in IRA İçindeki Ajan Provokatörü - ‘Çakal Carlos’ Şehir Efsaneleri - Abdullah Yusuf Azzam’ın Radikal Pan-İslâmizmi - "Acta Est Fabula"; Pentagon - CIA ve Radikal - Müslümanlar - Pentagon ve 11 Eylûl - CIA’dan Savaş Ağalarına 200 Bin Dolar Rüşvet - ABD Savaşı ve Boru Hattı Politikaları... - "ABD, Ladin’i Teslim Almadı" - Bir CIA Laboratuvarı Filipinler - Afrika’nın "Çatışma Elmasları" ve WDC - Gladio Kurucularından Cossiga’nın Ajan Provokatörler İtirafı - Maoculuktan Neo-Naziliğe Horst Mahler’in Gizemli Yolculuğu - Operasyon Gladio: Terörizmle Savaş İçin Ana Kalıp - Usame Bin Ladin ile Aliya İzetbegovic İlişkisi - Gizli Servislerin Romancıları ve Parapsikoloji Başka bir yerde okuyamayacağınız daha bir çok bilgi ve olayı bu kitapta okuyacaksınız...

CHP Nasıl Kazanır?
CHP’nin önünde iki yol var: Ya Devlet Partisi olarak devam edecek ve yüzde 20’lerden yukarı çıkamayacak. Ya da özgürlükçü bir sol partiye dönüşerek milletin öncelikleriyle siyaset yapacak.CHP bunu başarabilir mi?CHP Nasıl Seçim Kazanır?Bugünkü CHP, Atatürk’ün kurduğu CHP’den daha farklı bir siyasi çizgiye gelebilir mi? Kemalist çizgiyi terkeder mi? Ya da terketmeli mi?Atatürk’ün Altı Ok’u günümüz koşullarına göre gözden geçirilmeli mi?Çok partili hayata geçtiğimizden beri bir türlü iktidara gelemeyen ve son seçimlerde yüzde 20’lik oy oranına saplanıp kalan CHP iktidara gelmek için ne yapmalı?Kendisini nasıl değiştirmeli?CHP nasıl dönüşmeli?Altı okun bir türlü iktidara getiremediği CHP bundan sonra neyi yapmalı da iktidara gelmeli?Diğer partilerden alacağı hangi dersler var?AK Parti, CHP iç...

Bir Avuç Hayat Tozu Bir Tutam Devlet Gölgesi
1970’lerden günümüze, ülkenin en çalkantılı zamanlarını, şimdi bu kitabı elinde tutan, yaşı elliyi geçmiş insanlarla birlikte yaşadık. Bu yıllar; çatışmalarla, kıyımlarla; büyük grevler, bir askeri darbe, birkaç muhtıra, terör; ekonomik yokluklar, enflasyon, banker iflasları, banka batıkları, siyasal krizler ve yolsuzluklarla dolu sancılı zamanları içine aldı. Uçlardan uçlara savrulduk; yetmiş sente muhtaç da olduk, renkli televizyonlarımız, boğaz köprülerimiz, otoyollarımız da oldu. Onlarca seçimde onlarca hükümeti kurup devirdik. Siz bu hengâmenin orta yerindeki memurların, şeflerin, müdürlerin, genel müdürlerin, müsteşarların, milletvekillerinin, bakanların, başbakanların, cumhurbaşkanlarının hepsine birden devlet diyordunuz, oysa insandılar; bilgileri kadar ihtirasları, üstünlükleri ka...

Balyoz
Balyoz Planı’nın girişinde Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti altında ülkenin ne kadar olumsuz koşullarla çevrelendiği anlatılıyor. Unutmayalım ki, bu metin 2 Aralık 2002 tarihini taşıyor. Yani 3 Kasım 2002 genel seçiminden tam tamına bir ay sonra kaleme alınmış. 2002 Kasım ayının akışını hatırlayalım: Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı olduğu için TBMM’de değil. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 16 Kasım 2002’de Abdullah Gül’ü hükümeti kurmakla görevlendiriyor. Gül’ün başbakanlığındaki kabine 18 Kasım’da Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıyor. Hükümet TBMM’den 28 Kasım tarihinde güvenoyu alıyor. İddianameye göre, Orgeneral Çetin Doğan’ın darbe planı 2 Aralık tarihini taşıyor. Meseleye basit mantıkla yaklaşıyorum. Bu darbe planında kadrolaşma, askeri müdahale için gerekçe gösterilen olumsu...

Asimetrik Vakalarda Kıble Tayini
Muhafazakâr saray, muhalifi olan her politik kesimi kolonize etmek istiyor. Bugün PKK bahanesiyle Kürtler, yarın Aleviler ve başkaları. İlk kolonize edilen ise İslamcılık oldu. İslamcılık, devlet aygıtının laboratuarında muhafazakârlaştırıldı ve başkalaştırıldı. İslamcılar, eleştirel ve bağımsız akılla iktidarı, toplumu, politikaları değerlendirmeleri gerekirken taraftar tribününün holiganları haline geldiler. Taraftarlıktaki taşkınlıkları, yabancılaşmanın doz aşımındandır.Türkiye’deki değişimin anlamını ve istikametini değerlendirmek isteyenlerin karşısına ‘yeni Türkiye’ ile ‘eski Türkiye’nin kadrolarında becayiş (yer değiştirme) yaşandığı gerçeğinden başkası çıkmayacaktır. Bu değişimin felsefi, ideolojik, sahici, kalıcı ve yapısal bir temeli yoktur. Muhafazakâr iktidar herhangi bir iktid...

Abdestli Kapitalizm
Abdestli Kapitalizm bir şirk dinidir. Çünkü şirk, kelime anlamı itibari ile ‘bir mala iki kişinin sahip olması demektir.’ Dolayısı ile Allah’ın, yani halkın malını gasp edenler, Kuran’ın diline göre şirk ehlidir. Abdestli Kapitalizm, Allah ve Peygamber’e yalan isnad etmek sureti ile oluşturulan emperyalist bir ideolojidir. Bağlı olduğu odakların genel çıkarlarını koruma adına, dinin içeriğini tersyüz etme mücadelesi veren, sosyo-ekonomik bir hegemonyadır. Abdestli Kapitalistler, mutlak dindarlık iddiası ile faaliyet yürütürler. Ancak bilinmelidir ki, Abdestli Kapitalizmin mimarı bizzat ‘Haçlı Emperyalizmidir.’ Kuran verilerine bakıldığında, içerik ve pratiği açısından ‘Şirk dini’ saflarında yer alan ‘Abdestli Kapitalizm’, dinin toplumcu yüzünü katlederek, dini bir pusu kurma aracı haline g...

Cumhuriyetin Sonbaharı
Denilebilir ki, yakın tarihte belki de hiçbir kitap, elinizdeki yapıt kadar yaşam tarafından doğrulanmamıştır.Çünkü bu kitapta, Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasal ve toplumsal kırılma noktalarından biri tarihsel, siyasal, ideolojik ve felsefi arka planıyla birlikte inceleniyor. Yazar, Ergenekon operasyonunun, Türkiye’de Cumhuriyet’in yıkılması ve dinci-faşizan bir rejimin kurulmasını amaçlayan örtülü bir darbe süreci olduğunu ortaya koyuyor. Belgelere, yetkin analizlere ve şaşırtıcı gözlemlere dayalı olan kitap, aynı zamanda bilgilendirici bir tarih çalışması niteliğine de sahip.Kitap, Cumhuriyet’in nasıl tasfiye edildiğini gözler önüne seriyor. Sol’un Ergenekon operasyonlarına ilişkin tutumunun da sorgulandığı yapıtta, Merdan Yanardağ, Abdullah Öcalan’ın bu dava karşısındaki şaşırtıcı...

Kumpastan Dirilişe Başımıza Gelenler
Ergenekon Davası'nın ilk tutuklanan sanığı olan ve 7 yıla yakın bir süre tutuklu kalan Oktay Yıldırım, bu kitapta TSK'ya düzenlenen "kumpas"ı anlatıyor."Ordular silahlarla yapılacak saldırılara karşı eğitilirler, ancak hukukun bir orduya karşı ve kendi hükümeti tarafından silah olarak kullanıldığına daha önce hiç rastlanmadı. Yargı siyasallaştıkça, doğrudan TSK'ye saldırdı.Bazı yargı mensupları, sultanın cellâdı rolüne büründü. Ellerindeki baltalar ise, gizli tanık ifadeleri, isimsiz ihbar mektupları ya da kim tarafından hazırlandığı bilinmeyen CD'lerdi. Devletin en gizli askeri sırlarının saklandığı kozmik odalar yolgeçen hanına döndürüldü. Açıklanması sakıncalı belgeler, saçma sapan iddianamelerle yabancı gizli servislerin, hatta sıradan vatandaşın bile önüne serildi. İş öyle bir noktaya...

Putin’in Labirenti
Eski Sovyetler Birliği ülkelerinde on yıldan fazla yaşayarak gazetecilik yapmış olan Steve LeVine güçlü bir diktatörün yönetimi altındaki yeni Rus rejimini, rejim düşmanlarına yapılan suikastları ve Kremlin’in rehine problemlerine olan duyarsızlığını kısaca Rusya’daki "Ölüm Kültürü"nü anlatmaktadır. Olayların tanıkları ve kurbanların aileleriyle yaptığı röportajlar sonrası Steve LeVine, Putin’in iki dönem cumhurbaşkanlığı yaptığı tarihi süreçte olan cinayetleri bu eserde belgelemektedir. Bu kitaptaki cinayetler arasında 2002’de Moskova’da bir tiyatrodaki rehin alma olayından, Rus kuvvetlerinin gazla müdahalesi sonucu ölen yüzden fazla rehinenin ve Anna Politkovskaya isimli cesur aktivist gazetecinin evinin asansörü girişinde tam da Putin’in doğumgününde bir Cumhurbaşkanı’nın "doğumgünü hed...

Bir ABD Projesi Olarak AKP Operasyon Partisi
Yoğun bir araştırmanın ve yetkin analizlerin ürünü olan elinizdeki kitap; AKP’yi esas olarak iç dinamiklere dayalı bir siyasal hareket olarak değerlendirse de, aynı zamanda ABD tarafından projelendirildiğini ve iktidara taşındığını çok sayıda kanıta ve veriye dayalı olarak ortaya koymaktadır. Çünkü AKP, ABD ve AB ile çatışarak değil, ancak bu güçlerle uzlaşarak iktidar olunabileceğini düşünen İslamcıların partisidir. Deyim uygunsa bir tür ‘suç ortaklığı’ üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla gücünü kendisini iktidara taşıyan iç dinamiklerden çok, emperyalizmden alan AKP’yi inceleyen bu kitap, gerçekte 2000’ler Türkiye’sinin de bir öyküsüdür.

Operasyon Adı: Ağa 01
Islak imza tartışmaları, darbe planı iddiaları, Ergenekon’un sıralı iddianameleri, HSYK’da sert geçen Temmuz Kararnamesi görüşmeleri 2009 yılı yazını siyaseten de ısıtan olaylardı.Aynı yaz öne çıkan bir başka yüksek gerilim; Erzurum-Erzincan hattında yaşandı.Tarihte büyük depremlerin üssü olarak bilinen Erzincan şehri bu kez başka tür bir depremin; cemaatler ve Ergenekon soruşturması üzerinden yürüyen kurumsal ve toplumsal sarsıntıların fay hattı oldu.Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, başlattığı iki ayrı cemaat soruşturmasıyla kimine göre pandoranın kutusunu açmış, kendi deyimiyle çarka çomak sokmuştu.Gündemi Sarsan ve Uzun Yıllar Konuşulacak Olan Dava Hürriyet’in Deneyimli Gazetecisi Ali Dağlar Tarafından Bütün Çıplaklığıyla Ortaya Konuyor

Kaybedilmiş Zamanlar Ülkesinden
Bugüne kadar devletin ve siyasetin hep zirvelerinde oldum. Geriye dönüp baktığımda, yapabildiklerimle yapmak istediklerim arasında inanılmaz bir fark olduğunu görüyorum. Örneğin; kendimi adadığım Sağlık Reformları’nı ilk defa 1995’de parlâmentoya göndermiştik.Yıl 2006... Tamamı halâ yasalaşmadı.Bu sadece sağlıkta değil, tüm hizmet alanlarında böyle oldu ne yazık ki.Bu ülkenin insanları, ödedikleri maddi manevi fedakârlıklarının karşılığını hiçbir zaman alamadılar. Hak aramak yerine, "çare" diye kadercilik ve fırsatçılık girdabına kapıldılar onlar da.Sonuç: Günde bir dolarla geçinmeye çalışan milyonlarca fakir insan.Ben yazılarımı size işte buradan, "Kaybedilmiş Zamanlar Ülkesinden" yazdım.Daha çok zaman kaybetmeyelim diye...

Kadro Hareketi
Elinizdeki kitap, siyasal düşünce tarihimizde özgün bir yeri olan Kadroculuk hakkında yapılan ilk ve en kapsamlı çalışma olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Önceki baskıları (1988 ve 2008) hayli ilgi çeken ve tartışmalara yol açan bu kitap, çok sayıda çalışmanın da kaynakçasında yer alan bir referans eser niteliğindedir.Kadro dergilerinde geliştirilen görüşler, kalkınmacı bir "üçüncü yol" arayışının ideolojisidir. Marksizmin yoğunlaşmış bir milliyetçi yorumu diye de değerlendirilebilecek Kadroculuk, 1960`lı yılların dünyasında yaygınlık kazanan "üçüncü dünya sosyalizmi" gibi akımların da öncüsü olmuştur. Şevket Süreyya Aydemir ve arkadaşları, ulusal kurtuluşçuluğun ideolojisini yapmak ve Türk Devrimi`ne kuramsal bir temel (inkılâbın ideolojisi) hazırlamak istemişlerdir.Kadro Hareket...

İnsanı, Dünyayı ve Terörizmi Anlamak
Belki sizlerle aynı taraftaydı kurbanlarınız...İçten içe sizi seviyor, haklı buluyor, belki de destekliyorlardı...Artık kim bilebilir ki...Bunu onlara hiç soramayacak, öğrenemeyecek ve paylaşamayacak olmanız ne kadar yazık ve ne kadar acı...Her yok edişinizde kendinizden bir parçayı da yok etmek ve bunun farkında bile olmamak...Güçsüzlüğünüzü gizleyebilme adına güç kullanmak...Aklın gücünü şiddetin gücüne kurban etmenin ilkelliğini üstünlük ve erdem sanmanın tarifsiz budalalığı içinde, yok edişe ve yok oluşa doğru Amok koşusuna kalkmak...Ve o yok oluşun yeniden doğuşa uzanacağı yanılgısını, kan kırmızı ama çürümüş yapraklarla örülmüş bir zafer tacı gibi başınızda taşımak... Özgür iradenizle seçtiğinizi sandığınız yolun aslında sizi bu seçime zorlayanların kurgusu olduğunu, yazdığınızı sand...

Hitler’in Altınları
Elinizdeki kitap, son derece ilginç ve ibretlik bir tarihsel olayın öyküsünü anlatıyor.İşgal edilen yerlerdeki bankaları soyup, buralardaki varlıklara el koyan, ancak bununla da yetinmeyip, savaş boyunca toplama kamplarında kitlesel ölümlere yolladığı Yahudi, Roman, solcu ya da “aryan olmayan“ kişilerin dirisini ve ölüsünü altın diş kaplamalarına dek soyan Nazi yetkilileri, bu insanlık utancının baş sorumlularıdır. Ancak bu rezil soygunun aktörleri yalnız onlar değildir...Savaş ertesinde kurulan Üçlü Komisyon, sorumlu tuttuğu devletlerden, oluşturdukları bir “altın havuzu“na gerekli katkıyı yapmalarını istemiştir. Nazi soygunundan pay aldığını öne sürdüğü devletler arasında Türkiye de yer almıştır. Türkiye, önce 1945-47 arasında, daha sonra da yeniden 1953’te kendisine yöneltilen bu suçlam...

Gri Tehdit Terörizm
"Yeni ve etkin bir savaş yöntemi" olan terörizm, bu ölümcül oyuncaktan yararlanmak isteyen kimi devletler ve sivil aktörler nezdindeki çekiciliğini yitirmediği sürece, sona ermeyecektir. Eğer sonlandırılması isteniyorsa, terörle savaşımda ön koşul, "gri alanların" kaldırılmasıdır. Çünkü "gri alan" aynı zamanda bitmeyen ve bitmeyecek bir tartışmanın, yani, "senin teröristin, benim özgürlük savaşçım" ikileminin de kaynağını oluşturmaktadır. Taliban’ın başına "terörist" diye bomba yağdıran Batı, neden ASALA ve PKK’ya kucak açıyor? Birleşmiş Milletler kararları ve AB ülkelerinin yasalarını da inceleyen Çitlioğlu, anarşizm ve terörizmin kaynağına inerek geçmişten bugüne, derinlemesine bilgiler sunuyor. Bu kitap, işte tam da bu noktada, her şeyin birbirine karıştığı, soruların havada uçuştuğu gü...

Gölgedeki Sessiz Tanıklar
Görmediğimiz, bilmediğimiz, farkında olmadığımız ama bizim adımıza, bizim için, yine içimizden birileri tarafından verilen bir savaş. Bakmak yerine gören gözler... Duyularını devlete yönelik tehditlere kilitlemiş 24 saat açık bir algı sistemi... Başkalarının göremediklerini, algılayamadıklarını, bilmediklerini öğrenmeye ve açığa çıkararak etkisizleştirmeye adanmış zihinsel ve bedensel bir refleks... Antenleri ve ekranları her zaman açık, parçalardan bütüne varmaya, kendine özgü kuralları olan acımasız bir savaşın bilmecesini çözmeye, devletin vücuduna giren virüsleri zararsız hale getirmeye ömrünü adamış isimsiz antikorlar. Ne kendilerinin ne de verdikleri savaşın farkında olduğumuz "meçhul askerler." Günümüzün "Yuvarlak Masa Şövalyeleri." Bu kitap, kutsallarımız olan vatanımız, egemenliği...

Faili Meçhul Cinayetler Tarihi
2003... Sedat Bucak’ın beraatını isteyen Savcı, "Abdullah Çatlı ile bir toplantıda tanışmış, etrafında çok sayıda devlet adamı olduğu için kendisinden şüphelenmemiş, Çatlı’yı devlet mensubu olarak bilmiştir" diyordu. İşte böyle bir dönemden geçti Türkiye; kim devlet görevlisi, kim kanun kaçağı, kim suçlu, kim masum, kim katil, kim mağdur bilinmez bir dönemdi bu. 2011... İstanbul Kazlıçeşme’de Nevroz kutlanıyor. Kutlamalarda halay çeken binlerce kişi arasında bir Susurluk sanığı da var. Nevroz kutlamalarına, kendi ifadesiyle "katil" olarak katılan Ayhan Çarkın, "PKK yaptı" denilen pek çok katliamın provokasyon amacıyla kendileri tarafından yapıldığını da itiraf etmişti. İşte, "özel savaş"ın ruh hallerinden biri...Şimdi, güya o karanlık yılları da içeren koca koca davalar ihdas edildi. Pek ç...

Ermeni Sorununu Anlamak
Ermeni Sorunu’na bu şekilde hiç yaklaşılmamıştı...Uluslararası arenada yıllardır bu konuda mücadele veren Uluç Gürkan’dan ezber bozacak bir çalışma...Elinizdeki "belge-söyleşi" kitabı; Ermeni Sorunu’nun Türkiye ve Batı dünyasındaki tartşılma biçimlerine eleştirel yaklaşıyor, soykırım hukukunun güncel gelişmeleriyle birlikte Ermeni Sorunu’nun geçmişine ve "soykırım"ın evrensel tarihine erişiliyor. Ermeni Sorunu’nu "kullanarak" Türkiye halkına yönelik tarihsel, kültürel önyargılarını pekiştiren, hukuk alanında ise çifte standart uygulayan kimi Batılı ülke yetkililerinin ve araştırmacıların düşünce kalıplarını irdeliyor. Bu kalıpların diyalog zemininde nasıl dönüştürülebileceğine, Türkiye’nin "Ermeni Soykırımı" iddialarına hangi temel tezlerle karşı çıkabileceğine dair öneriler getiriyor. Tar...

Erguvaniler
Bu kitap; modernleşmenin ve modernleştiricilerin öyküsünün, Türkiye’de kimin kiminle akraba olduğunun, “seçkin ve başarılı“ kılınanların tek bir ailenin mensupları olduğunun, Türkiye’deki gizli soylu sınıfın saklanan kast sisteminin ve onun, örtülü ilişkiler ağının komplo teorilerinin dışında sosyal ve doğa bilimlerine kazandırılan kavramlarla anlatımıdır.

Dünya Nasıl Yönetilmeli
Neocon’ların yeni yüzü olan Parag Khanna’dan, bölgemiz ve dünya hakkında çok çarpıcı tahliller..."Bugün İslam 7. ve 8. yüzyıllardaki hızıyla yayılmaktadır. İslam Mısır ve Lübnan gibi ülkelerde siyasi ve sosyal amaçlar taşımaktadır. Bu ülkelerde Hizbullah ve Müslüman Kardeşler Örgütü hem cemaat hem de siyasi partiler olarak çalışmaktadırlar.""Bazı ekonomistlere göre mali krizi en kolay atlatacak gruplar Müslüman, Katolik ve Yahudiler gibi nüfus artış oranları yüksek, cemaat içi finansman ve üyeleri arası karşılıklı güvenin yüksek olduğu toplumlar olacaktır.""Sivil Toplum Kuruluşları ve firmalar bulunduğumuz Modern Ortaçağda yeni bir sömürgecilik hareketi başlatmışlardır.""Şu anki haritaların kaderimiz olması gerekmez. Dünya haritasındaki sınırlar düz veya kavisli olsalar da sabit değillerdi...

Dünün Belgeleri Yarının Tarihi
Aytunç Altındal, yıllar öncesinden bizleri uyardı.Özellikle de Ermeni meselesinde Çarlık Rusyası ile Almanya, Fransa ve İngiltere’nin, Osmanlı’ya karşı bir plan hazırladıklarını ve bunun için 1904 yılında gizli bir anlaşma imzaladıklarını “Belgeleri“yle ortaya koydu.Vakıflar sorununa 33 yıl önce işaret etti, sorun bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başını ağrıtan en önemli Avrupa Birliği zorlamalarından biri haline geldi.“Ermeni şantajı“ dedi, çıktı. “Kürt sorunu değil, PKK terörü“ dedi, binlerce şehit verdik. “Güneydoğu’ya İspanya Modeli“ dedi, şu anda gündemde. Daha neler, neler...Altındal “Erken Uyarı“ yaptı, “İşaret Fişekleri“ attı.Ancak; Uyarılar tarih oldu. Yazılanlar ise gerçek....