
Chavez Bizi Bırakma
Neden Chávez, neden Venezuela?Çünkü Venezuela, turnusol kâğıdı; kendini dünya güzeli zanneden kraliçeye asıl yüzünü gösteren ayna. Bölgenizde, dünyanızda, yaşamınızda neler olup bittiğini ya da neyin olup olmadığını kavrayabilmek açısından, günümüzün en ilginç ülkesi. Çünkü Irak ya da Libya’nın işgalinin gerekçesi sayılan yığınla hikâyenin, ikiyüzlülüğe direnmenin örneği Venezuela... Diktatörleri devirmek, demokrasi, özgürlükler, terörle mücadele, adalet gibi gasp edilmiş kavramlarla oynanan oyunların antitezi Venezuela...Chávez, hazırlanan petrol planı uyarınca, petrol gelirinden halka kalacak payı yüzde 30’a çıkardı. Ardından "Toprak Reformu"nu gerçekleştirdi. Bütün bunların amacı yoksulları doyurmak, barındırmak, eğitmek, gönendirmek. ABD yönetimi bütün bunları "fazla sosyalistçe" bulma...

Türkiye’de Yahudi Hıristiyan Savaşları
1821’de Mora ayaklanması patlak verince, Fener Patriği Grigoryos Patrikhanenin orta kapısına asılarak idam edildi. Arkası geldi. Patrikten sonra Mora ayaklanması ile ilgileri oldukları gerekçesiyle varsıl on beş Rum daha idam edildi. İstanbul’un her köşesinde önde gelen din adamları için sehpalar kuruldu. Arkasından halktan kişiler de gözlerini kestirdiklerini idam etmeye başladı. İstanbul bir mezbahaya dönmüştü... Beş yıl sonra Osmanlı yönetimi Yeniçeri Ocağını dağıtmaya karar verdi. 1826’da, Osmanlı’yı yüzyıllarca zaferden zafere taşıyan Yeniçeri sistemi çok sert bir biçimde kaldırıldı. Bu "Hayırlı Olay"dı ve Yeniçeri kıyımıyla gerçekleşmişti. Arkasından birçok Yahudi’nin de kellesi alındı. 1826 Hayırlı Olayı Osmanlı Yahudileri için gerileme döneminin başlangıcı sayıldı. Saray’daki Yahud...

Türkiye'de İslam ve Küreselleşme
“Caner Taslaman’ın bu çalışmasının –baştan aşağı okumuş biri olarak– kitaplaştırılmış olmasını sevinçle karşıladım. Bence bu kitabın en önemli katkısı İslam’ı sadece bir iman konusu olarak ele almayıp, konuyu geniş bir interaktif iletişim çerçevesi içinde okuyucuya sunmasıdır. Bu konu, nadiren bu kadar geniş bir çerçeve içinde irdelenmiştir. Kitapta, felsefeden sosyal bilimlerin siyaset, sosyoloji ve iletişim gibi dallarına kadar geniş bir alanda çok başarıyla mekik dokunmaktadır.”- Şerif Mardin, Sabancı Üniversitesi“Anlamak, sosyal bilimlerin olmazsa olmaz kavramlarından biri, belki de başta gelenidir. Bu çalışmanın bence en değerli yanı da, dışarıdan yöntemsel bir bakış ile içeriden anlama kaygısını birleştirmesi.”- Fatmagül Berktay, İstanbul Üniversitesi“Bu kitabı okurken Caner Taslaman...

Şu İngilizler Canımı Çok Sıkıyor
"... Tarih kahramanların sadece başarılarını yazmaz, başarısızlıklarını da yazar..." Yaşamını ihtilâl peşinde koşturup, özgür vatan hayaliyle sonlandıran büyük bir askerin aklanmasına ya da yerilmesine zemin değildir bu kitap. Bu topraklar hakkında söz söyleyenlerin ve söyleyebileceklerin buluştuğu küçük bir su başıdır, insanoğlu yaşadıkça çağlayan. İşte bu toprakların yetiştirdiği birbirinden değerli, gazetecileri, yazarları, bilim insanları, yine bu toprakların özgürlüğü için yanıp tutuşan bir başka değerli evladını; devlet adamını, korkusuz bir askerini, insan Enver’i konuştu. Hiçbirinin bir diğerinden daha fazla söz hakkı yoktu. Hepsi bildiği, anlayıp kavradığı Enver’i anlattı. İyi de etti...

Benim Yolum
BAZEN ‘HAYIR’ DEMEK, YAPILACAK EN DOĞRU İŞTİR Heyecan uyandıran yedi insan ve onların açtığı yollarda, dünyayı daha iyi bir yer haline getirme umuduyla ilerleyen insanların ilham verici öyküleri. Sophie ve Hans Scholl: Nazi Almanyası’nda hükümet karşıtı el ilanları dağıtan iki kardeş. Rosa Parks: Otobüste koltuğunu vermeyi reddederek siyahlara yönelik ayrımcılığa karşı mücadeleyi başlatan insan. Helen Suzman: Güney Afrika parlamentosunun, ırkçılıkla mücadele eden üyesi, "en siyah beyaz". Ang San Su Çi: Burma’da askeri rejime karşı çıktığı için 6 yıl boyunca ev hapsinde tutulan insan hakları savunucusu. Oscar Romer El Salvador’da topraksız köylüleri savunduğu için "yoksulların babası" olan anılan başpiskopos. Rahibe Teresa: Kendisini hastalara ve yoksullara yardıma adayan; "Dünyayı sadece s...

Bizim Hep İnanmamızı İstediler (ma’amin)
Atatürk ve arkadaşları bizim bilmediğimiz bir şeyleri mi biliyorlardı? Yedi düvele karşı savaşırken neden İstanbul’u işgal eden İngilizlere tek kurşun sıkmadık. Türkiye’nin kuruluşunda 90 yıllık anlaşma mı yapıldı? 23 Nisan’ın İngilizlerin çok önemli bir günü olması sadece tesadüf mü? Yahudi soykırımında 6 milyon insan öldüyse, bu kadar insan kaç fırında yakılmış olabilir? Hiç kurban sayısını fırın sayısına böldük mü? Başbakan ‘ın "One Minute" çıkışı senaryonun bir parçası mı? Peki ya Mossad İstanbul’da ünlü bir apartmanda kurulmuş olabilir mi?

Tarihten Teknolojiye
Bu kitap elli yıllık bir meslek hayatının, akademik çalışmanın, Türkiye ve Dünyaya bakıp, anlama çabasının bazı ürünlerini toplu bir değerlendirme amacıyla okuyucuya sunulmasıdır. İlk eleştirileri, Ergun Türkcan, kendisi yapıyor ve elli yılda, ülkenin, dünya sisteminin ve tabii, kendisinin nasıl değiştiğini gösteriyor. Tarihten, siyasete, iktisat teorisinden para meselelerine, bilim ve teknoloji politikalarına değin pek çok alanda değişimin ne köklü olduğu bu yazılardan anlaşılabilir. Türkcan’ın daha önceki kitaplarıyla, "Bilim, Teknoloji ve Politika" ile "Türkiye’de Planlamanın Yükselişi ve Çöküşü, 1960-1980" birlikte, bu kitap, Türkiye tarihinin önemli dönüşümlerine belli bir yorum getirmektedir. Korkut Boratav meslektaşı Ergun Türkcan’ı aşağıdaki satırlarla değerlendiriyor: İktisat düşü...

Semboller
Nesiller boyu süregelen bilinmeyenlerin sır dolu geçitlerinde ortaya çıkan gerçekler, açıklanamayan, açıklanmak istenmeyen efsanenin perdelerini bir kez daha araladı. Atlantis ve Mu... Diğerleri gibi onlar sadece görünendi... Tarih sayfalarına sığdırılması gereken hakikat, kimi medeniyetlerce masallara sığındırılmakla yetindi. Oysa gerçek bambaşkaydı. Görünenlerin ötesine geçmek, bilinmeyenlerin de cevabını birlikte getirdi. Sahipsiz bırakılan her ırk, sahipsiz bırakılan her can birgün muhakkak gerçeğe kavuşur. İşte o zaman olacaklardan Tanrı sizi korusun.Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bir diriliş, bilinmeyenlerin cevabını da birlikte getirdi. Cevaplar yükseldikçe, Tanrı’nın yüce adaletiyle birleşti. Adalet hangi medeniyetlerde yanlış ellere teslim edildi?

Mustafa Kemal Sofya'da
Enver, Talat ve Cemal paşalar tarafından Bulgaristan'a tayin edilen Binbaşı Mustafa Kemal bu tayinin aslında sürgün olduğunu bilmektedir. Bulgaristan'ın başşehri Sofya, Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal'in ilerideki başarılarını ve devrimlerini etkileyecek önemli bir esin kaynağı olacaktır.Sofya Büyükelçisi Ali Fethi Bey ve Askeri Ataşe Mustafa Kemal Bulgaristan'da yokluk ve zor şartlar içinde ellerinden geldiği kadar üstün bir performansla görevlerini yerine getirirler. O yıllarda Türkler yoğun olarak Rodoplar ve Deliorman'da yaşamaktadır. Bölgedeki halkın büyük bir bölümü eğitim bakımından çok geri durumdadır. Kadınların durumu ise içler acısıdır. İşin en önemli yanı ise, halka İslam dini çok yanlış bir şekilde tanıtılmıştır. Zaten okuma yazma bilmeyen halk, din istismarcıları tarafından da d...

Boğaz'ın Dört Muhafızı
İstanbul Boğazı... İçinden deniz geçen şehrin hikâyesi bu medeniyetin bağrında saklı sanki... Ahmet Hamdi Tanpınar’a göre, şehr-i İstanbul’un kıyafetidir Boğaz: “Onun kendisine seçtiği elbiseyebürünürler. Bu bazen bir musikinin sırmadanhilatı olur, bazen sadece mehtabın sarı gülleridir, bazen yaşayangünün dilde ve damakta dolaşan lezzeti veya dört bir taraftan semt ve mahalle adlarının hayalimize birbiri ardınca sunduğuhatıralardır.”Geleneğe göre, Boğaz’ın dört manevi bekçisi vardır: Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdayi, Beşiktaş’ta Yahya Efendi, Beykoz’da Yuşa Aleyhisselam ve Rumeli Kavağı’nda Telli Baba. Bu dört ulu insan, bugün bile konuşmaya devam ediyorlar. O yüzden bizden çok zaman evvel yaşamış bu kişilerin hayatlarına kendi dünyamızdan kulak kabarttığımızda, bir rayiha serinliğindeki hika...

Kerbela'nın Antropolojik Çözümlenmesi
Kerbela konusu tarih ve mitoloji açısından tüketilmiş gibi görünen bir alandır. Çoğunlukla tarih, mitoloji ve İslam inancı çerçevesinde ele alınmakla yetinilmiştir. Kerbela’nın antropolojik yönden ele alınması ise ne yazık ki yetersizdir. Çalışılması gereken disiplinlerden biri büyük ölçüde eksik kalmıştır. Kerbela’nın İslami içerikle sınırlı olmadığının, evrensel bir uygulama ve takvimsel hayata yani doğaya bağlı bir durum olduğunun tartışılmamış olması büyük kayıptır.Bu çalışmada, Kerbela’ya benzer olaylar tarıma bağlı ekonomik yaşamın ürettiği ritüel, edebiyat ve mitlerin karşılaştırılması, bereketin ve suyun dramatik, dini, edebi, müzikal seslendirilişi, doğa-insan-din ilişkisi açısından ele alınıyor.Şii ve Alevi topluluklara mal edilen Kerbela kurgusuna ait muharrem, aşure, matem ve b...

Muska Tüfek Matara
Çakırcalı Efe, Yörük Ali, İpsiz Recep, Demirci Memed… Milli mücadelenin gerillaları, eşkıyaları, efeleri… İstanbul Hükümeti’nin işaret parmağının ucunda onlar "dağların yol kesen, kanun koyan, çakmak çakan çapulcu eşkıyaları" bilinirlerdi. Köylerin yağma, talan ve katliamla boşaldıkça boşaldığı zamanlarda, ordunun nişansız rütbelileri oluverdiler. Ergun Hiçyılmaz, güçlerini Kuvâ-yi Seyyâre için birleştiren eşkıyaları araştırdı. Hikâyeleri hâlâ anlatılan milliyetçi cephe gerillalarının hem kişisel hem de siyasi kimliklerini yazışmalar, hatıratlar ve belgelerle destekleyerek, bütün ayrıntılarıyla anlattı.

Dostlarının Anılarından Atatürk
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ndan Halide Edib Adıvar’a, Safiye Ayla’dan Mim Kemal Öke’ye, Hüsrev Gerede’den Salih Bozok’a kadar daha pek çok dostu, Mustafa Kemal Atatürk hakkındaki bilinmeyenleri anlattı...Bir dünya liderinin anıları...Mustafa Kemal Atatürk, henüz çocukken bile iyi bir strateji ustasıydı. Arkadaşlarının oyunlarını yönetmekte,matematikte ve araştırmada çok ileriydi. Çocuklar sokakta mançık oynarken, o mahallenin göçmenlerinden yabancı dil öğrenir, tarih kitapları okurdu. Şık giyinir, dikkat çeker ve çok çalışırdı. Dehası yüksek, özgüvenli ve azimli bir öğrenciydi. Büyük hayaller kurar, büyük ideallerin peşinde koşardı. Dostları, Atatürk hakkında bilinmesi gereken çok şey anlatıyor.Atatürk nasıl çalışırdı?Ne sıklıkla kitap okurdu?Neden her zaman şık ve bakımlı olmak isterdi?Deh...

Devlet Kavgası
"Biz bu imparatorluğu kurtarabiliriz..."Osmanlı, 600 yıllık ömrünün en son ve en zorlu dönemecine girerken; bir cemiyet koca imparatorluğu koruma ve kurtarma görevini omuzlarında hissetmişti.Artan milliyetçilik rüzgarına, birbiri ardına patlak veren isyanlara ve bitmek tükenmek bilmeyen ihanetlere karşın bu imparatorluk kurtarılabilirdi.Osmanlı devleti, dünyanın çöreklenmek için can attığı bir coğrafyada var olma savaşını bir grup idealistle yapacaktı. Kimi zaman fazla gerçekçi kimi zaman hayalperest bu aksiyonerlerin giriştikleri mücadele, hem kendileri hem de ülkeleri için bir ölüm kalım savaşıydı.Devlet kavgasıydı.Bir dönemin, bir kuşağın tarihini doğru kavramak için İttihat ve Terakki’yi bir kez de Taylan Sorgun’un kaleminden okuyun...Dünü ve bugünü anlamak için...Dönemin tanıklarının ...

Çerkez Ethem
Çerkez Ethem yakın tarihimizin üzerinde en çok konuşulan isimlerinden biri... Kitaplık rafları, onu Kurtuluş Savaşı’na ihanet eden ve Yunanlılara sığınan bir hain olarak tarif eden yayınlarla dolu.Oysa biliyoruz ki Kurtuluş Savaşı’nın başlatıldığı günlerde Ethem Bey bir “kahraman“dır. Kahramanlık ile hainlik arasındaki çizgiyi bu kadar incelten nedir öyleyse? Tarihin gerçekleri mi yoksa “tarih yerine geçirilen“ siyasal ajitasyon malzemesi mi? Bu soruların cevabının verilmesi gerekiyor... Verilemediği her gün Türkiye’de yaşayan yüz binlerce Çerkez kökenli insanımızı taciz ediyor.Kurtuluş Savaşı’nın başlatıldığı aylarda Ankara’daki Meclis’i ziyadesiyle hırpalayan Bolu, Düzce, Adapazarı, Anzavur ve Çapanoğlu Yozgat isyanları. Çok tartışılan Yeşil Ordu ve Bolşevik Taburu gerçeği...Bu çalışmada...

Bir Avuç Hayat Tozu Bir Tutam Devlet Gölgesi
1970’lerden günümüze, ülkenin en çalkantılı zamanlarını, şimdi bu kitabı elinde tutan, yaşı elliyi geçmiş insanlarla birlikte yaşadık. Bu yıllar; çatışmalarla, kıyımlarla; büyük grevler, bir askeri darbe, birkaç muhtıra, terör; ekonomik yokluklar, enflasyon, banker iflasları, banka batıkları, siyasal krizler ve yolsuzluklarla dolu sancılı zamanları içine aldı. Uçlardan uçlara savrulduk; yetmiş sente muhtaç da olduk, renkli televizyonlarımız, boğaz köprülerimiz, otoyollarımız da oldu. Onlarca seçimde onlarca hükümeti kurup devirdik. Siz bu hengâmenin orta yerindeki memurların, şeflerin, müdürlerin, genel müdürlerin, müsteşarların, milletvekillerinin, bakanların, başbakanların, cumhurbaşkanlarının hepsine birden devlet diyordunuz, oysa insandılar; bilgileri kadar ihtirasları, üstünlükleri ka...

Başbuğ
"...Hangi ülkede olursa olsun biz askerler için hayat zordur. Denize baktığımızda maviyi, ovaya baktığımızda düzlüğü, ormana baktığımızda ağaçları, dağlara baktığımızda yüksekliği görmekteyiz. Oysa biz, askerler, denizin mavisiyle birlikte derinliğini, ovanın düzlüğü ile birlikte engebelerini, ormanın ağacı ile birlikte tehlikesini, dağın yüksekliğiyle birlikte uçurumlarını da görmek zorundayız.Aynı şekilde; birey, ülke, bölge ve dünya güvenliği için ortaya konan tüm uluslararası ilişki biçimlerinin de bütününe bakarken ayrıntılarını da değerlendirmemiz gerekir..."

Atatürk’ün Emniyet Müdürü
27 Aralık 1924’te Mustafa Kemal’in Polis Müdürü olarak İstanbul’da göreve başladım.Millî Kurtuluş Savaşı sona ermiş, Cumhuriyet ilân edilmiş, Misakı Millî hudutları içinde Türk ülkesi yeniden teşkilâtlanmış, Osmanoğlu’ların saltanat ve hilâfetle ilgili kişileri yurt dışına çıkarılmış ve Gazi, Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş duruma getirilmesi için devrimlerini uygulamaya geçmişti.İşgal sırasında şımaran, düşmanlarımızla ortaklaşa çalışan Rum ve Ermeni azınlıklar, İstanbul’un kurtuluşunu takiben sinmişlerdi. Ama zaman zaman olaylar çıkarıyorlardı. Çalışmaları yeraltına intikal etmişti. Patrikhane de gizli gizli Yunan emellerini gerçekleştirme amacına ulaşmak istiyordu.Yumurta topuklu, bol paçalı külhanbeyler, kabadayılar türemişti. Kadınlar sokaklardan geçemiyordu. Kabadayılar, şehrin çeşitl...

Putin’in Labirenti
Eski Sovyetler Birliği ülkelerinde on yıldan fazla yaşayarak gazetecilik yapmış olan Steve LeVine güçlü bir diktatörün yönetimi altındaki yeni Rus rejimini, rejim düşmanlarına yapılan suikastları ve Kremlin’in rehine problemlerine olan duyarsızlığını kısaca Rusya’daki "Ölüm Kültürü"nü anlatmaktadır. Olayların tanıkları ve kurbanların aileleriyle yaptığı röportajlar sonrası Steve LeVine, Putin’in iki dönem cumhurbaşkanlığı yaptığı tarihi süreçte olan cinayetleri bu eserde belgelemektedir. Bu kitaptaki cinayetler arasında 2002’de Moskova’da bir tiyatrodaki rehin alma olayından, Rus kuvvetlerinin gazla müdahalesi sonucu ölen yüzden fazla rehinenin ve Anna Politkovskaya isimli cesur aktivist gazetecinin evinin asansörü girişinde tam da Putin’in doğumgününde bir Cumhurbaşkanı’nın "doğumgünü hed...

Nail
Keçili Ailesi’nin Yükselişi ve DüşüşüDede, Yenibahçeli Nail... İttihat ve Terakki’nin ünlü fedailerinden, Teşkilat-ı Mahsusa’nın kurucu komutanlarındandı. "Mustafa Kemal’e suikast" suçlamasıyla yargılandı ve asıldı.Baba, Nadir Nail Keçili...Celal Bayar ve Adnan Menderes’in arkadaşı, Demokrat Parti’ye yakın ünlü bir işadamıydı. 27 Mayıs darbesinin ardından ofisinde kendini astı. Torun, reklamcı Nail Keçili...Kasırga Operasyonu’nda "hortumcu" ilan edilip Ankara Ulucanlar Cezaevine atıldı. Tutuklu kaldığı cezaevinin avlusunda tam yetmiş dört yıl önce dedesi Yenibahçeli Nail Bey asılmıştı.İrem Barutçu’dan, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Üç Kuşak Keçili Ailesi’nin Nefes Kesen Öyküsü....

Kadro Hareketi
Elinizdeki kitap, siyasal düşünce tarihimizde özgün bir yeri olan Kadroculuk hakkında yapılan ilk ve en kapsamlı çalışma olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Önceki baskıları (1988 ve 2008) hayli ilgi çeken ve tartışmalara yol açan bu kitap, çok sayıda çalışmanın da kaynakçasında yer alan bir referans eser niteliğindedir.Kadro dergilerinde geliştirilen görüşler, kalkınmacı bir "üçüncü yol" arayışının ideolojisidir. Marksizmin yoğunlaşmış bir milliyetçi yorumu diye de değerlendirilebilecek Kadroculuk, 1960`lı yılların dünyasında yaygınlık kazanan "üçüncü dünya sosyalizmi" gibi akımların da öncüsü olmuştur. Şevket Süreyya Aydemir ve arkadaşları, ulusal kurtuluşçuluğun ideolojisini yapmak ve Türk Devrimi`ne kuramsal bir temel (inkılâbın ideolojisi) hazırlamak istemişlerdir.Kadro Hareket...