Destek İndirim -
Destek Dükkan
0
Sepetim
Yazarlar
Kategoriler
Değerlendirme
Fiyat
Yayınevleri
Diller
Filtreleme

Kategoriler

Yayınevleri

Yazarlar

Fiyat

Diller

Değerlendirme

Önceki sayfa
Sıralama
Rüyalar Aşk ve Hüzün Destek Yayınları

Rüyalar Aşk ve Hüzün

"Hüsniye" olan ismini beğenmeyip değiştirmek istediğini babasına söylediğinde yıl 1899’du ve o sadece on yaşındaydı. Yeni ismi "Ümran" olmalıydı. Bu ismi çok beğeniyordu. Düşünmüş, kararını vermiş ve uygulamıştı. Bu onun mücadeleci ruhunun ilk zaferiydi. Rüyasında gördüğü ve âşık olduğu adamla gerçek hayatta karşılaşıp kısa süre içinde evlendiğinde hayatın getireceği sürprizlerden habersizdi. Genç bir kadınken yetişkinlerin dünyasının hoyratlığı ve acımasızlığıyla tanışmıştı. Kendi ifadesiyle tek cephede savaşırken, hiç ummadığı birinden, ismini hece hece yüreğine yazdığı sevdiği adamdan en büyük darbeyi yemişti. O dönemde ortam huzursuzdu. İmparatorluğun en zor dönemi yaşanıyordu. Memleketin neredeyse her köşesinde isyanlar çıkmış, ülke yangın yerine dönmüştü. Bütün bunlara rağmen dik dur...

Sakura’nın Ailesi Beyaz Baykuş Yayınları

Sakura’nın Ailesi

“Her dönüş biraz kavuşmak, biraz da yeniden kaybolmaktır.” Bir mektubun satır aralarından taşan duygular, bir köpeğin bembeyaz gözlerinde kaybolan anılar ve bir aileye dair çözülememiş geçmiş...

Amerikalı Beyaz Baykuş Yayınları

Amerikalı

Bazen hayatta kalmanın tek yolu, kim olduğunu tamamen unutmaktan geçer. Eski CIA ajanı Nathan Grant, casusluk kariyerini geride bırakıp huzura kavuştuğunu sanıyordu. Ancak geçmişinin karanlık gölgeleri, onu en savunmasız anında, balayının tam ortasında yakaladı. Hayatının aşkını kalleş bir suikastta kaybeden Nathan, asıl hedefin kendisi olduğunu biliyordu. Artık onun için tek bir yol vardı: İntikam almak ve adaleti kendi elleriyle sağlamak. Geçmişinden kaçmak yerine onunla yüzleşmeye karar verdiğinde ise kendini çok daha derin ve tehlikeli bir komplonun ortasında buldu. Gerçeğe her adımda biraz daha yaklaşırken tek bir soruyla sarsılacaktı: Ya asıl düşman, en yakınındakilerden biriyse? Kenneth Rosenberg, sürükleyici temposu ve zekice kurgusuyla, okuru Estonya’nın buz gibi hapishanelerinden...

Kafamdaki Karıncalar Destek Yayınları

Kafamdaki Karıncalar

"YA ÖLECEK YA YANACAKTI, O YANMAYI TERCİH ETTİ..." Bir tarafta geçmişe saplanan, geleceği mahvetmeye meyilli, sahip olduğu obsesif kompulsif bozuklukla mücadele etmeye çalışan bir kadın: Ceyla. Diğer tarafta kendini çevresinden soyutlayan, yaşadığı kayıplarla kafasındaki karıncalar arasında sıkışmış, yalnız bir erkek: Egemen. Ve Egemen’in tercihlerine yön veren dedesi Mustafa Bey tarafından yazılmış kırmızı kaplı eski bir günlük... Egemen’le Ceyla’nın yolu Beşiktaş-Kadıköy vapurunda kesişir ve karşılaştıkları tesadüfler onları suçlulukla masumiyet, doğru ile yanlış, aşk ve nefret, yaşam ve ölüm arasında bir muhasebe yapmaya sürükler... Onur Akhan KAFAMDAKİ KARINCALAR isimli eserinde insan hayatına yön veren karşıtlıkları, tuzaklarla örülü bir aşk hikâyesi üzerinden anlatıyor. "Bir olayı, m...

Stoktaki Son Ürün!
Ay Işığında İstanbul Destek Yayınları

Ay Işığında İstanbul

Güzeller güzeli Türk kızı Ventura, ailesinin uygun gördüğü bir evliliği yapmak üzere Meksika’ya doğru yola çıkar. Giderken de yanına sadece eşyalarını değil, bilinmezliğe kırdığı dümenin sebep olacağı yanılsamaları da alır. Doğduğu topraklardan çok uzakta yeni bir hayata başlamaya hazırlanırken, yolculuğu sırasında umulmadık bir sürprizle karşılaşır. İstanbul’u özlemeye devam ettikçe, bu duygusuyla baş edebilmek için ilginç bir şifa kaynağı keşfeder... Mexico City doğumlu Sophie Goldberg’in ilk romanı Ay Işığında İstanbul Türk ve Sefarad yemeklerinin tarifiyle birlikte kültürünü de incelikle işleyen eşsiz bir kurgu roman...

Nefret Mektupları Nox Yayınları

Nefret Mektupları

Naomi ve Luca beşinci sınıftan beri mektup arkadaşıydı. Daha doğrusu yaratıcı hakaretler ve söz düellolarından oluşan bir savaşta iki düşman… Her satırından tarifsiz bir nefret akan bu mektuplar yıllara yayılan bir arkadaşlığın temelini atmıştı. Ta ki bir gün mektuplar aniden kesilene kadar. Naomi, iki yıldır Luca’dan haber alamıyordu. Her şeyi değiştirebilecek o son mektubun arkası gelmemişti. Ne var ki yerel haber kanalındaki masasında bir anda beliren yeni bir zarf, fitili tekrar ateşleyecekti. Bu sefer son sözü nefret değil aşk söyleyecekti.

Botero Ailesi'nin Aşk Eczanesi
 
Athica Books

Botero Ailesi'nin Aşk Eczanesi

AŞK KIMYA IŞIDIR; ZORLA OLMAZ Tercihleri yüzünden zorbalığa uğrayan bir genç, tercihleri yüzünden darmadağın olan bir aile, ailesinin tercihleri yüzünden zorbalığa başvuran bir diğer genç… Sevgi ve bağlılığı artıran hormonlar üzerine çalışan, ancak sevdiği kadını bu yolla elde edip etmediği sırrıyla yaşamak zorunda kalan bir araştırmacı… Ve güzelliğiyle ilgi çeken, ancak asla gerçekten kocasını sevip sevmediğinden emin olamayan bir kadın… Uygun eşi bulmak için evlilik danışmanına mı gidilmeli? Yoksa, Botero Ailesi’nin Aşk Eczanesi’nden, aşk iksiri mi alınmalı? Her insanın kendi gölgeleri ve ışığı vardır. Kiminin ışığı birine dönmüşken, onun gölgelerinde bir başkasına duyduğu aşk saklanır. Lee Sun-young’un Botero Ailesi’nin Aşk Eczanesi, birbirinden bağımsız ama birbiriyle bağlı ailelerin v...

Uçurumda Son Çay Athica Books

Uçurumda Son Çay

Kosei-San, emeklilik günlerini Kaliforniya’daki Rocky Dağları’nın kayalıklarında bir uçurumun kenarında, mütevazı ve ıssız bir kulübede geçirmektedir. Ancak ihtiyar Japon hiç dinlenmez; gözü hep rüzgârın süpürdüğü o kayaların üzerindedir. Çünkü orası aynı zamanda hayatla bağını kesmek ve başka bir dünyaya geçmek isteyenlerin tercih ettiği yerlerdendir. Ne zaman birini elinde fotoğraf makinesi ya da yanında bir rehber olmadan uçurumun kıyısına doğru melankolik bir halde yürürken görse hemen karşısına çıkar, onunla konuşur. Hatta kulübesinde bir fincan çay içmeye ikna eder. Bir seremoniye dönüşen bu davet vasıtasıyla içtikleri çay, misafirinin içini ısıtmakla kalmaz, ona kendisini yaşamla barıştıran bir çıkış yolu da sunar. Kosei-San, varoluşun ikinci ve üçüncü fırsatlar ...

Troçki Evi Destek Yayınları

Troçki Evi

TROÇKİ’NİN EVİ, SAKLADIĞI SIRLARLA YENİDEN UYANIYOR. Adalar’daki tarihi köşklerin geçmişini araştıran mimar Maria Kalamaris, Troçki’nin sürgün yıllarını geçirdiği Büyükada’daki köşkün bahçesinde ölü bulunur. Başta sıradan bir cinayet gibi görünse de, köşkten art arda başka cesetlerin çıkması işin seyrini değiştirir. Komiser Ömer Erdem bu karmaşık cinayeti çözerken sadece acımasız bir katille değil, geçmişten bugüne taşınan karanlık sırlarla da yü

İllet Kara Karga Yayınları

İllet

“Umutsuzca bakındı Esma çocuklara. Pazar günlerinin kâbusu başlıyordu yine, küçük tüpü kontrol etti, doluydu. Adına ‘piknik’ denilen kabir azabı başlıyordu yine. Birkaç dakika sonra korna çalmaya başladı.” “Bedir 25 yaşında ince uzun, kaslı bir çocuktu. Öyle filmlerdeki aktörlerin kasları gibi değil, daha doğal daha erkesi... Bazen hayaller kuruyordu. Marmaris’te köylüsü bir çocuk vardı. ‘Lan ne sürünüyorsun o İstanbul denen çöplükte? Burada ekmek var, turist kızlar var, insan gibi hayat var, deniz var, iş var... Atla gel.’ Kafasına yatmıştı aslında. İstanbul kahpesinin, her geçen gün bir parçasını koparttığını hissediyordu.” Türkçe yeraltı edebiyatının en güçlü ve gizemli isimlerinden Angutyus, şimdiden türün klasikleri arasına gireceğine kesin gözüyle baktığımız bu romanında bağımsız bir...

Hunger Destek Yayınları

Hunger

"My madness was a delirium of weakness, exhaustion, but it wasn’t unconscious…" Hunger is the masterpiece of Knut Hamsun, one of the most successful novelists of this century. It is a masterfully written semi-autobiographical novel. It tells the physical and mental journey of a young writer, who falls into the streets of Christiana (which became Oslo after 1925) in the grip of hunger and despair, full of hallucinations on the verge of madness. Hunger can be considered the beginning of the literary career of Hamsun, who received the Nobel Prize in Literature in 1920. It received great praise from writers such as André Gide, Henry Miller, André Breton, and Octave Mirbeau, and is considered one of the masterpieces of 20th century European literature.

Kerpiç Reçeli Destek Yayınları

Kerpiç Reçeli

REÇEL TADINDA BİR DRAM GÜZELLEMESİ… “Karşımda duran küçümseyerek baktığım bu kerpiç ev benimdi. Ona yanaşan sevgiye muhtaç incir ağacı da. Sahip olduğumuz, elimizde kalan tüm varlığımızla satın almıştık hepsini. Sanki bu minik bahçe büyük bir kazandı. Kaynatıyordum şeker tadında avuntularımla tüm dertlerimi. Bir yandan kavanozlara hapsetmiş, karakışa saklıyordum. En çaresiz günlerimde yiyecektim kerpiç reçelini.” Nagehan Kruç Şeremet, özgünlüğü ilk romanın çok ötesinde olan bu eserinde, okuru etkili üslubuyla Üsküp’ten İstanbul’a uzanan bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Kerpiç Reçeli, geçmiş- şimdi-gelecek üçgeninde reçel kavanozlarından ortak hafızamızın derinliklerine süzülen gerçek bir hayat hikâyesi. “Dosyayı tamamladığımda artık bilgisayarımın kapağını her açtığımda selamlaştığım sırad...

Blöf Kara Karga Yayınları

Blöf

"Üşüyorum, dedim. Üzerindeki deri ceketi çıkarmaya yeltendiğinde onu durdurdum. Aynı akşamda iki erkeğin kokusunu birbirine bulamayacaktım…" Blöf, bireylerin ruh hallerinin ikili ilişkilerine davranışsal olarak nasıl yansıdığı ve kişinin karar mekanizması üzerinde nasıl etkiler yarattığını, dünyanın en tutkulu duygusu kabul edilen aşk teması üzerinden, çağın gerçekleri ve hissettirdikleriyle aşkın biraz da aşınmış halini okuyucuya iletmeyi amaçlıyor. Yüzyıllardır türlü şekillerde anlatılagelmiş aşk hikâyelerinden birini, ana karakterimizin psikolojisiyle harmanlanmış şekilde, tüm gelgitleriyle karşımızda buluyoruz. Modern insanın aşkı, özlem, takıntı, intikam, merhamet gibi temalar etrafında okuyucuya aktarılıyor. Sanatın iyileştirici gücünü roman türünün bir örneğiyle aşk izleği üzerinden...

Mahalle Kara Karga Yayınları

Mahalle

"Her şey Aysel’in bir gün ansızın ortadan kaybolmasıyla başladı. Daha yakın zamanda bir pazar sabahı erkenden gelmiş, her zaman olduğu gibi sokağa bakan camın kenarındaki iki kişilik küçük masaya oturmuş, tek kişilik kahvaltı tabağı sipariş etmişti. Huyunu –belki de huysuzluğunu demek lazım– bildiğimden, hiç ilişmeden dükkânın açık bar gibi restore ettirdiğimiz, konuklarımızın mutfağımızda çalışırken bizi, bizim de mutfaktan onları görebildiğimiz bölümünden gözucuyla izlemiştim onu. Henüz o kadar erkendi ki dükkânda izleyecek başka hiçbir şey ya da hiç kimse yoktu zaten." İstanbul’un en kendine özgü semtlerinden biri Kuzguncuk... Burada, en güzel lezzetlerin insanların derdine şifa olduğu "Mahalle" isimli bir mekân... Bu tatların ustası, insanların dertlerinin dinleyicisi ve mekânın sahibi...

Sen Varsan Ben Varım Destek Yayınları

Sen Varsan Ben Varım

“HİÇBİR ZAMAN VAR DEĞİLDİN, O YÜZDEN DE YOK OLMAYACAKSIN!” Yaşamaya alıştığımız hayat tekrarlardan ibaret bir döngüdür, çoğu zaman rahatlık verir, güvenlik sağlar. Yine de kimi zaman bu kısırdöngünün içinde yeniliklerin olmasını bekleriz. Alışkanlıkları kırmadan, bizler değişip dönüşmeden, iyi ve güzel şeyler olsun diye temenni ederiz çabasızca. Oysa hayat, taksit sayısı belli olmayan ölümü satın alarak dünyaya gelmektir. Hayatın içinde aslında şer diye bir şey yoktur. Olan biten her şey hayrımızadır, ancak olaylar başımıza geldiğinde bunu anlayamayız. Zaman geçince ne olduğunu sorgular, hangi dersi almamız gerektiğini de öğreniriz. Yazar olmak tutkusuyla yanan baş kahraman, yaşadığı hayata anlam katmak ve geride bir şey bırakmak adına, kendi hayatından ilham alarak öyküler yazmaya çalışır...

Masum Cinayetler Destek Yayınları

Masum Cinayetler

İz bırakmayan bir seri katil... Cinayet... Suçların en büyüğü, günahların en affedilmez olanı. En büyük günah ve suç dense de cinayet ilk insandan beri var olmuş. Habil ve Kabil’i düşünün, üstelik ikisi kardeş ama kadın meselesi birinin diğerini öldürmesini engelleyememiş... İstanbul’un olağanüstü güzel yalılarında, malikânelerinde vahşi cinayetler işleniyor. Şöyle böyle değil korkunç cinayetler, cinayetlere aşina emniyet mensupları bile "Bu bir kâbus!" sözlerini fısıldıyor geceler boyu. En lüks semtlerde, onlarca korumanın arasında bir seri katil dolaşıyor, geride oluk oluk akan kandan başka iz bırakmayarak. Ve yaşlı komiser işin içine girdiğinde, cinayetleri işleyen kişiyle burun buruna geldiğinde onu bırakıyor, yoluna gitsin diye... Cinayetin masumu olabilir mi?

Ne İçin Varsan Onun İçin Yaşa Destek Yayınları

Ne İçin Varsan Onun İçin Yaşa

"Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir." Tolstoy Demirden keskin bir düdük sesi yükseldi o sırada. Ayrılığın ciddiyeti buz gibi sardı bedenimi. Kapılar kapandı sonra... Çantam sağımda, yalnızlık karşımda... Gidiyorum! Hayır bir saniye! Filmlerde böyle olmazdı ki... Son anda muhakkak bir kalma sebebi yazardı senarist. Tam hareket etmek üzereyken trenden atlayıverirdi esas adam. Oysa şimdi rayların üzerinde kaymaya başlamıştı bile tren... Ayrılığın göğsüme oturan ağırlığıyla camdan dışarı bakıp el sallayan insanlarla dolu peronu izledim. Beni uğurlamaya gelmeyen herkese teşekkür eder gibi bir damla gözyaşı bıraktım oraya.

Rüzgar İle Karahindiba Destek Yayınları

Rüzgar İle Karahindiba

"O gun hiç ama hiç rüzgar esmedi koca gezegende... Sırf cılız bir karahindiba üşümesin diye..." Karanlıktan korkan kırgın bir rüzgâr ile dünyanın en yüksek dağından göğe uçma hayalleri kuran cılız bir karahindiba... Birbirlerine yol arkadaşlığı etmeye karar verdikleri gün, önlerinde uzanan uzun yolun onlara ne vereceğinden ya da onlardan ne alacağından habersizdiler. İkisinin bu hayal dolu macerasını okuyan her ruhun içinde, hem bir rüzgârın umudu hem de bir karahindibanın masumiyeti uyanışa geçecek... Derin bir içsel yolculuğa sürükleneceğin bu romanda aşkın en masum haline tanık olacaksın. Sen de kendi Güneşi Batmayan Ülke’ni aramaya hazır mısın? O halde gönlünü al da gel. Müthiş bir yolculuk başlıyor... Çocuk parklarına güneş doğana kadar... Türkİye’nİn İlk İnteraktİf İçsel Yolculuk Rom...

Gerçek Aşk Beyaz Baykuş Yayınları

Gerçek Aşk

Ya gerçek aşkınız DNA’nızda yazılıysa? Netflix’in popüler dizisi The One’ın uyarlandığı psikolojik gerilim romanı Gerçek Aşk, aşka yönelik algılarınızı yerle bir edecek... Ruh ikizinizi bulmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Ya da bu kadar tehlikeli... Tinder, Facebook, Happen, Instagram, Scorp... Gerçek aşkını bulmak için onlarca internet aracı... Pek çok hayal kırıklığı, uyumsuz eşleşmeler... Vazgeçecek noktaya geldiniz değil mi? Peki ya basit bir tükürük testi bütün probleminizi çözecek olsaydı? Sizi bu dünyadaki öteki yarınız ile buluşturmayı garanti etseydi? Hem de bu bir DNA testi sonuçta; tamamı ile güvenilir. Sevgili bulmak için uğraşmaya, doğru muydu değil miydi diye düşünmeye gerek yok. Sorun şu: DNA eşiniz dünyanın öteki ucunda yaşıyor olabilir, sizden çok daha yaşlı, evli, sizinl...

Süt Lekesi Destek Yayınları

Süt Lekesi

Her insan lekeli midir? Ne zaman bulaştı bu lekeler bize? Habil ile Kabil zamanında mı? Bir yara mıdır bu leke, bir nişan mıdır yoksa? Masum, saf ve temiz olarak dünyaya gözlerini açan insanoğlu, neden bu dünyayı yaşanmaz kıldı? İnsan kötülükle mi doğar, sonra mı kötü olur? Bir bebek, başka bebeği gördüğünde neden rahatsız olur, neden onu tırmalar, canını yakar? SÜT LEKESİ insanın içsesi olmaya aday bir roman. Kimseye söylemediklerimize, yalnızken kendimize bile fısıldayamadıklarımıza, aklımızdan bile geçiremediklerimize ışık tutuyor. Acı içinde kıvranırken gelen mutluluğu, karanlık içinde boğulurken yanan ışığı, çaresizlik içinde debelenirken yanı başınızdaki çareyi göreceksiniz. Sadece iyiyi ve güçlüyü değil, kötüyü ve zayıfı da anlayacak, önyargılarınızdan rahatsız olacaksınız.

Kara İblis Firarda Kara Karga Yayınları

Kara İblis Firarda

Bir Cavlakî dervişi olan Mehmed Siyah Kalem’in beş yüz yıl önce resmettiği Kara İblis, dünyanın en seçkin müzayede evi Christie’s’in duvarlarına asılı olan tablosundan kaçar. İblis’in firar günü olarak Çin Yeni Yılı’nı seçmesi bu büyük olaya başka bir boyut katacak, etkileri zincirleme bir reaksiyona yol açarak kısa sürede tüm dünyayı saracaktır. Biyografik, tarihsel ve ezoterik romanlarıyla okuyucuların kalbini kazanan Osman Balcıgil, Londra’dan New York’a ve oradan İstanbul’a uzanan bu polisiye novellasıyla sıra dışı, nefes kesen fantastik bir yolculuğa çıkarıyor.

Dantenin İstanbul Cehennemi Destek Yayınları

Dantenin İstanbul Cehennemi

"Cehennem’in en sıcak yerine kim gidecek? Tabii ki ahlaki kriz esnasında tarafsız kalanlar!" İtalyan kökenli Pisani ailesinin genç oğlu Duran, İlahi Komedya’yı İstanbul dekorunda oynamaya neden karar verdi? Koyu bir Katolik olan Bayan Pisani ile gizemci Bay Pisani, oğullarının İstanbul Cehennemi’ne doğru çıktığı yolculuktan nasıl etkilenecekler? Karanlık İstanbul’un esrarengiz kralı Erdoğan Bey ile Fransız düşünür Michel Foucault ve İspanyol ressam Salvador Dali’yi hangi "hassas çizgi" birleştiriyor? Nasıl bir "büyülü gerçeklik" onun gibi bir adamı İlahi Komedya’ya bağlayabilir? Karargâhı Süleymaniye’de bulunan mistik bir tarikatın üyesi olan yönetmen Cebrail’in, akıllara durgunluk veren planı sonuç verecek mi? Dante’nin büyük aşkı Beatrice’i canlandıran dünyalar güzeli Gizem herkesten ney...

Yok Etme Planı Destek Yayınları

Yok Etme Planı

Yaşam mı kazanacak yoksa ölüm mü? Ekseni kayan bir dünya! Aşk yok, sevgi yok, çalışma düzeni yok, yolculuklar yok, yiyecek ekmek yok, hatta yaşam bile yok. Doktorlar hastaneleri dolduran binlerce kişiyi yaşatmaktan vazgeçmişler! Çünkü yıllar boyu öğrendikleri bilgiler artık hayat kurtarmaya yetmiyor! Yaptıkları tek şey ölümlerin daha az acılı olması, tek çabaları bu. İnsanlık bitmiş durumda. Kimse yarına çıkıp çıkamayacağını bilmiyor. Bu salgının çaresi yok! Çünkü doğa kaynaklı değil, teknolojiyi kullanan insanlar tarafından yapılmış sanal bir salgın. Bencil bir şekilde sırf kendileri için yeni bir dünya kurmak isteyenler, sadece kendi âlemlerinde yaşamak isteyenler seri katillerden farksız. Ama bi

Votka & Pera Destek Yayınları

Votka & Pera

"Kırmızı ışıkta sokak çocuklarının etten duvar ördüğü Chevy Impala gelinle damadı nereye götürüyordu bilmem; ama beni 87 yazına, çocukluğumun en kral günlerine götürmüştü. İnsan olmanın yükünü çekmediğim, gözlerimi Samantha Fox takvimiyle şenlendirdiğim, Erenköy Mürüvvet Apartmanı’ndaki güzel günlere... O zamanlar babam ölü değildi ve onun ölümünün ardından gerçekleşen felaketler zinciri hayatımı altüst etmemişti daha..." Bu hikâyedeki defolu mal benim. Ruhum ihraç fazlası tişört gibi delik deşik. Vazgeçtim... Pes ettim... Yaşamak için mantıklı bir sebebi olmalı insanın... Pera’nın aşkı yaşama sebebim olabilir miydi bilmiyorum ama kesinlikle denemeye değerdi... "Boğaziçi Köprüsü’nün korkuluklarında, kollarımı iki yana açıp kendimi boşluğa bırakmadan önce tepemde parıldayan güneşe bakıp gül...

Toplam: 497