
Votka & Pera
"Kırmızı ışıkta sokak çocuklarının etten duvar ördüğü Chevy Impala gelinle damadı nereye götürüyordu bilmem; ama beni 87 yazına, çocukluğumun en kral günlerine götürmüştü. İnsan olmanın yükünü çekmediğim, gözlerimi Samantha Fox takvimiyle şenlendirdiğim, Erenköy Mürüvvet Apartmanı’ndaki güzel günlere... O zamanlar babam ölü değildi ve onun ölümünün ardından gerçekleşen felaketler zinciri hayatımı altüst etmemişti daha..." Bu hikâyedeki defolu mal benim. Ruhum ihraç fazlası tişört gibi delik deşik. Vazgeçtim... Pes ettim... Yaşamak için mantıklı bir sebebi olmalı insanın... Pera’nın aşkı yaşama sebebim olabilir miydi bilmiyorum ama kesinlikle denemeye değerdi... "Boğaziçi Köprüsü’nün korkuluklarında, kollarımı iki yana açıp kendimi boşluğa bırakmadan önce tepemde parıldayan güneşe bakıp gül...

Eli Bıçaklı Teyze
BU KADAR UZUN YAŞAYACAĞINI HİÇ TAHMİN ETMEMİŞTİ, BU YÜZDEN ZAMANSIZ BİR ÖLÜMLE BU DÜNYADAN AYRILMAYI ASLA UMURSAMADI. Hornclaw, emekliliği düşünen altmış beş yaşında bir kiralık katildir. Ancak çalıştığı “hastalık kontrol” şirketi için bir suikast işindeyken, alışagelmedik bir hata yapar ve geçmişini günümüze taşıyan bir dizi olaya neden olur. Sonradan görme genç bir erkek tarafından sabotajla tehdit edilen ve hiç beklemediği bir anda yeni arzu ve dürtülerle savaşan Hornclaw, kararlılığını ortaya koyup, yaşları kaç olursa olsun, türün dişisinin her zaman erkeğinden daha ölümcül olduğunu göstermeye kararlıdır. “Suikastın Gangnam Style’ı . Yankı uyandıran bir K-noir olayı.” -Luke Jennings, KILLING EVE serisinin yazarı “Karanlık ve komik... Yaşlanan insanların göz ardı edilmesineil...

Vahşi Darling
Karanlık hepimizi sarmak üzereydi. Peter Pan nihayet gölgesine kavuşmuştu ama Ölüm Gölgesi hâlâ kan istiyordu. Benimse tek arzum sevdiklerimi koruyabilmekti. Özellikle de tehlike bu kadar içimizdeyken. Timsah’ın adaya gelişi hem Peter Pan ve Kayıp Çocuklar hem de Kaptan Hook için sonun başlangıcıydı. Herkes bu savaşı kendisinin kazanacağından eminken rakibini küçümsemenin bedeli çok ağır olacaktı. Geçmişin geçmişte kalmaya hiç niyeti yoktu.

Smyrna Cehennemi
Her şehrin bir yüzü vardır, bir de sakladığı cehennemi. İzmir’in altı, unutulmuş dualar, kanla mühürlenmiş sırlar ve gerçekleşmeyi bekleyen kehanetlerle dolu. Her ceset, sadece bir cinayetin değil, bir sistemin sessizliğinin hatırasıdır. Ama asıl soru şudur: Fail hangi maskeyle bizimle birlikte yaşamaya devam ediyor? Smyrna Cehennemi sadece bir polisiye ya da kehanet romanı değil! Anneliğin, babalığın, devletin, inancın karanlık yüzüne tutulan soğuk bir fener. Maskeler düştüğünde altından çıkan gerçekle yüzleştiğinizde, artık hiçbir yakınlık güvenli olmayacak. Bazen cehennem yanmaktan çok, susan insanlıktır. Smyrna Cehennemi geçmiş ve gelecek arasına sıkışmış bir çığlık. Bu kitabı okuduğunuzda kurgudan çok toplumun bastırılmış gölgesiyle yüzleşeceksiniz. Gerçeği öğrenmeye hazır mısınız? Ce...

Kalbimdeki Dövme
Aşkın iki yüzü vardır: Biri karanlık, biri aydınlık. Griler ise insana hiç heyecan vermez… Üç kuşak, üç kadın, üç erkek… Kadınlar hep sessiz, hep güçlü olmak zorunda. Kadınlar hep hayata karşı dimdik, omuzlarında dünyanın ve erkeklerin yükü… Otoriter erkekler, yalnız bırakan erkekler, doldurması gereken yeri dolduramayan erkekler…

Tuhaf Ev
Japonya’da milyonlarca okura ulaşan, beyaz perdeye taşınan ve ulusal bir fenomene dönüşen Tuhaf Ev, gizemli doğasıyla okurlara şu soruyu sorduruyor: EVİM DEDİĞİNİZ YERİ GERÇEKTEN TANIYOR MUSUZ? Okült ve gizemli konularla ilgilenen yazar, eski bir arkadaşının satın almayı düşündüğü evin planını incelediğinde bir tuhaflık fark eder. Mutfakta akla mantığa sığmayan gizemli bir boşluk, üst katta ise evin tam ortasında yer alan penceresiz bir çocuk odası vardır. İlk bakışta sadece eğlenceli bir mimari bilmeceden ibaret gibi görünen bu durum, kısa sürede çok daha karanlık ve ürkütücü bir hal alır. Merakı iyice artan yazar, bu tuhaf yapıyı anlamlandırmak için zeki ve sıra dışı bir mimar olan Kurihara Bey’den yardım ister. İkili, evin mimari garipliklerini inceledikçe geçmişe dair çarpıcı sırları g...

Peter Pan
“You never have to grow up.” Follow Peter Pan, Wendy, and the Lost Boys on a magical journey to Neverland—a place where time stands still, and childhood never ends. In this world of flying boys, glowing fairies, and battles with pirates; imagination rules and the spirit stays forever young. This modern retelling of J.M. Barrie’s timeless classic brings the magic of Neverland to a new generation. Because some stories don’t grow old—they just keep flying.

Soyang-ri'nin Kitap Mutfağı
Kore’nin Çok Satan İyileştirme Kitabı Temiz hava, huzurlu bir istirahat ve leziz kitap önerileri için Soyang-ri’nin Kitap Mutfağı’nda kısa bir mola verin. Seullü Yujin şans eseri, konaklama ve kitap kafeyi birleştiren “Soyang-ri’nin Kitap Mutfağı”nı açar. Kendi acıları ve zorluklarıyla boğuşan insanlar, Soyang-ri’nin Kitap Mutfağı’nda zaman geçirerek dertlerinden arınır ve hayatlarında yeni bir sayfa açarlar. Dört mevsim boyunca, kendi hikâyelerini taşıyan konuklar buraya gelir; kitap sayfalarına kapılıp vakit geçirir, huzur bulur ve yanlarında güzel anılarla ayrılırlar. Burası, zaman zaman yorgun düştüğünüzde kalbinizin huzur bulduğu bir liman... Aynı zamanda sevdiklerinizden sakladığınız duyguları ortaya çıkardığınız, teselli bulup cesaret kazandığınız bir sığınak. Dahası “Kitap Mutfağı”...

Beni Kim Öldürdü
“Yumruklanan kapıya doğru yöneldi, elini atacaktı ki aniden açıldı. Heyecanla yerinden sıçradı. Gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalakaldı. ‘Kimsiniz, çekin şu ışığı gözümden!’ diye bağırdı. Cevap gelmedi. İki üniformalı polis boş gözlerle çevreye baktı ve sonra biri heyecanla seslendi: ‘Engin Başkomiser’im gelin. Burada biri var.’” Peki onu kim öldürdü?

Uyanış Masalları
"Ben bir yol âşığıyım" diyen Arbil Çelen Yuca, dokuz masaldan oluşan bu kitapta, her biri biricik olan masallarının eşsiz kahramanlarının yolculuğuna sizleri de ortak ediyor. Masalların genişledikçe düğümlenen, düğümlendikçe efsunlanan evreninde kaybolmaya, kaybolduğunuz yerden yeniden doğmaya, daimi arayışınıza şifa bulmaya davetlisiniz.

Hiçbir Karşılaşma Tesadüf Değildir
Kader, insandan vazgeçmiyor. Anbean yeniden ve yeniden yazılıyor. Öyle anlar geliyor ki yapmam dediğin şeyi yapıyorsun, katlanamam dediğin şeye katlanıyorsun, sevemem dediğini seviyorsun, gidemem sanırken bir anda çekip gidebiliyorsun, öldüm diyorsun ama yine de yaşıyorsun... * * * Başlarına ne geleceğini bilmeden uzun bir yola çıkan arayış içindeki genç bir sufi ile aklı karışık genç bir kızın bu yolculuklarında yazgılarından başka güvenecekleri hiç ama hiçbir şeyleri yoktur. Yedi gün boyunca yanlarında para, yiyecek, kıyafet ve en önemlisi de hiçbir planları olmadan şehir şehir dolaştıktan sonra başladıkları yere geri döndüklerinde onlar için artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Sadece yedi günde bile değişebilir miydi insan? Yeniden yazılabilir miydi kader? Elbette sadece yedi günde deği...

Öbürküler
Öbürküler, gecenin olur olmaz saatlerinde uykuları kaçıran, basamakları gıcırdata gıcırdata tırmanan, tel dolapları karıştıran misafirlerin romanı. Mahir Ünsal Eriş, 57 Numero’da gerçekleşen ürkütücü olayları anlatırken, bizi Menderes’in makadam yollarda sarsıla sarsıla giden otobüsünden indirip, asfaltta yaylanan damalı Impala’ya bindiriyor. Hasan Dağı’nı solumuza aldırıp, Haydarpaşa’da denizin laciverdiyle tanıştırıyor. Öbürküler, bize 60’lı yılları, komşuluğu, darbeleri, göçleri, hevesleri, yolları; daha da çok, bir daha asla dönemeyen Ötekileri geri getiren, hem hüzünlü hem de gülümseten bir roman.

Karanlık Olan
Benim için hayat sanki Peter Pan ve Kayıp Çocuklar’la tanıştığımda başlamıştı. Var Olmayan Ülke’nin büyüsü başımı döndürüyordu ve kendimi ilk kez evimde hissediyordum. Tek sorunum Vane’in bana teslim olmamasıydı ama bunu değiştirmeye kararlıydım. Adada güç dengeleri bozulmak üzereydi. Gölgesine henüz kavuşamayan Pan tehlikeliydi, onu öldürmek isteyen Fae Kraliçesi ve Kaptan Hook da öyle. Savaş kapıdaydı ve herkesin zayıf noktası sevdikleriyken kimse güvende değildi. Benim kaderimdeyse piyondan fazlası olmak vardı.

Mihrap
“Acımı anlatacak kadar şarkı, teşekkür edecek kadar İngilizce biliyorum ama acımı geçirecek kadar şarkı, derdimi anlatacak kadar Türkçe bilmiyorum.” 12 Eylül döneminde babasını kaybeden on yaşındaki Mihrap darbeyle değişen hayatlarını babasının ölümüyle okur. Kırkına kadar ölü, evini ziyaret eder derler. Mihrap da kırk gün içinde darbeyi ortadan kaldırırsa babasının döneceğine inanır. Sinem Sal’ın Bizim Zamanımız’la yarattığı neşeli dram türünde ilerleyen roman bir çocuğun yas sürecini neşelendirmeye çalışmasının hikâyesidir. Korkuları kadar cesareti, ızdırabı kadar neşesi olan bir çocuğun hikâyesi. Büyüdüğünde Mihrap olacak bir kız çocuğunun hikâyesi.

Behice'nin Yarım Kalan İşleri
"GÜL AĞACINI BEN ALABiLiR MiYiM?" Dün gece sabaha karşı annem öldü. Mutsuzluktan değil ama mutsuz öldü. Bense annemin bir hıdırellez günü bahçemizdeki gül ağacının altına gömdüğü dileklerin peşindeyim. Ben olmasam annemin yarım kalan dileklerini kim fark eder? Samanlıktaki iğneyi bulmanın samanlığı yakmaktan başka, mümkünse daha az prodüksiyon gerektiren bir yolu var mı? Diyelim ben bu samanlığı yaktım, alevler boyumu aştı, annem gördü. Benimle gurur duyar mı? Bu dileklerin hepsini onun yerine ben gerçekleştirsem, annemin mezarında bir gül ağacı sebepsiz büyür mü? Ben Ayşe Püren. Üstünden atlayacağım ateşi çoktan yaktım gitti. Bu yangından sağ çıkacağız: Artık hayatta olmayan annem ve ben. Sinem Sal Kadıköy’de geçen bu romanında önceki eserlerinde yaratmış olduğu neşeli dram atmosferine sa...

B.aşk.a
Gönül hep saf ve hazırdır. Marifet, aklı gönül yolundan çekebilmekte. * Psikanaliz dalında duayen kabul edilen Neha Noyan, yıllar önce bir adamla yaptığı yazışmaları, kendisine hayran ve röportaj yapmak için can atan genç psikolog Altay’ın analiz etmesini ister. Bilim, edebiyat ve felsefe âşığı aynı ruh hizasında iki kişinin satranç tadındaki yazışmaları, Altay’ı dostluk, aşk, insani zayıflıklar, ilahi üstünlükler üzerinden kendiyle ilgili büyük çözümlemeler yapmaya teşvik eder. Tüm bu yazışmaların sonunda ise Altay’ı hiç ummadığı büyük bir sürpriz beklemektedir. Kanada’da bir, Türkiye’de ise yayımlanmış üç romanı bulunan Deniz Başıbüyük, bu kitapta aşkı anlatıyor, fakat en sıradan şekilde akıllara gelen iki kişi arasındaki aşkı bir basamak olarak kullanıp ilahi birliğe varan b.aşk.a türlü...

İran Masalları 2
İran Masalları 2, oldukça ilgi gören ilk kitaptan farklı olarak özel bir kültürün; Zağros Dağları’nda göçebe bir hayat süren Bahtiyari aşiretinin masallarını anlatıyor. Bahtiyariler toprağı işleyerek geçinen, sıcak ve soğuk mevsimlerde yer değiştiren; içe dönük, dış dünyadan kopuk ve gelenekçi bir topluluktu. Uzun yıllar gizli kalan masalları da sert koşulların ve ortak geleneksel yaşayışın etkisiyle cesareti, yiğitliği, azmi, dindarlığı ve kanaatkârlığı vurguluyordu. 1900’lü yılların başında İran kültürüne ilgi duyan bir İngiliz asker, bölgenin yaşlı ve namlı kimseleriyle oturup notlar almış. Ortaya da cesareti, özveriyi ve sadeliği anlatan bu büyülü masallar çıkmış.

Akdeniz
Balkanların usta kalemi Panaït Istrati’den yoksulluğa, aidiyetsizliğe, arkadaşlığa, çekip gitme özlemine, kayboluşa, geleceğe ve umuda dair nahif ama sarsıcı ve şiirsel bir roman... Akdeniz... Genç ve yoksul bir adam olan Adrien’ın bıkıp usandığı sefil hayatını terk ederek, refah içinde yeni bir hayat yaşama arzusuyla bir gemiye binip Akdeniz’e açılmasıyla başlar her şey. Romanya’da İbrail adlı bir liman kentinde annesiyle yaşayan Adrien Zograffi, bilinmezliklerle dolu bir yolculuğun bütün risklerini göze alarak Köstence’den İstanbul’a da uğrayarak İskenderiye’ye doğru hareket eder. Yolculuk sırasında Musa adında bir adamla tanışır ve kendini bu kez bambaşka bir yolculuğun ve tecrübeler silsilesinin içinde bulur.

Arkadaşı Suçlamak 2
Türkiye’de çok sevilen Zamanı Aşıp Sana Geleceğim kitabının yazarından... “SÖYLESENE, HÂLÂ ARKADAŞ MIYIZ? AKRAN ZORBALIĞI, ÇAĞIMIZIN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN BİRİ... Akran zorbalığı ile başlayan ve iftira ile süren bir hikâye, günümüz insanının acımasız yönüyle birleşince bir hayatı karartabiliyor. Yaşı küçük olsa bile bir öğrenci, akranları ve sosyal medya tarafından linç edilmekten kurtulamıyor. Ebeveynler bir yandan bu yeni kuşağı “tembel” ve “fazla talepkâr” bulurken, diğer yandan onlar için tüm imkânları seferber etmeye çalışıyor. Anne ve babalar, tüm hayatlarını çocuklarına adamak için çabalarken bilmiyorlar ki, onlar gitgide yalnızlaşıyor. Çağdaş Güney Kore edebiyatının güçlü kalemi Lee Kkoch-Nim, Arkadaşı Suçlamak romanında olduğu gibi, Arkadaşı Suçlamak 2’de de günümüz insanını ve ...

Arkadaşı Suçlamak
BAŞ ŞÜPHELİ ON YEDİ YAŞINDA BİR KIZ En yakın arkadaşım Sõın’ın cesedi okulun arkasındaki boş arazide bulundu. Arkadaşımı kim öldürmüş olabilir? Ezici bir sürükleyici güç, çalkantılı gelişmeler... Ve sonu tahmin edilemez, şaşırtıcı bir hikâye. "Roman, hakikat ve inanç üzerine bir hikâyeden oluşuyor. Sık sık hakikat üzerine kafa yorarım. Hakikat, gerçekte olduğu gibi midir, yoksa insanların olmasını istediği gibi mi şekillenir? Hikâye, işte bu noktadan yola çıktı." – Lee Kkoch-Nim

Her Karşılaşma Bir Mesajdır
NE ARADIĞINI BİLENE HER ŞEY İŞARETTİR "Temiz bir kalpte kin barınmaz.Hakikati arayan bir dil, yalanla kirlenmez.Hayatta her şey ters gidiyorsa,bil ki sen ters yöne girmişsin." İnsan, neyin peşinden koşmuşsa, hep ona gecikmiştir. En çok neyi zorlamışsa, ona zorlanmıştır. Neyi çekiştirmişse onu kırmıştır. Neyi hakikat sandıysa onun rüyasına kapılmıştır ve yine o rüyanın hakikatiyle sınanmıştır. Bu bir ceza değildir, bedeldir sadece. Yaşam, rüyayla hakikatin sürekli yer değiştirdiği, çoğu zaman iç içe geçtiği bir sınav. Genç bir dervişle, geçmişle hesabını kapatamamış yorgun bir kadının, yıllar sonra hiç hesapta yokken yeniden karşılaşmaları, küllenmeyen dostluklarının bir kez daha sınanmasına neden olur, çünkü onların birbirine öğreteceği şeyler henüz bitmemiştir. Kitapları 15’ten fazla dile...

İstanbul'un Kalbindeki Ejder
VİCDANININ SESİNİ DUYMAYANLAR ÖLMEK İSTEYENİ PEŞİN PEŞİN DELİ SANIYORLAR... Beraber karanlığa doğru giderken yönlerini şaşırıp gerdanlığını arayan bir güvercinin peşine takılıp güneşe doğru yol aldılar. Bu yolculukta birbirlerinin en derin yaralarından öptüler. Anladılar ki kuşlar gibi özgürce uçmak için iki kanada ihtiyaçları yoktu. Sadece bir miktar umudun olması yeterliydi. Göğüskafeslerindeki dermansız sandıkları kökleşmiş ağrı, boğazlarındaki onları terk etmeyen o acı yumru meğerse susturulmalarından, susmalarından kaynaklıymış. Yolculuklarını tamamladıklarında zihinlerindeki ölçüyle önce birbirlerini okumaya başladılar, sonrası zaten tüm hikâyelerini baştan doğrusuyla yazmaya... O günden sonra onlar peri masallarını rafa kaldırdılar, şimdi ise geçmişte mezar olmuş kalplerini yeniden ...

Bizim Zamanımız
"İçimdeki yangını söndüremezsem, kötü genlerime karşı gelemeyeceğimi hissediyorum. Babamın bastırılmış öfke dolu genlerine, annemin telaşlı genlerine, anneannemin hırslı genlerine, babaannemin işgüzar genlerine karşı gelemeyeceğim. Sanki hepsi birden olacağım. Aliye Rona gözlerim, Aliye Rona bakışlarım ve Aliye Rona sesim olacak. Yönetmen ‘Kes!’ dese kesmeyeceğim. Hem niye keseyim ki? Rolüm gereği çok sevilecekken terk edilmeme göz yuman yönetmeni mi dinleyeceğim? Daha neler…" Sinem Sal, Bizim Zamanımız’da, hüzünden ve neşeden beslenerek, sizi doksanlı yılların sıradan bir mahallesinde geçen sıradan olmayan bir maceraya davet ediyor. Bizim Zamanımız, doğduğu sokaktan çıkamayanların, sadece gülerek acıyla baş edebilenlerin, milenyuma girmeyi dört gözle bekleyenlerin, şarkılardan ve büyülerd...

Ve Kızın Adı Gece
Bir erkek için en güzel hediye Güzel, zeki ve cesur bir kadın tarafından sevilmektir. * * * Sadece ne olduğumuzla değil, neye dönüşebileceğimizle de ilgili derin sorgulamalarla dolu, lezzetli bir politik drama... VE KIZIN ADI GECE... Birey-toplum ilişkisi ve birey-birey ilişkisi merkezine oturan, çok yönlü, aynı zamanda çok boyutlu bir roman... Yaşamın akışından duyulan rahatsızlık ve huzursuzluk sarmalında karşı karşıya gelen iki adamın hikâyesi üzerine örülü akıcı bir kurgu... Tarık ve Doruk... Atipik bir kahraman olarak okurun karşısına çıkan Tarık, aynı zamanda romanın politik kimliğidir de. Doruk ise anlamsızlığa doğru koşar adım yaklaşan, yolunu şaşırmış, potansiyeline yabancılaşmış bir genç... Hızla yok oluşa sürüklenen Doruk’u yavaşlatan ve durup düşünmek için ona zaman kazandıran ...