Bilginin Efendisi
İbn Arabi, Tapınak Şövalyeleri, Cizvit Papazları….. Sır Hep Sır Olarak Kalmalı Tapınak Şövalyeleri hiçbir sırlarını "gizli kütüphane" kadar derinde saklamadılar. Çünkü içinde İbn Arabî'nin kayıp el yazmaları da bulunan ve Nostradamus gibi pek çok bilim adamının yetişmesini sağlayan bu kütüphaneden daha değerli bir şeyleri yoktu. Kadavra kadar itaatkâr Cizvit rahipleri, Büyük Âlim'in Şövalye Whitfeld'e emanet ettiği sırra ulaşabilecek mi? Bir çift tılsımlı gömlekle korunan "gizli kütüphane"nin son efendisi kim olacak? Bilginin Efendisi'ni okurken, "bilim" ve "mistisizm" kavramlarına farklı bir gözle bakmaya başlayacaksınız. Şam'dan Northumbria'ya, Üsküdar'dan Cambridge'e uzanan bu soluk kesici serüveni okuduktan sonra "doğu" ve "batı" sizin için eskisinden farklı anlamlar ifade edecek.
Ters Kanatlı Şahin (güncellenmiş)
Türkiye-Ortadoğu-Avrupa coğrafyasında, gerçek olaylar üzerine kurulu bir casusluk romanı... İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudiler, Ermeniler, milliyetçiler, komünistler, şeriatçılar ne yaptı? Yanlış bildiğimiz, doğrusuna inanamayacağımız entrikalar, cinayetler... Kimilerini çok yakından tanıdığımız insanlara dair gizli dosyalar... Her köşesinde karışık adamların cirit attığı, adım başı suikast girişiminde bulunulan, savaşın korkutucu soluğunu ensesinde hisseden Türkiye... Diplomat, sığınmacı, aydın, bilimadamı, casus, işadamı ve politikacılarla ustaca dans eden casusluk örgütü: TERS KANATLI ŞAHİN
Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun - Edgar Allan Poe
"Hayal kuranlar, sadece geceleri düş görenlerin gözden kaçırdığı pek çok şeyi fark eder." Edgar Allan Poe yalnızca şiir, korku, polisiye, gotik, bilimkurgu gibi türleri değil bütün bir edebiyat mirasını etkiledi. Karanlık, tedirgin ve tekinsiz ruhlarımız bugün bile onun kelimeleriyle sarsılmaya devam ediyor. Çağlar, dönemler içinde algılar, sanatsal ve edebi zevkler değişti; hakikat bin kez bükülüp başka bir hakikate evrildi ama Poe, kendi zamanını da kendinden sonraki zamanları da aşarak edebiyat tarihinin en yüksek zirvelerindeki yerini korumayı sürdürdü. Poe’nun değerini ortaya çıkaran, insanların onu sonradan anlaması değildi; zamanın ruhu ve edebiyat tanrısı onun adını tarihe ve belleklere kazıdı. Kendisi de hikâyelerindeki tuhaf öngörüleri gibiydi: Vaktinden önce gönderilmişti.
Eyvallah - 1 - Seyyah
Merhaba, ben Seyyah. Herkesin bir derdi vardır. Bazıları geçer, bazıları geçmez. Bazıları anlatılır, bazıları anlatılmaz. Bazen anlatmak istersin ama dinleyecek birini bulamazsın. Bilirsin, muhabbettir ihtiyacın ama iki lafın belini kıracak bir dost bile yoktur yanında. İşte bu kitap bulamadığın dosta ulaşmak ve onunla dertleşmek için yazıldı. Meselenin sevmek değil, güzel sevebilmek olduğunu bilenler için yazıldı. Biraz yağmurun, biraz da hüznün düştüğü gecelerde bu kitabı okurken şunu hissedeceksiniz: "Hâlâ dertleşebilecek birileri varmış bir yerlerde."
Eyvallah - 2 - Birlik Dükkanı
Merhaba, ben Seyyah. Bazen bulacağını düşündüğü için değil başka bir seçeneği olmadığı için arar insan. Herkesin bir gün çıkmak istediği ama cesaret edemediği bir yolculuğun başından yazıyorum bunları. Hepinizin içine atıp anlatmaktan sakındığı şeyleri yazdığım bir yolculuğa davet ediyorum sizi. Ve gidiyorum iyi insanların yaşadığına inandığım yerlere. Gitmekle geçecek mi bilmiyorum ama sanki geçecekmiş gibi gidiyorum işte. Satırlarımın arasında bıraktığım boşluklarda göreceksiniz kendinizi. Ve okudukça kendiniz sanacaksınız beni. Sanki ben değil de, siz gidiyormuşsunuz gibi hissedeceksiniz. Kim bilir, belki de gelmesini beklediğiniz aşk, bu satırlarda bekliyordur sizi.
Görülmemiş Mektuplar
"Yıllar içinde uzaktakilere, gideceğim yerlerdeki kendime, bırakılanlara, bırakılamayanlara çok mektup yazdım. Çok mektup kaybettim. Çok mektup bekledim. Sahaflardan çok mektup topladım. O mektuplarda yazılanlara çok ağladım. Çok mektup yırttım, çok mektubu buruşturup attığım çöplerden topladım. Çok yabancıyla mektup sayesinde tanıştım. Çok sevgiliden mektupla ayrıldım ama mektuptan hiç ayrılmadım. Mektup yasaksızlıktı. Mektup yalansızlıktı. Mektup vazgeçmeyişti. Mektup iki uzak noktayı bağlayan yakınlıktı. Yaşadığımızın deliliydi, mektup." Hazal Yılmaz, Görülmemiş Mektuplar’da, 748 yıl ile basın cezasında dünya rekoruna sahip babasıyla 10.5 yıl boyunca tanışmasının aracı olan mektuplarla başlayan çocukluk yıllarından, hayatının son dört yılını geçirdiği bir metropole, Londra’ya bizi yolcu...
Diğerleri
Gece tıkırtıları, uykuları kaçanlar, endişeden ya da heyecandan uyuyamayanlar, çatı katlarında bir işler çeviren ihtiyarlar, iyi kalpli kasabalı gençler, eski mahalleliler, hevesli mektepli kızlar ve devrimci hayaller… Diğerleri, 70’ler Türkiye’sinde, İstanbul’da kendi halinde bir mahallede, eski bir konakta hayatın bir araya getirdiği Sacide ve Cahide’nin, Hayganuş ve Artin Bey’in, Kamuran’ın ve bu hikâyeye tam orta yerinden dahil olan "diğerleri"nin hem ağlatan hem kahkahalar attıran bir romanı.
Konuşmayan Tavus Kuşu
Sayılardan önce ve sayılardan sonra... Dünya tarihi artık bu iki döneme ayrıldı. Çünkü genç Seraphim’in öfkesine yenik düşerek yaptığı bir kara büyü yüzünden, insanların alınlarında birer sayı belirdi. Üstelik dünyadaki insan sayısı kadar... Kimsenin alnındaki sayı diğeriyle aynı değil. İşin tuhaf yanı aynı aileden olanlara bile yakın sayılar düşmemiş. Belli ki yaratıcı, sevdiği insanlara küçük, sevmediklerine büyük sayıları vermiş. Gel zaman git zaman sayılarla kurulan bağ yoğunlaştıkça, bazı sayılar şanslı, bazılarıysa tekinsiz bulunuyor. Mesela Bay 13 uğursuzken, Bay 666’ya şeytan deniyor. 2 numarayı taşıyan Madam Bobogel, kendini Kozmik Kraliçe ilan etmeye çalışırken, insanlığın gözü elbette 1 numarayı arıyor. Çünkü o beklenen Mesih’tir... Özgün kalemiyle, sıra dışı kurgusuyla ve hikây...
Hiçbir Şey İmkansız Değildir İmkansızlığın İçinde Bile Bir İmkan Vardır - Audrey Hepburn
"Eğer güzel gözlerin olmasını istiyorsan, insanlara iyilikle bak. Eğer saçların güzel olsun istiyorsan, bırak çocuklar ellerini geçirsin saçlarından. İnce bir bedense isteğin, ekmeğini açlarla bölüş. Ve güzel dudaklara sahip olmak için, sadece güzel sözler söyle." Güzelliği ve zarafetiyle bir dönem Hollywood tarihine imzasını atan dünya sinemasının gelmiş geçmiş en güzel yüzlerinden biri kabul edilen Audrey Hepburn, Oscar ödüllü bir aktris değildi sadece. Abartıdan uzak şık giyimiyle, duruşuyla, bakışıyla, tavırlarıyla, kısa saçları, kalın kaşları ve ahu gözlü makyajıyla ama en önemlisi sıcacık gülümsemesi ve samimiyetiyle moda dünyasında da bir ikondu. Audrey Look imajının yaratıcısıydı... İnkâr edilemeyecek en değerli güzelliğin zarafet olduğunun farkındaydı. Yokluk içinde geçen çocukluğ...
Pisagor Tepkisi
İKİ PAPAZ VE BİR KIZIN İNSANLIK ONURU İÇİN GİRİŞTİKLERİ BÜYÜK MÜCADELE LENA, 24 yaşında. Gezi Direnişi’nin ilk sabahında, başına isabet eden gaz bombası kapsülüyle yaralandı . Belirsiz bir süre için uyutulmasına karar verildi. Büyük bir ihtimalle yaşamayacak. ANASTAS, 28 yaşında. Lena’nın ağabeyi. İlahiyat eğitimi gördü. Akademisyen ve papaz. Kardeşinin ölmeye yatması üzerine, dünyanın "insanlık halleri"ne, en iyi bildiği açıdan büyük bir taarruz başlattı. ELİF, 25 yaşında. Lena ile Gezi Direnişi’nde tanıştı. Başından vurulan genç kızı hastaneye götürdü. Anastas’la Taksim Hastanesi’nde karşılaştı ve onunla birlikte hayatını ortaya koyacağı bir mücadeleye girişti. VİKTOR, 28 yaşında. "Bogomilci"nin önde gideni. Anastas’ın okul arkadaşı, papaz ve bir Ortodoks kilise müziği uzmanı. Gezi Diren...
Mezopotamya ve Mısır Paganizmi
Televizyondan ve sosyal medyadan sürekli paylaştığımız gibi, dünya siyasetini anlamak için, diğer disiplinlerin yanı sıra ezoterizmi, paganizmi ve dinler tarihini çok iyi bilmek gerekmektedir. Mezopotamya ve Mısır paganizmini anlamak, hem insanlığın ilk zamanlarından gelen kadim dilini ve bilgeliğini öğrenmek hem de siyaseti yöneten sapkın inançlıların bunlardan nasıl etkilendiğini bilmek için önemlidir. Bu kitapta konu hakkında akademik araştırma yapanlardan amatör araştırmacılara kadar herkese faydalı olmasını umduğumuz birçok önemli bilgiyi bulacaksınız. Sıradan mitoloji kitaplarının dışında, paganizm bağlamında, Mezopotamya ve Mısır inançlarını tanımak, ritüellerini öğrenmek ve günümüze etkisini görmek için mutlaka okuyun diyoruz.
Elif Gibi Sevmek - 1 - Nefes
"Bir insan nasıl anlar âşık olduğunu?" diye sordum bir gün dedeme. "Nefesini tut..." dedi gülümseyerek. "Anlamadım..." dedim. "Nefesimi mi tutayım?" "Evet..." dedi. "Öylece tut ve bekle." Dediğini yaptım. Dayanabildiğim kadar soluksuz bıraktım kendimi. Saate bakmayı akıl edememiştim ama sanırım otuz saniye sonra iyice zorlanmaya başladım. Tam pes ediyordum ki, eliyle kapadı ağzımı ve burnumu. Neye uğradığımı şaşırdım. Ölecek gibiydim artık... Yüzüm kızarıyor, gözlerim doluyordu. Dayanılmaz bir hal almıştı nefessizlik... Sonunda çekti elini yüzümden. Derin derin solumaya başladım can havliyle. Bana bunu neden yaptığını anlayamıyordum bir türlü. Gözlerinin içine baktım soran bakışlarla. "Bunu bana neden yaptın dede?" dedim. "En çok neye ihtiyacın vardı az önce?" diye sordu sakin bir tavırla....
Elif Gibi Sevmek - 2 - Dem
Çayı deminden anlarsın, yâri ise ayrılık vakti boğazında bıraktığı düğümden... Beklemek değil bizimkisi, demlenmek... Demlenmek yavaşlamaktır biraz. Durmak, bakmak, koklamak, anlamak, öğrenmektir. İçine kazımak, silinmez bir kalemle aklına yazmaktır. Hatırlamak için değil, unutmamak içindir. Peki ya sevmek? Kısmete açılan bir kapı mı, yoksa büyük bir imtihanın başlangıcı mı? Bu kitapta birbirine kavuşanların değil, ancak muhabbetle demlenenlerin aşka ulaşabileceğine şahit olacaksınız. Ve bazı şiirlerin hatırlamak için değil unutmamak için yazıldığını göreceksiniz...
Aşk Var Düşersen - Yolculuk, Aşk ve Yeniden Başlamak Temalı Öyküler
Yazmak, onların hayalleriydi. Bir kitapta buluşmak ise hayal bile değildi. MasterCamp Yazarlık Akademisi katılımcılarının usta kalemlerden aldıkları dersler, güzel bir sona değil, harika bir başlangıca dönüştü. Ortak teması "Yolculuk", "Aşk" ve "Yeniden Başlamak" olan 17 yazarlı bu kitapta, hikâyeli yolculuklar bulacaksınız. "Sabır ve tutku... Bu kitaba imzalarını atanları, en çok bu inanç bir arada tutabilirdi... Yolculuğa böyle bir umutla çıktık. Hâlâ yolda olduğumuzu söylemeye gerek var mı?" Mario Levi "Hayat aslında bir seyahattir, hedef değil. Mutluluk, gidilen yolun üzerindedir, sonunda değil. Sonlar aslında her zaman yeni başlangıçlardır. Aşk da hiçbir zaman yolun sonunda değildir, yolculuktadır. Öyle olmasa, aşk da yolun sonu olurdu ve vakit de geçmiş olurdu. Mutlu olmanın zamanı h...
Hare
Özüne kazımak istediğin duyguları yaşamaktan korkma. Her duygu, antrenmanıdır ruhunun. Duygularının rengini söyleyebilir misin mesela? Görünür olsalardı ne renk olurlardı acaba? Ona baktığında hissettiğin duyguyla, onun sende hissettikleri aynı mı? Belki de değil... Hatta muhtemelen değil... Üzülme, çünkü "anlam" herkes için farklı... Beklentiler de öyle... Bir düşün bakalım, belki sevdiğin o değil, ona karşı beslediğin duygulardır, olamaz mı? Olur... Ondaki duygunu o sanıyorsundur belki kim bilir... Halbuki gerçek olan duygundur, o değil... İkisiyle de tanışmaya hazır mısın?
Fesleğen
Gitmek mi zordur, kalmak mı? Kalmayı bilmem ama, gitmelerin hiç de kolay olmadığını anladım. Hesaplaşması varmış bu işin, dönmek isteyip de dönememesi, yüreğinde uzayıp giden gurbetleri varmış. Üstelik gittiğinde iki kişilik bir bedel ödüyormuş insan... Benim adım Fesleğen. Ben bu hikâyenin gideniyim... Anlatacak çok şeyim var ve itiraf edeceğim bir dolu kaygılarım... Kalemimi kâğıdımı hazırladım. Bir fesleğenin toprağına duyduğu hasreti yazacağım, bir fesleğenin yağmura özlemini anlatacağım, güneşine hasretini. Bir kızın yüreğini açık edeceğim size. Eğer bir gün siz de doğduğu topraklardan uzaklara ekilmiş, güneşe uzanmaya çalışan minik bir çiçek görürseniz üzerine basıp geçmeyin olur mu? Bu dünyada yalnız başına yürüyen birinin Allah’tan başka kimi vardır ki? Bir de siz sebebi olmayın ke...
Yok Etme Planı
Yaşam mı kazanacak yoksa ölüm mü? Ekseni kayan bir dünya! Aşk yok, sevgi yok, çalışma düzeni yok, yolculuklar yok, yiyecek ekmek yok, hatta yaşam bile yok. Doktorlar hastaneleri dolduran binlerce kişiyi yaşatmaktan vazgeçmişler! Çünkü yıllar boyu öğrendikleri bilgiler artık hayat kurtarmaya yetmiyor! Yaptıkları tek şey ölümlerin daha az acılı olması, tek çabaları bu. İnsanlık bitmiş durumda. Kimse yarına çıkıp çıkamayacağını bilmiyor. Bu salgının çaresi yok! Çünkü doğa kaynaklı değil, teknolojiyi kullanan insanlar tarafından yapılmış sanal bir salgın. Bencil bir şekilde sırf kendileri için yeni bir dünya kurmak isteyenler, sadece kendi âlemlerinde yaşamak isteyenler seri katillerden farksız. Ama bi
Sakın Söyleme
Bir star parlar. Bir topluluk yanar. Ölen bir kadın huzur bulur. Bir çocuğun kalbi kırılır. İnsanlar bu dünyadaki yerlerini nasıl bulur ve bununla nasıl uzlaşır? Bu soru Nate Powell’ın çalışmalarının merkezinde yer alıyor. Ödüllü grafik romancı Powell, Sakın Söyleme’de güçlü kısa öykülerini bir araya getiriyor. Ruhani ve zorlayıcı hikâyelerine bir yazar olarak hem dürüst hem de şefkatli yaklaşıyor. "Büyüleyici, şiirsel, görsel bir şölen. Sakın Söyleme, kafanızın içinde yer edecek. Kitabı bitirdikten sonra bile içindeki melodileri mırıldanıyor olacaksınız." - Becky Cloonan "Sakın Söyleme, öykü derlemesinden çok daha fazlası. Günümüzün en yetenekli hikâye anlatıcılarından birinin, geçirmiş olduğu evrimin bir aynası." - Scott Snyder
Zerdüştün Sırrı
Pers İmparatoru Darius Babil, Mısır, Libya, Anadolu, hatta Trak topraklarını ele geçirdi ama Yunan diyarından zaferle dönemedi. O ölünce, oğlu Kserkses babasının planını gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Krallar Kralı’nın Yunan’a karşı gireceği savaşı kazanamaması halinde dinlerinin tehlikeye düşeceğini öngören Zerdüşti bilgeler, geniş Pers topraklarında gözden ırak üç ayrı nokta ve reisleri özel olarak yetiştirilmiş dört klan seçtiler. Yola çıkacak üç klandan hiç olmazsa biri, geleneklerin ve özellikle inek derisi üzerine altın harflerle yazılmış kutsal kitap Avesta’nın muhafızı olmayı başarabilecek miydi? Bilge Rahip tarafından İÖ 500’lerde kaleme alınan Zerdüştiliğin kayıp kutsal kitabı Avesta, 2000’li yılların başında ortaya kim tarafından ve nasıl çıkartılacak? Nietzsche’nin Böyle ...
Tek Ruh
Eisner Ödülü - En İyi Grafik Albüm Adayı (2012) "Tek Ruh’u okumak, bir mozaiğin parçalarını birleştirip on sekiz karakterin hayatları arasında geçiş yapmak gibi. Her seferinde tek bir anı görerek. Tutkulu ve akla kazınan bir yapısı var... Çok başarılı!" Jeff Lemire - Essex County ve Sweet Tooth’un yazarı "Hayat, çizgiroman ve herkesi birbirine bağlayan her şey hakkında söylenmiş cesur bir şarkı. Tek Ruh, bana yaşayacağımız sadece tek bir hikâye olduğunu hatırlattı." Kierron Gillen - Phonogram, Uncanny X-Men ve Generation Hope’un yazarı "...dikkat çekici ve çokdoğrusal bir okuma deneyimi. Çizgiroman dünyasında yeni bir tarz daha keşfedildi." Ian Chapman, Booklist "Çizgiromanın anlatım dilini deneysel bir şekilde kullanıp yeni yöntemler bulmak, bu mecrayı hep ileriye taşımıştır. Ray Fawkes’ı...
Ezeli Sürgün - Abidin Dino
"Yeryüzünde garip bir saklambaç oyunu oynamıştık, hep beraber, telaşlar içinde ayrılıp buluşmuştuk tekrar ayrılmak üzere. Dön dolaş Türkiye vardı içimizde, içinde ya da dışında Türkiye’nin, Türkiye vardı." – Abidin Dino Gazetecidir, karikatüristtir, senaristtir, yazardır, şairdir ama en çok da ressamdır Abidin... Kara kuru, kavruk bir oğlan gibi görünür ama siyasi görüşüyle fazlasıyla komünist, hayranlık uyandıran elleri muazzam yetenekli, cesur, zarif, özgün bir adam... Üstelik sevdiğine yürekten bağlı bir âşık... Abidin Dino’nun şairlerle, yazarlarla, aydınlarla, sanatla, sürgünle, aşkla, umutla ama ne yazık ki siyasi baskılarla dolu yaşamını soluksuz okuyacaksınız...
Yürek İşçisi
Türk şiirinin ağır işçisi Ahmed Arif’in hasretinden eskittiği prangalarla, aylar süren işkencelerle, cezaevleriyle, karşılıksız aşklarla, hasretle, mücadeleyle ama en çok da şiirle ve sanatla dopdolu geçen hayatının en nahif, en gerçek ve en duygulu haliyle kaleme alındığı bu kitap, hem bir dönemin hem de büyük bir şairin aklıyla yüreğinin romanıdır. "Bir şair Ahmed Arif Toplar dağların rüzgârlarını Dağıtır çocuklara erken Uzun ve tek bir ağıt gibidir onun şiiri Daha deniz görmemiş çocuklara adanmıştır Kurdun kuşun arasında yaban çiçekleri arasında söylenmiştir Bir hançer kabzasına işlenmiştir..." – Cemal Süreya
Yeni Kristal Dünya
Bilimkurgu türünün ilk örneklerinden biri kabul edilen Yeni Kristal Dünya ilk kez Türkçede Margaret Cavendish’in, genç bir kadının başka bir dünyaya yolculuğunu ve burada karşılaştığı ütopik toplulukla yaşadığı deneyimleri anlatan kitabı ilk kez okurla buluştuğunda tarihler 1666 yılını gösteriyordu. Feminist bir bakış açısıyla yazılmış ilk ütopya örneklerinden sayılan bu öncü metin, edebi bir eserde "paralel dünyalar" kavramıyla da ilk kez karşılaşmamızı sağlıyor. Sıra dışı bir zihnin ürünü bu kitap, okurunu bugüne kadar bildiğimiz kurmaca dünyaların çok daha ötesine götürmeyi vadediyor.