Edebiyatta Pati İzleri
Bir kediyle uyumamış ya da bir köpekle dostluk kurmamış yazar yoktur neredeyse! Bu kitap çağdaş edebiyatımızın yaşayan kıymetli on yazarının hayvanlarla olan ilişkisini okurla buluşturuyor. Faruk Duman, İnci Aral, Haydar Ergülen, Buket Uzuner, Doğu Yücel, Sevin Okyay, Neslihan Önderoğlu, Haldun Çubukçu ve Murat Batmankaya mektuptan öyküye, denemeden anlatıya uzanan metinlerle hayvanlarla dostluklarını büyük bir içtenlikle paylaşıyor. Kitabın ikinci bölümünde ise, Neyzen Tevfik’in bir yerlere gitmeyen Mernuş’undan Nâzım’ın köpeği Şeytan’a, Nurullah Ataç’ın kedi dostluğundan, Tevfik Fikret’in Zerrişte’sine, Bilge Karasu’nun filozof kedilerinden, Fikret Otyam’ın çalınan keçisi Nimetçik’e kadar uzanan yelpazede yazarların hayvanlarla ilişkilerinden doğan ilginç olayları, anekdotları ve izdüşüm...
Gaipten Sesler
90’lı yıllarda efsaneleşen Orası Öyküleri’nin usta çizeri Ender Özkahraman, yıllar sonra bambaşka bir öyküyle geri dönüyor. Şarkılarda kullanmak üzere ilginç seslerin peşinde koşturan bir punk müzik grubu, başlarına geleceklerden habersiz, bir cinayete tanıklık eder. Karısını yeni öldürmüş olan adamın ihtiraslarıyla ilgili anlattıkları, bestesi hazır olan bir şarkının sözlerine dönüşmek üzeredir.
Akdeniz
Balkanların usta kalemi Panaït Istrati’den yoksulluğa, aidiyetsizliğe, arkadaşlığa, çekip gitme özlemine, kayboluşa, geleceğe ve umuda dair nahif ama sarsıcı ve şiirsel bir roman... Akdeniz... Genç ve yoksul bir adam olan Adrien’ın bıkıp usandığı sefil hayatını terk ederek, refah içinde yeni bir hayat yaşama arzusuyla bir gemiye binip Akdeniz’e açılmasıyla başlar her şey. Romanya’da İbrail adlı bir liman kentinde annesiyle yaşayan Adrien Zograffi, bilinmezliklerle dolu bir yolculuğun bütün risklerini göze alarak Köstence’den İstanbul’a da uğrayarak İskenderiye’ye doğru hareket eder. Yolculuk sırasında Musa adında bir adamla tanışır ve kendini bu kez bambaşka bir yolculuğun ve tecrübeler silsilesinin içinde bulur.
Bilinç
• Bilinç nedir, ne işe yarar? • Bilinç, evrimsel değişime uğrar mı? • Bilinçli varlıklar olarak evrende neden sadece insanlar var? • Hafıza ve bilgiler beyinde mi bulunur? • Benlik nedir? • Benlik algısı bozulunca ne olur? • Bilinç hangi durumlarda değişkenlik gösterir? • Bilinci şekillendirmek mümkün mü? • Yüksek bilinç nedir? • Yüksek bilince erişmenin yolu var mıdır? • Hayvanlarda bilinç var mıdır? • Beynin bilgisayardan farkı nedir? • Beyin ve bilinç ilişkisi nasıldır? • Sezgi nedir? • Sezgiler bilimsel olarak nasıl tarif edilir? Nörolog Prof. Dr. Sultan Tarlacı’nın kaleme aldığı bu kitap, bilimsel veriler ışığında tarih ve evrim sahnesindeki bilincin izini sürüyor.
Headbang 5
"Gorgoroth süreci keyifliydi ama son dört sene fazlasıyla verimsiz geçti. Hem müzikal hem de diğer açılardan grup çok sığlaşmaya başladı. İçine kapanmış gibiydi. Ben de bu yüzden farklı bir şeyler yapmak istedim." -Gaahl (Gaahls Wyrd) "Birçok albüm çıkıyor ve bu albümleri birkaç tur dinledikten sonra rahatlıkla özümsemiş oluyorsun. ‘Gold & Grey’ pek öyle bir albüm değil. Biraz sabredip zaman tanıdıklarında, albüm kendine özgü yanlarını ortaya çıkarıyor. Bu hiçbir zaman benim kontrol edebildiğim bir şey olmadı aslında. Eğer bilinçli olarak sürekli böyle albümler yapabilmem mümkün olsaydı, kesinlikle yapardım!" -John Baizley (Baroness) "Biz zamanında Black Sabbath’tan ve Trouble’dan çok etkilendik. İlk Trouble albümü bize çok ilham verdi. Başka şeyler de ilham verdi; oldschool metal. Ama bug...
Agafya
1920’de dünya yeniden şekillenmeye başlamıştı. Rusya’da başlayan Ekim Devrimi sonrasında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Anadolu’da Mustafa Kemal’in askerleri amansız bir kurtuluş savaşı vermekteydi. İngiliz yanlısı Beyaz Rus ordusu yetmiş bin askeri, savaş gemileri ve silahlarıyla Mustafa Kemal’e karşı kullanılmak üzere İstanbul’a konuşlandırılmıştı. Bu orduyla birlikte devrimden kaçıp işgal altındaki İstanbul’a sığınan Rus asilzadeleri, gelirken yanlarında sadece acılarını, hayal kırıklıklarını, hırslarını ve korkularını değil, köklü kültürlerini, asaletlerini, sanat zevklerini, incelikli estetiklerini de getirmişlerdi. Böylece İstanbul’un yaralı, yoksul ve gelişmemiş çehresinin rengi de, dokusu da biçim değiştirmeye başlamıştı. Devrimden kaçan Rus soylusu güzel bir kadının, iş...
Mecburi İstikamet
Türkiye’nin tek kişilik ilk mizah dergisi Türk Mucizesi’ne imza atan M.K. Perker’den eğlenceli-karanlık, mizahi-edebi, gerçekçi-fantastik, nostaljik-modern, renkli ve siyah-beyaz öyküler... Mecburi İstikamet, Perker’in Leman, Penguen ve OT gibi mizah dergilerden aşina olduğunuz ve daha önce hiç görmediğiniz çizgileriyle bir mizah ansiklopedisi! Tek bir çizerden bu kadar farklı anlatım biçimi görmek, yalnız Türkiye için değil tüm dünya için de nadir bir doğa olayı.
Beyaz Geceler
Hayalperestlik, yalnızlıkla baş etmenin bir yolu olabilir mi? Dünya edebiyatının en büyük yazarlarından Dostoyevski’nin yirmi yedi yaşındayken kaleme kaldığı Beyaz Geceler gösterişten uzak, mütevazı ama bir o kadar da güçlü ve şiirsel bir uzun öykü... Hikâyenin isimsiz anlatıcısı, Petersburg’da yalnız yaşayan, kendi halinde bir hayalperesttir. Şehrin dört bir yanında dolaşır tek başına. O sokak senin bu sokak benim... Sonra bir gün yine kendi gibi yapayalnız bir kız çıkar karşısına. Nastenka... Güzel ama kederli bir kızdır Nastenka. Acıklı da bir hikâyesi vardır. Önce bu hayalperestin hikâyesini dinler, sonra onu bir daha bırakmayacağının sözünü vererek başlar kendi hikâyesini anlatmaya. Ancak hikâyeler ortaya döküldükçe filizlenen aşk duygusu, aslında üç kutuplu bir aşka dönüşür...
Küçük Irmaklar
İki ihtiyar, Edmond ve Emile’in iyi bir dostluğu vardır. Her ikisi de duldur, beyaz şarabı ve balık tutmayı severler ve oldukça yalnızdırlar. Emile, günün birinde ihtiyar Edmond’un bir sevgili bulduğunu ve seviştiğini öğrendiğinde işler değişir. Dostunun ani ölümüyle birlikte hayatını değiştirmeye karar verir... Pascal Rabaté, kırılgan çizgileri, yalın renk tercihleri, ustaca tasarladığı kareleri ve sakin bir anlatı temposuyla Fransa kırsallarında yaşayan insanların günlük yaşamından özel detaylar yakalıyor.
Fransız Masalları
Perilerin ve cinlerin hem dünyamızda hem de hayal gücümüzde var olduğu gizemli bir çağdan masallar. "Blondine, Bonne-biche ve Beau-Minon’un Öyküsü", "İyi Kalpli Minik Henry" ve "Prenses Rosette’nin Öyküsü" çok eski zamanlardan çok önemli erdemleri bize hatırlatıyor, dürüstlüğün ve gerçek dostluğun her şeyin üstesinden gelebileceğini söylüyor.
Geçtiğimiz Altı Ayda Çok Şey Oldu
"geçtiğimiz altı ayda çok şey oldu kendi dalına ağır bir meyveydim lezzetimden eksilmedi ama rendelendim." *** "tetik sağlam cancağzım, tetik parmağım kırık." *** "kalbimi bir arı kovanında çiçek niyetine açtım." *** "savaş anılarımı anlatırken göstereceğim yaraları iyileştirdim." *** "üç kez tahtaya vurulacak bir hikâye hiçbir masada, varsın açılmasın."
Yüzünden Yollar Çıkardım
Her zaman bir çift kanadın bir altın madeninden daha değerli olduğunu söyleyen Akgün Akova, bu kez yollarda uçan şiirlerle çıkıyor karşımıza. Işıklar söndüğünde gölgelerimizin bizi nerede beklediğini merak ederek… Çiçekler arası koku nakli yaparak… İçine kara bulutlar girse de kalbinle kuş vurma diyerek… Bilinçaltımızın yırtılmış yerlerine yama yaparak… Bu kitapta bir gözyaşı damlası burnunu çekiyor. Dizelerini bir yastıkta birdenbire beliren okşanmış mavi gibi yazıyor şair. Düşleri için havaalanı yapıyor. Uçurumlara yem veriyor. Gözünün içinde ışığın bavulunu taşıyor. Yüzünden Yollar Çıkardım kimsenin yere düşmeyeceği, düşse de kaldırılacağı bir dünyanın ancak öpücük öpücük üstüne konarak kurulacağını söylüyor bize; çünkü şairi, aşk dolu
Katip Bartleby
"Yapmamayı tercih ederim." Bu cümle, 19. yüzyıl New York’unda Wall Street’te, bir hukuk bürosunda işe başlayan genç ve azimli Bartleby’nin hayat mottosudur. Bartleby her işini eksiksiz yapan sıra dışı bir kâtiptir. Ancak yaşananlar ve insanların ne düşündüğüne aldırmaksızın başlattığı pasif direniş bu cümleyle taçlanır. Bu kayıtsızlıkla nasıl başa çıkacağını düşünen patronu hikâye ilerledikçe onun tercihlerinin nedenlerini de anlayacaktır. Moby Dick’in yazarı Herman Melville tarafından kaleme alınmış absürd edebiyatın öncüsü ve aynı zamanda Amerikan edebiyatının kült eserlerinden biri olan bu uzun öykü Kafka’dan Camus’ye kadar pek çok yazara ilham vermiş, pek çok düşünürün okumalarına konu olmuştur. Kâtip Bartleby, yayımlandığı 1853 yılından beri bugün hâlâ toplum kuralları ve kapitalizmin...
Başka Bir Gökyüzüne İnanmak
Sevgilim... Gözlerin hangi şehrin sabahına açılırsa açılsın her sabah aynı kişiye uyanabilmektir aşk... Ben her sabah solumdaki o ağrıyla sadece sana uyanıyorum. Bu daha ne kadar sürecek hiçbir fikrim yok. Ama bir süre sonra sıradan bir pazar sabahına, aklımda başka bir telaşla uyanacağıma inanıyorum. Sen de inan buna. Bir zamanlar iliklerine kadar seni seven birinin, bir gün hatıralarında bile yer tutmayacağına inan. Seninle mutsuz yaşamaya bile razı olan birinin sensiz çok daha mutlu yaşlanacağına inan... Ve bir gün olur da denk olursa acılarımız; yani en az benim kadar yaralanırsa gururun, incinirse duyguların beni hatırla... İşte o zaman gerçek sevginin birinin varlığıyla mutlu olmak değil, yokluğuyla mutsuz yaşamaya alışmak olduğunu anlayacaksın. Ben sana hak ettiğinden fazlasını verd...
Chıcago
Oscar adaylı senarist ve Pulitzer Ödüllü oyun yazarı David Mamet’tan 1920’lerin Chicago’sunda geçen bir mafya hikâyesi. Keyifle okunacak bir dönem romanı. *** Karakterler arasındaki diyaloglar tüm güncelliği, doğallığı ve rahatlığıyla akarken okurun kendisini birdenbire gerilimin tam ortasında bulması işten bile değil. Birinci Dünya Savaşı’nda savaşmış, şimdi ise Chicago Tribune gazetesinin en iyi muhabirlerinden biri olan Mike Hodge, Annie Walsh’a aşık olmasaydı iyi ederdi. Ama belki de Annie Walsh’u öldüren her kimse Mike Hodge’a bulaşmaması gerektiğini bilse daha iyi ederdi. Basit bir iz sürme işinin bütün bir Chicago mafyasını hallaç pamuğu atar gibi atacağını kim nereden bilebilirdi? Ama işte Mamet’ın mahareti burada; ufak, bireysel hikâyeleri bir anda büyüterek bir insanlık meselesi ...
İnsan Ne İle Yaşar
"Önceleri Tanrı’nın insanlara sadece yaşamaları için can verdiğini sanıyordum, artık bundan daha fazlasını biliyorum. Anladım ki o, insanların birbirlerinden ayrı yaşamasını istemiyor, bu yüzden de onlara her birinin tek tek neye ihtiyacı olduğunu aşikâr etmiyor. Bir arada yaşamalarını istediğinden hepsine kendilerinin ve diğerlerinin neye ihtiyacı olduğunu gösteriyor." Zengin ve soylu bir aileden gelen Lev Nikolayeviç Tolstoy’un hayatı hakikati aramakla geçti. Yaşadığı zenginlik dolu hayatı reddederek yoksul sınıfın arasına karışan Tolstoy, iyilik-kötülük, ölüm-yaşam, açgözlülük-tokgözlülük gibi kavramlara erdemli yanıtlar aradı, insanı sorguladı. James Joyce kitaba ismini veren "İnsan Ne ile Yaşar?" adlı öyküsü için "Edebiyat tarihinin en önemli öyküsü" der. Onu bu denli büyük yapan şey ...
Deli Çocuğun Güncesi
"Bazen insanlar kadar paragraflar da anlamsızlaşır. Hiçbir sözcük seni anlamaz, anlatamaz, yazdıramaz. Çaresiz bırakırlar seni, suskunluğa terk edersin kendini. Sonra biraz daha acı çekersin, hüzün çuvalına eklersin bir şeyler, tekrar yazmaya kalkarsın ve sonra fazlasıyla yazarsın.’’ "Büyümemde, delirmemde, yalnızlığımda emeği geçen herkesin gözlerinden öperim"
Çin Masalları
Periler, hayaletler, görünmezler, hayvanlar, insanlar, sular, ağaçlar… Birbirleriyle denk ve uyumlu bir ilişki içindeki her varlığın, insanlığa açgözlü olmamayı, saygıyı, geleneklere bağlı ve sözüne sadık olmayı öğütleyen hikâyeleri, Çin’de hem yetişkinler hem de çocuklar tarafından sevilerek anlatılıp dinleniyor. Kardeşi olan tüm kültürlerden farklı olarak Çin halk masalları, Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Budizm etkisiyle daha filozofça bir derinliğe ve ayrıcalığa kavuşuyor.
Yalnızlığın Başkenti
"Aşk meşru bir şey olamaz. O da şiir gibi meşrulaşınca ölür." "Şiirin Efendisi" Cemal Süreya’nın tren vagonundaki sürgünlüğüyle başlayıp Darphane müdürlüğüne uzanan çalkantılı hayat hikâyesinin bilinmeyen yönlerini bir solukta okuyacaksınız. Üvey anne zulmünden kaçarak yeni bir yaşam kuran Süreya’yı, "Üstü kalsın" diyecek kadar yaşamaktan vazgeçiren neydi? Çok sevdiği oğlu mu? Aşkları, ayrılıkları ve yalnızlığıyla sıra dışı bir şairin fırtınalı denizinde yüzmeye hazır mısınız?
Mutsuz Çocuklar Ülkesi
Süper Baba'nın müziğini flütle çaldığımız günlerde çok enteresan çocuklardık, Tsubasa izlerken çarpan kalbimiz, banyo sonrası Bizimkiler dizisi... Hayatın seyrinde güzel bir yolculuktaydık, önce hüpleten sonra gümleten felsefemiz, can sıkıntısının artan yoğunluğunda uhuyla geçirdiğimiz zamanlar, amacımız basitti yani: Masumluk... Amma velakin çok masumduk!
İpek Sabahlık
Suat Derviş, hayata ağzında altın kaşıkla merhaba dedi. Son nefesini yoksulluk içinde verirken, üzerinde saraylı annesinin hediyesi ipek sabahlık örtülüydü. Ülkesi için en iyiyi isteyen aydınların gördüğü eziyetten nasibini fazlasıyla aldı. Bu yolda, doğurmak üzere olduğu oğlunu kaybetti. Onlarca kez sinemaya ve sahneye uyarlanan FOSFORLU CEVRİYE isimli romanında, "hayatının aşkı"nı betimledi. Bu eseriyle sadece kendi ülkesinde değil, pek çok ülkede de gönülleri fethetti. Nâzım Hikmet’in "başını eğemedim, gölgesini çiğnedim" diye şiirler yazdığı yıl, Suat Derviş sadece on altı yaşındaydı. Sonra biri güreşçi, biri romancı, öteki gazeteci olmak üzere üç koca eskitti. Almanya’da Suzet Doli ismiyle Almanların, F
Masalcı
Masallar, anlatıldıkça gerçek olurlar... Gerçeklik nerede başlıyor, masal nerede bitiyor belli değil. Kurguyla hakikatin iç içe geçtiği, şifrelerle dolu bir labirent MASALCI... Paganizm ve ezoterik öğretiler araştırmacısı ve yazarı Erhan Altunay’ın kaleme aldığı eşsiz bir tarihi roman. Dünya sahnesinde yüzlerce yıldır oynanan o büyük oyunun en önemli parçasıdır Türkiye... Özellikle İstanbul. Hatta Ayasofya... Yüzlerce yıl önce yaşamış olan bir Masalcı, bugünün İstanbul’unda Balat semtinde dolaşırken seçtiği bir adama anlattığı masalla yaklaşmakta olan büyük tehlikenin haberini veriyor. Kutsal Emanetler’in peşinde İstanbul sokaklarında şövalyelere karşı başlayan bu amansız mücadelenin sonu ne olacak? Kutsal Emanetler’i Fatih Sultan Mehmet mi sakladı? Şövalyeler Türk topraklarında hâlâ Kutsa...