
Kanadalılaştıramadıklarımızdan Mısınız?
Yeniden başlamak, tutunmaya çalışmak, eski olana veda edebilmek, beklenmedik taraflarıyla geleceği kucaklamak, kaç yaşında olursak olalım ve nereden gelirsek gelelim çok zor. Ayşe Acar, bu kitapta, 40 yaşından sonra, bekar bir anne olarak, iki çocuk ve bir köpekle Kanada’ya yerleşme sürecinde yaşadığı zorlukları, düştüğü gülünç durumları kendine özgü esprili diliyle anlatırken, konuyla ilgili en çok merak edilen "Okul nasıl bulunur?", "İş nasıl kurulur?", "Eşyalar nasıl taşınır?" şeklindeki soruları da cevaplandırıyor. Bu yolculukta, zihinsel sınırların aşılmasına, insanın doğru bildiklerinin zamanla değişmesine, içindeki gücü yeniden keşfetmesine eğlenceli bir şekilde tanık oluyoruz.

Benim Olan Tek Şey Günahlarımdır - Malcolm X
"Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır." – Malcolm X Hitap becerisi yüksek, cesur, etkileyici, mücadeleci ve inatçı bir adam değildi o sadece... Malcolm X, bir azınlık mensubu olarak haklarının peşinden koşma cesareti gösteren ve bu yolda geri adım atmadan, insani değerlere sahip çıkmak uğruna hayatını gözden çıkarabilen ilham dolu bir siyahiydi. İnsanca yaşamak için yaşamını tehlikeye atabilecek kadar davasına bağlı biri... Benim Olan Tek Şey Günahlarımdır, Malcolm X’in mücadeleyle dolu kısacık hayatının hikâyesi değildir sadece. İnsani hakların ve değerlerin kıymeti, bu yolda verilecek mücadelenin önemi ve gerekliliği üzerine "ötekileştirilme" tehdidine karşı takınılabilecek en büyük ve en tesirli tavrın ne olabileceğinin çok katmanlı bir sorgulanmasıdır...

Türkan Saylan
"Hastalarınıza dokunun. Dokunursanız sevgisini ve güvenini kazanırsınız… Hastanın morali düzelirse iyileşme şansı da artar." Hekim, akademisyen, yazar, eğitimci ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği kurucusu Prof. Dr. Türkan Saylan yaşamı boyunca milyonlarca insanın hayatına dokundu. Türkan Saylan’ın önderliğinde ülkemizde binlerce cüzzam hastası tedavi edildi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Kardelenler projesi sayesinde 100 bini aşkın kız çocuğu okudu ve meslek sahibi oldu. "Ben sadece yüreği insan sevgisiyle dolu bir hekimim… Hayatım boyunca tek isteğim iyi ve dürüst bir insan olmaktı. İyi ve dürüst insanlarla birlikte yaşamaktı." Prof. Dr. Türkan Saylan

Üzüm Gözlerinde Kaldım
"Hasretinden çatlasın Hüzzam şarkılar Suzinak çalsın akşamlar Sönsün sol yanımda yangınlar. Bir öpücük kondur Dağların ucundan Kemanın tellerine Ay aysın gönlüme." Dürüst, yalın ve romantik anlatımıyla Fazıl Çolak, hayatın ve aşkın en güzel renklerini, yürek sızlatan acılarını, yârin gözündeki ışığı, Şiraz’daki sarhoşluğu en saf haliyle dizelere aktarırken Üzüm Gözlerinde Kaldım, aynı zamanda aşkın naifliğine dair bir hatırlatma görevi görüyor.

Zamandan Kaçan Ayrılık
Hayatın tüm yolculukları ileriye doğrudur ve gidenlerin ardında kalan birileri hep vardır. Her gidiş, bir ayrılık olduğu kadar bir kavuşma ya da kopuştur aynı zamanda. Ceylin Erbak Aytekin on iki öyküden oluşan bu ilk kitabında kopuşları, kavuşmaları, terk edenleri, terk edilenleri mercek altına alıyor. Bazen bir martının ağzından anlatıyor ayrılığın hüznünü, bazen yatılı okulun karanlık ve soğuk koridorlarından sesleniyor okura. Akıp giden günlerimize, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zamanın içinde yitirdiklerimize, keşfettiklerimize ve hayata anlam yükleme arzumuza, ayrıntılara düşkün bir yakın gözlüğüyle bakıyor. Gidenlerin yüklerine olduğu kadar kalanların da kahırlarından kurtulma çabalarına odaklanan yazarla birlikte; siz de ayrılıklarınızı, ardınızda bıraktıklarınızı, kavuşmayı düş...

Cinai Absürtler
Burada ciddi bir cinai hikâye yazıyoruz. Cinayet ciddi bir eylemdir. Ölmek kadar zordur öldürmek ve belki daha da zor. Öyle kazara olmuş cinayetlerden söz etmiyorum, onda "pardon" dersin geçer, bir kazadır sonuçta. Bir pardonla biter iş, biraz mahcubiyettir bedeli. Kaza sonucu işlenen cinayet osuruktan tayyaredir. Lakin taammüden öyle mi? Taammüden. Kelimenin kendisi ağır zaten, cezası da öyle; eskiden idamdı, şimdi kaldırıldı adam asmaca. Müebbet hapis, hayatın kodeste geçecek düşünsene. Göze almışın bu bir, gözü karalık gerek. İkincisi zekâ gerek bunun için, iyi bir tasarım, iyi bir strateji, plan program, zamanlama gerek. Zor iş anlayacağınız. Sıradan cinayetler gündelik hayatın tekdüzeliğinde yok olup giderken, Fatoş Beykal’ın kaleminde absürt ve kara komik bir karaktere bürünüyor. Her...

Soykırıma Uğrayan Apaçilerin Son Kahramanı Gerenimo
İntikam ateşiyle dolu bir Apaçi’nin öyküsü... Apaçi Kızılderililerinin gerçek yaşamlarını onların büyük şeflerinin ağzından dinleyeceksiniz bu kez! Geronimo! O Kızılderili bir lider. Bir savaşçı... Beyazlara karşı mücadele veren kahraman son Kızılderili... Apaçiler arasında en saygı duyulan kişi... 1858 yılında bir gün eve döndüğünde, eşi, annesi ve üç çocuğunu İspanyollar tarafından öldürülmüş buldu. O günden sonra her beyaza düşman kesildi. İçinde günden güne büyüyen intikam ateşiyle pek çok beyaz insanı öldürmeye çalıştı. İntikam ateşiyle yanıp tutuşan bir şamandı o... İyi bir şifacıydı. Büyücüydü. Bu onu ruhsal ve entelektüel bir lider yapıyordu. 1870’te San Carlos’a yerleştirilen Geronimo, buradan kaçmayı başardıysa da tutuklanıp geri gönderildi. Dört kez daha kaçmayı başarıp tutuklan...

Her Şeye Rağmen
"Üstesinden geldiğimiz zorluklar kadar insanız aslında... Ama en önemlisi ne kadar işe yarıyorsak o kadar varız şu hayatta." – Barış Murat Yağcı Çelikten bir irade için nasıl antrenman yapmak gerekir? Özgüven dışarıdan mı alınır, olduğu kadarıyla mı yaşanır? Güçlü fırtınalara rağmen yıkılmayan bir motivasyon mümkün müdür? Sessizlik hayattaki güçlü silahlardan biri sayılabilir mi? Çetin rakiplerle dolu bir adada aç ve yalnız kalmak insana ne kazandırır ne kaybettirir? 2020 yılının en çok konuşulan "Survivor" yarışmacısı Barı

Bakire Ölen Bir Anne - Anna Freud
"Hareketlerimize hükmeden şey, keşif ruhunun verdiği neşe ve canlılıktı." Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’un altı çocuğunun arasından tahtını devredeceği tek vârisi olarak gördüğü kişiydi Anna Freud, öyle de oldu. Anna Freud, babasından devraldığı tacın hakkını sonuna kadar verdi. Hayatını babası Freud’a ve onun öğretilerine adadı. Psikanalizi ölümsüzleştirmeye adeta ant içmiş bu genç kadın Çocuk Psikanalizi ve Benlik Psikolojisi ekollerini geliştirdi, psikanalitik ilkelerin çocuk terapisine uygulanmasına öncülük etti. Hiç evlenmedi ama hem çok sevdi hem de çok sevildi. Hayat arkadaşı Dorothy ile beraber kurucusu olduğu okullar ve enstitüler sayesinde sayısız çocuğa ev verdi, onları korudu, her birine annelik yaptı. Psikanaliz dünyasındaki paha biçilemez katkılarına rağmen hep gölgede ...

Aşağı Bakarsanız Asla Gökkuşağı Bulamazsınız - Charlie Chaplin
"Benim geçmişteki ve halen sürmekte olan en müthiş günahım; geçerli görüşlere uymayan bir kişi olmaktır." – Charlie Chaplin Siyah beyaz ve sessiz filmlerin unutulmaz kahramanı, komedyen, oyuncu, yazar, bestekâr, senarist ve film yönetmenidir Charlie Chaplin... Sinema dünyasında kendine özgü bir üslup yaratarak, komediyle hüznü, neşeyle dramı ustaca harmanlarken, yaşadığı dönemin sosyal ve ekonomik durumunu, haksızlıkları ve savaşı eleştirmekten de çekinmedi. Yarattığı "Şarlo" karakteri, toplumun kanıksanmış düzenine başkaldıran, güçsüzün ve yoksulun yanında yer alan aykırı bir figür olarak tarihteki yerini aldı. Sınıf ayrımcılığına, dönemin ekonomik zorluklarına, adaletsizliklerine, siyasi düzenine ve diktatörlere karşı koyacak kadar büyük bir haykırışı tek kelime dahi etmeden sessizce ifa...

Güzel Şeyler Zaman Alır
Hayat, sevdiği insanı yaralarmış en çok... Sevdiğinin canını yakar, acıtır, kanatırmış... En çok kime güveniyorsa, onda bir yaranın izi kalırmış muhakkak. Unutma ki acı çok kıymetlidir bu yüzden. Ehlileştirir insanı... Uyandırır, büyütür, olgunlaştırır... İster ki hakkını verebilesin aldığın nefesin. İster ki koşsun artık şu ayakların. İster ki tuttuğunu koparsın o ellerin. İster ki insanca sevebilsin o kalbin... Haklısın... Bazen yolunda gitmez hiçbir şey. Bir yanın cehennem, diğer yanın uçurum görünür sana. Adım atmak cesaret, kalmaksa fedakârlık ister. Tam da uyanmak zamanıdır işte şimdi. Aç gözlerini. Hayat senden yanadır çünkü... Acıyla uyarmıştır seni, kendine koş, ulaş diye. Senden, yeni bir sen yaratmanın vaktid

Kemik Çayı
"Gelmedin Ali Haydar. Kaç gün oldu görüşmeyeli, sarılmayalı, bakışmayalı, koklaşmayalı, titreşmeyeli. Aramadın, sormadın. Bak, bana neler ettik el ele verdik de. Önce söz kestik, ciğerime... Sonra kına yaktık, kalbime... İşte şimdi de nikâhımı kıydık, hayallerime... Annem renksiz. Teyzem muradına nail olmuşluğun sarhoşluğunda kasım kasım kasılıyor, sonunda oğlunu everdi. Osman mı? Bilmem. Hoş o da neler olduğunun farkında değil zavallı. Baş göz edildik nihayet. Hep birlikte, maaile, konu komşu, dost akraba, el ele verip Elif ’i katlettik!" Kum Gibi adlı romanıyla tanınan yazar Hatice Dökmen’in cesur ve yalın üslubuyla kaleme aldığı Kemik Çayı insan hikâyeleriyle dolu gerçekçi ve sarsıcı bir kitap... Daha çok kadının örselenmişliğine, sinmişliğine, sıkışmışlığına, tökezleyişine, örülen duva...

Merhum Nasıl Bilirdi?
Doğan Ekinci öldü. Herkes gibi sakince gömülüp bu dünyadan ayrılmayı beklerdi ama hiç de öyle olmadı. Şimdi bir cenaze töreninde gördüğü yüzlerin kendisini son yolculuğuna uğurlamak için orada olduğunu biliyor ve geçmişin anıları bir bir zihnine doluyor. Yıllarca garsonluk yaptığı kafenin müdavimleri, bazıları "dostu" da olan mahalle sakinleri onun son anlarına yaraları, neşeleri, hayal kırıklıkları ve umutlarıyla konuk olurken anlattıkları okuru da hayata ve ölüme dair derin bir muhasebeye davet ediyor.

Hiçbir Şey İmkansız Değildir İmkansızlığın İçinde Bile Bir İmkan Vardır - Audrey Hepburn
"Eğer güzel gözlerin olmasını istiyorsan, insanlara iyilikle bak. Eğer saçların güzel olsun istiyorsan, bırak çocuklar ellerini geçirsin saçlarından. İnce bir bedense isteğin, ekmeğini açlarla bölüş. Ve güzel dudaklara sahip olmak için, sadece güzel sözler söyle." Güzelliği ve zarafetiyle bir dönem Hollywood tarihine imzasını atan dünya sinemasının gelmiş geçmiş en güzel yüzlerinden biri kabul edilen Audrey Hepburn, Oscar ödüllü bir aktris değildi sadece. Abartıdan uzak şık giyimiyle, duruşuyla, bakışıyla, tavırlarıyla, kısa saçları, kalın kaşları ve ahu gözlü makyajıyla ama en önemlisi sıcacık gülümsemesi ve samimiyetiyle moda dünyasında da bir ikondu. Audrey Look imajının yaratıcısıydı... İnkâr edilemeyecek en değerli güzelliğin zarafet olduğunun farkındaydı. Yokluk içinde geçen çocukluğ...

Yalnızca Burjuvazi İçin Parlayacaksa Güneşi De Söndürürüz - Lev Troçki
Troçki hem siyasal ve askeri bakımdan hem de entelektüel ve kişisel serüveni açısından kuşkusuz çağımızın en ilginç, renkli ve önemli portrelerinden biridir. Yaşamı epik bir roman kahramanını gölgede bırakacak ölçüde gerilimli ve ritmi yüksektir. Rusya’da doğan Lev Troçki, geçen yüzyılda dünya sosyalist hareketinin liderlerinden ve teorisyenlerinden biri oldu. Dahası, devrimci bir eylemci olarak mücadelenin ön saflarındaydı. Rusya’da 1917’de gerçekleşen ve 20. yüzyılı sarsan Ekim Devrimi’nin de liderleri arasında yer aldı. Devrimden sonra kurulan ilk Sovyet Hükümeti’nin Dışişleri Halk Komiserliği görevini üstlendi. Ardından, Çar ordularıyla dört yıl süren büyük içsavaş sırasında Kızıl Ordu’nun başkomutanlığını yaptı. Savaşta vuruldu, yaralandı ama kazandı. Ancak, devrimciler arasındaki iç ...

Balkondan Düşen L
"Yaşantı" kelimesini bulan şairi bilir misiniz? Peki, Yavuz Zırhlısı’nın büyük şair Nâzım Hikmet’in hayatındaki yerini? Hangi ünlü şair, komşu bahçelere dalıp erik çalardı? Düdüklü tencerede şiir kaynatanlar, karnında güneşi taşıyan ressamlar, boksör şairler ve çok daha fazlası tarihin tozlu sayfalarından kopup Balkondan Düşen L’de bir araya geliyor. Nâzım Hikmet’ten Orhan Veli’ye, Can Yücel’den Edip Cansever’e, Prévert’den ve Cézanne’a, Ahmet Zeki Kocamemi’den Bedri Rahmi Eyüboğlu’na, Flaubert’ten Van Gogh’a bir anılar ağı örüyor Fatin Hazinedar. Bu anılarda, ilginç rastlantı ve olaylarda, iz bırakmış sanatçılar birbirine öyle beklenmedik bir şekilde değiyor, öyle anlarda birbirlerinin kaderini değiştiriyor ki şaşkınlığınızı gizleyemiyorsunuz. Elinizdeki kitabı okuduktan sonra edebiyat ta...

Hüznün Kısa Tarihi
Kalbim Ege’de Kaldı, Dert Faslı, Hoş Geldin Hüzün, Rakkas, Davet, Son Sardunyalar, Yarası Saklım, Aşkları da Vururlar, Avare... Sezen Aksu’yla birlikte imza attığı şarkı sözleriyle hafızamızda ve kalbimizde derin bir izi var Yelda Karataş’ın. "Yelda Karataş, yıllardır ince bir sızının şiirini yazıyor. Keder, isyan, kırgınlık, öfke... Bu şiir hayattan kopamamanın şiiri. Tüm ölümlere rağmen. Duygularıyla yaşayanlar bu sözleri mutlaka bilmeli. Ağır bedeller ödemeden sahici bir edebiyat yapılmaz ki zaten." -Mario Levi

Gün Yüzüne Dökülenler
"Mahallemizde solun bütün renkleri vardı. Karşı mahallede ise sağın tek rengi hâkimdi. Havanın kurşun gibi ağır olduğu günlerdi. Hepsi yirmili yaşlarda, kendi düşüncesinde; ilkeli, idealist ve dürüsttü. Renkli mahalle daha eşit, daha özgür, daha mutlu bir ülke istiyordu. Karşı mahallede şu düşünce hâkimdi: ‘Komünizm bu bahar geldi gelecek, bu renkli mahallenin gençleri var ya onlar getirecek. Ölürüz de buna izin vermeyiz’ diyorlardı. Yıllar geçti ne komünizm geldi ne de başka bir şey. 12 Eylül 1980’de, sokağımızda Evren’in hışmına uğramayan kalmamıştı. Buna rağmen bu toprakları çok seven insanların içinde yaşıyorduk." Umut Özkan’ın 2019-2021 yılları arasında çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanan yazılarından derlenen Gün Yüzüne Dökülenler, Köy Enstitüleri’nden türkülere, halk edebiyatını...

Nereye Konacağını Bilemeyen Kuş Gökyüzünde Esirdir
Bu bir kaçak dövüş hikâyesi... Hem de insanın kendi kendiyle yaptığı, bilinmezliklerle, gizemlerle, sorularla ve cevapsızlıklarla dolu bir kaçak dövüş... Saklanmaktan yorulmuş olanlar için yazılmış bir hikâye... Kurgu gibi ama hakikat... Bilmeye hazır olanlar için kurgulanmış küçük sırlara ışık tutuyor. Hayır, ışığa bakma göremezsin. Işığa bakanların hepsi kör oldu. Feneri nereye tuttuğuma bak. İşte orası esaretini sonlandıracak olan yer. Orası huzurla konabileceğin yer. Orada kanat çırpmak zorunda değilsin artık. Unutma ki nereye konacağını bilmediğin sürece özgür sayılmayacaksın. Kanatların sahte bir özgürlük için açılmış olacak gökyüzünde. Ta ki sen yorulana kadar... İşte o zaman nereye konacağını öğrenmek zorunda kala

Afrika Masalları
Dünyaya bilgelik nasıl yayıldı? ‘Timsah gözyaşları’ deyiminin kaynağı nedir? Uçurtmalar neden kargalardan uzakta uçar? Ölüm nereden gelmiştir? Afrika Masalları, hayvanlardan bir şeyler öğrenmek isteyen ve Afrika kültürüne ilgi duyan herkes için eşsiz bir derleme. Güney, Doğu ve Batı Afrika olmak üzere üç bölümden oluşan kitap; bencillik, yalan ve bilgelik üzerine bugün de geçerliliğini yitirmemiş dersleri masalın büyüsüyle aktarıyor. Bu masallarda okuyacağınız maceralar, size bambaşka bir Afrika’nın kapılarını açacak.

Çözün İpleri Sabahın Sahibine Gidiyoruz.
BU LUNAPARKTA HER ŞEY GERÇEK! * Elinizde tuttuğunuz bu kitapta, size oyunbozan Korona sebebiyle yarım bırakılan ya da bıraktırılan her şeyi cesaretle anlattım. Tahmin ettiğiniz gibi... Sizin de yaşadığınız gibi... Bir gün bir oyunbozanla tanıştım ve bütün hayatım değişti. * Avukat ve sanatçı menajeri Burcu Mutlugil’den içinizi ısıtacak, zaman zaman şaşırtacak kulis, sahne, turne, sokak, seçim, şehir ve biraz da dönme dolap hikâyeleri... * "En ferah, en anlaşılır ve sıcak şekilde aktarıyor yazılarını, gözlemlerini. Hem hukuk-adalet sosu var denemelerinde hem de edebiyat bahçesinde dolaşıyor satır aralarında... Eline yüreğine sağlık Burcu Mutlugil." – Nebil Özgentürk * "Biriktirdikleri arasından özenle seçtiklerini bizimle paylaşıyor Burcu. Güzel görüyor diye de güzel anlatıyor. Bize anlatır...