
Temmuz Bahçeleri
Eğer her bahçe bir kaderse ve herkese kendi kaderini seçme şansı verilse Gülhanım halıdakini isterdi. Ona elini sürdüğü ilk günden bu yana bu bahçenin çiçekleriyle umutlanıyor, en güzel hayalleri yine buradaki ağacın altında kuruyordu.Gelen bahar onundu.“Bunlar çiçek mi Sultan?”“Taçyapraklarını saysana.”“Sekiz tane var.”“Çünkü sekiz sonsuzdur. Bu da sonsuzluk çarkı. Halıyı dokuyanın dileği. Üzerinde bir kez olsun gezinen nereye giderse gitsin, başına ne gelirse gelsin daima mutluluğu bulsun ve bu böyle sonsuza dek sürsün diye atmış düğümleri.”

Usta Nın Sesi
Yakınçağın en büyük düşünür, şair, yazar, ressam ve filozoflarından Halil Cibran’ın kâinattaki varlığımızı sorgulayan benzersiz yapıtı USTA’NIN SESİ, insanoğlunun ezeliyetten ebediyete dek sürecek olan o mistik yolculuğunun ilk adımlarına eşlik eden benzersiz bir kılavuz, elinizden düşüremeyeceğiniz bir şaheserdir...

Eksik Olan
Normalliğin bir lüks haline geldiği bu günleri atlattığımızda, daha uygar, daha incelikli, daha zengin bir hayat için eksik olanın izini süreceğimiz değerli kaynaklardan biri de bu kitapta derlenen leziz söyleşiler olacak. – Alper Canıgüz Medyascope’taki ekran sohbetleri bütün samimiyetimle söylemeliyim ki, konukları mutlu ve huzurlu edecek cinsten sohbetler. Ömer ve Alp günlerce hazırlanıp, okuyup araştırıyor; sohbetin ve akıp giden konuşmaların derinlikli olmasını sağlıyorlar. Hele ki genç kuşaktan olmaları onlara sevginin yanı sıra saygı duymamızı da sağlıyor. – Nebil Özgentürk Akıllı, meraklı, sürekli okuyan, araştıran ve sürekli öğrenen, öğrendiklerini paylaşan, paylaşmaktan zevk alan ikilinin, Türkiye’nin başarılı şahsiyetleriyle yaptıkları röportajlardan ve kişisel denemelerinden ol...

Bir Dakika Sonra Bitmiş Olacak
Her öykünün içinde, onu besleyen sayısız öykü vardır. Birer teferruat gibi geçilir, çoğunlukla hatırlanmazlar. Hâlbuki her biri başlı başına çatıdır. Çizer ve yazar Turgut Yüksel, anları yakalayıp, hayatın kısacık kompozisyonlarındaki basit ve güçlü öyküleri çıkarıyor. Bu öykülerde serim, düğüm ve çözüm, peş peşe değil, üçüz kardeşler gibi aynı anda, aynı yerde doğuyor.

Maria Callas: Aşk Mektupları
– Tüm zamanların en ses getiren sopranosu. – "Tek Aida", La Divina Maria Callas, en az sanatındaki ani yükseliş ve ayrıcalıklı yer kadar, Yunan armatör Aristotle Onassis’le yaşadığı ilişkiyle de hatırlanıyor. Kariyerinin en güzel yıllarını Onassis’e borçlu olduğu, aşkı ve tutkuyu onda bulduğu ve sanatını bu tutkuyla beslediği bile söyleniyor. Renzo Allegri, sanatçının bir açık artırmada görücüye çıkan mektuplarını inceleyerek, bu konudaki bazı gerçekleri açığa çıkarıyor. Callas’ın kişiliği, iç çatışmaları, sadakati, dini inancı, tutkusu, yeteneği, zayıflıkları ve gücü, eşi G. B. Meneghini’ye yazdığı satırlarda çözülüyor. – Opera sanatçımız Burcu Bükem Kuru’nun çevirisiyle. –

Jüpiter Kaç Lira?
– Ayrıntı ve tespit mizahının yaratıcısı Metin Fidan’dan… – Sıradan hayatların sıradışı insanları, anları, ayrıntıları, her kişisel öykünün incelemeye değer birer eser olduğunu düşündürüyor. Bu insanlar birbirinden kahraman, bu anlar ve ayrıntılar birbirinden kurgu gibi geliyor; bir akrabanın gariban hayatı, bir arkadaşın saplantıları, komşuların yaygarası, hevesler, deneyler, yanlış anlaşılmalar, tam yerine rast gelmeler… Metin Fidan, günümüzün ince mizah dilini şekillendiren mütevazı isimlerden. Gırgır sonrası LeMan kuşağı, onu ve efsane köşesi Ayrıntılar’ı çok iyi hatırlıyor. Şimdi ise bambaşka bir şekilde ve yine gülümseterek kendini hatırlatıyor. Jüpiter Kaç Lira?, Metin Fidan’ın aynı keyifli dilini kullandığı ve çok daha özgürce düşünerek yazdığı ilk mizah öykülerinden oluşuyor.

Dilemma
İki kardeşten birinin hayatı tehlikede. Hangisini seçerdin? – Zekice kurgulanmış, sinir bozucu bir psikolojik gerilim. – Madeleine hayatını çocuklarına adamış, onlar için ölebilecek bir annedir. Ama ikizlerinin onuncu doğum gününün sabahında sevgisi teste tabi tutulur. Bir katil evine girer ve ona korkunç bir ikilem sunar: Çocuklarından biri ölmek zorunda. Hangisini tercih edersin? Aynı zamanda bir psikanalist olan yazar Samantha King, âşık olup kısa süre içinde evlendikten sonra mesleki hayallerini bir kenara itip çocuklarıyla birlikte, kaygı ve endişe dolu bir hayata kapanan Maddie’nin hikâyesini, erkek şiddetinin en sinir bozucu ve soluksuz bırakan detaylarıyla anlatıyor. Maddie’nin maruz kaldığı kadar olmasa da, bu sayfalarda her kadın kendi hikâyesinden parçalar bulabilir ve King’in y...

İçimde Kalmasın - Tanıklığımdır
Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olduğu dönemlerde başdanışmanlığını yapan Ahmet Sever’in 2015 yılında yayımlanan Abdullah Gül ile 12 Yıl kitabı kamuoyunda büyük yankı uyandırmış ve aylarca süren tartışmalara neden olmuştu. Sever bu kitabında bir yandan özellikle iktidar saflarından gelen tepki, eleştiri ve saldırılara cevap verirken, diğer yandan "aile içi sır" olarak saklanan bazı gerçeklere ışık tutuyor. İyi başlayan bir yolculuğun nasıl bir çıkmaz sokağa girdiğini çarpıcı örneklerle anlatırken ülkenin son yıllarda uluslararası arenada içine düştüğü açmazları da gözler önüne seriyor. İktidarın açmazlarından bazı satırbaşları: • "Gül ve Davutoğlu’nu FETÖ’cülükle suçlar, hapse atarız" diyen üst düzey AKP’li kim? • Erdoğan kimlerle ilgili Sadullah Ergin’e "Yargın...

Kırmızı Balon Ünlü Ressamları Tanıyor
Selin, arkadaşlarıyla ünlü ressamların eserlerinin sergilendiği müzeyi ziyaret etmek için yola çıkar. Yolda kırmızı bir balonun kendilerine doğru geldiğini fark eder. Müzenin içine uçuveren kırmızı balonun peşinden giden Selin ve arkadaşları, onu Van Gogh’un yatağının altında mı, Chagall’ın ineğinin karnında mı, yoksa Dali’nin eriyen resminin içinde mi bulabilecek? Haydi sizler de bu değerli ressamların eserlerine dalıp, onların rengarenk ve yaratıcı dünyasına dahil olun ve kırmızı balonu bulmaya çalışın.

Bana Masal Anlat
"Masallar çocukları uyutmak büyükleri uyandırmak için anlatılır." İşte bu yüzden bu kitap, kendi kültürlerinin muhteşem zenginliğiyle tanışabilmeleri için, hem çocuklara, hem de büyüklere yazıldı...

Manyak Anne
Bu kitapta sen varsın, ben varım, bir de hormonlarımız var... Hormon denen illetin bir kadını nasıl ele geçirebildiğini okuyunca, fantastik film izlemekten vazgeçeceksiniz çünkü gerçekler çok daha inanılmaz... Kocanızı "ayaklı çocuk yapıcı" olarak gördünüz mü hiç? Hamileyken biri koltuğa sert oturdu diye bebeğinizin zarar göreceğinden korktunuz mu? Loğusayken her kapı çaldığında misafir gelecek korkusuyla yerinizden fırladınız mı? Büyük konuştuğunuz her şeyi yapıp bir de kendinizi haklı çıkardınız mı? "Sütün geliyor mu?" diye soran insanları gerçekten sevdiniz mi? Çocuğunuzu aylarca içme suyuyla yıkadınız mı? Bebeğinizin banyosunu ısıtırken evi yaktınız mı? Çocuk başını çarptı diye gidip aynı yere kafa attınız mı? Doktorun çocuğunuz için verdiği ilaçlara gurmelik yaptınız mı? Hayır, hayır!...

İlahi Kripto
"Embriyoluktan dokuz tahtaya kadar yaptığımız her şey, ilahi bir kamera tarafından kaydedilir ve kriptolanıp arşivlenir." İki ayrı olayda yakınlarını kaybeden bir adam bu ölümlerin ve karşısına çıkan iki kadının sırlarını çözdükçe büyük bir komplonun kurbanı olduğunu keşfetmeye başlar. Tek dünya devleti kurmaya çalışan gizli bir tarikatın hedefi olduğunu anlamıştır artık. "Zaman"ı tanrı olarak gören ve dünyayı kadınların yönetmesi gerektiğini öne süren bu tarikat, Armageddon adı verilen son büyük savaşı, 29 Ekim 2023’te "dünyanın rahmi" olarak nitelendirdiği İstanbul’da başlatmayı planlamaktadır. Bu plan amansız bir mücadelenin fitilini ateşleyecektir... Ferhat Ünlü, aşk-nefret, şehvet-acı, sanat-siyaset ve hayat-ölüm temalarını güçlü imgelerle anlatan esrarengiz ve sürükleyici bir öykü su...

Bana Onun Portresini Getirin
Şiddet estetizminin şair sinemacısı, Amerikalı yönetmen Sam Peckinpah, 1970’li yıllarda önlenemez bir öfkeyle şöyle diyordu: "Bana onun kellesini getirin!" Sinema yazarı dostumuz Ege Görgün ise, herhangi bir şiddet eylemine başvurmadan, Peckinpah ustaya göndermeli ama insancıl söylemle: "Ban onun portresini getirin." diyor. ‘O’ kimin portresi? Ya da ‘onlar’ kimdir? Yeşilçam ünlüleriyle sanat dünyasına damgasını vurmuş kişilerin sıra dışı yaşamlarını, öykü tadında sunuyor sizlere… Gerçekten bir dönemin renkli kişiliklerini, bir seçki titizliğiyle, topluca gözler önüne seriyor. Ege Görgün, yıllardır kaleme alıp gazete ve dergi sayfalarında unuttuğu, ölüm sessizliğine terk ettiği o portre denemelerine sahip çıkıyor şimdi. Onlara kitap raflarında bir yaşanırlık kazandırarak. Kelleler değil, o ...

Büyük Prens
Dünya Edebiyatı’nın şimdiye kadar yazılmış en nadide karakterlerinden Küçük Prens, yaşlandıktan sonra yeniden dünyaya dönüyor. Aynı yolculuk tekrar başlıyor. Hem de daha zorlu ve sıra dışı bir şekilde. Büyük Prens, absürt, esprili, karamsar ve felsefi yaklaşımıyla günümüzdeki toplumsal ve insani değişime ayna tutuyor. Hayaller hüsranlara, keşifler kayıtsızlığa, aydınlık karanlığa dönüşüyor. Büyüyen gezegeninde sorularına devam ediyor: Ne kadar değişebiliriz? Çocukluğumuzdaki naifliği nasıl koruyabiliriz? Değişmeyen tek şey nedir? şapkanın içinden ne çıkacak? Küçük Prens’in büyüdükçe değişen bakış açısını ele alan bu kitap, kendimize soracağımız sorularla dolu…

Çevrimiçi Yalnızlık
Son görülme "dün" İyiyim merak etme, sadece özlüyorum ara sıra. Olur da gelmek istersin ama çekinirsin falan. Aklında bulunsun çekinmeye hiç gerek yok. Ben aynı benim. Araman yeterli. Sonuçta teknoloji gelişti. Böyle bir devirde nasıl birbirimizden habersiz kalabiliriz ki? Az önce Whatsapp profil resmine baktım. Çok güzeldin. Bir de son görülmende "dün" yazıyordu. Telaşlandım, başına bir şey mi geldi acaba? Tam yazacakken çevrimiçi oldun bir an bütün paniğim geçti. Sonra "Seni özledim" yazmak geldi içimden ama yazamadım. Aklında bulunsun. Özlersen bir ipucu vermen yeter. Gerisini ben hallederim. Belki bir gün beni özler ve eksilirsin. Sakın çekinme, slm, mrb, nbr yaz gerisi bende!

Kayıp Osmanlılar
"... Ritim sertleşti, eller çırpılarak merfalara hız kattı. Başının üstündeki tepside yüzük bütün bu gürültünün arasında kendine özgü bir tıngırtıyla dönüp dururken Fatima tüy gibi hafif, ince vücudu ve müthiş kıvraklığıyla Yemenli kadınların meşhur dansını yapmaya koyuldu. Vurmalı çalgılara derinden bir tarab sesi karışınca kadınlar hep bir ağızdan tempo tutmaya başladılar: ‘Kıs kıs kıs kıs...’ Fatima hızlandıkça hızlanıyor, dalında olgunlaşmış lakin henüz tadına bakılmamış göğüsleri, ince beli ve sıkı kalçaları ayrı ayrı yönlere kıvranırken, kız ayak parmaklarının ucunda ince bileklerini çevire çevire dönüyordu. O, ayrıkotu gibi iğreti bırakılan Fatima gitmiş, yerine herkesi gölgede bırakan ihtişamlı bir kadın gelmişti. Derler ki, Arap dünyasında göbek dansının en inceliklisi, en zarifi ...

Taksim Bahçesi
"Unutmaya şartlandırıldığımız her şeyi yüz yıllık bir zaman tünelinde bir ileri bir geri gezintiye çıkartıyor Murat Arda ikinci kitabında. Bu topraklarda inadına yeşeren yaşam formlarına düşman, gönlümüze perde olan türlü türlü melaneti sayfalarında filtreleyip bizlere muzırlık ve haytalığın evrenselliğini/zaman tanımazlığını sunuyor. Postu deldirmeme konusunda ortalama iş çıkartan, kafadarlık müessesesine yüksek aidiyet duygusuyla bağlı tuhaf isimli adamların kaderini tekrardan ağır ağır tayin ediyor bunca yıl sonra. Bir bakıyorsun, o koca koca adamların arasına bir kozmos mensubunu iliştiriveriyor, araya tencereden bozma karatavuklar serpiştiriyor hani şu eski Meydan’ın orada gezinen tavukları– sonra hoş geldin Berlin Kongresi’nin faydaları/zararları, kaçan kaçtı azınlıkları... Cıva gibi...