
Kesintisiz İletişim - Beyniniz İle Bedeniniz Buluşuyor
Beyninize ve bedeninize hoş geldiniz. İletişim, en basit modeliyle kaynak ve alıcı arasında geçen mesaj alışverişi olarak tanımlanır. İletişim uzmanı Michael Argyle tanımı biraz daha farklı yapar: "Sözsüz iletişim (beden dili) çoğunlukla farkında olmayan bir kaynak ile çoğunlukla farkında olan bir alıcı arasında geçer." İnsan çoğunlukla bedenine yabancıdır. Bunun bir iletişim kaynağı olduğunun ve karşı tarafa mesaj verdiğinin farkında bile değildir. Bu yolla bilinçsizce verdiği mesajların doğal olarak içeriği de hedefi de belirsizdir. Tıpkı nişan almadan patlayan bir silah gibi hem tehlikelere açık hem de gelişigüzel... Bu kitap beyin ve beden arasındaki ahengi inşa etmek üzere kaleme alındı. İletişim doktorları Emrah Akçay ve Sefer Darıcı, beden dili ve yalan avcılığına dair pek çok bilim...

A'dan Z'ye Buraya Nasıl Geldik
Türkiye’nin son on beş yılı, birbirini kovalayan skandalların, acıların, utancın yükselen dozuna toplum olarak bağışıklık geliştirip duyarsızlaşmakla geçti. Asla unutulmaz, hafızalardan silinmez zannettiğimiz ne çok şey halının altında kalıp adımlarımızın tümseği haline geldi… Kökünden koparılan ağaçlar, yükselen gökdelenler, grizular, ayakkabı kutuları, talimat alan yargı, cinayetler, katliamlar… Gazeteci-yazar Mehveş Evin, sahalardan kitaplara tüm kaynakları tarayarak halıyı kaldırdı; birikmiş tozu A’dan Z’ye sınıflandırarak bir zamanlar üzerine bastığımız zeminin rengini görebileceğimiz yeni bir kaynak oluşturdu. A’dan Z’ye Buraya Nasıl Geldik, yaşananların unutulmaması ve böylece tekrarlanmaması umuduyla hazırlanmış, gerçek bir araştırmacı-gazetecilik çalışması.

Michel Foucault - 21. Yüzyılın Ezber Bozan Düşünürü
Michel Foucault, "modern dünya"ya ilişkin analizleri en çok yorumlanan ve tartışılan sosyal bilimcilerden biri... 21. Yüzyılın Ezber Bozan Düşünürü Gilles Deleuze, Foucault için "Çalışmaları ufuk açıcı" ifadesini kullanıyor. Foucault, ufkumuzu açıyor, dünyaya bakış açımızı değiştiriyor. Bu kitapta Foucault’nun, on yedinci yüzyıl sonrasında Avrupa’da yaşanan yönetimsel ve toplumsal değişimleri ve oluşturulan modern kurumları nasıl eleştirdiğini okuyacaksınız. Ünlü düşünür, okulun hapishaneden, fabrikanın hastaneden bir farkı olmadığına herkesi inandırırken, modern Batı toplumlarına dair efsaneleri temelinden sarsıyor. Modernleşmenin ilerleme anlamına gelmediğini, ortaçağdan bugüne iktidarın sadece şekil değiştirdiğini anlatıyor.

50 Maddede Doğu Felsefesi
Güneş ve felsefe doğudan yükselir! Ünal Ersözlü bu kitapta felsefenin bir düşünce sistemi olarak Doğu’dan yükselişine ışık tutuyor, Doğu felsefesinin satır başlarını önemli alıntılarla ve derin bir araştırma merceğinden geçirerek okuyucuya sunuyor. Hint felsefesinden Buda’ya, Konfüçyüs’ten Tao felsefesine, antik Mısır felsefesinden Zerdüşt felsefeye; tasavvuf ve Doğu felsefesi arasındaki benzerliklere, sufi ile keşişin kesişen yollarına, ezeli hikmetten kadim felsefeye kadar Doğu felsefesine dair her şey 50 maddede bu kitapta.

Ava - Hava
Nereden geldİğİnİ, nereye gİttİğİnİ bİlmeyen İnsanların arasında kİm olduğunun hİçbİr önemİ yok. Kapıların önünde ya da ardında, kİmsenİn senİ tanımadığı bİr zamanda İstedİğİn kİşİ olabİlİrsİn. İnandırıcı gelmez ama bu. Sen, kendİne İnanmak İçİn bİr neden ararken özel bİr anı beklersİn. Her şeyİn yerlİ yerİne tam zamanında oturduğu o mükemmel anı... Bu tek an uğruna sonsuza dek yürüyebİlİrsİn yolunda. Oysakİ İnanmak seçmektİr. Çünkü son kapının anahtarı o seçİmİn teklİğİne olan İnançta gİzlİdİr. "İnsanoğlu, insan olmadan önce havadan, sudan ve topraktan yapılma üç kapıdan geçmelidir. Bu eşiklerden geçebilen insan ilk ve son gerçek sınavı olan Altın Kapı’nın önüne gelecektir. Ve bu kapıdan sadece inancı bölünemeyenler geçecektir." A.

Ateş ve Kılıç
-1905 Nobel Edebiyat Ödülü- Yenilgisiz şövalyeler, muhteşem düellolar, eskimeyen dostluklar ve mücadelelerle bezeli bir başyapıt. Ulusların zaferler ve kıyımlarını gözler önüne seren Nobel Edebiyat Ödülü epik bir eser. —- "1647 yılı boyunca öyle garip şeyler oldu ki, en iyimserler bile ülkenin üzerine büyük felaketlerin çökeceğine inandı. Bir çekirge sürüsünün Yaban Topraklar üzerine indiği ve bu bölgeyi Tatar işgalcilerin yağmaladığı yazılıdır günlüklerde. Yine günlüklerde bir güneş tutulmasının yazı bir an kararttığı, bir göktaşının da gökyüzünü ateşe verdiği okunur. Aynı dönemde Varşova’da kent sakinlerinin çoğu, havada dalgalanan kanlı haçlar ve tabutlar gördüler… Dünyayı yok edebilecek bir vebanın ortaya çıkmakta gecikmeyeceğini düşünüyordu çoğunluk. Kışın sonu gelmeden, çayırların ye...

Tanrının Yaşam Kılavuzu
"İnsanın, kendisine kavuşmak için sürdürdüğü yolculuk, tıpkı bu yolculukta soracağı sorular gibi, hiç bitmeyecek. Karşılaştığı her durum da, içsel yolculuğunun birer durağı gibi, ona soluklanma, yaşadıklarını sindirme ve yola devam etme gücü verecek." Dört Gün Buda, Üç Gün Zorba’nın yazarı Ünal Ersözlü, tevafuk ve kuantumun ortaklığını işaret edip, bizi gölgemiz gibi takip eden kaderimizle ilişkimizi güzelleştirmeye çağırıyor. İlk Yedi Bilge’den eczacılara, şairlerden doktorlara kadar, insanlık için hayatı daha iyi, daha doğru ve anlamlı hale getirmeye gönül vermiş ariflerin yorumlarını da arkasına alarak, yolculuğumuzu tatlandırmamızın yollarını gösteriyor.

İnternet
İnternet artık içme suyu gibi hayati bir şeye dönüşmüşken, tarihi ve işleyişi hakkında hala çok fazla şey bilinmiyor. Gerçek internet, frekanslardan ya da bulutlardan oluşan yapay bir dünya değil, fiziksel yapısı olan geniş bir dünya. Üstelik jeopolitik yönü, tüm gerçeklerden daha gerçek! JEAN-NOËL LAFARGUE, Havre Sanat Yüksekokulu ve Paris 8 Üniversitesi’nde eğitim veriyor. Teknoloji tarihi konusunda uzman olan Lafargue, aynı zamanda bir yazılımcı ve etkili bir blogger. Kendisi ayrıca, bu serinin Yapay Zeka kitabının da yazarı. MATHIEU BURNIAT, meraklı bir gastronomi, sanat ve bilim yazarı. Fizikçi Thibault Damour’un katkılarıyla ürettiği eser, zor konseptleri çizgi romanlaştırmak konusundaki maharetini gösteriyor.

İkinci Adamlar
Birinci kim? Tesla mı, Edison mu? Kim ikinci? Stalin mi, Troçki mi? Goebbels mi, Hess, Himmler ya da Göring mi? Kadınları nereye koymak lazım? Kimi birinci adamın arkasından çektiğimizde birinci adamı kimse hatırlayamazdı? Sokrates felsefede büyük bir çığır açtı, ama Platon olmasa Sokrates’i kim hatırlardı? İkinci adamları çıkardığımızda Fransız İhtilali diye bir şey olur muydu? Tarihi geriye doğru yazdığımız için Che’yi Fidel’in ardına koyduk ama Raul Castro olmasa Che’yi kim tanıyacaktı? *** İkinci Adam, öncünün gölgesinde mi kalıyor yoksa öncü, varlığını o gölgeye mi borçlu? Kafka’dan Stalin’e, Huxley’den Darwin’e kadar edebiyatta, bilimde, sanatta, siyasette çığır açan, toplumları neredeyse yeniden tasarlayan jenerik isimlerin hemen yanında, hatta bazen önünde varlığını bir hayalet gib...

Anlam Arama
"Yaş alıyorum. Yüzümde güneşten kısılan gözler, kafamın tepesinde dolaşan düşünce balonlarına eşlik eden çatık kaşlar, büyük kahkahalar, The Notebook gibi filmlerde mütemadiyen ağlamama sebep sulu gözler sebebiyle artan çizgileri, üst üste içilen ve karıştırılan içkilerin ertesi günü bedenimi çarpan yorgunluğu, bavul çekiştirmekten sırtıma saplanan spazmları saymazsam, hoşuma gidiyor. Artık hikâye biriktirmek için yaşamıyorum. Eski hikâyeleri kafamda döndürüp nerede hata yaptığımı aramıyorum." Beşiktaş-Kadıköy vapur iskelesinden Londra’nın parklarına, meydanlarına koşan Hazal Yılmaz, çocukluğu ve olgunluğu arasındaki labirentte dolaşıyor ve bazen bilinç akışı, bazen çözümleyici bir yazma dürtüsüyle kendini izliyor. Çocukluğun kesilmiş sahnelerini hayalleriyle süslüyor.

Albert Eınsteın
Bir televizyon kanalı için sokak röportajları yapan, starbaks’tan kahve alırken karton bardağa adının yazılmasına gıcık olan, ‘grande’ yerine ‘orta boy’ kahve demeyi tercih eden, kış aylarında bile ısıtıcıların altında kafası pişmesi pahasına, sigara içebilmek için cafe ve restoranların dışarıdaki masalarında oturan bir günümüz İstanbullusu. Hürriyet gazetesinde her pazar yayımlanan maceralarıyla çizgi roman ve basın dünyamızda kendine özel bir yer edinen Ece, bütün maceralarının yer aldığı bu serinin 2. kitabıyla huzurlarınızda.

Beyaz Odadan Hikayeler
İnsanlık halleri, geçmişten geleceğe hayaller ve sıcak bir nostalji… Son yıllarda adından sıkça söz ettiren tiyatro ve sinema oyuncusu Alper Saldıran, kişisel ve mesleki hayatı üzerinden, hepimizin hayatına yalın bir bakış atıyor. Tanıştığı özel insanlardan, yaşadığı güzel anlardan ve gördüklerinden çıkardıklarını kâh hicvederek kâh hikâyeleştirerek anlatıyor. Bembeyaz bir tabloyu kendi renkleriyle boyuyor.

Kainat Evrensel ve Sanatsal Yaratıcılık
Ünlü bilim insanı Hubert Reeves’in yazdığı, Fransa’nın önemli çizgi romancılarından Daniel Casanave’nin çizdiği bilimsel bir çizgi roman. Hubert Reeves, insanın yaratıcılığı ile evrenin yaratılışına dair bildiklerimiz arasındaki paralellikleri açıklıyor. Basit kelimeleriyle, sanki sade mısralar kaleme alırmışçasına, okuyucuyu doğaüstü bir girdabın içine atıyor ve karmaşık sonsuzluğu anlamayı sağlıyor. Hubert Reeves, dünya çapında tanınan bir astrofizikçi. NASA’ya danışmanlık yapan ve Fransa Şeref Nişanı sahibi bir isim olarak, bilimin popülerleşmesinde çağımızın en büyük figürlerinden biri. Daniel Casanave ise çok sayıda kitaba imza atmış, önemli bir çizgi romancı. Şiirsel çizgileri, Hubert Reeves’in gösterişten uzak ve derin sözleriyle büyük bir uyum gösteriyor.

Racon - İstanbul Kabadayıları
Suç örgütü liderlerinden, devlet adına babalık taslayanlara; gariban babalarından, zorba katillere külhanbeyleri, dayılar, bitirimler, haneberduşlar, tulumbacılar, baldırı çıplaklar… Racon nedir? Kabadayılar nasıl giyinir? Kabadayı muhabbeti nasıl olur? Ergun Hiçyılmaz, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi İstanbul’unun yeraltı dünyasına iniyor. Yahudi kabadayılarından külhanbeyi tarikatına; kabadayı manilerinden jargonlarına, yeraltı dünyasının başlangıç tarihine uzanıyor.

Muhammed Ali
Sadece bir boksör değil, gelmiş geçmiş en ilham verici ikonlardan biri olan Muhammed Ali’yi dönemin tanıklıklarıyla anlatan bir grafik roman. Dünya boks şampiyonlarından Floyd Patterson, "Ben sadece bir boksördüm, o ise tarih" diye anlatıyordu onu. Vietnam Savaşı’na gitmeyi reddeden bir vicdani retçi, tarih yazan bir barış elçisi, Malcolm X ve Martin Luther King ile birlikte siyahi direnişin sembolü olmuş bir savaşçıydı Muhammed Ali. Muhammed Ali çizgi romanı, bir siyah, bir şampiyon, bir müslüman, bir militan ve bir efsanenin öyküsünü güçlü ve zayıf yönleriyle birlikte özgün bir dille anlatıyor.

Çıldırmadan Önce Son Çıkış Sayı 1 ( Nisan-mayıs-haziran) 2021
Kibri onura, amacı değere dönüştüreceğimiz günler için çabalayalım...Sadece bir kez olsun konuşmak yerine dinlemeyi tercih ettiğinde; görünür olmak için çabalamaktan vazgeçip sadece görmek için gözlerini açtığında; sızlanmak yerine her şeye sıfırdan başlamayı göze aldığında; çok şeyden haberdar olmak için değil, çok anlamak için okuduğunda; yükselmek uğruna başkasının üzerine basmaya ihtiyaç duymadığında; kendin için istediğini başkasına sunabildiğinde; duyarlılığını sosyal medya gösterişinden ibaret kılmayıp sosyal hayatına da taşıdığında; sana dokunmayan yılanın da hesabını sormaya başladığında; hayatın anlamını mağaza vitrinlerinden satın alamayacağını anladığında; üretmenin sonsuz zenginliğiyle tanıştığında; özel olmak yerine özellikli olmak yolunda emek harcadığında, öfken ve vicdanın...

Bilimselden Medyatik’e Tarih
Çok yönlü bir araştırmacı, eski bir gazeteci ve üretken bir tarihçi olan Orhan Koloğlu, hem kişisel tarihini anlatıyor, hem tarihte az bilinen yanlışlıklara dikkat çekiyor, hem de bilimsel tarihle medyatik tarih, gerçek tarihçiyle medyatik tarihçi arasındaki büyük farkı ortaya koyuyor. Kanuni Sultan Süleyman’dan Sultan Abdülhamid’e, Masonlar’dan İttihatçılara, türban tartışmalarından 2. Cumhuriyetçilere, Enver Paşa’dan Atatürk’e Avrupa’daki Türk imajından Asya ve Afrika’daki Türk algısına dek çok geniş bir yelpazede görüşlerini anlatan Koloğlu, Türkiye’yi ve dünyayı öğrenmek isteyenlere yeni ufuklar açıyor. Tarihsel gerçekleri merak edenlere, dünü öğrenerek bugünü anlamak ve yarını tasarlamak isteyenlere önemli ipuçları veriyor. Koloğlu, dünya arşivlerinde bulduklarını cömertçe paylaşırken...

Şeytanın Al Dediği
Verdiğimiz kararların tamamen bilinçli olduğunu düşünme eğilimindeyiz. Ancak araştırmalar karar ve davranışlarımızın büyük bir kısmında bilinçaltı süreçlerin hâkim olduğunu gösteriyor. Bilinç ve bilinçaltının kavramsal ve tarihi tartışmalarıyla başlayan bu kitap, son bilimsel araştırmalarla insanların aslında etkiye nasıl açık canlılar olduğunu apaçık gösteriyor. "Şeytanın al dediği"ne nasıl ikna olduğumuzu, tüketici davranışları çerçevesinde tane tane açıklayarak, her şüphecinin anlayacağı bir şekilde anlatıyor. Değişen çağın dinamiklerini, insanların girilemeyen, müdahale edilemeyen "son kale"si beynin, bilinçaltı uyaranlarla maniple edilerek nasıl ikna edildiğini bilimsel verilerle ortaya koyuyor. Üstelik "sadece 50 kuruş farkla" ironisiyle isminizi kitabın üstüne yazmaya da fırsat veri...

Siyah Nefes
Hem fantastik hem gerçek bir kasaba ve umut dolu bir aşk... Yolu esrarengiz bir şekilde lanetli bir kasabaya düşen Nil, kendini açmazlarla dolu bir mücadelenin içinde bulur. Bir yandan geri dönmeye çalışırken, bir yandan da karşısına çıkan engelleri aşıp kasabanın kötü kaderini sona erdirmek için uğraşır. Hayatının aşkı Kayra’yı bulmasıyla bu kötülükler diyarı bir masala dönüşmeye başlar... Aşk lanetli kasaba için kurtuluş mudur yoksa yeni bir kaosun habercisi mi? Hiç beklenmedik bir anda, anlaşılmaz bir kazayla kendini lanetli bir kasabada bulan Nil, buradan bir çıkış yolu bulabilecek midir yoksa hayatının aşkına sahip çıkmak için gerçek dünyasından vazgeçip kasaba için mücadele mi edecektir? Gülşah Elikbank bu kitabında yepyeni bir dünya aralıyor ve okurunu aşk, nefret, sevgi, dostluk, a...

Karanlıkta Bolero
"Yolda etrafında yürüyenlere baktı ve gördükleri yüzünden içi burkuldu. Hiçbir zaman onlar gibi hissetmemiş, onlar gibi gülmemiş, onlar gibi sevmemişti..." Hayatında kaybettiği coşkuyu ararken, içindeki keşfedilmemiş alanlara BOLERO’nun melodik sarmallarına tutunarak ulaşan bir psikoloğun karanlık çığlığının hikâyesi. "Benim içimde kalan tek bir duygu var, o da haz... Haz almadığım zamanlarda ise sadece nefes alıyorum..." Karanlıklar onu karşı konulmaz bir şekilde çağırıyordu. Bu karmaşada suç, günah, ahlak kavramları anlamını yitirmişti. Artık bütünüyle vahşi doğasıyla yüzleşmeye hazırdı... Peki ya sen, içindeki karanlıklarla yüzleşmeye hazır mısın?

Telgraftan Tablete
Yirmi birinci yüzyılın ilk yılından bu yana kuşaklar üzerinde çalışıyorum. Bir kuşağı anlamak, bir dönemi anlamaktır. Bir dönemi anladığınızda paradigmanın kıskacına sıkışmaktan kurtulursunuz. Ve sizin gibi olmayanları kendinize ait yargılarla değil, onlara ait gerçeklerle görmeniz mümkün olur. Bu mümkün olduğunda ise dönüşürsünüz. İşte ya da evde… Bir şirket olarak ya da bir birey olarak… Bir kuşağı anlamak, suya atılan taş gibi, etkisi dalga dalga büyüyen, yaşama, geçmişe ve geleceğe dair müthiş bir kavrayış sağlar. Hoşgörü sınırlarınızı genişletir, zamanın ruhuna yaklaştırır ve her adımda yargılayan değil öğrenen olmaya yönlendirir. Çünkü bir Çin atasözünde de söylendiği gibi "Bir kuşağın diktiği ağacın gölgesinde öteki kuşaklar serinler."