
Telgraftan Tablete
Yirmi birinci yüzyılın ilk yılından bu yana kuşaklar üzerinde çalışıyorum. Bir kuşağı anlamak, bir dönemi anlamaktır. Bir dönemi anladığınızda paradigmanın kıskacına sıkışmaktan kurtulursunuz. Ve sizin gibi olmayanları kendinize ait yargılarla değil, onlara ait gerçeklerle görmeniz mümkün olur. Bu mümkün olduğunda ise dönüşürsünüz. İşte ya da evde… Bir şirket olarak ya da bir birey olarak… Bir kuşağı anlamak, suya atılan taş gibi, etkisi dalga dalga büyüyen, yaşama, geçmişe ve geleceğe dair müthiş bir kavrayış sağlar. Hoşgörü sınırlarınızı genişletir, zamanın ruhuna yaklaştırır ve her adımda yargılayan değil öğrenen olmaya yönlendirir. Çünkü bir Çin atasözünde de söylendiği gibi "Bir kuşağın diktiği ağacın gölgesinde öteki kuşaklar serinler."

Pelin Çift İle Gündem Ötesi Kitaplığı (3 Kitap Takım)
1- Ayasofya'nın Gizli TarihiAyasofya’nın sırlarla dolu gizli tarihi ilk kez gözler önüne seriliyor...Ayasofya’nın içindeki gizemli sembollerin anlamı ne?Hangi gizli örgütler Ayasofya’ya izlerini bıraktı? Bu işaretler hangi amaçla mabede kazındı?Ayasofya’nın dehlizleri nerelere uzanıyor?Tapınak Şövalyeleri Ayasofya’yı nasıl hedefine aldı? Ayasofya’da hangi Kutsal Emanetler’i aradı?Mabedi kirletmek adına içinde türlü sapkınlıklar yapanlar kimlerdi?Ayasofya düşmanı Venedikli Dandolo’nun mezarı neden Ayasofya’nın içinde?Fatih Sultan Mehmet, fetih sonrasında kılıç hakkı Ayasofya’da hangi değişiklikleri yaptırdı?Fatih Sultan Mehmet’in Bellini’ye yaptırdığı ünlü tablosu Ayasofya’yla ilgili hangi sırrı saklıyor?İstanbul işgal altındayken “Ayasofya’da haç görmektense onu yıkarım!” diyerek düşmandan...

Yakışıklı Yemekler - Et
Yemeğe bilgelik katmak... Uğur Volkan Uysal’ın 25 yıllık tecrübesinin kitaba bürünmüş hali ve hayata dair birikiminin bir harmanıdır Yakışıklı Yemekler - Et...Tutkulu bir yolda giderken edindikleridir... Başlığı “et” ana duygusu “yakışıklı” olan bu yemeklerden keyif alacak, kendinizi önce kasapta ardından mutfakta bulacaksınız.

Gücüne Gelsin
Güç cesaretsiz, cesaret umutsuz, umut güçsüz var olamaz... Danimarkalı filozof Søren Aabye Kierkegaard’a atfedilen bir anekdot vardır. Bir tiyatroda, kuliste yangın çıkar. Kabarenin emektar palyaçosu seyircileri uyarmaya çalışır ama onlar bunun bir şaka olduğunu sanarak alkışlarlar. Palyaço uyarısını tekrarlar, bu seferki alkış ise daha da büyük olur. Kierkegaard da der ki: "Ben dünyanın sonunun işte böyle geleceğini düşünüyorum, her şeyin bir şaka olduğunu zannedenlerin alkışları arasında..." İşte bu harika anekdottaki uyarı görevi yazıdadır, kitaptadır, okumaktadır, anlamakta, muhakeme etmektedir. Ben de bu güçlü kitabın cesur yazarlarını umut dolu cümleler eşliğinde ve "iyi ki"lerle selamlıyorum. – Uğur Batı Edebiyata gönül vermiş yeni kalemlerin yolculuğuna tanık oluyoruz bu kitapta. H...

Gelecek Geçmişi Şekillendirir
Kaderinin sana dayatıldığını düşünüyorsan geçmişte yaşıyorsundur, kendine ve seni var edene güveniyorsan şimdidesindir... Eğer bir seçim yapmadan her şeyin harika olacağını düşünüyorsan geleceğin sınırsızlığı içinde kaybolmuşsundur. Bu hayatın içinde sonlandıracağın ilk şey, kendine eziyet etmek olsun! Çok satan SIRLAR BOHÇASI ve NİYET DEFTERİ kitaplarının yazarı Meltem Güner, bilgi, ilham, teknik ve uygulamalarla dolu çok yönlü, işlevsel ve kullanışlı bir rehberle gelecekle buluşmak üzere okuyucuları yaşam sahnesine davet ediyor. His ve coşku dolu bir karar verdiğinde, yani geleceği şekillendirmek için bir niyet oluşturduğunda geleceğin bir geçmişi olan bugün de şekillenmeye başlar. Yeni bir gelecek inşa etmek için bütün taşların yer değiştirdiği bu süreci doğru yönetmek, yönlendirmek ve ...

Ben Bir Dahiyim Ama Henüz İlk Senaryomu Yazmadım
Hepimizin hayranlıkla izlediği, adını sinema tarihine yazdırmış o filmlerin senaryoları nasıl yazıldı? Ödüllü senaristlerin doğru yaptığı neydi? Ya da gelin şöyle soralım; iyi senaryo yazmanın bir formülü var mı? Aslına bakarsanız evet bir "formül" var. Bu sihirli bir formül değil; çok çalışmayı, çok okumayı, çok izlemeyi, senaryonun yapısını en iyi şekilde çözmeyi gerektiriyor. İster kendi senaryonuzu yazmak için yola çıkmış olun, ister kendi halinde bir sinema âşığı, bu kitaptaki her detay size heyecan verici kapılar aralayacak. Turgut Yasalar, Ben Bir Dâhiyim Ama Henüz İlk Filmimi Çekmedim kitabıyla yönetmen koltuğundan sesleniyordu, bu kez de senarist kimliğiyle her seviyeden sinemaseverin keyifle okuyacağı bir kitapla karşımızda.

Zor Olsa Da Hayat Devam Ediyor
Sen kimsin? Hangi gizli hazinelere sahipsin? Hayat için bunun bir önemi yok. NE YAPIYORSUN? Başarı sadece hareket halinde olanları sever. Yaşadıklarınızı nasıl tanımlarsanız tanımlayın yanılmış olmazsınız çünkü hayata hangi pencereden bakarsanız bakın, göreceğiniz şey aslında görmek istediğinizdir. Zorluk ve rahatlık... Bu iki boyacı ellerine bir fırça alarak ömrümüzü sırayla boyar. Bugün siyah boyasıyla hayatımızın üstünden geçen zorluk isimli boyacının elindeysek, hiç endişelenmeyin, yakında sıra diğerine de gelecektir. Hayatta sürünenlerden olmamak için mutlaka bu pozitif bakış açısına sahip olmalısınız. Bunun için her şeyin en güzel tarafını ve sizin için faydalı olabilecek en üstün amaçları arayıp bulun! İyimser ile kötümserin arasındaki fark buradadır. Aslında iyimserin iyimser olmas...

Renklerin Yolunda
.Hayallerinin peşinden giden çocukların masalı... Bu masal hayallerinden vazgeçmeyenler için yazılmıştır! Renklerin Yolunda, yedi renkli gökkuşağına ulaşmak için engelleri aşmaktan vazgeçmeyen Mavi Etekli Kız’ın sıra dışı hikâyesidir. Kahramanımız hangi cesaretle koskoca Karanlıklar Kralı’nın karşısına çıkmıştır? Karşısına çıkan hangi engelleri aşmıştır? Her engelle birlikte hangi evrensel erdem öğrenilmiş? Haydi, sen de gel ve maceraya katıl... Evrenin yedi bilgeliğini öğrenmek için seni bekliyoruz! "Renklerin yolunda yürüyecek cesareti bulan bir kız çocuğu hepimizin umudu olacak." Metin Hara "Masalın naif anlatımına karışmış semboller ve göndermeler açısından da dikkatle okunması gereken bir kitap..." Erhan Altunay "Masallarla uyuturdu annem beni... Masal bitince gözlerime uyku mührü ola...

Yarım Kalan Bir Türküdür Sevgi
Fırtına gibi girdi yaşama... Öyle de sürdürdü kısa öyküsünü... Nefes nefese bir serüvendi onunki... Hep asi, hep aykırı, hep âşıktı... Yaşamla yarıştı, çok şey sığdırdı kısa ömrüne... Hapis yattı, acı çekti... Mutlu da oldu... Türk edebiyatının cesur ve güzel kadını Sevgi Soysal’ın sıra dışı kısa yaşamını, belgesel/biyografik roman biçiminde yazan Sevim Kahraman; bize sadece yetkin ve büyük bir yazarı değil, kendisini ülkesine ve topluma karşılıksız adayan bir aydın kuşağının acılarını ve umutlarını da anlatıyor. 12 Mart 1971 faşist darbesine karşı yürütülen o soylu mücadeleye katılmakta bir an bile tereddüt göstermeyen savaşçı bir kadının öyküsü... Ele avuca sığmaz, hınzır, alaycı bir aydının, Sevgi Soysal’ın romanı... Orta sınıf bakışının anlayamayacağı bir tutkuyla yaşama ve aşklarına b...

Sweden
Levent Özçelik İstanbul’da doğdu. Çeşitli gazete ve dergilerde başladığı yayıncılık hayatına Habertürk Gazetesi’nde köşe yazarlığı ile devam ediyor. Dünyanın dört bir yanına seyahat ediyor, fotoğraf çekiyor ve seyahat yazıları yazıyor. “Bir Kış - günü -eğer- ben”, “Paradis”, “Gurbetçiler ve Almanya”, “Instagram Günlüğü” isimli kitapları yayımlandı.Levent Özçelik was born in Istanbul. His long years of experience in journalism and publishing is continued in Habertürk Daily newspaper. In the meantime he travels around the world, takes photographs and writes travel articles. His published works include "On A Winter Day (If) I...", "Paradis", "Gastarbeiter and Germany", "Instagram Journal".

Scotchland
Levent Özçelik İstanbul’da doğdu. Çeşitli gazete ve dergilerde başladığı yayıncılık hayatına Habertürk Gazetesi’nde köşe yazarlığı ile devam ediyor. Dünyanın dört bir yanına seyahat ediyor, fotoğraf çekiyor ve seyahat yazıları yazıyor. "bir kış günü (eğer) ben", "Paradis", "Gurbetçiler ve Almanya", "Instagram Günlüğü" isimli kitapları yayımlandı. Levent Özçelik was born in Istanbul. His long years of experience in journalism and publishing is continued in Habertürk Daily newspaper. In the meantime he travels around the world, takes photographs and writes travel articles. His published works include "On A Winter Day (If) I...", "Paradis", "Gastarbeiter and Germany", "Instagram Journal".

Propaganda Bir Diktatörün Otopsisi
Propaganda, Hitler’in emrine amade olan Hugo Boss ve Porsche gibi meşhur markalardan, Türk Nazilere uzanan ilginç hikâyesini anlatırken; onu var eden toplumsal ve tarihsel koşulların detaylı bir fotoğrafını çekiyor. Devletlerin propagandayla; gerçekliği yeniden kurgulayarak, algıyı eğip bükerek, gerçeklikle ilişkimizi kopararak büyük felaketleri nasıl hazırladığının ipuçlarını veriyor. Şimdi ona bakan herkes, tarihin yüz karası bir kanlı katili kınıyor. Halbuki bir Tek Adam, asla tek bir adam değildir. Erdinç Yücel, Hitler’in diktatörlük yolundaki adımlarını tek tek gösteriyor. Bu adımlara eşlik eden yöneticileri, uluslararası işbirlikçi liderleri, iş adamlarını, İkinci Dünya Savaşı’nın atmosferini atlamayarak anlatıyor. Önce koşulsuz bir kabulle alkışladığı diktatörü, mahvolduktan sonra r...

50 Maddede Göbeklitepe ve Sırları
Göbeklitepe en eski mabet miydi? İnsanlığın doğduğu yer burası mıydı? İlk alfabe burada mı yazıldı? Dünyanın öteki anıt yapılarından niçin daha önemli? Dikilitaşlar uzaylıları yansıtıyor olabilir mi? İlluminati ile ilgisi var mı? Yüzyılın en büyük arkeolojik keşiflerinden biri, insan aklının anlamakta zorlanacağı kadar olağanüstü bir yer. Doğan Satmış, tıpkı Mısır Piramitleri gibi, bir gün yeryüzündeki herkes tarafından bilinecek ve dünyanın en önemli seyahat noktalarından biri olacak Göbeklitepe’ye dair merak edilen tüm soruları yanıtlıyor.

Beat Kuşağı
Beat Kuşağı, Beat hareketinin kendisi kadar enerjik çizgilerle tekrar hayata dönüyor. Çizgi roman efsanesi Harvey Pekar’ın anlattığı ve sıkça birlikte çalıştığı Ed Piskor’un çizdiği bu kitabın içinde feminist çizgi romancı Trina Robbins ve MAD dergisinden Peter Kuper gibi daha birçok önemli isim yer alıyor. Beat Kuşağı, bizi ana akım Amerikan konformistliği ve muhafazakarlığı ile yüzleşen bir döneme doğru vahşi bir yolculuğa çıkarıyor. Bu kuşak, köksüzlükleri, agresif bağımlılıkları, sarsıcı yaratıcılıkları ve deneysellikleriyle tanınıyor. 40’ların sonu 50’lerin başında, New York ve San Francisco çevresinde takılan birkaç arkadaşın etrafında başlayan bir akım, edebi bir patlamanın temellerini attı. Amfetamin yüklü Kerouac, Ginsberg ve Burroughs’un tuhaflıklarından, Jay DeFeo’nun dağınık st...

Güçsüz Düşmezsen Hayat Güzeldir
20. Yüzyılın En İyi 100 Çizgi Romanından Biri -Comics Journal- Ignatz Çizgi Roman Ödülleri - En İyi Çizgi Roman Albümü Seth, modern yaşamın sevinçlerini kabul etmeyi reddeden; geçmiş bir zamana özlem duyan, zamanın ötesinde bir çizer. Bu kitapta bizi kendi dünyasına; çizgi ve hikayesiyle zamanda yolculuğa çıkarıyor. Çizgileriyle birlikte açılan portaldan içeri giriyor ve şehri, kuşları, ağaçları, binaları hissediyoruz. Seth, herhangi bir sahnedeki en önemli görüntünün ne olması gerektiğini çok iyi biliyor ve bunu iç görüsüyle çok iyi birleştiriyor. 1940’lardan beri unutulmuş bir New Yorker karikatüristinin izini sürdüğü bu yolculukta, bizi de öz-keşif yolculuğuna çıkarıyor. Bu keşifle, iyi bir hayatın basit yaşanması gerektiğini çok güzel bir dille anlatıyor.

Uykusuz Anne Kalmasın
Her çocuk uyur... Uyku, yaşamsal bir ihtiyaçtır, özellikle de bebekler ve çocuklar için... En az beslenmek kadar ihmal edilmemesi, özenle üzerinde durulması gereken ve gelişimi destekleyen bir faktördür. Peki ama kendi kendine uykuya dalmayan bebekler uyumakta zorlandığında ne olur? Ya da anne ve babalar, çocuklarının uyku düzenini bir türlü kuramıyorlarsa, sorun nedir? İşte tam da bu noktada başlayan "Benim çocuğum neden uyumuyor?" feryatları, ebeveyn açısından ailevi bir kaosa dönüşür. "Her çocuk uyur, paniklemeyin" diyen pedagog Tansu Oskay’ın kaleme aldığı Uykusuz Anne Kalmasın–Ağlatmadan Uyku Eğitimi annelerin kâbusa dönüşen "Çocuğum uyumuyor!" kaygılarını pozitif ebeveynlik yaklaşımıyla kolayca gideriyor. Türkiye’de pedagoji alanındaki ilk ağlatmadan uyku eğitimi kitabı olan bu çalış...

Bırak Olsun
Hayatın karmaşası ve yoğunluğu içinde sürüklenirken, çoğu zaman bazı şeyleri oluruna bırakmak zorunda kalmışsınızdır mutlaka. Ama içdünyanızda olup bitenleri en son ne zaman oluruna bıraktınız? İnsanın içdünyası her zaman kontrol etmek ve güvende olmak ister. Onu oluruna bırakmak çok da kolay değildir. Dışarıdaki kaos ne yazık ki endişeleri, korkuları, stresi, öfkeyi ve acıyı besliyor. Böylece insan zihni bu olumsuz duyguların tetiklemesiyle, negatif yönde çalışarak negatif sonuçlar üretmeye başlıyor. Oysa Doğu felsefesinin de işaret ettiği gibi: "İnsan iki zihinle bir hedefe ulaşamaz..." İşte tam da bu yüzden içdünyanızda olup bitenleri oluruna bırakmanın zamanı. Koşullanmış zihnin etkisinden çıkarak, kalbinize zaman ve mekân ötesinden gelen güç ve bilgelikle yeni bir yaşam başlatmaya haz...

Kırmızı Odadan Hikayeler
Kırmızı antika şamdan konuşmaya başlarsa ne olur? Sevginin en saf halini hayal etmek nasıl hissettirir? Bir ezgiyle aşkı bulmak sizi nasıl bir yolculuğa çıkarır? Bir detayı izlemek aşkı karşımıza çıkarır mı? Bağlar, hiç bitmesin istenilen heyecanlar, rutinler, hayaller, yaşanmamış tatlı bir anıya dönüşenler... Aşka dair en başından beri bize ait olduğunu düşündüğümüz pek çok şeyi, aşkın türlü hallerini alegorik anlatımıyla farklı formlarda yeniden kurarak anlatan Alper Saldıran, bu kez kırmızı odadan sesleniyor ve bizleri kendi iç odalarında aşkın peşinde bir yolculuğa çıkarıyor.

Gizemlerle Dolu Salgınlar Tarihi
Salgınlar, insanlık tarihinde çok büyük rol oynamış, hatta çoğu ülkenin kaderini bile değiştirmiş, tarihin akışını bir taraftan alıp başka bir tarafa yöneltmiştir. Kuşkusuz her salgının insan eliyle çıkartıldığını söylemek mümkün değil ama salgın sürecini kimlerin nasıl yönettiğine, bu süreçten kimlerin nasıl güçlenerek çıktığına bakmak çok ama çok önemli... Bu yüzden Corona virüsün de kimler tarafından ya da hangi yoldan çıktığından ziyade bu salgını kimlerin nasıl kullandığı üzerinde durmak daha akılcı bir seçim olur. Örneğin Batı dünyasını Ortaçağ boyunca kasıp kavuran veba salgını, Moğollar tarafından İtalya’ya bilinçli olarak bulaştırılmıştı. Veba hastalığı taşıyan cesetlerin mancınıklarla İtalya’ya fırlatılması, bir tür biyolojik silah kullanımıdır aslında. Dünya hemen hemen her döne...

Vakitsiz Kaybedenler
Ya zihnimiz bize kullanmayalım diye verildiyse! Ruh uçar, zihin çalışır, beden sürünür. Kuş ruhtur, karınca zihin, solucan beden... Ya sen? Toprağın altında sürünen solucan mısın, yerde gezinen karınca mı, yoksa havada uçan bir kuş mu? Belki de ayakta uyuyan bir insansın, ya da her şeyi Yaratan’sın. Uyan artık! Ve kim olduğunu hatırla... Albert Karako, Kuledibi’nde başlayan hayat yolculuğunu Alper Karaköy olarak devam ettirmek zorunda kaldığında geçmişini sorgulayacak ve bir gün başına gelen bir olay yüzünden tüm yaşamı değişerek vakitsiz kaybedenlerden olacaktı.

Devrim Erbil'de Öz'ün Ritmi T/öz
"Kavramın zihinde, nesnesinin ise zihnin dışında yer alması, kavramlar ile imledikleri arasında tam bir örtüşme olmasını önler. Yaşamı zihnimize düşürmeye yönelik her girişim, çaresiz yenik bir tasarıdır. Varoluş gereği yaşamı tam olarak kavrayamayız. Kavranılamayanı dile getiremeyiz; fakat resmedebilir miyiz? Erbil’in resimleri, bu soruyu olumlu yanıtlar. Ressam, yaşamın kavrayamadığımız öz’ünde, kendisini duyularımızdan gizleyen bir görünmeyenin var olduğu kanısındadır: ritim. Günlük yaşamda kendisini gözlere kapatan öz’ün ritmi, Erbil’in resmiyle birlikte görsel bir dile tercüme edilir. Görüngüler dünyasında görüntüsü olmayan ritim, Erbil’in aşkın betimlemesinde görüntü haline gelir ve izleyicilerin ortak aklı bunu tanır. İzleyici, kendisinde var olduğunu bilmediği yepyeni bir alana açı...