
Denize Düşen Yalana Sarılır
DÜNYA DÖNDÜKÇE YALANLAR DA İNSANLAR ARASINDA DÖNMEYE DEVAM EDECEKTİR AMA UNUTMA Kİ KARŞILAŞTIĞIN YALANLAR KADERİN DEĞİLDİR. Gerçekliğin giderek bir ütopyaya dönüştüğü çağımızda, hakikat artık en kıymetli kazanım sayılıyor. Ne var ki hangisi gerçek, hangisi yalan hepsi birbirine karışmış durumda. Yalanlarla gerçekler arasında ayrım yapmak giderek zorlaştı artık. Sayısız yalanla çevrili hayatlarımızda neredeyse doğruyu söyleyenin ya da gösterenin kırk yıl kölesi olmaya hazır durumdayız. Yaşam içinde savrulup giderken birçok yalanla karşı karşıya kalırız. Bazen deliler gibi âşık olduğumuz partnerimizden duyarız bu yalanları, bazen de en yakın aile bireylerimizden. Kimi zaman dost sandığımız kişilerden, kimi zaman da arkadaşlarımızdan... Bazen de kendi kendimize söylediğimiz yalanlara takılıp ...

Sakın Günlüğümü Okuma
Zekâsı ve çalışkanlığı sayesinde kendi kaderini yazdığına inanan genç bir adam, Bora. Bora’nın kariyerine destek ve kusursuz bir eş olmayı kendine iş edinmiş bir genç kadın, Eda. Hayatın kontrolünün ellerinde olmadığını gösteren bir felaket. Sorduğu sorularla şüphelinin sadece verdiği bilgileri değil, tüm kişiliğini sorgulayan tecrübeli bir başkomiser. Eda, bilge kayınbiraderi, despot kayınvalidesi, yetersiz psikiyatrı, sessiz annesi, patavatsız arkadaşları, umutsuzca dost olmaya çalıştığı komşuları ve zayıflığından faydalanmak isteyen beklenmedik düşmanlar arasında geçen birkaç ay boyunca yaşadıklarını günlüğüne kaydetti. Bora’nın hayatını tekrar düzene sokacak cevaplar Eda’nın gizemli bir şekilde kaybolan günlüğünde gizli. Ayça Warner’dan heyecan dolu bir polisiye.

Şeytan Terapiste Gittiğinde
"Şeytanın en büyük hilesi, bizi var olmadığına inandırmasıdır." – Charles Baudelaire * Yeryüzüne sürgün edilen asi bir melekti Azazel. Dünya’ya "düştükten" sonra artık tek bir amacı vardı: Cennetin kötü bir kopyası olarak gördüğü bu mavi gezegeni kötülüğe boğmak. Evinden kovulmasına sebep olan insanı ve ona dair var olan her şeyi yok etmeye ant içen şeytan, yeryüzünde binlerce yıl kötülüğün kaynağı olur. Fakat 20. yüzyılın başında işler tersine döner ve Azazel hâkimiyetini kaybetmeye başlar. Zira insanın kötülük için artık ona ihtiyacı kalmamıştır. Tüm yaratılanların üstünde sayılan insan, kötülükte de şeytanı geçer ve onu işsiz bırakır. Varlığını sorgulamaya başlayan Azazel, çaresiz tarihin gelmiş geçmiş en ünlü terapistlerinin kapısına gider. Freud’dan Jung’a, Frankl’dan Fromm’a birçok e...

Firmalarda Kredi Analizi
Firmalarda Kredi Analizi kitabında, kredi değerlendirme faaliyeti ile ilgilenen, başta bankacılar, kreditörler, kredi derecelendirme kuruluşları, mali analiz çalışması yapanlar olmak üzere bu konulara ilgi duyan her türlü kesime, teori ve pratiği birleştirerek nasıl etkin, hatasız ve hızlı analiz yapılabileceğinin teknikleri anlatılmaktadır. Firmaların mali tabloları incelenirken, yapılan bilanço makyajları ve bunların nasıl anlaşılacağı, aktarma ve arındırma çalışmalarından sonra ortaya çıkan mali tabloların nasıl yorumlanması gerektiği, kredi ihtiyacının nasıl ortaya çıkarılacağı ve bu ihtiyacın nasıl kredilendirilmesi gerektiği ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Kredi değerlendirmede kantitatif ve kalitatif tekniklerin nasıl uygulanacağının anlatılmasının yanı sıra, aynı zamanda farklı ö...

İkinci Vatan
1967 yılında hiç paraları yokken Amerika’nın kapısını çalan Tansu ve Özer Uçuran Çiller, nasıl oldu da ABD’de dolar milyoneri oldular? Tansu Çiller, Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olduğunda aslında Amerikan vatandaşı mıydı? ABD pasaportu taşıyor muydu? Daha da önemlisi, hayatının sonuna kadar Amerika’nın çıkarlarını dünyanın dört bir yanında koruyacağına dair elini kalbinin üzerine koyup yemin etmiş miydi? İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’in ileri sürdüğü gibi, CIA’den maaş alan bir ajan mıydı? Gazeteci yazar Turan Yavuz’un kaleme aldığı bu kitap, bir dönemin Türkiye siyaset sahnesine damgasını vurmuş olan Tansu Çiller’in siyasi arenada yaptıkları ve yapmadıklarından çok, Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkisinin hikâyesidir.

Sıfır
Hayatın senin için ayarladığı randevudan habersiz, "Bana bir şey olmaz!" der ve hızla gidersin ya hani dünyanın dikine... Öyle gidiyorum işte! Neyin peşindeyim, bilmiyorum! "Her nerede değilsem, orada mutlu olacakmışım gibi geliyor" diyen Baudelaire gibi, sıkıştığım yerde bunaldım ve artık olmadığım yeri mi merak ediyorum? Peponi! Burada, "hatalarıyla bütünlüğü yakalayabilen bir insan" olduğum duygusu hâkim. Hayatıma dair ne varsa bilindiğini, anlaşıldığımı ve en önemlisi yargılanmadığımı hissediyorum. Bu, kendimle barışık olma halimin en zirve noktası. Burada Einstein var; Steve Jobs, Benjamin Button, Andy Warhol var... Yetm

Hikmet Anıl Öztekin 6 Kitap Set İmzalı
Fesleğen Elif Gibi Sevmek 1 Elif Gibi Sevmek 2 Eyvallah 1 Eyvallah 2 İbni Sina – Hiç Kimse Görmek İstemeyen Biri Kadar Kör Olamaz

Avcıların Üç Günü
TARİHİN KIRILDIĞI ÜÇ GÜN... Türkiye, geleceğinin belirsiz olduğu bir alacakaranlık kuşağına nasıl geldi? Batı’yı yakalayan bir ülke, nasıl oldu da yeniden ortaçağ karanlığına sürüklenmeye başladı? Cumhuriyet, ilk olarak nasıl ve ne zaman kırıldı? Harbiye ve Mülkiye, medreseye nasıl yenildi? Bugün, her şey farklı olabilir miydi? Türkiye’nin bugününü belirleyen dönüşüm, yakın tarihin kısa ve dramatik kader kesitine, o üç güne sığdırılabilir mi? Sevim Kahraman elinizdeki belgesel romanında bunu başarıyor.. "Yön" hareketinin kurucu lideri, yaman entelektüel Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, sosyalist hareketin tarihsel önderleri Mihri Belli, Hikmet Kıvılcımlı, devrimci-cumhuriyetçi askerler Cemal Madanoğlu, Celil Gürkan... Dönenler: Muhsin Batur, Faruk Gürler... Karşıdakiler: Cevdet Sunay, Memduh ...

Ezoterik Astroloji
ASTROLOJİ, İNSANLIĞIN KADİM BİLGİSİNİN BİR PARÇASIDIR. Astrolojiye karşı duyulan merak gün geçtikçe daha da artıyor. Astroloji artık internet sütunlarının ya da görsel medyanın bir eğlence unsuru olmaktan çıkarak büyük kitleler tarafından ciddi bir "bilim" dalı olarak ele alınıp inceleniyor. Yakın zamana kadar "fal" küçümsemesiyle ötelenen astroloji artık seçkin bir disiplin olarak kabul ediliyor. Kökenine olan ilgi de giderek büyüyor. Astrolojinin kökenine baktığımızda bütün gözlem ve hesaplamaların dışında büyük bir ezoterik bilgi ile karşılaşıyoruz. Astroloji hakkında az da olsa bilgisi olanların, ezoterik astrolojiye kolay bir giriş yapmaları ve temel prensipleri öğrenmeleri amacıyla yazılan bu kitapta Oğuzhan Ceyhan sizi bilgi dolu bir geziye çıkartıyor.

Köle Devrimci - Sultangaliyev
Ben sadece Ekim Devrimi sırasında kendimi özgür hissedebildim. Ben köle olamam... Bir devrimci olarak yoluma devam etmek ve böyle ölmek istiyorum. – Sultangaliyev Gerçekten ben kimim? Bir komünist, bir devrimci mi? Yoksa siyasi şantajcı, maceracı ve provokatör mü? Bir karşıdevrimci mi? Tüm yaşantımı kafamda canlandırıyor ve görüyorum ki ben bir devrimci, bir komünist olmuşum. Beni hayatın ta kendisi doğurmuş; kölelik, ağır zulüm ve asırlık yoksulluk doğurmuş. Ben, ezilen bir halkın ezilenlerinin oğluyum. Evet... Ben devrimciyim... Fakat köle bir devrimci. Bunu hep fark ediyordum ve hiçbir zaman kendimden memnun değildim. Fikirlerim, duygularım ve isteklerim vardı, fakat iradem her zaman yeterli değildi. Bu bakımdan, aşağıdaki mısraları yazmış olan eski Fars şairine benziyordum: "Hayatım bo...

Babam İçin
"Babam bana hayatımın en güzel hediyesini verdi, bana inandı." Sıra dışı yetiştirme tarzıyla, oğlunu antrenör gibi hayata hazırlayan bir baba ile babasının hayalini gerçekleştirmek için hiçbir mücadeleden kaçınmayan İzzet Pinto’nun hikâyesini okurken kimi zaman duygulanacak, kimi zaman hayrete düşeceksiniz. Hatta zaman zaman onun adına yorulup pes etmesini bile isteyeceksiniz. Onun Bangkok’taki işportacılık günlerinden, Türk dizilerini dünyaya açarak sektörde yılın adamı seçilmesine kadar uzanan inişli çıkışlı öyküsünde büyüleyici bir azmin ne mucizeler yaratabildiğine tanıklık edeceksiniz. "İflah olmaz seri girişimci, çalışkan, iyimser, cesur, pes etmeyen İzzet’in ilham veren nefes kesici hikâyesi! Şans kapısını çalsın diye her imkânı gören, değerlendiren, hiç yılmayan ve en önemlisi aile...

Prematüre Bebek Bakımı
Zordur "prematüre ailesi" olmak... Henüz evdeki odası hazır değilken gelen o mini minnacık canı camlar arkasına koyarlar yeni odası niyetine. Siz ömrünüzü vermeye hazırken, "Dokunursam zarar verir miyim?" endişesiyle bir güzel haber için hemşirelerin gözüne bakar durursunuz. Çok dile getirmeseniz de, "Acaba ben bir hata mı yaptım? Neden hazır değilken geldi dünyaya?" diyerek içten içe kendinizi yersiniz. Her nefesiniz dua olur. Yalnızlık hissi sarar, sadece siz ve eşiniz vardır bu kadar korkan sonraki günün getireceklerinden. İşte İnci’nin kitabı, bu yalnızlığında anne babalara bir nefes, bir dua gibi. İyi ki yazdın bu kitabı İnciciğim, eline, yüreğine sağlık... -30. haftada doğan Duru’nun annesi Seçil Fida- Anne babalığa doğru umutlu bir yolculuk başlar her gebelikte. Dokuz ay sürmesi bek...

Görünmez Krallık 3 - Başka Dünyalarda
Direnişin Yolu Galaksinin en karanlık derinliklerine kaçan Grix, Vess ve Sundog mürettebatın geri kalanı yeni ortaya çıkan bir Hiç kolu tarafından alıkonuldular ve şimdi, Dönüşü Olmayan Nokta ile yüzleşmek zorundalar. Kaçış imkânsız olduğunda ise tek seçenek, devrim olur. Ama devrim ağları ilmek ilmek örülürken, Yeniden Doğuş Kardeşliği’nin akla hayale gelmeyen planları ortaya çıktı. Kime güvencekler? Vess, yıkımı mı seçecek… aşkı mı? Ve Grix, her şeye rağmen imkânsızı deneyecek mi? Eisner ödüllü bilim kurgu efsanesinin sonu!

Mahalle
"Her şey Aysel’in bir gün ansızın ortadan kaybolmasıyla başladı. Daha yakın zamanda bir pazar sabahı erkenden gelmiş, her zaman olduğu gibi sokağa bakan camın kenarındaki iki kişilik küçük masaya oturmuş, tek kişilik kahvaltı tabağı sipariş etmişti. Huyunu –belki de huysuzluğunu demek lazım– bildiğimden, hiç ilişmeden dükkânın açık bar gibi restore ettirdiğimiz, konuklarımızın mutfağımızda çalışırken bizi, bizim de mutfaktan onları görebildiğimiz bölümünden gözucuyla izlemiştim onu. Henüz o kadar erkendi ki dükkânda izleyecek başka hiçbir şey ya da hiç kimse yoktu zaten." İstanbul’un en kendine özgü semtlerinden biri Kuzguncuk... Burada, en güzel lezzetlerin insanların derdine şifa olduğu "Mahalle" isimli bir mekân... Bu tatların ustası, insanların dertlerinin dinleyicisi ve mekânın sahibi...

Münafık
"MÜMİN DİNİ UĞRUNA MALINI, MÜNAFIK İSE MALI UĞRUNA DİNİNİ FEDA EDER." Münafık denen kâfir görünürde imanlıdır; ama gizli olan gönül yuvasında kâfirdir. Münafık insan, bir kapıdan imana, öbür kapıdan inkâra girer, imanla inkâr arasında mekik dokur. Münafık insan toplum siyasetinin, sosyal ahlakının, hukukunun, kültürünün, maneviyatının altında tüneller açar. Siyasetin, ahlakın, kültürün, hukukun köklerini kemirip kurutur. Tıpkı bir tarlafaresi gibi... Münafık kendisini yüzüne kalkan edinir, perde edinir ve gerçek niyetinin düşmanlığını o kabuğun arkasında saklar. Tıpkı kendini kabuğunun arkasında saklayan yara gibi... Yaranın kabuğunu kaldırınca yaradan cerahat veya kan akar. Münafığın arkasında saklandığı perdeyi kaldırınca da onun irin ve kan olan niyeti akar. "İkili oynayan" münafıkların...

Rağmen 5 - Rakı
Annesine olan borcunu ödemek için babasının ölümüne üzülemeyenlerin, küçücük bir odaya kalabalık bir masayı sığdıranların, kızının sözünü dinleyerek yolunu bulan annelerin, kalbinin varlığından bihaber yaşarken aniden fark edenlerin, kepenkleri kapanana kadar içinde terapi seansları yapılan meyhanelerin, ilk karşılaşmada "Seninle nasıl da mutluyduk…" diye iç geçiren mutsuzların, hayatlarının kara kedisinden bir türlü kaçamayanların, sevdiği şarkının gelmeyen nakaratını bekleyenlerin, içmeyi babasından öğrenmeyenlerin, ölemeyenlerin hikâyeleri… Burada. Şerefe! Bu kitabın telif geliri Derin Yoksulluk Ağı’na bağışlanacaktır.

Korku Toplumu - Türkiye Bu Duruma Nasıl Geldi?
Türkiye bir zamanların yükselen yıldızıydı. Ancak son 20 yılda hemen her alanda geriledi. Tüm ekonomik göstergeler düşmeye başladı. Eğitimden sağlığa, yargıdan yasamaya her alanda ivme kaybetti. Eskiden yabancılar gelmek isterdi, şimdi yerliler kaçmak istiyor. Ülkenin artık o ayrıcalıklı, demokratik, laik, Müslüman ülke olmadığına dair şüpheler var. Komşularıyla anlaşmazlıkları olan, kavgacı bir imaja sahip. Dünya gözünde, demokrasi liginden düşen koskoca bir "gazeteci hapishanesi". Gazeteci yazar Doğan Satmış bu kitabında "İnsanların konuşmaktan korktuğu noktaya nasıl gelindiği ve ülke her alanda gerilerken ‘korku toplumu’nun nasıl oluştuğu" önermelerini derinlemesine inceliyor. Son 20 yılın hatalarından ders çıkarabilecek miyiz? Hedef, Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyetler seviyesi. ...

Sevgiyi Sürdürme Sanatı
Her çift kendi ilişkisinin uzmanıdır. Hayat yolunu tek başımıza adımlamayız, bu yolda bize sevdiğimiz insan da eşlik eder. Peki hayatımızın temelini oluşturan ilişkimiz için ne kadar emek veririz? Sevdiğimiz insanın duygularını, ilişkimizin gereksinim duyduğu ihtiyaçları fark edebilir miyiz? Her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de yeni çağ yeni çözümler gerektirir. Şimdiye dek sevgiye dair öğrendiklerinizi yeniden gözden geçirmeye, yeni önerileri hayatınıza katarken eskilerin değerini hatırlamaya hazır mısınız? Prof. Dr. Alfons Vansteenwegen ve Psikolog-Psikoterapist Emel İşci, Sevgiyi Sürdürme Sanatı kitabında ilişki yolunda tökezleyen binlerce çifte yardımcı olmuş kullanışlı ve mucizevi öneriler sunuyor. İlişkinizde ihtiyaç duyduğunuz değişimi gerçekleştirmek için gerçek hayattan örneklerle...

Kırmızı Köşk'ün Esrarı
"Akıllara hayret verecek derecede harikulade vakalar, dünyada misali görülmemiş inceliklerle dolu, şeytani zekâların bütün kuvvetleriyle birbirleriyle çarpıştığı cinayetlere sahne milli romandır." Anadolu yakasında bir köşk! Güzel, asil ve gizemli: Kırmızı Köşk! İzmirli bir tüccarın eline geçmesiyle birbirini takip eden bir sürü olay patlak veriyor. Cinayetler, hırsızlıklar, işi cinlere, perilere kadar götüren gizemli hadiseler... Bütün bunları aydınlığa kavuşturmak üzere vakayı üzerine alan Müddeiumumi Muavini Hüseyin Macit kendini bambaşka hikâyelerin içinde bulur. Olay giderek karmaşık bir hal alırken hikâyeye tanıdık bir sima dahil olur: Sherlock Holmes! Kırmızı Köşk’ün Esrarı, Harf Devrimi’nden hemen önce, belki de Arap harfleriyle yayımlanmış en son polisiye romanlardan biri. Oldukça...

Bu İşler İnce İşler
"HER ŞEY CİNSELLİĞİN SONUCUDUR." Kovalanınca kaçan mı oldun? Yoksa hep kaçanı mı kovaladın? Aşkına her zaman karşılık bulabildin mi? Yoksa hâlâ arıyor musun? Sence boyu mu önemli yoksa işlevi mi? Peki senin fantezin hangisi? Bad boy mu yoksa player erkek mi? Malum bu işler ince işler. Öyle uluorta herkesle konuşulmaz ama herkesi ilgilendirir. Burada dertleri değil, çözümleri tartışıyoruz. Bilimden faydalanıyor ama duygularımızın da sesini dinliyoruz. Hayır utanmıyoruz çünkü dürüstüz. Ayrıca hiç de ayıp değil gayet eğlenceli...

İnsomnia Cafe
Dünyanın sayılı antika kitap eksperlerinden olan Peter Kolinsky, prestijli bir müzayede evinde çalışacak kadar yükselmiştir. Karaborsacıların da ilgisini çekmeye başlayan Kolinsky, hapishanenin kapısından dönmüştür. Şimdi ise küçük bir apartmanda yalnız bir hayat sürüp, nefret ettiği bir işte çalışmaya başlamıştır. Bir gece kahve içmek üzere gittiği Insomnia Café’de, Angela ile tanıştıktan sonra her şey değişir. Angela, ona kayıp bir kütüphanenin kapılarını açar. Orada ünlü yazarların henüz yazmadıkları kitaplar, raflarda durmaktadır… Perker’in muazzam bir şekilde dengelediği siyah ve beyazın harmonisi, kitabı anlayamadığınız şekilde bir arada tutuyor. Karakterlerini o kadar iyi ve tutarlı bir şekilde kurguluyor ki şehrin tuhaf, döküntü ve kirli havasıyla müthiş bir uyum sağlıyor…-Publishe...

Ortam 5
En telmaşa adam: Ortam, Penguen ve Uykusuz dergilerinin usta çizeri Sönmez Karakurt’un yarattığı efsane bir karakter. Bunalımlar ve çaresizlikler dünyasının efendisi, görkemli bir kaybeden, ibretlik bir anti kahraman. Her sayfası muhteşem tespitlerle ve detaylarla dolu maceraları bu seride bir araya geliyor.