
Hayat Cesurlara Torpil Geçer - Özel Baskı
Hayat sadece yola çıkmayı göze alanları kahramanlaştırır... Yıldırım aynı yere iki kere düşer mi? Düşer… İki kere de düşer, üç kere de. Yeter ki yağmurun altında durmaya cesaret et. Öfkeyle, rekabetle, küçümsemeyle, eleştiriyle ve yargıyla dolu konforlu alanını terk edebilmeyi başardığında hazır olduğun seni bulur. Unutma ki, aradığın da seni arıyor. Yaşamının dümeni kendi ellerinde… Kalbinin rehberliğini kimsenin karanlık kuyularında yitirme. Uçurumlar, dümeni kıracağın rotayı verirler sana. İhtiyacın olan tek şey cesaret… Yola çıkmaya, yağmurda ıslanmaya, kahraman olmaya cesaret et…

Her Şey Hakikati Görmekle Başlar
Evrenin ilahi düzeniyle birlikte, doğadaki her canlı kendi tekâmül sürecinde yaratıcısına doğru muhteşem bir uyum içerisinde ilerler. Bu canlılar içerisinde bir tek insanoğlu, sistemi kontrol edebilme arzusuyla, tekâmül süreçlerinin dışına çıkmaya başladı. Farkında olmadan, sınırlı dünya ömrümüzde Allah hakikatinden uzaklaşıp korkularımızla dünyalıklara tutunmaya başladık. Hak ile batıl birbirine karışırken, zihinlerimiz de karışmaya başladı! Dikkatimiz nerede dağıldı? Yıllardır nerelerde oyalandık? Ruhlarımızı yaratıcımıza ulaştırmaya çalışırken, şeytanın hileleriyle ne zaman yoldan çıktık? Zihin sürekli bir illüzyon içerisinde, çocukken ekilenler, büyürken edindiğimiz tecrübeler, subliminal mesajlarla bilinçaltımıza sokulmaya çalışılan yönlendirme teknikleri. Başkalarının zihnindeki tele...

Emine Hanım'ın Romanı
Değersizleştirilen hayatların savunucusu, çağımızın önemli çizerlerinden Aslı Alpar, Emine Hanım’ın hayatını çizgilerle anlatıyor. 1922 doğumlu, İstanbullu, zengin bir ailenin kızı Emine Hanım. Ahlak bekçisi babası tarafından okul ile ilişiği kesilen, ardından evden devam eden eğitim hakkı da elinden alınan, sevdiceği ile bir hayat kurmasına izin verilmeyen, yaşadığı dönemde kıymetli sayılan "subay karısı" unvanının gölgesine tenezzül etmeyen, "ayıp" kabul edilen ruhsal sorunlarını yapayalnız göğüsleyen, her yaşında biraz daha içine kapanan, kaybolan, izleri silinen Emine Hanım’ın hayatını anlatan bu kitap, tıpkı bir aile albümü gibi kalabalık bir günde olmasa da yalnız hissettiğiniz her anda raftan indirip almaya, okumaya ve görmeye değer bir hikâye sunuyor.

Hayvanların Duygusal Dünyası
Sahip olduğumuz duygular bize atalarımızdan armağandır. Hayvanlar da benzer duygulara sahiptir. Peki tüm hayvanlar aynı şeyleri mi hissederler? Araştırmalar gösteriyor ki fareler sadece empatik kemirgenler değil, aynı zamanda eğlenceyi seven canlılardır. Bir fil kalın derisinin altında hassas bir kalp taşır. Zevk düşkünü iguanalar, mizah duygusu olan atlar, âşık balinalar, travma sonrası stres bozukluğu yaşayan filler, yas tutan susamurları, acı çekmekte olan eşekler, kızgın babunlar, duygusal balıklara dair hikâyeler okumaya hazır mısınız? Otuz yılı aşkın bir süredir hayvanların tutkularını ve hayvani erdemlerini inceleyen ödüllü bilimadamı Biyoloji Profesörü Marc Bekoff’un, çeşitli türlerin sosyal iletişimini incelediği bu önemli kitap, hayvanların zengin bir duygusal dünyası olduğunun i...

Yok Etme Planı
Yaşam mı kazanacak yoksa ölüm mü? Ekseni kayan bir dünya! Aşk yok, sevgi yok, çalışma düzeni yok, yolculuklar yok, yiyecek ekmek yok, hatta yaşam bile yok. Doktorlar hastaneleri dolduran binlerce kişiyi yaşatmaktan vazgeçmişler! Çünkü yıllar boyu öğrendikleri bilgiler artık hayat kurtarmaya yetmiyor! Yaptıkları tek şey ölümlerin daha az acılı olması, tek çabaları bu. İnsanlık bitmiş durumda. Kimse yarına çıkıp çıkamayacağını bilmiyor. Bu salgının çaresi yok! Çünkü doğa kaynaklı değil, teknolojiyi kullanan insanlar tarafından yapılmış sanal bir salgın. Bencil bir şekilde sırf kendileri için yeni bir dünya kurmak isteyenler, sadece kendi âlemlerinde yaşamak isteyenler seri katillerden farksız. Ama bi

Kutsal Kitap'ın Yorumu
Sir Isaac Newton, Batı’nın Bilim-Kültür-Uygarlık ekseninde yer alan önemli bir kişidir. Türkiye, Batı dünyası ile kendi axiologic (değerler sistemi) yapısını koruyarak ve geliştirerek buluşmak ve bunların arasından evrensellik özelliği taşıyan unsurları benimsemek ve gündelik hayata uygulamak arzusunu yaklaşık iki yüz yıldır ortaya koymuştur. İşte bu amaca hizmet edebilmek için Batı’nın Bilim ve Kültür dünyasında değerli bir yere ve haklı bir üne sahip olan Sir Isaac Newton’un bu çok az bilinen kitabını ilk kez Türkçeye kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Aytunç Altındal

No Encounter Is By Chance
Fate does not give up on people. We are the decision-makers, the ones who shape our own fate. As one looks back, they may notice experiences where they do things they thought they would never do, put up with things they said they would never tolerate, or even fall in love with someone they thought they would never love. We might have been in situations where we thought we could not leave, but instead were able to walk away from; we might have days we felt like dying but still lived through. With every challenge overcome, we come closer to understanding our inner self. * * * A sufi went on a seven-day long journey with a young girl in order to help her find her life purpose. They did not bring anything but their faith in God with them. In this journey, they met amazing encounters and extrao...

Öyle Bir Geçer Zaman Ki
Usta çizer M.K. Perker, doğup büyüdüğü Beylerbeyi’nin çocuklarını, delilerini, esrarengiz hadiselerini; ailesi, mizah dergilerinde meslektaşları ve arkadaşlarıyla yaşadığı birbirinden ilginç olayları kendine has hikâyeciliğiyle anlatıyor. Öyle Bir Geçer Zaman Ki, çizgi romanla bir tür stand-up komedinin iç içe geçmiş nadide bir örneği.

Vertraue Ohne Zweifel Auf Allah-2
WAS DIR ALLAH GIBT, HÄNGT VON DEINER ABSICHT AB Allah hat den Schlüssel aller Schätze in Deine Hand gelegt. Du kannst deren Türe mit Deinem Gebet öffnen, wann immer Du willst. Wenn Du möchtest, kannst Du die Türen des Himmels öffnen und die lebenschenkende Regenfälle auf die Erde herunterlassen. Nur nicht gleich die Hoffnung aufgeben, wenn Du siehst, dass Deine Wünsche nicht sofort in Erfüllung gehen. Allah hält die Lösung schon bereit, bevor das Problem entsteht. Manchmal entfernt das Leben all Deine Träume von Dir... Das bedeutet, dass Allah (cc) Deine Stimme hören wollte. Unverzüglich machst Du Dein Herz und Deine Hände auf und suchst Zuflucht in Halik (dem Schöpfer), Der Dich aus dem Nichts erschaffen hat. Was für ein schönes Treffen… Es ist der Moment, in dem das Herz die wahre Liebe ...

Mesih
İster Suriye’ye ve Irak’a yönelik hareketlilik olsun ister Büyük Ortadoğu Projesi ve Trump’ın en son mega projesi dediği yeni Ortadoğu planı… Bunların hepsinin ortak bir noktası vardı: TEOLOJİ. Yani, insanların inandıkları dini değerler ve bu değerler üzerinden çizdikleri politik yol haritası. Kitabı yazdığımız dönemde olmaz dediğimiz her şeyin neredeyse kitap yazılırken hayata geçmiş olması bizi gerçekten endişeye sevk etti. Her satırında, her cümlesinde, hatta her kelimesinde içimizden gelen tek söz "bu kİtap bİzİ yanıltsın" oldu. BU KİTAP SİZE KIYAMETİN KAPISININ NASIL AÇILACAĞINI ANLATMAYI VAAT EDİYOR. "Sizin inandığınız şey fark etmez. Eğer onlar buna inanıyorsa, bu sizi de etkileyecektir." William Cooper "Maşiah hâlâ gelmedi. O halde gelişini hızlandırmak için bir şey yapın." Menache...

Alpay Road
Sevgili mizah okuru, bu elinizde tuttuğunuz eser meslekte yirminci yıl eseridir. Yirmi yıl boyunca İsmail Hasta Ruh çizdim. Şevki Teyze, Top Canavarı, Çocuğunu Dürbünle İzleyen Adam, Kamil Seven Adam çizdim. Her şey yolunda giderse bir yirmi yıl daha çizerim. Çünkü niye çizmeyeyim? Mademki çizen bir elle doğdum, öyleyse çizmeliyim. Alpay Erdem

Elia İle Yolculuk
Dünyaca ünlü sinema ustası ve yazar Elia Kazan, kendini bir Amerikalı ya da Yunan gibi değil, bir Anadolulu gibi hissederdi. Pek çok oyuncuyu da birlikte çalışmaya "Anadolu gülüşü" dediği yetenekle ikna ederdi. Bu yetenek onu, hayatı boyunca taşıyacağı "işbirlikçi" etiketinden kurtaramadı. McCarthy dönemindeki hataları, onu ömür boyu kovaladı. Üçüncü Oscar’ını bile üzüntüyle kaldıran Kazan, belki biraz avunmak ve arınmak için annesinin dizlerine koşan bir çocuk gibi, memleketi Kayseri’nin yollarına düştü. Kaderini bilen ama ölmeden önce ona karşı mücadele eden bir Yunan trajedi kahramanı gibi. Kadim Anadolu, bambaşka ilkelere sahip, farklı deneyimler yaşamış iki insanı, Zülfü Livaneli ve Elia Kazan’ı belki de tek ortak yolculuklarına çıkarmayı başardı. Livaneli’nin büyülü satırlarından oku...

Cıvata Kafa ve Diğer Tuhaf Vakalar
Eisner Ödülü – En İyi Kısa Öykü En İyi Mizahi Eser Victoria Devri’ne ait uçan makineler, mekanik bir kafa, mezar hırsızlıkları, hayaletler, cadılar, kuklalar, uzaylılar ve içinde paralel evren taşıyan bir şalgam. Bu kapağın altında adeta bir tuhaflıklar geçidi sergileniyor -ki aralarında Eisner ödüllü "Cıvata Kafa" ve "Sihirbaz ve Yılan" hikâyeleriyle birlikte, Hellboy’un yaratıcısının hiçbir yerde yayımlanmamış üç hikâyesi daha yer alıyor. "Cıvata Kafa, en başta bir oyuncak fikri olarak ortaya çıkmıştı. Ciddi bir fikirden ziyade, öylesine bir düşünceydi… Ama bir figür tasarımcısı olmadığım için bunu bir çizgi romana çevirdim. Ve sonunda tam da benim seveceğim bir çizgi roman yarattım. Başkalarının umursamasını bile beklemiyordum ama insanlar, bugüne kadar yaptığım en iyi iş olduğunu söyle...

Votka & Pera
"Kırmızı ışıkta sokak çocuklarının etten duvar ördüğü Chevy Impala gelinle damadı nereye götürüyordu bilmem; ama beni 87 yazına, çocukluğumun en kral günlerine götürmüştü. İnsan olmanın yükünü çekmediğim, gözlerimi Samantha Fox takvimiyle şenlendirdiğim, Erenköy Mürüvvet Apartmanı’ndaki güzel günlere... O zamanlar babam ölü değildi ve onun ölümünün ardından gerçekleşen felaketler zinciri hayatımı altüst etmemişti daha..." Bu hikâyedeki defolu mal benim. Ruhum ihraç fazlası tişört gibi delik deşik. Vazgeçtim... Pes ettim... Yaşamak için mantıklı bir sebebi olmalı insanın... Pera’nın aşkı yaşama sebebim olabilir miydi bilmiyorum ama kesinlikle denemeye değerdi... "Boğaziçi Köprüsü’nün korkuluklarında, kollarımı iki yana açıp kendimi boşluğa bırakmadan önce tepemde parıldayan güneşe bakıp gül...

Botero Ailesi'nin Aşk Eczanesi
AŞK KIMYA IŞIDIR; ZORLA OLMAZ Tercihleri yüzünden zorbalığa uğrayan bir genç, tercihleri yüzünden darmadağın olan bir aile, ailesinin tercihleri yüzünden zorbalığa başvuran bir diğer genç… Sevgi ve bağlılığı artıran hormonlar üzerine çalışan, ancak sevdiği kadını bu yolla elde edip etmediği sırrıyla yaşamak zorunda kalan bir araştırmacı… Ve güzelliğiyle ilgi çeken, ancak asla gerçekten kocasını sevip sevmediğinden emin olamayan bir kadın… Uygun eşi bulmak için evlilik danışmanına mı gidilmeli? Yoksa, Botero Ailesi’nin Aşk Eczanesi’nden, aşk iksiri mi alınmalı? Her insanın kendi gölgeleri ve ışığı vardır. Kiminin ışığı birine dönmüşken, onun gölgelerinde bir başkasına duyduğu aşk saklanır. Lee Sun-young’un Botero Ailesi’nin Aşk Eczanesi, birbirinden bağımsız ama birbiriyle bağlı ailelerin v...

Uçurumda Son Çay
Kosei-San, emeklilik günlerini Kaliforniya’daki Rocky Dağları’nın kayalıklarında bir uçurumun kenarında, mütevazı ve ıssız bir kulübede geçirmektedir. Ancak ihtiyar Japon hiç dinlenmez; gözü hep rüzgârın süpürdüğü o kayaların üzerindedir. Çünkü orası aynı zamanda hayatla bağını kesmek ve başka bir dünyaya geçmek isteyenlerin tercih ettiği yerlerdendir. Ne zaman birini elinde fotoğraf makinesi ya da yanında bir rehber olmadan uçurumun kıyısına doğru melankolik bir halde yürürken görse hemen karşısına çıkar, onunla konuşur. Hatta kulübesinde bir fincan çay içmeye ikna eder. Bir seremoniye dönüşen bu davet vasıtasıyla içtikleri çay, misafirinin içini ısıtmakla kalmaz, ona kendisini yaşamla barıştıran bir çıkış yolu da sunar. Kosei-San, varoluşun ikinci ve üçüncü fırsatlar ...

Nefret Mektupları
Naomi ve Luca beşinci sınıftan beri mektup arkadaşıydı. Daha doğrusu yaratıcı hakaretler ve söz düellolarından oluşan bir savaşta iki düşman… Her satırından tarifsiz bir nefret akan bu mektuplar yıllara yayılan bir arkadaşlığın temelini atmıştı. Ta ki bir gün mektuplar aniden kesilene kadar. Naomi, iki yıldır Luca’dan haber alamıyordu. Her şeyi değiştirebilecek o son mektubun arkası gelmemişti. Ne var ki yerel haber kanalındaki masasında bir anda beliren yeni bir zarf, fitili tekrar ateşleyecekti. Bu sefer son sözü nefret değil aşk söyleyecekti.

Küresel Ekonomik Kriz ve Yeni Dünya Düzeni
2008 mali krizinin sebep olduğu yıkımın mali bilançosu her geçen gün artıyor. Öyleyse krizin başında açıklanan, çözüme yönelik rakamları tarihe not düşmek açısından, insanlığın nasıl kandırıldığını göstermek bakımından değiştirmenin doğru olacağını düşündüm. Zira krizin 2013’ün ortasındaki küresel maliyeti 30 trilyon dolar olarak telaffuz edilmekle birlikte tam maliyetinin daha fazla olacağı ve önümüzdeki yıllarda daha da artacağı tahmin ediliyor. Zaten kitabımızın ana teması rakamlar olmayıp, başta Amerikan halkı olmak üzere, neoliberal politikaların insanlığı ve milli devletleri nasıl ve hangi tür bir girdaba soktuğudur. Bu bağlamda kitabın üçüncü baskısına "Finansal Ekonomide Oyun Teorisi ve Yaklaşan Küresel Finans Savaşı İçin Bilinçaltı Operasyonları" başlıklı bölümü ekledim. Okuyucula...

Sakura’nın Ailesi
“Her dönüş biraz kavuşmak, biraz da yeniden kaybolmaktır.” Bir mektubun satır aralarından taşan duygular, bir köpeğin bembeyaz gözlerinde kaybolan anılar ve bir aileye dair çözülememiş geçmiş...

Mitler ve Arketipler
“Mitler yalnızca geçmişi değil, ruhun karanlık odalarını da aydınlatır.” Mitolojik öyküler, yalnızca tanrıların ve kahramanların değil; büyümenin, acının, ayrılığın, dönüşümün de anlatılarıdır. Jung’un izinden yürüyen ama onunla sınırlı kalmayan bu kitap, mitlerin yalnızca tarihsel ya da kültürel kalıplar değil, aynı zamanda ruhsal gelişim evrelerine karşılık gelen güçlü arketipler olduğunu savunuyor. Göktuğ Halis’in titizlikle kaleme aldığı bu çalışma, mitleri psikolojik bir yaklaşımla yorumlarken okuyucuyu içsel bir keşfe davet ediyor. Kahramanlık öykülerinden yaratılış mitlerine, gök tanrıların uzaklaşmasından büyüme sancılarına kadar uzanan bu yolculukta, mitler kendi kendini anlatmakla kalmaz, bizi de bize anlatır. Eğer siz de “Tanrılar neden bizi terk etti?”, “Kahramanların öyküsü ne...

Amerikalı
Bazen hayatta kalmanın tek yolu, kim olduğunu tamamen unutmaktan geçer. Eski CIA ajanı Nathan Grant, casusluk kariyerini geride bırakıp huzura kavuştuğunu sanıyordu. Ancak geçmişinin karanlık gölgeleri, onu en savunmasız anında, balayının tam ortasında yakaladı. Hayatının aşkını kalleş bir suikastta kaybeden Nathan, asıl hedefin kendisi olduğunu biliyordu. Artık onun için tek bir yol vardı: İntikam almak ve adaleti kendi elleriyle sağlamak. Geçmişinden kaçmak yerine onunla yüzleşmeye karar verdiğinde ise kendini çok daha derin ve tehlikeli bir komplonun ortasında buldu. Gerçeğe her adımda biraz daha yaklaşırken tek bir soruyla sarsılacaktı: Ya asıl düşman, en yakınındakilerden biriyse? Kenneth Rosenberg, sürükleyici temposu ve zekice kurgusuyla, okuru Estonya’nın buz gibi hapishanelerinden...