
Saray’daki Gizli Tarikat
Bir tarikat düşününüz:Özal’dan Erdoğan’a üç cumhurbaşkanı... Özal’dan Erbakan’a üç başbakan...Binlerce bürokrat, binlerce işadamı...Bu sadece tarikatın siyasi ve ticari cephesidir.Öte yanda...Mehmet Zahid Kotku’dan Cübbeli Ahmet Hoca’ya binlerce din adamı... Gümüşhanevi’den İsmailağa’ya binlerce tekke...Bu ise tarikatın dini cephesidir.Ve...Sevr’den BOP’a... Şam’dan Musul’a... Osmanlı’dan Cumhuriyet’e ve de günümüze...Bu da tarikatın küresel cephesidir.Biz burada siyasete, ticarete ve inançlara yön veren ve ardında iki yüz yıllık tarihsel süreç olan bir tarikattan bahsediyoruz.Ve biz bir tarikatın, nasıl olup da insanlarımızın kutsal inançları üzerinde oynayarak bunu siyasi, askeri ve ekonomik güce dönüştürebildiğini ve bu gücü de devlet yönetiminde nasıl kullanabildiğini anlamaya çalışıyo...

Metropol Dervişi
Vazgeçmenin Gücü: İsteyip Serbest Bırakmakta Gizlidir!Doktor iğne yaparken bile fazla kasmayın kendinizi diyor. Neden? Çünkü kendini kasarsan iğne vücutta rahatça kılcal damarlara ulaşamaz. Kendini serbest bırakmadığın zaman akamazsın. Akış ancak rahat ortamda gerçekleşir.Metropol Dervişi yeni bir bilinç için yazıldı çünkü bugünün farkındalıkları yarınlara ışık olacaktır. Bu kitapta, içinde bulunduğumuz aptallık çağında nasıl daha akıllıca yaşayabileceğimizin tarifini bulacaksınız ve değişime bu sefer gerçekten çok daha fazla yaklaşacaksınız.

Niyet Ettim!
"AMELLERİN MÜKÂFATI NİYETLERE GÖREDİR..." "Niyetler hasıl olurken, kalbimizdeki sarmaşıkları, acıları temizlemek, kilitlediğimiz kapıları açabilmek, kabul etmek, izin vermek; sevginin, sevilmenin, hak ettiklerimizin, layık olduklarımızın hissine ve hazzına varmak, bu duygularla barışmak, dönüştürmek temel unsurlardan biri." Unutmayın, elinizdeki kitap bir kerede okuyup bitireceğiniz bir eser değil! Her gün gözlerinizi kapatıp bir niyet seçeceksiniz, her gün bu kitapla beraber yeniden doğacaksınız, her gün gülümseyerek yeniden başlayacaksınız. Zor günlerinizde yüreğiniz her daraldığında bu kitaptan bir sayfaya sarılacaksınız. Şu an yaşamınızın hangi noktasında olursanız olun, o noktaya huzur ve sevgi katmak, yorgunluklarınızı kenara koymak ve şimdiye kadar yaptığınız bütün çalışmaların meyv...

Hakikat Kendisinin Ölçüsüdür - Spinoza
"İnsan insanın tanrısıdır." Spinoza, felsefesi ve yaşamıyla düşünce tarihinin en önemli ve en kritik eşiklerinden birisi olmuştur. Zira o, dışlanma pahasına, Tanrı’ya dair genel kavrayışı köklü biçimde eleştirmiş ve Tanrı’yı zorunluluk gereği yer kaplayan bir töz olarak kavramıştır. Onun engin düşünce dünyası Marx, Nietzsche, Kant, Hegel, Goethe, Einstein ve daha pek çok kişiye ilham vermiştir. Kendi krizini yaratan, çabuklaştıran, kendi kendisini yıkan ve böylece kendisini özgürce ve özüne en yakın biçimde yeniden inşa eden; kendisini sınırlayan her şeyi –yazgısını, bedenini, arzularını, ötekilerin varlığını, içine doğduğu tüm belirlenimleri– kabul ederek, hatta yücelterek aşan bir felsefeyi ve bu felsefenin neredeyse bire bir izdüşümü olan bir yaşamöyküsünü anlamaya niyetlendiğimiz bir y...

Dağın Kalbi
Parisli genç bir mimarlık öğrencisi olan Pierre, İsviçre’de bir dağın kalbinde bulunan Vals Kaplıcaları’na gider. Aynı zamanda tezinin konusu olan bu yapı, eşsiz çizgileriyle onu büyülemekte ve hayallere daldırmaktadır. Yapının dilden dile dolaşan gizemli bir öyküsü vardır ve Pierre bu öyküye ikna olup gerçeklerin kapısını aralamaya karar verir.

İnsanların Dünyası
"SADECE MAL MÜLK İÇİN ÇALIŞARAK, KENDİ HAPİSHANELERİMİZİ İNŞA EDİYORUZ." Başka dünyaların mümkün olduğu inancını hayli derinden hisseden bir yazar ve pilottur Antoine de Saint-Exupéry... Yazarın dünya çapında çok satan kült eseri Küçük Prens’in minik kahramanı, bilinmeyene duyduğu merakla başka gezegenlerin keşfine nasıl cesaret ettiyse bu kez İnsanların Dünyası’nda aynı şeyi kendisi yapıyor Exupéry... Farklı şehirler, farklı insanlar, farklı kültürler, hayatlar, hikâyeler ve ihtimaller üzerine gerçekleştirilen bir yolculuğun derinlikli sorgulamasıdır da bu kitap aynı zamanda. Yazarın en felsefi eseri olduğunu söylemek de mümkün. Bilinmezliğin korkusunu aşmak, bilinirliğin güveninden kaçmak isteyenler için eşsiz bir hikâye...

İz Bıraktığın Kadar Varsın
NE KADARİZ BIRAKIRSANIZ O KADAR VAZGEÇİLMEZ OLURSUNUZ. Kusursuz bir bütün için harikulade parçalar gerekir. Tıkır tıkır işleyen bir sistem ancak böyle yürür, bir kovandaki arıları ya da devasa bir karınca yuvasını düşünün. İlişkiler de böyledir, hiçbir şey tek başına tüm ilişkiyi ayakta tutmaya yetmez. Fırtınaya yakalanmış bir tekneye yelkenler tek başına yardımcı olamaz, sağlam bir motor, belki devreye girmesi gereken kürekler ve güvertede teknenin seyrini sağlayan hünerli birkaç insan lazımdır. Bu bir keşif yolculuğu olacak, yelkenlerinizi ayarlayın, birazdan rüzgâr onları şişirecek ve gitmeye korktuğunuz yabancı kıyılara sürükleneceksiniz. Korkmayın, bu yabancı topraklar aslında şimdiye dek ayak basmadığınız kendi kıyılarınız olacak... Uzman Psikolog Esra Ezmeci bu kez cinsellikten çapa...

Oğulların Diyarı
Uygarlığın sona erdiği, karanlık ve ıssız bir dünyada; bir baba, iki oğul ve bir defter...Eisner ve Angoulême gibi çizgi romanın değerli ödüllerinin sahibi, İtalyan çizgi roman ustası Gipi, çizgisiyle sinematografik bir evren yaratıyor.Yalın olduğu kadar yoğun bir anlatım, etkileyici bir post-apokaliptik öykü.Havanın ağırlığını, karakterlerin nefes alışını, ıssız dünyada yankılanan sesleri iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

Mutlu Bir Hayat Olanaksızdır; İnsanın Başarabileceği En İyi Şey Kahramanca Bir Hayattır - Schopenhauer
"Benim gibi bir adam dünyaya geldiğinde geriye istenecek tek şey kalır. Bütün hayatı boyunca olabildiğince kendisi gibi olması ve entelektüel güçler için yaşaması." Nietzsche’nin ilk akıl hocası, düşünce tarihine yön veren bir filozof, yazar ve eğitmendir Arthur Schopenhauer. Karamsar olduğu söylense de, onun düşünceleri, gündelik hayatta bireyin daha coşkulu olmasına, canlılık kazanmasına, iyileşmesine yardımcı olur. Feragat ve merhamet gibi erdemlerin üstünde yükselen bu felsefe, bireyin üstün insan olarak, kayda değer bir hayata imza atmasında, güçlü bir motivasyonel etkiye sahiptir. Günümüzde kendini yalnız ve sıkışmış hisseden, bilgeliğin peşinden giden herkes, kendi saati geldiğinde Schopenhauer’un iyileştirici felsefesiyle karşılaşacaktır.

Peygamberliği ve Siyasetiyle Hz. Muhammed
Biz, Hz. Muhammed’in uygulamalarıyla beraber tarihi olayları takip ederek, İslam’ın bu olaylar içerisinde nasıl oluştuğunu göstermek niyetindeyiz. Bunu yapmakla şu faydaların sağlanacağını düşünüyoruz: • İslam’ın bir hayat dini olduğunu, hayatın gerçeklerine sırt çevirmediğini, tersine onların içine girerek onlara yön verdiğini görmek... • İslam’ın sırf nazari ve soyut fikri bir ideoloji olmayıp pratik ve ameli hayatta da rol oynamak, özellikle insanlar arasında adaleti gerçekleştirmek ve haksızlığı kaldırmak, eşitliği getirmek gibi amaçlar güttüğünü örnekleriyle ve Hz. Muhammed’in fiilleriyle beraber nasıl uygulandığını göstermek... • Hz. Muhammed’in, insanlar, toplumlar ve gruplar arasındaki menfaat, çarpışma ve çatışmaları, İslami açıdan nasıl çözüme kavuşturduğunu tarihi örnekleriyle g...

Görünmeyeni Görebilmek
Bazen Başarırsın, Bazen Öğrenirsin Arkeolog Klaus Schmidt bir kireçtaşında henüz keşfedilmemiş olan tarihin sıfır noktası Göbeklitepe’yi gördü. Steve Jobs işletim sisteminin 10 saniye daha hızlı yüklenmesinin devasa etkisini gösterdi. Einstein zamanın göreceli aktığını fark etti. Atatürk, savaştan yeni çıkmış yorgun ve fakir bir halkın medeniyete kavuşabileceğine inandı. Eratosthenes 2200 yıl önce sadece bir sopa kullanarak Dünya’nın çevresinin ne kadar olduğunu hesapladı. Yetenek avcısı Scooter Braun bir Youtube videosunda izlediği 14 yaşındaki gençte dünya yıldızı Justin Bieber’ı keşfetti. Görünmeyeni görmek mümkündür. Herkesin göremediğini görmek bir potansiyel meselesidir. Ne var ki potansiyeli ortaya çıkarmayı bilmek gerekir. Bu sanıldığı kadar kolay değil. "Kendine inan, yapabilirsin...

Senso
Bir yanlış anlaşılma sonucunda, birbirini hiç tanımayan iki insanın kendilerini alakadar etmeyen bir düğünde karşı karşıya gelmesinin hikâyesi. Güney İtalya’da, eski bir otelin etrafındaki devasa park, Germano ve Elena’nın birbirine tutunma mekânı oluyor. Kendilerini gecenin kollarına bırakan çift, hayatın anlamıyla yüzleşiyor. Kendinden kaçamayanların kaçamak öyküsü.

Uyanış Masalları
"Ben bir yol âşığıyım" diyen Arbil Çelen Yuca, dokuz masaldan oluşan bu kitapta, her biri biricik olan masallarının eşsiz kahramanlarının yolculuğuna sizleri de ortak ediyor. Masalların genişledikçe düğümlenen, düğümlendikçe efsunlanan evreninde kaybolmaya, kaybolduğunuz yerden yeniden doğmaya, daimi arayışınıza şifa bulmaya davetlisiniz.

Bir İnsanın Karakteri Onun Yazgısıdır - Herakleitos
"İnsanların en bilgesi Tanrı karşısında maymundur. Maymunların en güzeli insan soyuyla karşılaştırıldığında çirkindir." Antik Yunan’ın karanlık filozofu Herakleitos felsefe tarihine gizemli fragmanlarıyla damgasını vurmuştur. Yalnızlığı seven, asık suratlı, somurtkan Herakleitos’a sözleri anlaşılamadığından dolayı yurttaşları "Karanlık" adını takmıştır. Ona göre evrende var olan her şey ateşten oluşmuştur, ateş her şeyin ilkesidir ve yine onda çözülür. Şeylerin sürekli değişimi, karşıtların birliği, kozmik ateş, genesis, logos, nemli ve kuru ruhların hermeneutiği onun derinlikli felsefesinde değindiği başlıca konulardandır.

Pis Moruk Diriliyor - Charles Bukowski
"Zaman unutturmaz dostlarım, sadece uyuşturur." – Charles Bukowski Entelektüel zümre tarafından yazdıkları ciddiye alınmasa da yaşadığı dönemin en orijinal ve üretken yazarlarından biriydi Bukowski. Emektar daktilosunun başına oturduğunda engin hayal gücünden hep faydalandı ama esasında yazdığı her cümlenin sırtı kendi çileli yaşamına yaslıydı. Gençlik yıllarından kırklı yaşlarının başına kadar sayısız işte çalıştı. Tek amacı biraz daha içmek, biraz daha sevişmek ve sızana kadar yazmaktı. Hayatında dinmeyen bir tutku ve azimle yaptığı tek şey daktilosunun başına oturmak ve yazdıklarını yayınevlerine göndermekti. Nihayetinde şöhret, para ve kadınlar elli yaşında onu buldu ama o hayatı anlamak ve anlamlandırmak için yazmaya devam etti. Ünü, yaşadığı kıtayı aşıp Avrupa’ya, ardından tüm dünyay...

Dünya Döner Renkler Kalır
Düşlerini ve renklerini kaybetmeyenlere... İnsanın düşlerini yitirmesinin kederi hiçbir şeye benzemez. Çanakkale’ye köprü yapılacağı söylentisiyle birlikte arsa simsarları ortalıkta fink atmaya başlayıp da orada yaşayanların bile varlığından haberdar olmadığı büyük dedelerden ve ninelerden kalan araziler ortaya çıkmaya başladığında bir ailenin de kaderi yeniden yazılacaktır... Dünya Döner Renkler Kalır, aileyi, dostluğu, insanlığı, aşkı sorgularken, bir yandan bir avuç insanın doğanın katline karşı verdiği mücadelenin, bir yandan da geçmişten gelen acılar ve sırlarla nasıl baş etmeye çalıştıklarının hikâyesidir. *** "Herkes değişir, her şey değişir, geriye renkler kalır. Aşkın her girdiği ruhta farklı bir şekle büründüğünü anlarsın artık. Kendinden kaçmak isterken yolunu kaybedersin sonund...

Ne İçin Varsan Onun İçin Yaşa
"Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir." Tolstoy Demirden keskin bir düdük sesi yükseldi o sırada. Ayrılığın ciddiyeti buz gibi sardı bedenimi. Kapılar kapandı sonra... Çantam sağımda, yalnızlık karşımda... Gidiyorum! Hayır bir saniye! Filmlerde böyle olmazdı ki... Son anda muhakkak bir kalma sebebi yazardı senarist. Tam hareket etmek üzereyken trenden atlayıverirdi esas adam. Oysa şimdi rayların üzerinde kaymaya başlamıştı bile tren... Ayrılığın göğsüme oturan ağırlığıyla camdan dışarı bakıp el sallayan insanlarla dolu peronu izledim. Beni uğurlamaya gelmeyen herkese teşekkür eder gibi bir damla gözyaşı bıraktım oraya.

Selam Söyle O Günlere
"Minnettar ol her gelene kim gelirse gelsin. Çünkü bunların her birisi öte taraftan bir kılavuz olarak gönderildi." – Mevlana "Bir günde ne kadar şey kaybedebilirsiniz? Kariyeriniz, sağlığınız, servetiniz... Peki size bir günde ailenizi bile kaybedebilirsiniz desem ne derdiniz? İnanamazdınız değil mi? Ben de öyle ama hayat böylesi sadece filmlerde olur dediğimiz olayları bize yaşatıyormuş meğer... Ben annemi, kardeşimi ve babamı aynı gün kaybettim. Her şey bir günde, size anlatacağım o gecede oldu." Selam Söyle O Günlere 60’lı yıllardan bugüne uzanan varlıklı bir ailenin trajedilerle dolu güçlü ve dokunaklı bir anlatısı. Zeki Müren’li yemek masalarında başlayan ve dünyanın her köşesine uğrayarak görkemli anılarla örülen iki kardeşin büyüme hikâyesiyle kader, zenginlik, ölüm, kadın erkek il...

Kadın İsterse Asla Yenilmez
KENDİNİZİ "FEDA" EDEREK "KÂR" ELDE EDEMEZSİNİZ. Bir sabah uyandım ve yapayalnız olduğumu anladım. Tıpkı suya yazılan bir yazıydı hayatım, geride ben de dahil olmak üzere hiçbir şey kalmamıştı. Hayatım altüst olmuş, her şey bir tarafa savrulmuştu. Tıpkı kuru yapraklar gibi... Sonra gönlüme Şems’in sözleri düştü: "Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?" İşte o an hayatımda oluşan boşluğun ne kadar kıymetli olduğunu fark ettim. Yeni tohumlar serpebileceğim topraklarım vardı artık, yeni insanlar, yeni bakış açıları sokabilecektim o boşluğa. O gün başka bir "ben"e yolculuğum başladı. İkinci doğumum o sabah böyle gerçekleşti. Şimdi sıra sizde... Astrolog Nuray Sayarı bu kitapta korkularınızla nasıl yüzleşeceğinizi, karma zincirini kırma yollarını, nefsin tuzaklarınd...

Devrim Atağında Yalnız Bir Futbolcu - Metin Kurt
Parsel parsel eylediler, oyun bile oynayacak yerin kalmadı. Metin Kurt, yıldız bir futbolcuydu. Başını önüne eğerek sadece topuyla ilgilenseydi, efsane bir futbolcu olduğu gibi, efsane bir teknik direktör de olabilirdi pekâlâ. Ama o, futboldaki bozuk düzene başkaldırdı. Başta futbolcular olmak üzere tüm sporcular için sendikal mücadele verdi. Bu uğurda şöhretini, malını mülkünü, dostlarını kaybetti. Aklın üstünlüğüne haddinden fazla inanan, inatçı ve uslanmaz bir hayalperestti. İsyanıyla bir Spartaküs, düşleriyle bir Don Kişot’tu o. Ve bir Che Guevara’ydı. Fikir de üretti, eyleme de geçti. En aşağıdan en yukarıya, bilimsel ve özgür bir spor için hayatını harcadı. Yeşil sahalardaki devrimci ataklarında takım arkadaşları tarafından yalnız bırakılsa da yılmadı, yenilmedi. Tarih onu, birçok ku...

Kutsal Olanı Arayabilmek
"Her arayan bulamaz ama bulanlar arayanlardır..." – Bayezid Bestami Arayışçının ruhsal dönüşümü içsel heyecanı hissetmesiyle başlar. Bu da onu bir yolculuğa sürükler, tehlike ve tuzaklarla dolu bir arayışa... Uzun süre aradığı "Kutsal Olan"la bir araya geldiğindeyse yeni bir bilinç seviyesine yükselir. Arayışçı aradığını bulduğunda, parçaların toplamından daha büyük olan o ilahi hazineye kavuşur. Uluslararası çok satanlar listesinde haftalarca bir numara olan, Türkiye’de de yüz binlerce okura ulaşmayı başaran Guy Finley bu kez evrensel hakikatin kapılarını aralıyor. Antik Yunan’dan Uzakdoğu’ya, Mevlana’dan Buda’ya 5000 yıllık bir arayışın, ruhun kendini keşfetme yolculuğunun bir manifestosunu sunuyor. Bu kitap doğuştan var olan hakkınıza sahip çıkmanız ve anlatılmış en güzel hikâyenin yolc...

White Fang
Growth is life, and life is for ever destined to make for light. The journey of White Fang, a wolf-dog, shows the meaning of civilization at the end of the 19th century through his experiences with humans and wild animals. The loss of his family teaches him the first rule of survival - kill or to be killed. After having tough times with his cruel master and man- gods, he accepts that he should obey their laws.

Yüreğiyle Konuşanlar
Yüreğin dili samimiyettir. Herkesin yüreği yetmeyebilir. Kâinatın sırlı kapılarını açabilecek tek anahtar vardır: Samimiyet... Binlerce yıldır herkesten gizlenen o büyük sır, gözler önünde apaçık bekliyordur aslında. Samimiyet, arayıp da bulunamayan büyük sırrın tam da kendisidir. Kâinatın düzenini aldatamaz insan. Bu kusursuz düzenle pazarlık edemez, oyun oynayamaz. Kâinatın konuştuğu tek dil samimiyettir ki buna da ancak yüreği olanların gücü yeter. YÜREĞİYLE KONUŞANLAR, bir farkındalığa uyanışın rehberidir. Kâinatla aynı dili konuşan yüreklere, unuttuğu samimiyet dilini hatırlatmak içindir. Şikâyet halindeyken başarı peşinde koşmak, komşusu aç uyurken bereket bulmaya çalışmak, dil kötü konuşurken gerçek bir aşk yaşamayı umut etmek, sosyal medyada sahte profillerle başkalarını zalimce ya...

İçindeki Dağı Aş
Bu kitap, zirveden manzarayı izleyen bir adamın öyküsü değil, zirveyi aklına ve kalbine inançla yerleştirmiş bir kişinin yolculuk hikâyesidir. Hayat, önümüze engeller çıkaran, pek çok defa kayboluşlar yaşatarak yoran, arayışların ve acının hiç bitmediği kötü kurgulanmış bir oyun değil, bilakis, engelleri aştıkça haz veren, terlettikçe güçlendiren, öğreten bir yol. Ona söverek, kaderci ve karamsar bir dünya kurarak, ondan vazgeçerek nefes almaya devam etmek, kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük. Yaşamın varmak değil, gitmek, ilerlemek, kendi yolunda yürümek, düşünce kalkmak cesareti olduğunu biliyoruz artık. O halde sıra toparlanıp ayağa kalkmakta... Yüzünüzü neye döndüğünüz önemli, neyi seçtiğiniz, kendinize neyi ilke edindiğiniz... Şüphesiz ki "amaç" sadece kazanmak değil, kazandığı...