
Su'yun Yolculuğu
Onun serüveni bir bilinmezlik içinde milyarlarca yıl öncesinden başladı. Birbirinden çok farklı özellikteki iki taneciğe artık uslanmasını söyledi Yaradan. "Ne yak..." dedi. "Ne de yan!" "Ak!" dedi. "Gönülden gönüle arındır, ferahlat, rahatlat, yardım et senin gibi yolu bulsun beni arayanlar. Bana aksınlar, cennet bahçelerimdeki berrak nehirlere karışsınlar..." Tasavvufta marifet kapısının sembolüdür su. Tekâmül yolculuğunda sondan hemen önceki makamın girişi olan marifet kapısı, ancak böylesine saf ve duru olan su ile ifade edilebilir. Dünyaya gelişi ile birlikte yolculuğuna başlayan insanın da yanmalardan, yakmalardan sonra durularak nihayetinde "su" gibi mütevazı hale bürünüp sessizce Yaradan’a akması gerekir... Fizik öğretmeni ve yazar Burçak Yüce, bu kitapta bilimle tasavvufu harmanla...

Kutsal'ın Yorumu
Her "okuma" bir yorumlamadır. Ve yorumlamak varoluşa katılmanın yegâne biçimidir. Bir kutsal kitabı yorumlamak şüphesiz ondaki kutsiyete katkıda bulunmak için yapılmaz. "Kutsal" olan her şeyden önce kendiyle kaim olduğundan kutsal denmeye layıktır. Kendi dışından bir şeye ihtiyacı olmadığından ona katkıda da bulunulamaz. Ancak ihtiyacı olana katkı verilebilir ve ancak noksan olan ikmal edilir. Bu nedenle yorumlamanın amacı bir eksikliği gidermek değil, temiz bir kalple ona katılabilmektir. Her bir yorumun ardında yatan niyet farklı olabilir. Yorum bazen kutsala saldırmak için, bazen kendini ondan korumak için yapılabilir. Bazen inkâr etmek için, bazen de ona daha çok bağlanmak için kullanılabilir. İnkâr ile sesinin duyulmasını uman bir inanan olabildiği gibi, şüphesiz ikrar ile bağlandığın...

Yaşamak Sakinlik İster
Sen yavaşladığında her şey düzelecek... Ne kadar hızlı olursan hayatı o kadar erken ve kuvvetli yakalarsın gibi geliyor. Ne kadar hızlı olursan o kadar başarılı ve kazançlı olacağına inanıyorsun. Hayatta kalabilmenin tek çaresi, çağın hızına ayak uydurabilmek diye düşünüyorsun. Oysa sen hızlandıkça, stres ve kaos artıyor sadece... Sen hızlandıkça çözümsüz görünen sorunlar, kaygı ve belirsizlik çoğalıyor. Çözmek için daha da hızlandığında, çözümsüz bir hal alıyor her şey... Ne zaman çözümcü, üretken, başarılı, kazançlı ve en önemlisi de sağlıklı olursun biliyor musun? Yavaşladığında... Çünkü sakinliğin içinde çözüm vardır, çare vardır, yaratıcılık ve fikir vardır. Sakinlikte bilgelik, bilgelikte anlam ve değer vardır. Sakinlik "detay" demektir ve unutma ki farkı yaratacak olan da yine detay...

Bitkilerin Gizli Dünyası
Botaniğin bahçesinde eşsiz bir gezintiye var mısınız? * Bitkiler savunma mekanizmalarını nasıl geliştirirler? Patates insanlık tarihini nasıl değiştirmiştir? Şifalı bitkiler nasıl keşfedilmiştir? Bir çiçek insanı gerçekten bir zombiye dönüştürebilir mi? Mabet ağacının kötü kokusu nereden gelir? Bitkilerin Gizli Dünyası adlı bu kitap, bitkiler âlemine dair akıl almaz pek çok soruya inanılmaz yanıtlar veriyor. Ödüllü yazar Michael Largo, bu kitapta sizi tarihe tanıklık eden zeytinden istilacı su sümbülüne kadar yüzlerce bitki türünün tarihi, davranışları ve tarımsal evrimi üzerine merak uyandıran bir yolculuğa çıkarıyor. Bitkilerin Gizli Dünyası’nda sihirli mantarlar, süper besinler, zehirli çaylar, her derde deva otlar ve inanılmaz lezzetli meyveler hakkında mitolojik, folklorik, tıbbi, din...

Günaydın Deme Sanatı
Günaydın’ı yalnızca bir sözcük sanmayın! Sabahın ışığıyla yıkanmış bir dil pırıltısıdır o. Sekiz harfli bir anahtardır, yalnızlığın çıkış kapısını aralar. Günaydın diyen, yalnız bırakmayı ve bırakılmayı reddetmiş demektir. Gönül çelendir günaydın, buzkıran gemisidir. Ağzımızın içindeki deniz feneridir. Öylesine güzeldir, "Bu sabah ışığın elinden birlikte tutalım mı?" cümlesinin kısaltılmışıdır. Günaydın, kardeşidir merhaba’nın. Kolay gelsin’in, teşekkür ederim’in yakınıdır. İyi geceler’i soracak olursanız, o da günaydın’ın pijama giymiş halidir! Akgün Akova bu paha biçilmez sözcüğü söylemeyi bir sanata dönüştürüyor. Çektiği fotoğrafların eşliğinde hem gözünüze hem de gönlünüze günaydın diyerek. Günaydın Deme Sanatı bir çift kanat sesiyle size söylenen benzersiz bir gün doğumu kitabı.

Her Şey Sevgi ve Nefretten Doğar - Empedokles
"Sevgi birleştirir, nefret ayırır, sevginin asil hizmetkârları gerçek hazineye ulaşır." Zamanın coşkun akan ırmağı adlarını unuttursa da fikirleriyle bize uzak çağlardan seslenen, farkında olmasak dahi fikir dünyamızı şekillendirmeye devam eden düşünürler vardır. Doğanın kitabını okuyarak "ölümsüzlüğün" bilgisine erişip gittiği yerlerde bir "tanrı" gibi hürmet gören, bu bilgiyle salgın hastalıklara çare bulan, fırtınaları dindiren ve tiranlarla savaşarak yurttaşlarının kalbini kazanan Empedokles, şüphesiz bunlardan biridir. Bu kitapta büyük şair ve filozof Empedokles bizleri fragmanlarıyla; evreni oluşturan ateş, su, hava ve toprağın şarkısını dinlemeye davet ederken, Sevgi ve Nefret’in sonsuz devinimindeki yerimizi düşünmeye, yaşarken Nefret’in oyuncağı olmaktan kurtulup yeryüzünde Sevgi’...

Sadece Toplumsal Baskıya Başkaldırdığı İçin Aşıklarını Perişan Eden Kadın - Lou Salomé
"Hayatta her şeyin bir bedeli var, en fazla da mutluluğun..." – Lou Salomé... Rus asıllı bir psikanalist ve yazar. Teoloji, felsefe ve sanat üzerine eğitim almış bir düşünür. Dönemin en dikkat çeken filozoflarından Nietzsche’yle, büyük Alman şairi Rilke’yle, Rus yazar Tolstoy’la ve ünlü psikanalist Sigmund Freud’la büyük aşklar yaşamış, kıymetli dostluklar kurmuş bir kadın... "Eril tarihi baştan çıkaran kadın" olarak anılıyor olsa da tarihte, o kimseyi baştan çıkarmaya kalkmadı aslında. Salomé’deki başkaldırıyı gören erkekler, onu elde etmeyi hayata bir meydan okuma gibi gördüler ve başarısız oldular. Oysa onunla kalmak, onun sevgisini ve takdirini kazanabilmek için yapabilecekleri tek bir şey vardı...

Bize Sözlerimizden Çok Yüreğimizden Anlayan Gerek - Cahit Zarifoğlu
"İnsan sevmeli; Bazen bir insanı Yahut da bir ağacı Ya da kanadı kırık bir kuşu. Zaten sevmezse insan İnsan mı olur?" – Cahit Zarifoğlu O sadece bir şair değil... O aynı zamanda bir yazar, bir yayıncı, pilot, güreşçi, seyyah, öğretmen ve muhabir. Erken biten çocukluğuna rağmen içindeki çocuğu hiç yitirmemiş bir adam. Yedi güzel adamdan biri... Babasının ölümüyle birlikte çocuk kalbinde sızlayan acılardan kurtulmak için girdiği arayışta şiire tutunmuş, hayatı boyunca aşkı arayıp durmuş bir yolcudur o. Aşkı sadece sevgilide değil, bazen bir kuşun kanadında, bazen yaşlı bir ağacın dallarında ama en çok da Hak yolunda bulmuş bir âşıktır aynı zamanda... İnandığı fikrin ve hayalin arkasından azim ve kararlılıkla ilerleyerek ulaşılmaz sanılan doruklara nasıl konulabileceğini gösteren bir kartaldı...

Ben Bu Dünyadayım Ama Bu Dünyadan Değilim - J. D. Salinger
"Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava için soylu bir şekilde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliğiyse bu dava için gösterişsizce yaşamak istemesidir." – J. D. Salinger * Sürdürdüğü münzevi yaşamı boyunca dünyanın en çok okunan yazarlarından biri olan J. D. Salinger’ın hayatı en az yazdıkları kadar çarpıcı ve düşündürücü... Kitaplarının kapağının gösterişsiz olmasını isteyen, insanlardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışan ve tüm hayatını yazmaya adayan bir yazar o. Çavdar Tarlasında Çocuklar’ın yayımlamasının ardından gösterilen ilgiyi hep bir tuzak gibi gördü. Uzun yıllar kitaplarını yayımlamadı. Önemli olan yayımlamak değil, yazmaktı ona göre... Mahremiyetini korumak isterken başına gelmeyen kalmadı. Hayat, en yakınındakilere bile güvenmemesi gerektiğini öğretti ona. II. Dünya ...

Siyonizmin Doğuşu
Yıl 1882. Rusya’dan pogromlarla kovulmuş vatansız ve yetim bir Yahudi olan Ilya Brodsky, ablası Olga’yla Avrupa’yı katetmektedir. Viyana’da yolları, edebiyat dünyasında kendini yeni yeni göstermeye başlayan bir genç olan Theodor Herzl’le kesişir. Birkaç yıl sonra geleceğin İsrail Devleti’nin hayalini kuracak olan bu adamla olan bir anlık karşılaşma Ilya’nın hayatını değiştirecektir. Önce Londra’da anarşist çevrelerle yakınlaşır, sonraysa Paris’te Herzl hakkında araştırma yapmaya koyulur. Habsburg Viyanası’na tamamen entegre olmuş bu monden Yahudi, neden birden bire aslında utanç duyduğu vatansız kardeşlerini savunmaya başlamıştı? Hangi hayaller, hangi özel nedenler Herzl’i ‘Gelecekteki Ülke’ için, yeni bir ulus için çalışmaya sürüklemişti? 20. yüzyılın başında, yıkıma sürüklenen Avrupa’dak...

Çocuğum Üstün Zekalı Mı?
"Asıl zekâ kalptedir." – Antik Mısır deyişi Her anne baba, çocuğunu büyütürken onun zekâ gelişimini ya da zihinsel kapasitesini merak eder. Çocukların zihinsel gelişimini fark etmek, desteklemek ve geliştirmek kendi potansiyellerini ortaya koyabilmeleri açısından çok önemlidir. Çünkü zekâ şansa bırakılacak bir konu değildir. Yetenekler ve zekâ, ruh serbest kalabildiği ve kişi kendisi olabilmeyi başarabildiği ölçüde su yüzüne çıkar. Geleceğin mimarları olan çocukların gerçek potansiyellerine kavuşmaları için kalıplardan kurtulmaları gerekir. Özel Yetenekliler Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Marilena Z. Leana-Taşcılar, anne babalara, bakım-verenlere, öğretmenlere, uzmanlara rehberlik edecek bu kitabında özellikle zekâ, yetenek, üstün zekâ, duygusal zekâ, duygusal dayanıklılık, b...

Mehmet'in Babası Nâzım
Mehmet’in Babası Nâzım, bir ilk kitap. Hem Nâzım Hikmet’in hayatını her yaştan kişinin okuyabileceği hem de oğlu Mehmet’le aynı sayfalarda buluştuğu bir ilk kitap. Gündüz Vassaf’ın şiirsel dili ve M.K. Perker’in çizimlerinin buluştuğu bu kitapla sizleri baba Nâzım ve oğul Memo’nun çocukluklarıyla tanışıp anne Münevver’i de yanımıza alıp her yaştan okuyucuyu birleştirecek ortak bir okumaya davet ediyoruz. Bu kitaptaki şiirler ve çizimlerle Nâzım’ın hayatına bir yolculuğa çıkacak, oğlu ressam Mehmet’in hikâyesini ilk kez okuyacak, Mehmet’in babası Nâzım’la tanışacaksınız. Nâzım Hikmet, "Yazdıklarım 30-40 dilde basılır Türkiyem’de yasak" Dediğinden beri. Ne mutlu Türkçeye! Bugün şiirleri Hepimizin dilinde. Oğlu Memo? Ressam oldu büyüyünce, Yolculuklara çıktı Renklerin hayallerin derinliğinde.

Bende Olan Ne Varsa Sizin Elinizde De Gizli - Zerdüşt
"Ben Zerdüşt, doğruluğun yandaşı, sevgi ve erdemin sözcüsü, kötülerin ve yalancıların düşmanı, iyilerin yaveri..." Hakikat yolunun yalnız arayıcısı Zerdüşt, aklını varlığıyla bütünleştirmiş, özgürlüğün ruhuna nüfuz etmesine izin vermiş bir bilgedir. Mozart’tan Nietzsche’ye, Stanley Kubrick’ten Jung’a kadar pek çok sanatçıya ve filozofa ilham olmuştur. Dünyanın en eski tek tanrılı vahiy dini Zerdüştlüğün peygamberi olan Zerdüşt, Tanrı’ya yapılacak ibadetin; dürüst düşünce, dürüst söz ve dürüst dualar sergilemekten geçtiğini anlatır. Zerdüşt’ün tanrısı Ahura Mazda, varlığı bağışlayandır ve aynı zamanda aklın kendisidir. Öğretisini Gatha’lar olarak bilinen on yedi ilahiyle insanlığa ileten Zerdüşt, binlerce yıl öncesinden seslenerek bizleri ümit, aşk ve muhabbetle dolu dünyasına davet ediyor.

Osmanlıda Bir Yahudi Casus Jozef Nasi
Değİşİm afsızdır, gecİkmenİn bedelİ ağır. "Jozef Nasi, Dona Gracia’nın yakın akrabası ve himaye ettiği genç. Döneminde Avrupa bankacılığının önde gelen isimlerinden olan bu Portekizli Yahudi ailesi her yerde engizisyonun hışmına uğramış Maranoslardan, Avrupa’nın yöneticilerini, hatta Saray çevrelerini çok yakından tanıyorlar ve daha başından beri güvenliklerini Osmanlı başkentinde görmüşler. II. Selim, Jozef Nasi’nin bilgilerinden ve önerilerinden çok istifade etmiştir. Tarihin garip bir tecellisi, Müslümanların büyük hükümdarı ve halifesi tanınmış Yahudi bankeri Ege’deki Naksos Adası’na Dük tayin ediyor. Saray’ın içinde herkes Jozef Nasi’nin dostu değil ama padişah danışmanının arkasında duruyor. Aaron Nommaz’ın bu ilginç romanı hem tarihi bilgilerin iyi kullanımına dayanıyor hem de sürük...

Salı Ertesi
Ben Bircan... Biraz arıza, biraz kırık, biraz aklı kıt, biraz hafakanlı, çokça kâbuslu, sıkça havaleli Bircan. Alkolik, sigarakolik, hapkolik, patronkolik Bircan. Yere yakın boyunu umursamaksızın inatla takım elbise giyen Bircan. Kafasını hep sıfıra vurduran, saçlarının yarım santimden daha fazla uzamasına katlanamayan Bircan. Patronunun haricinde kimseyle samimi dostluklar kuramayan yalnız can, Bircan... *** Hatice Dökmen’in kaleminden yine uykularınızı kaçıracak, sarsıcı bir roman... Konuşulamayan, yüzleşilemeyen, paylaşılamayan ve kimselere anlatılamayan acılara içeriden bakmak için yeterince cesaretli misiniz?

Kutsal Topraklar Üzerine Oynanan Oyunlar
Armagedon toprakları üzerinde gerçekleşen Filistin Seferi’ni hiç kimse göz ardı edemez. Kutsal topraklar, tarih boyunca pek çok savaşa ev sahipliği yapmıştır. Belçika, Avrupa’da "Er Meydanı" olmadan çok önce bile Filistin tüm dünyanın "Er Meydanı" olma rolünü üstlenmişti. Asya ile Afrika’yı birbirine bağlayan bu güzergâhta Mısırlılar ile Asurlular, İsrailoğulları ile Kenan Ülkesi orduları, Yunanlılar ile Romalılar ve Eyyubi kuvvetleriyle Haçlılar arasında çok büyük savaşlar yaşanmıştır. Bu dar alanda savaşan komutanların isimleri en az Hz. İsa kadar önemlidir. Kutsal topraklar üzerinde oynanan oyunları bir İngiliz subayının gözünden ibretle okuyacaksınız bu kez! I. Dünya Savaşı sırasında Almanların Türkleri savaşa dahil etmesinden beri, Türkleri kendi topraklarında yok etme planı yapılmışt...

Rabb'in Duana Cevap Verecek ve Sen De Hoşnut Olacaksın
"Daima hatırla: Sen istersin Allah yaratır ve yaratıyor da..." Hayat bu, mevsimi boldur. Bazen bahardır, envai renkli çiçekle coşar insanın yüreği. Bazen kavurucu sıcak, bazen fırtınalı sağanak... Hüzün mevsimleri zorludur muhakkak. Yol karanlıktır, görüş sisli... Dünler çok gerilerde, gelecekse belirsiz. Ne yana gideceğini, ne yapacağını bilemez insan. Duaya sığınır en çok. Bir yol, bir umut, bir çıkış arar duasında. Belki sende de mevsim hüzündür şimdi. Belki sen de sığınmışsındır duana. Belki gönlün yaralıdır, belki şifa dilemişsindir bedenine, belki rızkın için açmışsındır ellerini. Kimseye duyuramıyorsundur belki sesini ama emin ol Rabb’in işitiyor diline dökmediğin sözlerini. Senden iyi biliyor derdini, endişelenme. Seni bir duyan var! Yoksa bir işaret mi bekliyorsun sesinin duyulduğ...

Polyanna - Life Must Be Filed Not Only With Happiness, But Also With Useful Work And Success
The moments we really lIve In are tImes when we can do whatever we want. Pollyanna, which has sold millions in many languages since its publication in 1913 and has been adapted to the cinema many times, once again confronts the reader with the concept of happiness, which is getting more and more difficult to describe. It is time to take a closer look at the "glad game", which is an integral part of Pollyanna's life which is full of grief... The glad game is not just the skill of finding something to make you feel happy in every negative experience. It is also about being aware that happiness can only be possible with work and effort. Happiness is not unconditional and effortless. Happiness is an action. It is not belong to the one who expects it, but the one who can reinvent it for the ben...

Polyanna - İnsan Sadece Mutlu Olmak İçin Değil Yararlı İşler ve Başarılarla Dolu Bir Hayat İçin De Yaşamalıdır
Yaşadığımız zamanlar, istediğimizi yapabildiğimiz zamanlardır. 1913 yılında yayımlandığından beri pek çok dilde milyonlar satan ve defalarca sinemaya da uyarlanan Pollyanna, tarifi giderek güçleşen mutluluk kavramıyla bir kez daha yüzleştiriyor okuru. Pollyanna’nın kederle dolu yaşamının ayrılmaz bir parçası olan Mutluluk Oyunu’na daha yakından bakmanın tam zamanı... Mutluluk Oyunu, her olumsuz deneyimin içinde mutlu hissettirecek bir şeyler bulabilme becerisi değildir sadece. Mutluluğun emekle ve çabayla mümkün olabileceğinin farkında olmaktır aynı zamanda... Mutluluk, koşulsuz ve çabasız olan değildir. Mutluluk bir eylemdir. Bekleyenin değil, onu başkalarının da faydasını gözeterek yeniden icat edebilenindir. Bencilce değil, kardeşçedir.

Herkes İçin Yapay Zeka
Yapay zekâ nedir, nelerden oluşur ve nasıl çalışır? Yapay zekâ hakkında söylentiler çok, bilgiler az. Herkesin bir tahmini var, bazılarınınsa beklentisi yüksek... Meşhur yapay zekânın hangi teknolojilerden ve disiplinlerden oluştuğunu merak ediyorsanız, nasıl çalıştığını öğrenmek istiyorsanız bu kitap tam size göre. Üstelik sözü edilen teknolojileri anlamak için öncesinde bilmeniz gereken hiçbir şey yok. Öğrenci, ev hanımı, doktor, mühendis, psikolog, fenomen, Youtuber... Hangi meslekten olursanız olun, kitabın içeriğini takip edebilmek çok kolay... Son derece yalın bir dille, açıklayıcı ve bolca görselle desteklenmiş konuların içinde keyifle ilerlerken, yapay zekâ uygulamalarınızı geliştirdiğinizin farkında bile olmayacaksınız. Kariyerini yapay zekâ üzerine inşa etmek isteyenler açısından...

Bir Gün Filozoflar Kral Ya Da Krallar Filozof Olursa İnsanlık O Zaman Mutluluğa Kavuşur - Thomas More
"Çürüyen bir bedene kıyasla ebedi olan ruhtan vazgeçmek ancak onursuzların işidir ve de ahmakların." Filiz vermeyen birçok hayatın aksine koyu gölgeli yaprakları rüzgârlarla oynaşan ulu bir çınar gibi yaşadı Thomas More. Genç yaşta çok da istememesine rağmen hızlı bir tırmanışa geçti ancak şatafatın, ikiyüzlülüğün, heveslerin ışıkları altında yaşamaktansa son nefesini dürüstlüğün küf kokulu zindanlarında vermeyi tercih etti. "Vicdan özgürlüğü" uğruna celladına gülümseyecek kadar yaşamının doğruluğundan emindi. İdamla noktalanan 57 yıllık yaşamının ardında yakın dostu Erasmus’un ısrarı üzerine yazdığı bir kilometre taşı olan Ütopya’yı bıraktı. Ütopya’da eğitimden üretime, siyasetten adalete, ticaretten yönetime kadar her açıdan ideal bir devleti resmetti. Hem sorunu söyledi hem çözümü haykı...

Sıradan Zaferler
"Gerçekçi edebiyat ve çizgi romanın mükemmel bir birleşimi." Booklist "En iyi 5 grafik romandan biri. Psikolojik olarak yıpranmış, dünyayla ve aşık olduğu kadınla iletişim kurmaya çalışan bir fotoğrafçının, duygu dolu hikayesi. Çizimler çok etkileyici. Larcenet’in, sevecen karakterle dolu bu kitabı, insanda başka bir ülkeye seyahat etmiş hissi yaratıyor." Time "Çok katmanlı bir kitap. Diyaloglar, fazlasıyla içe dönük ve bazen rahatsız edici derecede gerçekçi. Karmaşık karakterleri ve geniş bakış açısı, bu hikayeyi daha da dikkat çekici kılıyor." Publishers Weekly "Bir erkeğin bağlanma korkusunu zekice işleyen çok fazla kitap yoktur. Ergenlikten çıkış ve olgunluğa geçiş sürecini aynı şekilde anlatan kitap sayısı da oldukça azdır. Larcenet, her iki konuyu da çok güzel işlemiş."

Kızılderili Masalları
Büyük Ayı takımyıldızının gözleri dolduracak kadar sevimli, çocuksu hikâyesini dinlemiş miydiniz? Toprağın, gökyüzünün, suyun ve fırtınanın ruhuyla konuşan Kızılderili, doğaya karşı yaşam mücadelesi vermiyor, doğanın bir parçası olarak, halkadaki yerini minnetle, hürmetle, neşeyle alıyordu. Avlanmadan ekip biçmeye, beslenmeden süslenmeye, tartışmaktan dans etmeye kadar en sıradan edimleri bile ayinleştirerek hayatı kutlayan Kızılderili’nin hikâyeleri de işte öyle yaşamcıl, neşeli, ritmik ve çocuksu.

İran Masalları
İran Masalları, çeşitliliğiyle zengin, karmaşık ve büyülü bir kültürel yapıyı binlerce yıl boyunca korumayı başarmış topraklardan doğdu. Kaynağını Budizm, Hinduizm, İslam ve Zerdüştlük’ten alan bu masallar; İran’daki değişik inanç ve kültürlerin bin yıllar içinde nasıl iç içe geçtiğini ve ortaya biricik, özgün bir yaşayış çıkardığını gösteriyor. İran masalları, yeniden yorumlanmış ya da bambaşka kurgulara adapte edilmiş halleriyle, zamanla bütün yeryüzünü dolaştı. Çağdaş edebiyatın fantastik unsurları bile varlığını büyük ölçüde bu yalın anlatımlara borçlu.