
Polyanna - İnsan Sadece Mutlu Olmak İçin Değil Yararlı İşler ve Başarılarla Dolu Bir Hayat İçin De Yaşamalıdır
Yaşadığımız zamanlar, istediğimizi yapabildiğimiz zamanlardır. 1913 yılında yayımlandığından beri pek çok dilde milyonlar satan ve defalarca sinemaya da uyarlanan Pollyanna, tarifi giderek güçleşen mutluluk kavramıyla bir kez daha yüzleştiriyor okuru. Pollyanna’nın kederle dolu yaşamının ayrılmaz bir parçası olan Mutluluk Oyunu’na daha yakından bakmanın tam zamanı... Mutluluk Oyunu, her olumsuz deneyimin içinde mutlu hissettirecek bir şeyler bulabilme becerisi değildir sadece. Mutluluğun emekle ve çabayla mümkün olabileceğinin farkında olmaktır aynı zamanda... Mutluluk, koşulsuz ve çabasız olan değildir. Mutluluk bir eylemdir. Bekleyenin değil, onu başkalarının da faydasını gözeterek yeniden icat edebilenindir. Bencilce değil, kardeşçedir.

Herkes İçin Yapay Zeka
Yapay zekâ nedir, nelerden oluşur ve nasıl çalışır? Yapay zekâ hakkında söylentiler çok, bilgiler az. Herkesin bir tahmini var, bazılarınınsa beklentisi yüksek... Meşhur yapay zekânın hangi teknolojilerden ve disiplinlerden oluştuğunu merak ediyorsanız, nasıl çalıştığını öğrenmek istiyorsanız bu kitap tam size göre. Üstelik sözü edilen teknolojileri anlamak için öncesinde bilmeniz gereken hiçbir şey yok. Öğrenci, ev hanımı, doktor, mühendis, psikolog, fenomen, Youtuber... Hangi meslekten olursanız olun, kitabın içeriğini takip edebilmek çok kolay... Son derece yalın bir dille, açıklayıcı ve bolca görselle desteklenmiş konuların içinde keyifle ilerlerken, yapay zekâ uygulamalarınızı geliştirdiğinizin farkında bile olmayacaksınız. Kariyerini yapay zekâ üzerine inşa etmek isteyenler açısından...

Bir Gün Filozoflar Kral Ya Da Krallar Filozof Olursa İnsanlık O Zaman Mutluluğa Kavuşur - Thomas More
"Çürüyen bir bedene kıyasla ebedi olan ruhtan vazgeçmek ancak onursuzların işidir ve de ahmakların." Filiz vermeyen birçok hayatın aksine koyu gölgeli yaprakları rüzgârlarla oynaşan ulu bir çınar gibi yaşadı Thomas More. Genç yaşta çok da istememesine rağmen hızlı bir tırmanışa geçti ancak şatafatın, ikiyüzlülüğün, heveslerin ışıkları altında yaşamaktansa son nefesini dürüstlüğün küf kokulu zindanlarında vermeyi tercih etti. "Vicdan özgürlüğü" uğruna celladına gülümseyecek kadar yaşamının doğruluğundan emindi. İdamla noktalanan 57 yıllık yaşamının ardında yakın dostu Erasmus’un ısrarı üzerine yazdığı bir kilometre taşı olan Ütopya’yı bıraktı. Ütopya’da eğitimden üretime, siyasetten adalete, ticaretten yönetime kadar her açıdan ideal bir devleti resmetti. Hem sorunu söyledi hem çözümü haykı...

Sıradan Zaferler
"Gerçekçi edebiyat ve çizgi romanın mükemmel bir birleşimi." Booklist "En iyi 5 grafik romandan biri. Psikolojik olarak yıpranmış, dünyayla ve aşık olduğu kadınla iletişim kurmaya çalışan bir fotoğrafçının, duygu dolu hikayesi. Çizimler çok etkileyici. Larcenet’in, sevecen karakterle dolu bu kitabı, insanda başka bir ülkeye seyahat etmiş hissi yaratıyor." Time "Çok katmanlı bir kitap. Diyaloglar, fazlasıyla içe dönük ve bazen rahatsız edici derecede gerçekçi. Karmaşık karakterleri ve geniş bakış açısı, bu hikayeyi daha da dikkat çekici kılıyor." Publishers Weekly "Bir erkeğin bağlanma korkusunu zekice işleyen çok fazla kitap yoktur. Ergenlikten çıkış ve olgunluğa geçiş sürecini aynı şekilde anlatan kitap sayısı da oldukça azdır. Larcenet, her iki konuyu da çok güzel işlemiş."

Kızılderili Masalları
Büyük Ayı takımyıldızının gözleri dolduracak kadar sevimli, çocuksu hikâyesini dinlemiş miydiniz? Toprağın, gökyüzünün, suyun ve fırtınanın ruhuyla konuşan Kızılderili, doğaya karşı yaşam mücadelesi vermiyor, doğanın bir parçası olarak, halkadaki yerini minnetle, hürmetle, neşeyle alıyordu. Avlanmadan ekip biçmeye, beslenmeden süslenmeye, tartışmaktan dans etmeye kadar en sıradan edimleri bile ayinleştirerek hayatı kutlayan Kızılderili’nin hikâyeleri de işte öyle yaşamcıl, neşeli, ritmik ve çocuksu.

İran Masalları
İran Masalları, çeşitliliğiyle zengin, karmaşık ve büyülü bir kültürel yapıyı binlerce yıl boyunca korumayı başarmış topraklardan doğdu. Kaynağını Budizm, Hinduizm, İslam ve Zerdüştlük’ten alan bu masallar; İran’daki değişik inanç ve kültürlerin bin yıllar içinde nasıl iç içe geçtiğini ve ortaya biricik, özgün bir yaşayış çıkardığını gösteriyor. İran masalları, yeniden yorumlanmış ya da bambaşka kurgulara adapte edilmiş halleriyle, zamanla bütün yeryüzünü dolaştı. Çağdaş edebiyatın fantastik unsurları bile varlığını büyük ölçüde bu yalın anlatımlara borçlu.

İran Masalları 2
İran Masalları 2, oldukça ilgi gören ilk kitaptan farklı olarak özel bir kültürün; Zağros Dağları’nda göçebe bir hayat süren Bahtiyari aşiretinin masallarını anlatıyor. Bahtiyariler toprağı işleyerek geçinen, sıcak ve soğuk mevsimlerde yer değiştiren; içe dönük, dış dünyadan kopuk ve gelenekçi bir topluluktu. Uzun yıllar gizli kalan masalları da sert koşulların ve ortak geleneksel yaşayışın etkisiyle cesareti, yiğitliği, azmi, dindarlığı ve kanaatkârlığı vurguluyordu. 1900’lü yılların başında İran kültürüne ilgi duyan bir İngiliz asker, bölgenin yaşlı ve namlı kimseleriyle oturup notlar almış. Ortaya da cesareti, özveriyi ve sadeliği anlatan bu büyülü masallar çıkmış.

Eskisi Gibi
– Angoulême Uluslararası Çizgi Roman Festivali / En İyi Çizgi Roman Albümü Ödülü (2014) – Fabio ve Giovanni kardeşler, bir Fiat 500’ün direksiyonunda derin bir yolculuğa başlar. Giovanni, Fabio’yu ölen babasının anısını onurlandırmak için eve, İtalya’ya dönmeye ikna eder. Uzun yıllar birbirini görmeyen kardeşlerin hesaplaşması her kilometrede biraz daha gün yüzüne çıkar. Usta çizer Alfred’in bu eşsiz çizgi romanında Fransa’daki günbatımıyla İtalya’daki günbatımının hissettirdikleri birbirinden çok farklı. Yolların ıssızlığını, yaz sıcağını, tatlı esintileri çizgi ve renklerle hissedecek; görmediğiniz İtalyan kasaba ve kırlarını bizzat göreceksiniz.

Yaptığın İşi Gönlünde Hissedersen Irmaklar Çağlar - Mimar Sinan
"Geçti bu demde cihandan Pir-i Mimaran Sinan." Osmanlı mimarisini zirveye taşımış, kubbe sanatında henüz aşılamamış bir dehaya sahip, hayal gücüyle çığır açmış ve kendi tarzını oluşturmayı başarabilmiş bir dehadır Mimar Sinan. Allah aşkı, ahiret bilinci ve hayra vesile olmanın yüceliğini ilke edinen, sahip olduğu her şeyi insanlığın hizmetine sunmaktan çekinmeyen, aynı zamanda bir eğitim gönüllüsü, bir büyük usta ve bir bilge kişidir. Dünyanın dört bir yanından uzmanı, eserlerindeki mimari işçiliğine hayran bırakmayı başarabilmiş ve kişiliği ile de tüm insanlık adına örnek bir karakter sergilemiştir.

Kore Masalları
Falcılar, âlimler, iblisler, huzursuz ruhlar, şekil değiştiren marifetli büyücüler, dansçı kızlar, dilekler, gizemler, tesadüfler, bahşedilenler, ödenmesi gereken bedeller… Her zaman mutlu sonla bitmeyen hatta mutlak sonlara pek yer vermeyen Kore masallarıyla kendinizi sonsuz bir döngünün içinde bulacak, yapılan her hareketin, söylenen her sözün evrenle olan büyülü temasının bilgece işlenişine şahit olacaksınız. Konfüçyüslük, Taoizm ve Budizm’in öğretileriyle şekillenmiş ortak bir bilincin ürünü olan bu halk masalları anlatının öğreticiliğinin göstergesi olmaya devam ediyor.

Umberto Arte İle Sanat 3
"Sanata gerçek gücünüveren şey, sıradan olanı en yüce duyguyla ele almaktır." Jean-FrançoIs MIllet Barbizon Ekolü’nün öncü ismi Millet’nin zorlu yaşam mücadelesi. Devrimlerle çalkalanan Avrupa’nın karışık siyasi ortamı ve Barbizon Ekolü’nün kuruluş hikâyesi. Millet’nin Théodore Rousseau ve Gustave Courbet gibi çağdaşı ressamlarla olan ilişkisi ve Sürrealizm’in önemli ismi Salvador Dalí üzerindeki yoğun etkisi. Resimlerinin derinlerindeki şifreler ve çocukluğuna ilişkin izler. Fransız Realizmi’nin önemli ressamı Jules Breton’un kırsal yaşamın güzelliğini ve asaletini yücelten enfes resimleri ve kendisi gibi yetenekli kızı Virginie Demont-Breton’un anne, çocuklar ve balıkçılar üzerine yaptığı çalışmalar. Van Gogh’un Jules Breton ile tanışabilmek için gösterdiği insanüstü çaba. Modern resmin ...

Sezginin Sonsuzluğu
Ve... Ezeli-ebedi gizemi çözenlerin dilinde sonsuza dek yankılanacak o iki kelime: "Çok garip..." Binlerce yıl boyunca insan Hakikat’i aramıştır. Kutsal yolların izini sürmüş ve büyük cevabın peşine düşmüştür. Peki, bugünün modern dünyasında bu yollar kayıp mıdır? Değilse nasıl bulunabilir? "Hakikat Öğretisi" nedir? Hz. İsa’nın kayıp 15 yılının sırrı nedir? Kutsal Meryem aslında kimdir? Hıristiyanlık daha sonra kimler tarafından, nasıl yeniden dizayn edilmiştir? Hz. Muhammed’in hayatı neyin sembolüdür? İslam dini hurafelere ne şekilde gömülmüştür? İslam’ın özü nasıl bulunabilir? Mesih’in gerçek anlamı nedir, ne zama

Seçilmişler
Başka bir dünya daha vardı hayatımızın tam ortasında; karanlık ve bilinmeyenlerle dolu... Oda boştu, telaşla açık bırakılmış dış kapıdan bahçeye doğru koştu. Küçük kızı bahçe duvarının kenarında hareketsiz duruyordu. Bu kadarı fazlaydı, kızının yanına yaklaşıp omzundan hafifçe sarstı: "Gizem ne yapıyorsun gecenin bu vaktinde dışarıda?" Küçük kız aniden sıçradı. Tuhaf, donuk bir bakış vardı gözlerinde. "Sakın..." diye fısıldadı. "Onunla konuşurken bana dokunma." Korkmuştu, neler oluyordu küçük kızına? "Neye üzüldün, hadi anlat annene?" diye sordu, korkuyla dolu bir ses tonuyla. "Benim annem değilsin. Taşıyıcımsın." Beş yaşındaki Gizem de diğer benzerleri gibi aynı yanıtı vermişti. Gerçekte seçilmiş kristal çocuklardı onlar: Ve bir gün aniden ortadan yok oldular. 19

Uyanış
"Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter!" III. Dünya Savaşı senaryosu çok önceden yazıldı, şimdi oynanıyor. Dünya, eşi benzeri görülmemiş bir kıyamete yaklaşıyor. Üstelik bu yolda yapılan bütün planlar tıkır tıkır işlemekte... Dünyanın şu durumdaki haline bakınca III. Dünya Savaşı senaryosuna ne kadar uzağız dersiniz? Aslında hiç uzak değiliz, kıyamete fazlasıyla yakınız. III. Dünya Savaşı öngörülere göre Müslümanların ya da Siyonizm’in sonunu getirecek deniyor ama doğru değil. Bu savaş, yeryüzünde yaşayan altıncı neslin, günümüz insan ırkının sonunu getirecek. Dünya bugüne kadar beş büyük kitlesel yok oluş yaşadı. Canlı türlerinin yüzde sekseninin hatta yüzde doksan altısının soyu tükendi. Sekiz buçuk milyara ulaşan dünya nüfusunu iki milyar seviyesine düşürmek için çaresi olma...

Hiçbir Şey Silemez Aşkı - Mayakovski
"Aşk her şeyin kalbi. Bu kalp ölünce, her şey ölüp gider, anlamsızlaşır." – Mayakovski Vladimir Vladimiroviç Mayakovski, Rus şair ve oyun yazarıdır. Halkların asi çocuğu, devrimin kıymetli şairi... Otuz altı yıllık kısacık hayatına hem ölümsüz eserler sığdırmış hem de Rusya’da yaşanan Ekim Devrimi’nde çara karşı ateşli gençliğinin de etkisiyle takındığı dik tavrıyla, sayısız devrimciye ilham olmuştur. Mayakovski’nin yerleşik olana başkaldıran dili, onun çok genç yaşta büyük kitleler tarafından tanınmasına yol açmıştı. Hatta Rus şiirinin geleneksel ve güçlü şairlerinin etkisini öylesine kuvvetli kırmıştı ki devrimin çocukları, Mayakovski’yi devrimin ateşli ruhu olarak görmüşlerdi. O artık bir bakıma, devrimin ortaya çıkardığı bir şairdi. Bu kitapta devrimci, genç bir şairin hayatını değil, ...

Rüzgar İle Karahindiba
"O gun hiç ama hiç rüzgar esmedi koca gezegende... Sırf cılız bir karahindiba üşümesin diye..." Karanlıktan korkan kırgın bir rüzgâr ile dünyanın en yüksek dağından göğe uçma hayalleri kuran cılız bir karahindiba... Birbirlerine yol arkadaşlığı etmeye karar verdikleri gün, önlerinde uzanan uzun yolun onlara ne vereceğinden ya da onlardan ne alacağından habersizdiler. İkisinin bu hayal dolu macerasını okuyan her ruhun içinde, hem bir rüzgârın umudu hem de bir karahindibanın masumiyeti uyanışa geçecek... Derin bir içsel yolculuğa sürükleneceğin bu romanda aşkın en masum haline tanık olacaksın. Sen de kendi Güneşi Batmayan Ülke’ni aramaya hazır mısın? O halde gönlünü al da gel. Müthiş bir yolculuk başlıyor... Çocuk parklarına güneş doğana kadar... Türkİye’nİn İlk İnteraktİf İçsel Yolculuk Rom...

Renkler
- Avrupalı casuslar neden Türk kırmızısının peşine düştü? - Naziler ölüme gönderdikleri Yahudileri neden sarı armalarla işaretlediler? - Romantik Dönem’in platonik âşıkları intihar ederken ne renk giyerdi? - Geyşalar yüzünü neden beyaza boyar? - Henry Ford neden yalnızca siyah arabalar üretti? - Kırmızı neden cinsellik ve şehvet ile ilişkilendirilir? - Ortaçağda erkekler neden kırmızı iç çamaşırı giymiştir? - Edebiyatın ahlaksız rengi nedir? -1. Dünya Savaşı’nda 27.000 askerin bir günde ölmesine sebep olan renk hangisidir? - Paranın rengi neden yeşildir? - Picasso’nun Mavi Dönem resimleri neyi yansıtır? - İhanetin rengi nedir? - Maskulen erkekler pembe giyer mi? - Morun içine do

Gönlünü Dinle Ama Her İstediğini Verme - Evliya Çelebi
"Eee, dünya bu! Bir kararda durmuyor insanoğlu. Zaman oluyor, melekleri hayran ediyor. Gün geliyor, şeytan utanıyor ondan..." İstanbul’un Unkapanı semtinde dünyaya gelenEvliya Çelebi, 17. yüzyılın önde gelen gezginlerindendir. Kırk yılı aşkın süreyle Osmanlı toprakları başta olmak üzere pek çok ülkeyi gezip dolaşmış, gördüklerini de kendine has üslubuyla Seyahatname adını verdiği eserinde anlatmıştır. "Daima ilerisi hedefin olsun" sözüyle kendini geliştirmenin önemini vurgulayan Evliya Çelebi, aynı zamanda bir tarihçi, zanaatkâr, ressam, halkbilimci ve gurmedir de. Avrupa Konseyi Parlamentosu’nun girişinde yer alan, dünyanın en önemli kişiliklerinin resimlerinin bulunduğu sergide, insanlık tarihine yön verenler arasında Leonardo da Vinci ve Gandi’nin yanı sıra ünlü Türk gezgin Evliya Çeleb...

İrlanda Masalları
Periler olmasa İrlanda köylüleri şiire ve öykülere bu kadar düşkün olur muydu? Denizi ve karayı sevmeyi efsanelerinden öğrenmemiş olsalar, Donagal’ın köylü kızları ülkenin başka yerlerinde çalışırken eğilip de denizi öperler miydi? İrlanda masallarının temelinde, topluluklar halinde ya da yalnız yaşayan kara ve su perileri var. Eski zamanlarda olduğu kadar olmasa da, bu perilerin varlığına olan inanç hâlâ yok olmuş değil. Nobel Edebiyat Ödüllü İrlandalı şair W. B. Yeats, bu masalları hikâye anlatıcılarından dinleyip derleyerek aktarıyor ve İrlanda’nın meşhur perileri hakkında ayrıntılı bilgi veriyor.

Japon Masalları
Barışçıl Budizm kök salmadan "çok, çok uzun zaman önce" Japonya’da dini inanışlar, insanı tanrısallığın bir parçası yapıyor ve kişi kendi kutsallığını uçlarda dolaşarak, sınırlarını zorlayarak masal gibi yaşamayı başarabiliyordu. Japonya’da bugün bile, nezaketle ve sevimli çekingenlikle süslenen şey, tanrı ataların soyundan gelmiş olmanın gizli ya da açık gururu. Şans, hile, cüce cinler ve tılsımlı mücevherler, canavarlar ve kahramanlar, denizin dibindeki krallıklar, Güneş’e ve Ay’a uzanan sütunlar… Japon Masalları, geçmiş ortak yaşayıştan bugüne kalan efsaneler değil de, hâlâ masalsı ve kısmen de ayrıksı bir hayatı yaşamaya eğilimli Japonların geçmişine birer referans metin niteliğinde.

Şarap Koyusu
Tanrıların içeceği, yüce kralların sofralarının eksilmez iksiri. Şarap... Mitolojiden edebiyata, ziyafet sofralarından günlük sofralara uzanan kadim bir yolcu. Anadolu topraklarının şarapla 7 bin yıldır süren dansı, günümüzde Ege’nin, Trakya’nın ve Anadolu’nun butik şarap üreticilerinin, büyük içki gruplarının özverili çalışmalarında can buluyor. Şarap, varoluşu itibarıyla sanatla, müzikle, gastronomiyle girift bir yaşam sürerken, şarapseverler de bu eşsiz varoluşa tanıklık etmenin keyfini sürüyorlar. Zeynep Çolakoğlu, kimya yüksek mühendisi ve şarap tadımcısı kimliği ile edebiyatçı kimliğini birleştiriyor; şarabın Dionysos’la literatüre giren serüvenini, üretimine dair incelikleri, şarabın kendine has jargonu ve lügatiyle anlatıyor ve bu anlatıyı küçük bir şarap sözlüğü ile taçlandırıyor....

Büyük Atlas Küçük Canlılar
Geçmişin insanları zamanın trafiğini değiştiriyor; yakalanan anlarla birlikte her şey arayışların ve kaçışların, ertelemelerin ve kavuşmaların tesadüfi dizilimiyle Berlin’de, gece sessiz olunması gereken bir balkona taşınıyor. Barış Pirhasan, zihin çekmecesini karıştırırken yoksulluklara kendi giden aşıklardan hastane odalarındaki arkadaşlara kadar hayatının tüm insanlarını kendi gölgeleri gibi uzatıp kısaltıyor. Kıpırtısını ve heyecanını muhafaza eden şiirler, bu kez biraz daha yüksek bir sesle okunuyor.

Olmayan Şeyler
Gökhan Yücel’in kaleminden; garip, absürt, zihinde şimşek çaktıran kısa hikayeler. Talihsiz zaman yolcuları, zihin implant mağdurları, güneşe ateş eden Adanalılar, reenkarne olmuş kayıp ruhlar, kıyamete giden köz ustaları ve telepat koyunlar bu kitapta buluşuyor. Siz de davetlisiniz.

Beğendiğiniz Bedenlere Hayalinizdeki Ruhları Koyup Adına Aşk Diyorsunuz - Shakespeare
"Kendini boşuna harcamış olur insan, dilediğine erer de sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa." İnsanın anlam arama çabasına ışık tutan kalemi ve muazzam yeteneğiyle en basit görünen olayları bile inanılmaz bir üslupla anlatır Shakespeare. Evrensel olanı kişiselle, kişisel olanı evrenselle bütünleştirir. O sadece bir şair ve yazar değil, kelimelerle insanın ruhuna fısıldayabilen bir dâhidir.