
Kur'ana Göre Araştırmalar 3
Zihniyet Kur'an'a hangi yöntemle, nasıl yaklaşılmalı? Kur'an'da insan problemi Din mantığı Kur'an'ın buyrukları Kur'an'ın yasakları Müslümanlarda mantıklılık ve mantıksızlık Müslümanların dini mantıksızlıklarına örnekler Müslüman şahsiyet oluşumu Allah'a secde en büyük şakardar Şahsiyet buhranının nedenleri Uhud savaşını kurtaran zihniyet Yüksek din öğretimi projesi Din hürriyeti

Kur'ana Göre Araştırmalar 2
Kur'an'ı Anlamanın İlkeleri Kur'an Kur'an'ı Anlatıyor Kalkınmada Temel Öğeler Felsefe Din Hürriyeti Dil ve Din Düşünce Hürriyeti Din Öğretimi Laik Öğretim İslam - Demokrasi İslam Dininin Kolaylık İlkesi Hz. Peygamberin dinin Kolaylığı Hususunda söyediği Sözler ve Yaptığı İşler İki Usul Kaidesi Kaza Namazı Fıkıhta Kaza Namazı Haccın Bir Defa Oluşu Dini Prensiplerin Durumunu Yeniden Değerlendirme Yolculukta Namaz Cuma Namazı Nafile Namaz Dinde Kolaylığın Felsefesi

Kibirli Palmiye
Herkes biraz kötüdür. Şeytan hepimizin içinde. Asıl maharet varlığını kabul edip onu dizginleyebilmekte… Bir mezarlıkta yolları kesişen üç kişi… Annesine verdiği helalliği geri almak için yollara düşen Ahu, geçmişin atanamayan öğretmeni, şimdinin korsan taksicisi Osman ve amcasından kaçan on iki yaşında bir kız çocuğu: Küçük bir şeytan… Çıktıkları tuhaf yolculukta ilişkileri ilmek ilmek örülürken gölgeli geçmişlerinin düğümleri de teker teker çözülmeye başlar. Şimdi kafalarında tek bir soru vardır. Üzerlerine iki beden büyük gelen bu karanlık macerayı aslında hangisi başlatmıştır? Aybike Ertürk, hayatımızı sinsice zehirleyen aile ilişkilerine dokunurken, kaybedenlerin, kaybettikçe zalimleşenlerin, sığınacak bir yer bulamayıp yollara düşenlerin, kaçanların; en

Nereye Giderseniz Gidin Ama Tüm Kalbinizle Gidin - Konfüçyüs
"İnsanoğlu para kazanmak için sıhhatini verir. Sonra, sıhhatini kazanmak için parasını verir. İstikbali düşünürken insanoğlu yaşadığı günü unutur. Böylece, ne bugünü yaşarlar ne de istikbali. Aslında ölüm yokmuşçasına yaşarken yaşamamış gibi ölürler." Tüm bencil düşüncelerden sıyrılmış bir halde önce "BEN" diyebilen insanın, ruhu ve bedeni arasındaki uyumu keşfetme hikâyesidir bu kitap. Savaşmayı değil kabullenmeyi, başkalarından önce kendini bilmeyi ve ölmeden önce yaşamayı benimser. Mutluluğa giden yolda, bilgelik ve özgüvenden gelen ışıkla iyileşmeyi öğretir. "Mutlu olmak için, bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna inanıyorsanız beklemekten vazgeçin. Pek çokları mutluluğu insandan yüksekte arar, bazıları ise daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boy hizasındadır." Konfüçyüs sadec...

İnsanın Kendini Yenmesi En Büyük Zaferdir - Platon
"Sadece bir iyi vardır: Bilgi. Sadece bir kötü vardır: Cehalet." İdeal dünyanın en büyük temsilcisi olan Platon’un günümüze kadar ulaşan eserleri üzerinden açığa çıkarılan 7 temel öğreti, yaşamın türlü zorluklarıyla başa çıkmak zorunda kalan modern insana uzun süre önce unutmuş olduğu bilgeliği tekrar hatırlatıyor. İyinin, doğrunun, ahlakın ve insanın tanımını hakikate en yakın şekliyle açıklayan Platon, binlerce yıl öncesinde kurmuş olduğu bilgelik okulu Akademi’de, bizleri hâlâ öğrencisi olarak ağırlamaya devam ediyor.

Kimse Bize Ait Değildir - Rabindranath Tagore
"Sakin sakin otur yüreğim toz kaldırma. Bırak, dünya sana gelecek yolu kendisi bulsun." Nobel ödüllü Hintli yazar, şair, besteci, ressam Rabindranath Tagore, Doğu’nun şarkısını evrenselliğe taşımış bilge bir ozandır. Atatürk’ün kitaplar hediye ettiği, Bülent Ecevit’in şiirlerini Türkçeye çevirdiği, Albert Einstein’dan Mahatma Gandi’ye kadar pek çok düşünürün ilham bulduğu Tagore’un düşünceleri, günümüzün duyarsız dünyasına, insani değerlere sahip çıkmayı, acıyı sevgiye dönüştürmeyi ve umudu hatırlatıyor hâlâ.

Roma Bilgeliği
Binlerce yıldır eskimeyen bir tarihtir Roma... Antik tarih söz konusu olduğunda, Yunan ve Roma tarihi birlikte anlatılır her zaman. Oysa Roma kendine özgü ve kıyas kabul etmeyen farklı bir kültür geliştirmiş, Yunan düşüncesinden tamamen ayrı bir zihniyetle çok geniş bir dünya coğrafyasına hâkim olmuştur. Küçücük bir köyden kocaman bir imparatorluğun doğmasına önayak olan Roma halkının da kendine özgü bir yaşam tarzı ve felsefesi vardı kuşkusuz. İşte bu yaşam anlayışı Roma’yı dünyaya hükmeden bir ülke haline getirmiştir. Günümüzde bile hâlâ Roma hukuku okutulmakta, Roma edebiyatı bütün canlılığını korumaktadır. Roma felsefesi, düşünce biçimi ve kültürünün, daha kaliteli bir yaşamın yollarını inşa etmek üzerine kurulu eski ve köklü bilgiler içeren, üstelik günümüz insanına hiç de yabancı olm...

Yaşam Bir Düştür Uyanmak Bizi Öldürür - Virginia Woolf
"Ben tek bir kişiyim: Kendim." Virginia Woolf’u mümkün kılan şey neydi? Sınırda olmanın zorlayıcılığı ile savaşıp, bir yanda coşkunun ve üretkenliğin, diğer yanda çökkünlüğün ve belki de deliliğin arasında salınırken, onu parçalanmışlığından kendiliğini defalarca yeniden inşa etmeye, umudunu kaybettiğinde ise aramızdan çekip gitmeye iten şey neydi? İzlenimleri ayıklamanın, sembolleri kovalamanın, bilincin sınırlarını keşfetmeye çabalamanın, yine de en çok kendiyle ilgili olmanın sırrı neydi? Virginia’nın edebi uğraşısına, düşünsel yolculuğuna tanık olmanın felsefi ve belki de pratik bir değeri olabilir mi?

Hoş Geldin Yabancı Burada Büyük Amacımız Mutluluk - Epikür
"Elinde olanı küçümseme, bir zamanlar buna sahip olmayı dilemiştin." Elinizde tuttuğunuz kitap mutluluk felsefesiyle bütünleşmiş en önemli filozof olan Epikür’ün bir yandan kıymetli öğütlerini hatırlatırken bir yandan da mutluluğun reçetesini veriyor. Öğretisini "Bahçe" adını verdiği, yeşilliklerin ve doğanın içindeki okulunda anlatan Epikür, 2000 yıl sonra bizi yine o bahçeye davet ediyor. Peki nedir Bahçe? Her bir bitkinin, her çiçeğin büyümesine tanıklık etmektir. Bir gülün en güzel çağını yaşadıktan sonra soluşuna şahit olmaktır. Kurumuş olanın başını koparmaktır. Ağacın üzerinde yol alan karıncayı, bir kayısının dalında çürüyüşünü, bir zeytinin dalında olgunlaşmasını seyretmektir. Bir bahçede ne kadar çok doğum varsa o kadar da ölüm vardır. Bir bahçede hayatın bütün zıtlıkları vardır....

Ahtapotun Ruhu
Ahtapotlar seçimlerini hangi güdüyle yaparlar? Neden şu rotayı, şu kavgayı, şu yuvayı değil de diğerini tercih ederler? Davranışları gelişigüzel midir yoksa tecrübeyle mi edinilmiştir? Özgür iradeleri var mıdır? Dahası bir ahtapot gibi olmak nasıldır? Ahtapotların düşünceleri, duyguları ve bir kişilikleri vardır. Onlar değişim üstatlarıdır. Bir ahtapot, içinde bulunduğu durum için gerekli görüntüyü seçmek, seçimine uygun şekilde değişmek, en sonunda sonuçları gözlemlemek ve gerekirse tekrar değişmek zorundadır. Kendinden farklı bir yaratığın zihninde neler olduğunu tahmin edebilen bütün yaratıkların en başarılısı, ahtapottur. Çünkü ahtapot, kendini korumak için yaptığı sayısız aldatmacayı bu yetenek olmadan yapamaz. Popüler doğabilimcisi Sy Montgomery, araştırmacılığın gerçek derinliğine i...

Mavi Dağ
Aşk ve Kader, Ölüm ve Yaşam, İyilik ve Kötülük... Nil ve arkadaşları tarafını seçmek zorunda... Günebakan Üçlemesi’nin ikinci kitabı Mavi Dağ’da Nil ve arkadaşlarını yeni maceralar bekliyor… Supay’ın karanlık güçleri çoğalırken Günebakan Nil ve arkadaşları Ruhlar Konseyi’nin karşısında. Üstelik Nil ve Kayra’nın efsaneleşen aşkı hiç beklemediği bir tehdidin pençesinde. Kader ayağımızdaki pranga mıdır? Aşk, savaşmanın en yalın haliyse eğer; kim karşısında durabilir bu savaşın? Her sayfasını merakla çevireceğiniz Mavi Dağ’da heyecan hiç bitmeyecek! Fantastik edebiyatın efsunlu kalemi Gülşah Elikbank, Mavi Dağ ile, okurlarına gizemli ve karanlık olduğu kadar sevgi dolu ve umutlu bir hikâye anlatıyor.

Ekinokslar
- Belki de bu şüpheler o kadar da kötü değildir. - Nasıl yani? - Şüphe bir dengesizlik yaratıyor. Ama harekete de geçiriyor. Ekinokslar sırasında gece ve gündüz süresi eşitlenir. Öyle ki; sanki dünya gölge ve ışık arasında dengeyi bulmuş gibi olur. Kaderimizin cilvesi gibi, pamuk ipliğine bağlı bir denge. Farklı coğrafyalardan, farklı ufuklardan, farklı toplumsal tabakalardan gelen dört kişinin başına gelen ve dört mevsimle anlatılan bir hikâye. Başka yalnızlıklarla karşılaşacak olan dengesi muğlak varlıkların hikâyesi. Hayatın anlamını sorgulayan bilmecelerle alabora olmuş zihinleri ile tuttukları ipi birbiri ardına dokuyacaklar. Her mevsimin görsel bir karakteri olduğu gibi, her sesin de bir karakteri var bu kitapta. Çağdaş çizgiromanın usta ismi Cyril Pedrosa, eşsiz bir yoğunluğa ve has...

Ölümümü Bildirirken Siz Benden Daha Çok Korkuyorsunuz - Giordano Bruno
"Sadece bilgeler ve erdemli insanlar çok mutlu olabilirler, çünkü onlar acıyı artık hissetmezler." Rönesans felsefesini biçimlendiren en önemli filozoflardandır Giordano Bruno... Aynı zamanda bir keşiş, gökbilimci, okültist ve mistiktir de... Sonsuzluk, madde, ruh göçü, reenkarnasyon ve büyü üzerine yazdıklarıyla Spinoza, Leibniz, Hegel ve Schopenhauer gibi değerli filozofları etkilemekle kalmamış, modern felsefenin bazı temel ayrımlarını yeniden şekillendirmiştir. Vatikan, Bruno’nun kişisel notlarını ve elyazmalarını gizli tutmaya devam ettiğinden hakkında yapılmış çalışmalar ne yazık ki kısıtlıdır, zira Bruno günümüzde de hâlâ "sakıncalı" görülmektedir. Kilise’nin fanatik eğilimlerine karşılık dünyanın ve evrenin sonsuzluğunu savunan Bruno, sapkınlıkla suçlanarak düşüncelerinin bedelini ...

Korkusuzca Yaşayabilmek
Uluslararası çok satanlar listesinde haftalarca bir numarada yer alan ve Türkiye’de yüz binlerce okura ulaşmayı başaran Vazgeçebİlmek, Sevebİlmek ve Özgürleşebİlmek kitaplarının dünyaca ünlü yazarı Guy Finley, bu kez korkuya meydan okuyan bir yaşam disipliniyle çıkıyor okurunun karşısına: Korkusuzca Yaşamak! Korkunun tarifini çok katmanlı bir bakış açısıyla yeniden zihin süzgecinden geçiren Guy Finley, korkuyla düşünce arasındaki bağların nasıl baştan kurgulanması gerektiğine örnek hikâyelerle ve önerdiği etkili uygulamalarla birlikte dikkat çekiyor. Daha düne kadar uykularını kaçıran şeyin ne olduğunu hatırla mesela. Önceleri çok istediğin, önemsediğin, kafana taktığın, üzerinde çok düşünüp kaygılandığın, belki çok istediğin, uğruna çok şeyi gözden çıkardığın, vakit harcadığın şeyleri düş...

Bazı İnsanlar Varlıklı Olsun Diye Neden Diğerleri Yoksul Olmak Zorunda - Fidel Castro
"Bir soyguncunun veya bir katilin yönetiminde, dürüst kişilerin yeri ya mezar ya hapistir..." Küba Devrimi’nin lideri Fidel Castro, 20. yüzyıla damgasını vuran bir figür oldu. Uzun yıllar halkların eşitliği uğruna verdiği mücadele ve bu yoldaki adımları hep konuşuldu, zaman zaman eleştirildi. Devrimin simgesi olarak adeta ölümsüzleşti. Fidel Castro halkın, işçi sınıfının ve ülkesi uğruna çalışan tüm emekçilerin yanında durdu. Bağımsız bir ülke hayali ile sosyalist bir yönetim kurdu. Dünya sahnesinde büyük bir güç olan ABD’yi karşısına alırken eğitim, sağlık ve mülkiyet alanındaki reformlarıyla Küba’yı baştan yarattı. Fidel Castro’nun devrim adımlarındaki vizyonu ve düşünceleri bugün hâlâ halklara, politikacılara ve tüm insanlığa ışık tutmaya ve bambaşka bir bakış açısı kazandırmaya devam e...

Başarıda Gururu Felakette Ümitsizliği Yenmeliyiz - Mustafa Kemal Atatürk
''Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kendiniz kurtarıcı olun. Eper ülkenizi kurtaracak bir lider beklemekteyseniz, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.'' Gazi Mustafa Kemal’e ölümünden dört yıl önce, özel bir yasayla "Atatürk" soyadı verilir. Bu haber Ankara Radyosu’nda sevinçle duyurulurken, sunucu "Atatürk" yerine "Anatürk" der. Elbette bu bir dil sürçmesidir nihayetinde. Ancak bilinir ki Türkiye halkı Mustafa Kemal’i, hem bir baba hem de bir anne kadar sevmektedir. Mustafa Kemal’in yaşamına dair hiç duymadığınız bilgileri, bilinmeyen yönlerini ve derin acılarına rağmen yaratıcı yanını nasıl geliştirdiğini öğrenmeye hazır olun. O sadece kurucu bir lider değil, bugün dahi hayatımızı değiştirecek ölçüde etkili, tüm dünyaya ilham vermiş bir filozof devlet ada...

Katiline Aşık Bir Kadın - Bergen
"Kezzap bile bu kadını çirkinleştirememiş." – Sezen Aksu Kadına şiddetin acıklı bir simgesidir Bergen... Toplumun gözü önünde kendi ölümüne yürümüş, ailesini korumak uğruna kendini feda etmiş, korkusuz, cesur bir kadın... Yaşam savaşının tam ortasında yer almış, hayatın bütün zorluklarına rağmen umudunu yitirmeden şarkılara tutunmuş bir gazino yıldızı... Saplantılı bir aşkın pençesinde kıvranıp durmuş bir kraliçe... Arabeskin Kraliçesi hem de... Kocasının yüzüne attığı kezzapla bir gözünü yitiren ama güzelliğinden hiç ödün vermeyen bir ikon... Sanat hayatı ödüllerle dolup taşan Bergen, bir dönemin arabesk yasaklarını delmesiyle de müzik tarihine imza atmış, değerli simgelerden biridir. Yaşlanıncaya kadar şarkı söylemek istiyordu sadece. Bir de insan gibi sevilmek... Olmadı ama! Zalimce işl...

Özgürleşebilmek
İnsan ancak kendinden başka kimseye benzemek istemediğine karar verdiğinde özgürleşir... Özgürlük, özgünlüktür... Kendi gibi olabilme cesareti gösterebilen korkusuzların parmak izidir... Dilediğini yapabilmek değil, ne dilediğinin farkında olmaktır. "Başkası ne der?" kaygısıyla yaşamak yerine, başkası için yaşamaktan, vazgeçebilmektir. Kaybetme korkusundan arınmak değil, kaybetme ihtimaline rağmen cesaret göstermektir. Göze almak değil, gözden çıkarabilmektir özgürlük... Ve özgürlük, doğuştan kazanılmış bir haktır. Hiç kimse özgürlük hakkını sonradan öğrendiği korkulara, kaygılara, şüphelere ve değersizliğe feda etmemelidir. Uluslararası çok satanlar listesinde haftalarca bir numara olan, Türkiye’de de yüz binlerce okura ulaşmayı başaran VAZGEÇEBİLMEK ve SEVEBİLMEK kitaplarının yazarı Guy ...

Binlerce Kilometrelik Bir Yolculuk Bile Tek Bir Adımla Başlar - Lao Tzu
"Bir testi yaparsın çamurdan, içindeki boşluktur onu yararlı kılan." 2500 yıl önce kaleme aldığı Tao Te Ching ile Taoizm’in kutsal kitabını yaratan Lao Tzu, Doğu bilgeliğini gizemli satırlarla kalbimize fısıldamıştır. Yaşamın düzeninin oluş ve bozuluştan ibaret olduğunu, hakikatin görünende değil görünmeyende gizlendiğini söyleyen Lao Tzu zıtlıklardan doğan uyuma dikkat çeker. Arzulardan sıyrılarak gerçek yolu bulmayı, teslimiyeti, alçakgönüllülüğü, varoluşun ve doğanın özünü büyülü bir dille anlatan Lao Tzu, günümüzde de insanlığa ilham olmaya devam ediyor.

Ben Kazanmadan Bitmez
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak... Hayır! Düzen bozulmadı, yeniden kuruldu... Yıkılan bir şey yok, değişen çok şey var sadece ve her değişim ürkütücü bir karmaşayla, çözümsüz gibi görünen sorunlarla ve sonsuz kaygılarla yağar insanın üzerine... Yeni düzen bir tehdit değil, bir seçim... Teknolojik gelişmeler insan sağlığını korumaya yetmiyormuş, bir kez daha yüzleştik bu hakikatle... İnsanın sağlığı yine doğanın kanunlarına bağlı... Yeni dünya, bambaşka bir disiplin öğretiyor insanoğluna: "Şikâyet etmemeyi, güvenmeyi ve olana teslimiyeti..." Ne kadar şikâyete saparsan, o denli şükre davet edilirsin. Dengelenirsin. Şimdiye kadar şikâyet ettiğin ne varsa, hepsine şükretmeyi öğretiyor yeni düzen sana. Belki sarsarak, belki acıtarak, belki tokatlayarak... Belki sen anlayıncaya dek şiddet...

Cehennem Acı Çektiğimiz Yer Değil Acı Çektiğimizi Kimsenin Bilmediği Yerdir - Hallac-ı Mansur
Zaman ve mekân üstü bir hakikat felsefesi: "ENE-L HAK..." Mevlana’dan Yunus Emre’ye, Spinoza’dan Kant’a, Nietzsche’den Ficht’e kadar dünyaca ünlü büyük düşünürlerin felsefi akımlarına ilham kaynağı olmuş büyük İslam düşünürü Hallac-ı Mansur’un "Ene-l Hak" felsefesi üzerinden tarif ettiği varlık, benlik, hiçlik ve yok oluş kavramları, yüzlerce yıldır bilim, sanat, inanç ve felsefe dünyasına ışık tutmaya devam ediyor.

Her Kalbe Bahar Gelir Ama Bazıları Çiçek Açar
İçime attığım kar taneleri kadar küçük şeylerin zamanla önünde durulmaz bir çığa dönüşebileceğini öğrendim. Oysa bir dağın zirvesine düşen ufacık kar taneleri gibiydi hepsi... Zamanla yuvarlanıp döndüler içimde, büyüdüler ve kocaman bir çığa dönüştüler. Meğer her şeyi içine atmak bir felaketmiş... Çünkü içine attıklarının altında ezilir, yorulurmuş insan. Sen benim içime attığım her şeysin. Çocukluğum, gençliğim, alınganlığım, pişmanlığım, umudum... Sen benim hissettiklerimsin... Sen, bir daha hissedemeyeceğim tek şeysin... Ne olurdu karşımda dursaydın şimdi? Sımsıkı sarılabilseydim boynuna, kokunu içime çekerek ağlayabilseydim omzun

En Hüzünlü Eylül
Hüzünlüdür İstanbul, Eylül 1955’ten beri... Kadim kentin destansı tarihinde, 6/7 Eylül 1955’te yaşanan büyük yıkım kuşkusuz çok özel bir yer tutar. Acısı hep sürecek bu büyük altüst oluş, toplumsal olduğu kadar bireysel anlamda da derin kırılmalara yol açmıştır. Tıpkı Suzan ve Yorgo’nun aşkında olduğu gibi. Suzan ve "sevgili papazı"nın büyük dramını okurken, kendinizi İstanbul dekorunda, tarihin içinde, "soluksuz ve dipsiz" bir yolculuğa çıkmış bulacaksınız. Bir yas, beş yıl süreyle her gün ve yirmi dört saat tutulur mu? Suzan ve Yorgo’nun aşkı kadar büyükse, evet! Balcıgil romanına "Söyledim ve ruhumu kurtardım!" diye başlıyor. Çünkü, hepinizin merak ettiği önemli nedenleri var. En Hüzünlü Eylül büyük bir aşkın olduğu kadar, büyük bir hesaplaşmanın da romanı.