
Cıvata Kafa ve Diğer Tuhaf Vakalar
Eisner Ödülü – En İyi Kısa Öykü En İyi Mizahi Eser Victoria Devri’ne ait uçan makineler, mekanik bir kafa, mezar hırsızlıkları, hayaletler, cadılar, kuklalar, uzaylılar ve içinde paralel evren taşıyan bir şalgam. Bu kapağın altında adeta bir tuhaflıklar geçidi sergileniyor -ki aralarında Eisner ödüllü "Cıvata Kafa" ve "Sihirbaz ve Yılan" hikâyeleriyle birlikte, Hellboy’un yaratıcısının hiçbir yerde yayımlanmamış üç hikâyesi daha yer alıyor. "Cıvata Kafa, en başta bir oyuncak fikri olarak ortaya çıkmıştı. Ciddi bir fikirden ziyade, öylesine bir düşünceydi… Ama bir figür tasarımcısı olmadığım için bunu bir çizgi romana çevirdim. Ve sonunda tam da benim seveceğim bir çizgi roman yarattım. Başkalarının umursamasını bile beklemiyordum ama insanlar, bugüne kadar yaptığım en iyi iş olduğunu söyle...

Zihin Yalanları
Sosyal bilimler "Dünya, insanoğlunun tüm ihtiyaçlarını karşılar, ancak tüm hırslarını değil" der. Söylenen yalanlara, vaatlere, geleceğe inanma eğilimindedir insan. En çok da kendimize yalan söyleriz. Zihnimizin fark edemediği yalanlar çoğu zaman en basit olanlardır. "Toplum, karmaşık bir gerçeğe değil, basit bir yalana inanır" der geçen yüzyılın toplum kuramcılarından Alexis de Tocqueville. Bütün bu yalanların içinde işte size görmediklerinizi gösterecek bir kılavuz kitap... -Prof. Dr. Uğur Batı- Bizler kalbimizi ve sezgilerimizi bir kenara bırakarak kendimizi sadece zihinden ibaret sandık. Zihin ise uyanık olduğumuzu zannettirerek sürekli uyutuyor bizi. Rüyadayken rüyada olduğunu anlayamaz insan. Bu da öyle bir şey. Zihnimiz bizi bu denli yanıltırken peki öyleyse biz hangi hayatı yaşıyor...

Hazdan Bağımlılığa
Bağlılık ile bağımlılık arasında ne fark var? Teknoloji bağımlılık yapar mı? Eğlence, haz ve bağımlılık arasındaki sınır nedir? Seks bağımlılığı gerçekten var mı yoksa bir fantezi mi? Kadın Viagra’sı gerçekten var mı? Ne işe yarar? Alışveriş bağımlısı mısınız? Yeme bağımlılığı ile obezite arasındaki ilişki nedir? Çikolata, kariyer ve egzersiz de bağımlılık yapar mı? Enerji içecekleri ve elektronik sigara, bağımlılığın neresinde? Bonzai mi, esrar mı; sentetik mi, doğal mı? Hangisi daha zararlı? Tombaladan rulete, iskambilden iddia oyunlarına; oyun bağımlılığı nerede başlar? Beyinde bir bağımlılık merkezi var mı? Bağımlılıktan terörist nöronlar mı sorumlu? Bağımlılık genetik midir? Nasıl bağımlı oluyoruz? Bağımlılık riskiniz nedir? Bağımlılık bir hastalık mıdır? Tedavisi ne kadar mümkün? Bağ...

Olimpiyat Rüyası
Olimpiyata katılma öyküsü, bu rüyaya ulaşmak için yapılanlar, fedakârlıklar, zorluklar… Çok okuduk, çok seyrettik böyle masalları. Samiye Yusuf Ömer’inki bunların biraz ötesinde, muhtemelen en gerçek ve en etkileyici olanı. İçinde mülteciliğin zorlukları var, olimpiyat rüyası var, insani dram var, aşılması dağ gibi engeller var, etkileyici bir son da var… Çizen Reinhard Kleist’ın spora özel bir ilgisi var, çeviren Tanıl Bora ise Türkiye’nin spor ve çizgi roman kültürüne başlı başına katkı. Zor’un tanımını değiştirecek bir öykü bu. İmkansız’ın sözlük anlamına örnek olacak belki de. Siz spor diye okuyun, tarih epik masallar bölümüne kaydetsin.

Ölmeden Önce Gülmeniz Gereken 1000 Karikatür
İLK DEFA BİR KİTAPTA 1000 KARİKATÜR BİRDEN! Dünyaca ünlü çizerimiz M.K. Perker’in yıllardır Hürriyet gazetesinde yayımlanan karikatürleri içinden seçtiğimiz en komik ve orijinal 1000 karikatürü. Sait Faik’ten Darth Vader’a, taş devrinden modern çağın kadın-erkek ilişkilerine, gece yalnız televizyon seyretmekten, Starbucks’ta kuyrukta beklemeye, trafikte sıkışmaktan uzaya gitmeye kadar her tür gündelik hayat ve popüler kültür detayının karikatür marifetiyle tutulmuş bir şeceresi. Hem gülmeniz, hem kitaplığınız için.

Yazma, Yaratma ve Okuma Cesareti
Yazma nedenini tek bir şeye indirgememiz mümkün değil. Çoklu, parçalı ve bazen de yazarın kendisinin de anlam veremediği şeyler dünyasından ortaya çıkan bu istencin dışavurumu, her seferinde aklın sınırlarıyla açıklanamaz. Yazma serüveninde sezgi, nedensizlik ve bireyde var olan kör noktalar da işin içindedir. Tüm bu karmaşanın içinde bir dil serüveni olan "Yazma Cesareti" özel bir durumdur. Bu duruma tahammülü sağlayansa, bireyin kendini yazınsal olarak gerçekleştirme ve anlamlandırma çabasıdır. Uzun soluklu bir yolculuk olacağını hemen kestirebileceğimiz bu çabanın karşılığı, ancak iyi bir ürünün ortaya çıkmasıyla mümkündür. İyi ürünse daha ilk adımda "Yaratma Cesareti"nin doğal sonucudur. Ortalama bir metin okur için, iyi metinler ise metnin değeri için kurulur ve her iyi metin dilde de...

Aşk ve Kuyruklu Yıldız
Yaşamın çıkmaz sokaklarında yürürken, bir kuyrukluyıldıza çarpmaktır aşk. Söylendikçe bizim olan bir şarkıdır. Tene dağılan mıknatıstır, isteğin masalıdır. Uzun bacaklı bir yaban hayvanıdır aşk. En derin kuyumuza düşen kemandır. Dikey bir şiirdir bütün kuşları aynı anda havalandıran. Aşk, yasemin kokan bahçeleri ve ateşböceklerini bir arada anımsamaktır. Çocuk Kalmışlar Derneği’ne üyedir aşk. Kente kanadı kırık melekler yağdırır. Aşk, ilkyardım çantası olmak, dalgakıran olmaktır. Kırık camlara sevdiğinin adını yazmaktır iki kişinin bildiği bir dilde. Aşk sevenlerin yüzlerinde tahtlar devirir, saraylar yıkar. Bilgisayarları eritir, oyuncak mağazaları için soygun planları yapar. Aşk, Öpüşen Çiftleri Alkışlama Ekipleri kurdurur sevilenlere. O, uzun saçlı bir yıldızdır, yüreğin içinde taranır....

Son Gün
"İncirlik'i Kürt topraklarındaki bir hava üssüyle değiştirmenin zamanı geldi." -Wall Street Journal- "Turkey bugs out of anti-ISIS coalition. Why not a base in Kurdistan?" Her roman zamanın ruhunu taşır, yazıldığı dönemi yansıtır. Güvenlik politikaları uzmanı olarak tanıdığımız Mete Yarar'ın bu "ilginç" romanı, siyasal gündemin baş döndürücü bir hızla değiştiği, ülke geleceği üzerine yazılan senaryoların her geçen gün daha fazla olasılığa açık hale geldiği karmaşık ve karanlık dönemi, hem okurun başını döndüren kurgusu hem de çok çarpıcı konusuyla mükemmelen yansıtıyor. 30 saatlik bir dilimi anlatan Hawler - 60 Yıllık İttifakta Son Gün, soluk soluğa okunacak bir roman. ABD, İncirlik Hava Üssü'nü boşaltıp Erbil'e (Hawler) taşımaya başlar. Türkiye'de hiçbir yetkilinin böylesine hayati bir ka...

Şeytanın Kara Kutusu
Emniyet Mahrem Yapılanması Raporu ilk defa bu kitapla gün yüzüne çıkıyor. Raporu okuduğunuzda ve örgütün yeni Renklendirme stratejisini öğrendiğinizde tehdidin hâlâ devam ettiğini ve ne kadar dehşet verici olduğunu göreceksiniz. Şeytani örgüt FETÖ, tekrar ele geçirmek istediği devlete karşı savaşmak için "Renklendirme" stratejisine geçti. İlim Yayma Cemiyeti, Milli Görüş, MHP, BBP, CHP, AKP ve SP yanında Nakşi, Kadiri, Halveti, Nur cemaatleri; Erenköy, Çarşamba, İslamoğlu gibi tarikatlara sızıyor, toplumsal örgütlenmelerin içinde, medyayı, gazetecileri, siyasetçileri parmağında oynatıyor. FETÖ’nün tüm bu planları, örgütün "Emniyet Mahrem Yapılanması" arşivinden çıktı; yani şeytanın kara kutusu açıldı. Bu onun son çırpınışı...

Elvedasız
Fikirleri ve düşünceleriyle dinler, felsefe, ezoterik ve gizli örgütler ve daha pek çok konuda makale ve kitaba imza atmış Aytunç Altındal’ın bütün şiirleri ilk kez toplu halde! Aytunç Altındal, 1975-2005 yılları arasına sığdırdığı 40 yıllık şiir serüveninde bizleri bu kez acılarına, sevinçlerine, umuduna, "sakıncalı kişiliğine" tanıklık etmeye çağırıyor. Hayattan daha fazlasını yaşamış olanlara, dev bir çitlembik ağacının tepesine tırmanan tek çocuk olmanın gururunu ve mutluluğunu anlatıyor. "Şiir dalgalanan saçlardır. Şiir ay ışığıdır. Şiir bakıştır. Şiir anlamdır. Şiir aşktır. Şiir ihanettir. Şiir utanarak sevdiğiniz Leyla’yı korumak için aşağı mahallenin kabadayı doğmuş oğlanlarıyla tek başınıza kavga edip, dayak yemektir." "Şiir hüzündür... Şiir ayrılıktır... Şiir kavuşmaktır..."

Çağların Sorumluluğu
Aytunç Altındal bu kez, çeşitli dergilerde yayımlanmış ve kitaplarına girmemiş yazılarıyla geçmişten günümüze sesleniyor. Yıllar öncesinde gördüğü ve bugün hâlâ geçerliliğini koruyan bir gerçeklikle yazdığı yazılarda yine cesurca doğruları anlatmanın sorumluluğunu taşıyor.

Brodeck Raporu - İkinci Kitap Meçhul
Sıradan Zaferler’in çizeri Manu Larcenet’den görkemli bir eser. Larcenet, günümüz Fransız edebiyatının önemli isimlerinden Philippe Claudel’in ödüllü romanıyla ilk kez bir uyarlamaya girişiyor. Ele aldığı hikayeye yeni, canlı, karanlık ve trajik bir ruh katıyor. Vahşi doğayı yücelten ve insanın acizliğine vurgu yapan bu eser, okuyucuyu ulu, şiddetli bir siyah-beyaz uçuruma sürüklüyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, Almanya sınırındaki küçük bir köyde bir yabancı infaz edilir. Köylüler, yazmayı bilen tek kişi olan Brodeck’ten olaya dair bir rapor yazmasını ister. Son derece merhametli bir adam olan Brodeck, gördüğü her şeyi birbiriyle ilişkilendirerek anlatmaya kararlıdır.

Viking Masalları
Sakin, sessiz ve soğuk kış aylarında İzlanda insanlarının ellerinde hep bir uğraş olurdu. Bu uğraşlar sayesinde düşünür, konuşur, çocuklarına savaşçı atalarının masallarını anlatırlardı. Buz denizinin üstünde ve kuzey ışıklarının altında… Buz ülke, yeşil ülke, üzüm ülkesi… İzlanda’da, Norveç’te, o toprakları yuva haline getiren kahraman Vikingler, hâlâ minnetle ve hayranlıkla anılıyor. Bir zamanlar ozanların arp çalarak anlattığı, okuryazarlığın artmasıyla parşömen yüzü görmüş masallar, Valhalla’ya kavuşmak için görkemli yaralar almaya çalışan o kahramanlardan bahsediyor. Burada da Viking gemileri, Norveç’ten Batı denizinin ötesine doğru buz dağlarının arasından geçerek yüzüyor. Thor aşkına!