Herakleitos ve Sokrates
Antikçağ Yunan felsefesinin iki büyük düşünürü Herakleitos ve Sokrates gökyüzünde birer yıldız gibi parlamış, içinde yaşadıkları toplumlara düşünce ve eylemleriyle ışık saçmış, felsefi düşünceleriyle tüm dünyada derin ve silinmez izler bırakmışlardır. Herakleitos ve Sokrates’in yaşamlarına yön veren ve onları tüm yaşamları boyunca etkileyen öğe her insanın içinde gizli olarak bulunan tanrısal ses, uyarıcı ses Daimon’dur. Tanrı’yla olan gizli bağı temsil eden Daimon, Herakleitos için ruhsal alın yazısı, Sokrates içinse çocukluğundan beri kendisini uyaran, kötü bir şey yapmasına mâni olan tanrısal bir içsestir. Her ikisinin de ilham kaynakları bilge kâhinelerdir: Sibylla ve Diotima. Sibylla, Herakleitos’un ruhunun derinliklerine inmesini sağlayan, evrenin ve yeryüzünün sırlarını açığa çıkarm...
Hayatının Anlamı Kaybettiğin Yerde
Meslek hayatım boyunca insanların mutsuzluk hissine ve depresyonuna iyi gelebilecek anlamlar aradım. Sonunda fark ettim ki arayıp durduğumuz anlam, onu kaybettiğimiz yerde öylece beklemeye devam ediyor. Yepyeni bir kavramla tarif ettiğim bu kayıp anlamı yakalamalarına yardımcı olduğum insanların gözlerinin içi parıldıyor artık. Onlar aslında mutsuz değillerdi, mutlusuzlardı. Dünya genelinde çoğunluğun içine düştüğü bir his olmasına rağmen hâlâ adı koyulamamış bir deneyim bu... Mutlusuzluk! Anlamı: Mutluluk yoksunluğu... Mutsuzluktan çok farklı ama çağımızın en büyük psikolojik virüsü... Mutsuzluk, değer verip sahip olduğunuz bir şeyi kaybettiğinizde ortaya çıkan işlevsel ve iyileştirici bir duyguyken, mutlusuzluk ise arzu ettiğiniz şeye sahip olamadığınızda ortaya çıkan arsız, işlevsiz ve ...
Bırak Olsun
Hayatın karmaşası ve yoğunluğu içinde sürüklenirken, çoğu zaman bazı şeyleri oluruna bırakmak zorunda kalmışsınızdır mutlaka. Ama içdünyanızda olup bitenleri en son ne zaman oluruna bıraktınız? İnsanın içdünyası her zaman kontrol etmek ve güvende olmak ister. Onu oluruna bırakmak çok da kolay değildir. Dışarıdaki kaos ne yazık ki endişeleri, korkuları, stresi, öfkeyi ve acıyı besliyor. Böylece insan zihni bu olumsuz duyguların tetiklemesiyle, negatif yönde çalışarak negatif sonuçlar üretmeye başlıyor. Oysa Doğu felsefesinin de işaret ettiği gibi: "İnsan iki zihinle bir hedefe ulaşamaz..." İşte tam da bu yüzden içdünyanızda olup bitenleri oluruna bırakmanın zamanı. Koşullanmış zihnin etkisinden çıkarak, kalbinize zaman ve mekân ötesinden gelen güç ve bilgelikle yeni bir yaşam başlatmaya haz...
Ne Olduğunu Anlamak İstiyorsan Ne Olmadığına Bak - Patanjali
"Yaşadığın bütün deneyimlerin amacı seni gerçeğe götürmektir." Patanjali, yogayı anlatan en eski kitap kabul edilen Yoga Sutralar’ın yazarıdır. Anlattığı sekiz basamaklı yolla, ruhani özgürlüğe ulaşmanın tekniğini sunar. Patanjali’nin felsefesine göre hayatın amacı insanın kendi özünü görmesidir. Özü görmenin yolu, üzerine düşünmek değil pratik yapmaktır. Onun sunduğu pratikler, kişinin kendini tanıyıp öğrendiği bir kullanım kılavuzudur adeta. Böylece beden ve zihnin kontrolü, arzuların kaynağı, cehaletin sebebi, madde ve maddenin nitelikleri gibi pek çok konunun derinliklerine inilir. Bu kitapta Patanjali’nin pratikleriyle öze doğru giden bir yolculuğa çıkacaksınız.
Roma İmparatoru Gibi Düşünmek
En ünlü savunucusunun öyküsüyle Stoacılığın yaşam değiştiren ilkeleri "İyi bir insanın ne olması gerektiği konusunda tartışmak için daha fazla zaman harcamayın; sadece onlardan biri olun." Roma İmparatoru Marcus Aurelius, antik dünyanın son ünlü Stoacı filozofudur. Kişisel günlüğü olan Meditasyonlar/Kendime Düşünceler’i tüm zamanların en sevilen ve en çok okunan kişisel gelişim ve spiritüel klasiklerindendir. Psikoterapist Donald Robertson, Roma İmparatoru Gibi Düşünmek adlı bu kitabında bugünün dünyasının insanını aydınlatmak için, Stoacılığın felsefesi ve psikolojisinin derin bilgeliğini Marcus Aurelius’un hayatından eşsiz hikâyelerle anlatıyor. Hadrian’ın sarayındaki genç bir soyluyu, zamanının en iyi filozoflarının kanatları altında gücünün zirvesinde bir Roma imparatoru olarak yükseli...
Ardına Bakma
ÖZGÜRLÜK İÇİN MÜCADELE EDEN KÖLELERİN HİKÂYELERİ Ardına Bakma, Brezilya’daki köleliğin gizli tarihine sanatsal ve edebi açıdan ışık tutan ilk eserlerden biri. Tarihin üzerinden güçlü çizimlerle geçerek, köleliğe dair tüyler ürperten hikâyeleri şiirsel bir şekilde canlandıran bu eser, dünya genelinde bolca övgü aldı. Bu dokunaklı hikâyeler, tarihin en karanlık köşelerinden birinin trajik ve insanın içine işleyen bir portresini sunuyor. Marcelo d’Salete tarafından yazılıp çizilen bu baş döndürücü çizgiroman, insanlığından vazgeçmeyi reddeden cesur kadınların ve erkeklerin mirasını taşıyor. Yoğun çizimleri ve yalın kelime kullanımıyla okuyucuyu yavaşlatarak görsel deneyim yaşatıyor ve derinlere dokunuyor.
Orası Öyküleri
Usta çizer ve yönetmen Ender Özkahraman’ın 15 yıl boyunca biriken eşsiz öyküleri ilk kez bir araya geliyor. Orası Öyküleri, acıyla anılan bir coğrafyayı anlayabileceğimiz ve onun yaralanmamış, masalsı, naif hallerine de tanıklık edebileceğimiz "içeriden" bir bakış sunuyor. Ahenkle destanlar aktaran dengbêjler, adı duyulmamış usta müzisyenler, isimsiz komedyenler, sanatçı ruhlu zanaatkârlar, kuşlarla dost olan şairler, aşka tutulan yılanlar... Hepsi birbirinden kuvvetli, hüzünlendiren, gülümseten öyküler... Orası Öyküleri, aşina olanlar için koleksiyon değeri taşıyan, henüz duymamış olanlar için atlanmaması gereken bir başucu kitabı. 90’lı yıllarda anlatılamayan öyküleri büyük bir cesaret ve özveriyle anlatan; Zor Bir Karar adlı filmiyle Altın Portakal En İyi Film ve İyi Yönetmen Ödülü’ne a...
Sultanla Son Dans
VATANSIZ OLMAK İNSANI YARALAR! HER ZAMAN BİR YERİN EKSİK KALIR, KENDİNİ HİÇBİR YERE AİT HİSSEDEMEZSİN. İkinci Dünya Savaşı tüm şiddetiyle devam ederken, New York’taki kardeşinin yanına giden üniversite öğrencisi Sofia Moretti, orada ilk görüşte aşkının tutsağı haline geleceği bir delikanlıyla tanışır. Hayatından bir daha çıkaramayacağı bu delikanlı sürgüne yollanmış Osmanlı şehzadesi Cem’den başkası değildir. Savaşçı ruhlu ve yakışıklı Osmanlı şehzadesi Cem ile İtalyan mafya liderinin dünyalar güzeli kızı Sofia imkânsız bir aşkın içinde bulurlar kendilerini. New York’tan Kuzey Afrika’ya, Paris’ten İstanbul’a uzanan bu aşk hikâyesinde çözmeleri gereken iki büyük sorunları vardır: Mafyanın acımasız kuralları ve Cem’in kayıp bir şehzade olarak verdiği kimlik savaşı...
Mecburiyetsiz
Bir gecede hayat değişir mi? Değişir! Kemoterapiler peş peşe geldi, çürük kokusu artık beni ve yatağımı geçip tüm evi sardı. Her şeyimi kaybettim; saçlarımı, kaşlarımı, tırnaklarımı ve hatta kirpiklerimi... En son ne zaman içtenlikle söylenmiş bir "Nasılsın?" sorusu duydunuz? Ben meğer duymuşum ama hiç gerçek bir cevap vermemişim. Çok yorgunmuşum ama durmasını hiç bilememişim. Toplantıyla, kıyafetle ve olmam gereken kişiyle o kadar ilgiliymişim ki kanser olduğumu anlamamış, nasılsa benim başıma gelmez sanmışım. Geldi ama... Hem de en ağır haliyle geldi. Otuz bir yaşındaydım. Oğlumsa iki buçuk... Evimize bir bomba düştü. Özel parfümü bile olan, bakım sırlarını başkalarına dağıttığım güzelim saçlarımı ve senelerce pilates stüdyolarında yarattığım bedenimi kaybettim. Her şey bitti sandım ama ...
Bakire Ölen Bir Anne - Anna Freud
"Hareketlerimize hükmeden şey, keşif ruhunun verdiği neşe ve canlılıktı." Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’un altı çocuğunun arasından tahtını devredeceği tek vârisi olarak gördüğü kişiydi Anna Freud, öyle de oldu. Anna Freud, babasından devraldığı tacın hakkını sonuna kadar verdi. Hayatını babası Freud’a ve onun öğretilerine adadı. Psikanalizi ölümsüzleştirmeye adeta ant içmiş bu genç kadın Çocuk Psikanalizi ve Benlik Psikolojisi ekollerini geliştirdi, psikanalitik ilkelerin çocuk terapisine uygulanmasına öncülük etti. Hiç evlenmedi ama hem çok sevdi hem de çok sevildi. Hayat arkadaşı Dorothy ile beraber kurucusu olduğu okullar ve enstitüler sayesinde sayısız çocuğa ev verdi, onları korudu, her birine annelik yaptı. Psikanaliz dünyasındaki paha biçilemez katkılarına rağmen hep gölgede ...
Zohar'ın Temel Öğretisi
Zohar, Kabala’nın temel metnidir. Kabala ise tüm insanlığın manevi mirası... İçimizdeki potansiyelden tam anlamıyla faydalanmak istiyorsak, gündelik bilinçle içsel dönüştürücü güçler arasında bir tür köprüye gereksinim duyduğumuzu söyler Kabala. Zohar tam da bu köprüdür işte. Binlerce yıldır hiçbir kitap, Zohar’dan daha fazla gizem barındırmamış ve yine hiçbir kitap insanlığa daha büyük bir bilgelik sunmamıştır. Seçkin kabalistlerden Rav P. S. Berg, Zohar’ın Temel Öğretisi adlı bu kitapta kötülük, kurtuluş, insan ilişkileri, zenginlik, yoksulluk ve diğer temel meseleler hakkındaki öğretilere hem pratik hem de çağdaş bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Rav Berg, insanlığın en eski ezoterik manevi bilgi kaynağından süzdüklerini, ebedi bilgeliğin damıtılmış hali olan öğretilerin ilkelerini, günlük...
Cesaret - Türkiye Tarihini Değiştiren 110 Kadın
Bazı kadınlar idealisttir, engel tanımazlar. Yaptıkları iş farklı olabilir ancak amaçları tektir. Onlar için önemli olan tek şey hedefleridir. Hedeflerine ulaşmak için her şeyi feda ederler. Gözleri başka şeyi görmez ve istediklerini yaparlar. Yaşam öykülerine bakınca şaşırırsınız. Çünkü bu öyküler baş döndürücüdür. "Uğruna ölmeye değmeyecek bir hayat, yaşamaya değmez" derler. Dışlanmak, sürülmek, kapatılmak onları durduramaz... Gazeteci-yazar Doğan Satmış, Türkiye’de siyasetten girişimciliğe, spordan sinemaya yaptıklarıyla kitleleri peşinden sürükleyen 110 kadının hikâyesini anlatıyor. Onlardan ilham alan yeni cesur, asi ve öncü kadınların yetişmesi için bir katkı sunuyor.
Toprak Mehmet'e Susamışsa
"Yaş çoraplarımı çıkarttım. Çantamdaki bütün çoraplarımı teker teker giydim. En son da anamın çeyizinden çıkartıp verdiği, tiftik çorapları. Onların üstüne de, botlarımızın üstüne giymediğim buz gibi kar botlarını geçirdim. Şehit Üsteğmen Erdal Kurtoğlu’nun yadigârı incecik matı ve üzerine dikili paraşüt bezini açtım. İçine girdim. Battaniyeye sarındım. Başıma çektim. Kıvrılıp, başımı, ellerimi, dizlerimi, kollarımı karnıma topladım. Anamın karnındaki gibi. Ve ölüm olmayan, ama ölüme yakın olan bir âleme doğru, kendi yolculuğuma çıktım." Çatışmada kendisini vurmak için atılan mermiler karşısında benliğin verdiği tepki, aşılmaya muhtaç aşılamayacak bir dağ gibidir. Bu dürtü, kendini sakınmaya iter insanı. Oysa kendini korumak kadar, bir şeyler yapmak gerektiğini de emreder dağ. Bu anlara de...
Terapi Odası
Değişim, bir senaryoda yaşadığınızı fark etmenizle başlar... Evreni unut, çekim yasasını da... Yaşadığın şeylerin kaynağı sır değil. Gizli saklı bir şey yok aslında. Sadece şimdiye kadar nereye, nasıl bakacağını bilmiyordun, o kadar... Neden problemler hep seni buluyor? Aldatılan neden hep sen oluyorsun? İnsanlar sana neden istediğin gibi davranmıyor? İhtiyacın olan ilişkiyi yaşamanın yolu ne yapmaktan geçiyor? Terk edilme korkusuyla nasıl başa çıkabilirsin? Sevgilin ya da eşin sana tıpkı annen baban gibi mi davranıyor? Onun arkasını toplamaktan kurtulmak mı istiyorsun? Bütün bu soruların ve daha fazlasının cevabı bu kitapta... Artık senin de bir terapi odan var... Ama unutma ki terapi her ne kadar sen odadayken başlasa da zihinde devam eder ve sonlanır. Kendi terapistin olmaya hazır mısın...
Bir Psikopatın Peşinde
Hiçbir şey göründüğünden ibaret değildir. Gördüklerinizin ya da işittiklerinizin çok katmanlı başka anlamları da vardır. Vahşice katledilen genç kızın davası, memleket gündemini hayli karıştırınca, cinayet masası dedektifleri zaman kaybetmeden katilin peşine düşerler. Ancak dava öylesine şifrelerle doludur ki kimsenin işi kolay değildir. Parapsikoloji meselesinin enine boyuna masaya yatırıldığı bu gerilimli hikâyede, duyular dışı algı, sezgi, hissi kablelvuku gibi metafizik konular romanı bilimsel bir zemine de çekiyor ister istemez. Nörolog Dr. Sultan Tarlacı’nın kaleme aldığı Bir Psikopatın Peşinde 197 Gün her bölümde kendi içinde bir şifre barındıran farklı bir asal sayının gölgesine yerleştirilmiş olaylar örgüsüyle tam anlamıyla "kafa yakan" bir kurgu... Algıyla hakikat arasındaki bağı...
Canvermezler Tekkesi
"Evvela benim deli olmadığıma emin olmalısınız. Akıl sağlığım tamamen yerindedir. Hiçbir hastalığım yok ama ihtiyarım. Ah gücünü tüketmenin en üstünde olan bir ihtiyar, bütün ihtiyarların ihtiyarlığından daha fazla ihtiyar... Kaç yaşındayım? Seksen? Yüz? Yüz yirmi yaşında mıyım? Bunun aslını bilmiyorum. Bu husustaki hissimi aydınlatmaya yarayabilecek hiçbir şey yok. Ne yazılı bir vesika, ne hatıra, ne şahit! Çünkü ancak birkaç günden beri ihtiyarım." Selim Nüzhet Gerçek’in Claude Farrère’in La Maison Des Hommes Vivants eserinden uyarladığı bu eser, edebiyatımızın nereyse hiç anılmayan kayıp bir eseri. İleri gazetesinde tefrika edildikten sonra 1922 senesinde basılan Canvermezler Tekkesi, edebiyatımızda korku türünde yeni bir keşif. Bu eserin basımına değin bu olağandışılıkta ve bu kadar ne...
Açıkçası Canım Umurumda Değil
"Yıllardır yapılan her araştırma aynı şeyi doğruluyordu. Sonunu bilmek hikâyeyi güzelleştirir, zannedildiği gibi heyecanı öldürmez, aksine körükler. Bundandır ki bazılarımız kitabı okumaya başladığında en arka sayfaya kaçamak bir bakış atar. Elbette bile isteye hikâyenin tüm ayrıntılarıyla paylaşılmasından bahsetmiyoruz. Daha çok merak etmenizi sağlayacak Hansel ve Gretel kıtırlarından bahsediyoruz." İlk kitabı Zihin Koleksiyoncusu ile hatırı sayılır bir okur kitlesine ulaşan Doç. Dr. Aslı Kotaman, ikinci kitabı Açıkçası Canım Umurumda Değil’de yine insan olma hallerimize odaklanıyor. Gitmeye ve kalmaya, ayrılıklara ve birlikteliklere, korkulara ve mutluluklara dair yazılara filmler, tablolar ve kitaplar eşlik ederken kendimizi ve toplumu anlamlandırmak için çizebileceğimiz yolların katman...
Bensiz Ayna
Sıra dışı bir büyülü gerçeklik romanı "Artemis ürkek hareketlerle geriye döndü. Kahroldu. Korktuğu başına gelmişti. Dev ayna evdeki eşyaları, balkon kapısını, pervazda duran beyaz orkideyi, siyah kadife perdeleri, özel tasarım yer lambasını gösterdiği gibi Aynacı’yı da göstermişti. Tek eksik yine kendisiydi." Bir gün evinin baş köşesinde duran aynada kendini göremezsen ne yaparsın?
Belirsizlikle Barışmak Kaygı ve Endişeyi Yönetmek
Elinizdeki kitap yalnızca küresel bir salgına bağlı ortaya çıkan duygusal ve davranışsal tepkileri daha iyi yönetebilmek için yazılmadı. Temel amaç koronavirüs salgını üzerinden insan yaşamının kaçınılmazları olan kaygı ve endişeyi nasıl daha iyi yöneteceğimiz ve belirsizlikle nasıl daha barışık yaşayabileceğimiz konusunda bilgi aktarmak oldu. Farkındalık, günümüz insanının yaşamında karşılanmamış bir ihtiyaç ve koronavirüs bu farkındalığı sağlamak bağlamında önemli bir fırsat olarak düşünülebilir. Şöyle ki: Bir virüs gelir, bol planlı ve yetiştiremeyeceğimizden endişe ettiğimiz işlerle dolu yaşamlarımızda, bize zamanla yarışmanın anlamsızlığını öğreterek yaşamı yavaşlatır, hatta durdurur. Daha da önemlisi hep güneşli olmasını beklediğimiz yaşamlarımızda yağmura yakalanıp ıslanmanın kaçını...
Yeşilin Kızı Anne
Ateş kırmızısı saçları ve coşkulu tavırlarıyla Anne Shirley, yetimhaneden çıkıp da Green Gables’a adım attığı anda, buranın yıllardır hayalini kurduğu yuvası olacağından emindir. Ancak büyük umutlar ve hayallerle geldiği bu evde, Cuthbert’ların bekledikleri kişinin aslında kendisi olmadığını anlayınca bütün hayalleri yıkılır. Buraya ait olduğunu Green Gables ev halkına ve Avonlea kasabasına kanıtlamak için pek çok zorlu sınavdan geçmesi gerekecektir. Ancak bir türlü susmak bilmeyen ve adeta bir bela mıknatısı olan bu küçük kız, tüm tuhaflıklarına rağmen renkli hayal dünyası ve tertemiz kalbi ile yediden yetmişe herkesin kalbini kısa sürede kazanmayı ve orada kendine yepyeni bir dünya yaratmayı başaracaktır. Lucy Maud Montgomery’nin on dokuzuncu yüzyılda Kanada’daki kendi deneyimlerinden yo...
Kutsal Geometri Çizim
"Nasıl göreceğinizi kavrayın. Her şeyin, diğer her şeyle bağlantılı olduğunu anlayın." – Leonardo Da Vinci Bal peteğinden nautilusa, balığın pullarından beynin sinir ağlarına hatta gezegenlerin yörüngelerine kadar bütün yaşam birtakım geometrik motiflerden ve kalıplardan oluşur. Dışarıdan bakıldığında karmaşık gibi görünen yaşam motifleri, tamamen matematiksel bir düzene göre, ilahi bir orana ve uyuma dayalı kalıplar halinde, yüksek titreşim seviyesine ait bambaşka bir zekânın tasarımıdır. Kutsal Geometri, bilim ve tinselliği, benliğin hayvansı ve tanrısal taraflarını, sağ beyni (sezgi) ve sol beyni (rasyonel düşünme), içe yönelikliği ve dışa yönelikliği, makroyu ve mikroyu sentezler... Bu sayede yaşamda anlamlı olanı, ruhun misyonunu, evrimsel süreçlere dair sonsuz döngülerin ardındaki gi...
İlk Acı
Yatmadan Önce Yüz Fırça Darbesi adlı çok satan kitabın yazarı Melissa P’den "annelik" olgusu üzerine derinlikli, çok katmanlı ve sarsıcı bir roman... Kitabı 30 dilde 41 ülkede basılan, hatta bazı ülkelerde dağıtımı bile yasaklanan İtalyan yazar Melissa P, İlk Acı’yla birbirine hiç benzemeyen iki farklı kadının hikâyesini, güçlü ve ortak bir paydada, sağlam bir duygu örüntüsüyle birleştiriyor. Annelik! Uzun yıllardır annesiyle görüşmeyen, ancak kısa süre sonra anne olmaya hazırlanan Rosa, kendi annesinde deneyimlediği soğuk ve tutarsız annelik figüründen uzak olmanın katiyeti içinde, karnında taşıdığı bebeği sevgiyle beklerken; gelişmemiş vücudu, tamamlanmamış karakteriyle Agata da doğurmaktan pek emin olamadığı bir bebeği hayata getirmeye hazırlanıyordu. Rosa ve Agata’nın
Cehalet Blimi
Cehalet nedir, cahil kimdir? Küreselleşme, bilimi ve bilimciyi nasıl etkiledi? Akademisyenler cahil olabilir mi? Sanal bilimciler ve sahte bilim nedir? Bilim ve hukuk neden etik zeminde olmalı? Gerçek ötesi ve algı yönetimiyle kastedilen nedir? Dünyayı hangi küresel zekâ yönetiyor? Cehaleti yayma ve algı yönetimi alanında sosyal medya ne kadar güçlü? İnançlar ve zaaflar algıyı yönetir mi? Google’ın her söylediği doğru mu? Güvenilir bilgiye nasıl ulaşılır? Nöropazarlama bir cehalet bilimi mi? Mikro şöhret nedir, ne işe yarar? Eğitim ticari bir ürünse, öğrenciler de müşteri midir? Tıbbın alternatifi olur mu? İlaçsız ve aşısız bir dünya mümkün mü? Zekâyı ve kavrayışı ilaçla artırmak ne kadar doğru? İlaçla mutluluk mümkün mü? Bağırsaklar beynimizi yönetebilir mi? Mikrobiyotanın d
Avrupa'dan Sonra
"Türk okuru Avrupa Birliği’ne Türkiye sınırına yakın bir yerden, Bulgaristan’dan bakan Krastev’i okuyunca Türkiye’deki geleneksel Avrupa Birliği lobiciliğinin sunduğu Avrupa Birliği’nden farklı bir Avrupa Birliği fotoğrafı çektiğini görecek. Bu değerli çalışmanın Türkçesini yayımlayan Destek Yayınları’nı tebrik ediyorum." – Prof. Dr. Ümit Özdağ Ünlü siyaset bilimci ve fikir insanı İvan Krastev, bu kışkırtıcı kitabında Avrupa Birliği’nin geleceğini ve belki de bir geleceğinin olmama ihtimalini derinlemesine ele alıyor. Kıtada aşırı sağ milliyetçi partilerin yükselişe geçmesiyle ve Birleşik Krallık’ın Brexit planlarıyla birlikte, Avrupa Birliği şimdiye kadar hiç yaşamadığı kadar büyük bir karmaşa ve şüphe içinde. Krastev, kitapta Avrupa’nın başlıca sorunlarına (özellikle de Ortadoğu, Kuzey A...