
Kadınlar İçin Machivelli
KADINLAR İÇİN ZAMANIMIZIN NİHAİ SAVAŞ REHBERİ. Niccolò Machiavelli günümüzde ahlak ve duygudan yoksun, acımasız bir güç taciri olarak bilinir. Ancak onun yıllara meydan okuyan kitabı Prens insanların gücü nasıl elde edebileceğinin ve onu en iyi şekilde elde tutarak nasıl büyütebileceğinin zihin açıcı bir okumasıdır. Bugün kadınlar çalışma hayatına dahil olsalar da elde edilen istatistikler kadınların hâlâ yüksek mevkilere ve iyi çalışma koşullarına sahip olamadıklarını gösteriyor. Kadınlar işyerlerinde varlar ama aşılamayan cinsiyet eşitsizliği nedeniyle Machiavelli’nin bahsettiği prens dünyasına hâlâ ulaşabilmiş değiller. Stacey Vanek Smith, günlük hayata kolayca uyarlanabilen bu kitapla kadınların işyerlerinde karşılaştıkları engelleri ve avantajları belirleyerek ilerlemenin yollarını ay...

Erdemliler Cemiyeti Hılfü'l-fudûl
"YÜREĞİN ÇÖLE DÖNMEDEN ÇÖLDEN GEÇTİM DEME EY YOLCU." "Acılar zamana değil, sonsuzluğa bırakıldığında geçiyordu ve bu sonsuz uçuruma atlayış, ancak olgunlaşmış bir ruhun aşkıyla mümkündü. Karşısındakini hesapsızca terk ederken bile güzelliğini koruyan bir aşk beni adam edebilirdi. Böyle bir aşk, veda busesini hidayete dönüştürebilir, yeni bir başlangıç inşa edebilirdi gönlümde... Anlayacağın, çatırdamalıydım, kırılmalı, darbeler yemeliydim, kabuk tutmuş her yerim yeniden açılmalı, beni benden çıkaracak gizli kapıyı ve o kapının ardında beni sarsacak olanı bulmalıydım. O beni ikiye ayıracak, bana beni hatırlatacaktı..." Hılfü’l-fudûl, gerçekle kurmacanın birbirine karıştığı tuhaf bir âlemin hikâyesi... Burada göz işitiyor, kulak okuyor, dil görüyor, insanın dimağı fırın olup burunda tütüyor....

Pythagoras
"Halkın yolundan çekil ve fazla çiğnenmemiş yollardan yürü. Bilgelik arayanlar onu Yalnız aramalıdır." Ezoterik felsefenin kurucusu ve tüm zamanların kadim bilgesi Pythagoras, yaratıcı düşünceleriyle Yunanistan’da reforma ve Avrupa’da Rönesans’a öncülük etmiştir. O ilklerin filozofudur. Maddi evrenin işleyişinin matematiksel terimlerle ifade edilebileceği düşüncesini ortaya atan ve "Kozmos" sözcüğünü evrene ilk uyarlayan kişidir. Matematiği felsefe ile ilişkilendiren ilk düşünürdür. Mısır’daki Hermetik gelenekten ilham aldığı düşünceleri ilkçağda ve ortaçağda birçok bilim insanına, sanatçıya ve filozofa esin kaynağı olmuştur. Felsefe tarihinde Pythagoras’tan etkilenmeyen filozof yok gibidir. Platon, Pythagoras’tan aldığı ilhamla Atina’da akademisini kurmuştur. Yaşadığı çağın geleneğine uya...

Herkes İhanet Eder Sevdiğine
İHANET YÜZÜNDEN AYRILANLARI, BAZEN İNTİKAM BİRLEŞTİRİR... Onlarınki bir peri masalıydı adeta... Tertemiz ve masum... Birbirlerine delicesine tutkundular. Onları ölüm bile ayıramazmış gibi görünse de hayatın gerçekleri bir tokat gibi inecektir yüzlerine. Tarık’ın güç tutkusu ve çevresindekilerin üzerinde kurduğu baskılar, Ülkü’yle yaşadığı o büyük aşkı bile sarsmaya başlayacaktır. Kırgınlıklar, küsmeler, araya girenlerin barıştırmaları, ayrılıp birleşmeler derken, işin rengi de değişecektir. Canı en çok yanan, elindeki son iki kozu da kullanmak zorunda hissedecektir: intikam ve ihanet... Bu iki duygu kontrol edilemez düzeyde ele geçirecektir bir âşığı... Cinayet işlemek bile soğutmaya yetmeyecektir, alev alev yanmakta olan bir yüreği...

Kendine Değer Katabilmek
Bizi sürüden ayıran sahip olduklarımızı nasıl kullandığımızdır. • İnsan potansiyeli gelişmeye açık mıdır? • Yaratıcılık nereden gelir? • Herkes yaratıcı olabilir mi? • Nasıl öğreniriz? • Neden başarısız oluruz? Birçok kişi için potansiyel, az kişinin sahip olduğu bir yetenek olarak tanımlanır. Oysa bilime göre bu hepimizin sahip olduğu ve düzenli egzersizlerle geliştirilebilen bir beceridir. Herkesin belirli bir alanda kendisini mükemmelliğe ulaştıracak genetik bir yapısı mutlaka var. Geriye kalan tek şey bunu keşfedip, onun uğruna pes etmeden çalışmak. İstanbul Nisantaşı Üniversitesi-NEV kurucusu Dr. Levent Uysal sürüden bir adım öne çıkabilmemiz, gerçek yeteneklerimizi keşfetmemiz ve bu sayede tüm potansiyelimizi açığa çıkarabilmemiz için gerekenleri yani kendimize değer katabilmenin yol...

50 Maddede Korku Sineması
50 Maddede Korku Sineması; korkunun sinemada ortaya çıkışı, bir tür olarak konumlanması, türün geçmişten bugüne dek geçirdiği dönüşüm ve güncel tartışmalar üzerine yazılmış oldukça kapsamlı bir kaynak olarak sinema külliyatındaki yerini alıyor. Dr. Uğur Kılınç hem bir akademisyen hem de bir izleyici olarak korku sinemasının çok yönlü yapısını okura sunuyor. Profesyonel bir birikimin ürünü olan bu eser, türe ilgi duyan herkes için arşivlik bir çalışma niteliğinde.

Anne O Bizden Biri
"Bütün dünya bilsin ki benim için bir yandaşlık vardır: Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum." – Mustafa Kemal ATATÜRK Atatürk devrimci, kendini sürekli yenileyen bir liderdi. Ömrünü ulusuna, Anadolu’da yaşayan her insana, bütün halklara adamıştı... Binlerce kitap okudu ama en mükemmelini kendisi yazdı. İnsana hayrandı. Onurlu birer insan olmayı öğretti halkına... Allah ile kul arasına girilmeyeceğini savundu. Gerçek, çağdaş bir dindardı. Karşı olduğu, din bezirgânlarıydı. Tüm etnik kimliklere saygılıydı. Din ve mezhep ayrılığı nedir bilmez, hepsine saygı gösterirdi... Bu kitap belgesel bir tarihi roman niteliği taşımaktadır. "Anne o bizden biri" sözü, Atatürk’ün yanında 17 yıl he...

Rüzgarlı Ev
SIRLARIN HASTA ETTİĞİ RUHLARI ANCAK GERÇEKLER İYİLEŞTİREBİLİR. "Derya elindeki anahtara bakıyordu. Anahtar varsa açılmak için bekleyen bir de kilit var demekti. Madem bir şekilde karşılaştılar, bunun bir anlamı olmalıydı. Elinde tuttuğu anahtar, belki de birine veya bir yere aidiyetini sorgulaması ya da açılacak kapıyı bulma yolunda kazanacağı deneyimler için bir araçtı. Ya da tüm bu merak, bir şeyleri bir şeylere oldurma ve uydurma çabası sadece bir saçmalıktı ve anahtarlar hiçbir kapıyı açmıyordu…" Büyüdüğümüz ailelere karşı içimizde taşıdığımız, halledemediğimiz olumsuz duygular; elimizde alevi tüten bir koru tutmak gibidir. En çok bizi yakar… O koru ancak geçmişle hesaplaşarak elimizden bırakabiliriz. Rüzgârlı Ev sizi kendinize, ailenize ve yaşamınıza dair bir yolculuğa çıkaracak, için...

Zor Zamanlar İçin Dharma
Hİçbİr büyük manevİ kahraman, kafa karıştıran İkİlemle yüzleşmekten kaçınmaz. Bu dünyada, özellikle şu anki zor ve karmaşık dünyada dharma’nızın ne olduğunu biliyor musunuz? Bu özel bedenle, neden bu zaman ve mekânda buraya yerleştirildiğinizi hiç düşündünüz mü? Sabahları hangi amaç için uyanırız? Krishna, "Sizi kurtarması için dharma’nıza yönelin" der. Eğer onu öğrenmezseniz, hayatın karşınıza çıkarmayı planladığı kaçınılmaz ikilemler labirentinde yolunuzu bulmanız imkânsızlaşır. Kim olduğunuzu bilmezseniz, bu hayatta gerçekleştirmeniz gereken eylemlere nasıl karar verebilirsiniz ki? Bilim insanı ve eğitmen Stephen Cope’un kaleme aldığı bu harika rehber, krizlerin bizi amacımızdan saptırmak zorunda olmadığını, aslında amacımızı bulmamıza ve kendi benliğimizin en iyi haliyle ilerlememize y...

Onu Nasıl Mutlu Edersin
Onu mutlu edebilmek, kendini mutlu edebilmektir. Erkeğin ve kadının, ilişkide kendi mutluluğundan vazgeçmeden birbirlerini nasıl mutlu edeceklerini öğrenmeleri çok kıymetli... Erkeğin ve kadının düşünce, hormon ve yaklaşımlar açısından birbirinden farklı olmaları, ilişkideki gereksinimlerinin de farklılaşmasına yol açıyor. Gereksinimlerin karşılandığı bir ilişkide erkek ve kadın birlikte olmaktan mutluluk duyarlar ve yakınlık hissi artar. Sağlıklı bir ilişkide; erkeği mutlu eden şey kadının mutluluğudur; kadını mutlu edense, erkeğin kadına değerli olduğunu hissettirdiği davranışlarıdır. Bu kitap sayesinde; ilişkinizi arzuladığınız noktaya taşıyacak, flört döneminden evlilik sürecine kadar kadının ve erkeğin kaçınılmaz gereksinimleriyle tanışacak, buna göre uyumlu iletişimin nasıl kurulacağ...

Sufi’nin Yolu
"SUFİ, GEREKTİĞİNDE BAŞKALARININ YAPTIĞINI YAPANDIR. GEREKTİĞİNDE İSE BAŞKALARININ YAPAMADIĞINI DA YAPANDIR." O, yeryüzünü çeşitli kılıklarda, sizin bilmediğiniz vasıtalarla dolaşan Hızır gibidir. Eğer böyleyse, onu bir gün koyun otlatırken görürsünüz, ertesi gün altın bir kadehten yudumlarken. O senin rehberinse, parlaklığından seni de yararlandırır; sen bunu o sırada fark etsen de etmesen de. Onunla karşılaştığında, bilsen de bilmesen de seni etkileyecektir. Söyledikleri veya yaptıkları sana tutarsız hatta anlaşılmaz görünebilir. Fakat anlamlıdır. Seni şaşırtabilir veya sinirlendirebilir. Bu kasıtlı ve gereklidir. İyiliğe kötülükle, kötülüğe iyilikle karşılık veriyor gözükebilir. Fakat ne yaptığını yalnızca az sayıda kişi bilir. O Sufi’dir ve Sufi "Aşk" demektir. Kitapları yirmi dile çev...

Göründüğün Kadar Varsın - Moda ve Sosyete
“Görünürlük, bedelini ödemeye hazırsan her zaman kazandırır!” “Görülmek istemekte yanlış bir şey yok. Asıl mesele, görülmediğimizde nasıl tepki verdiğimiz veya görülmek uğruna neleri göze aldığımızdır.” Evet, belki ben de görüldükçe, duyuldukça var oldum ama sırf görülmek için de her şeyi göze almadım; değerlerimden, karakterimden ödün vermedim. Ama verenleri gördüm... Elinizde tuttuğunuz bu kitap hem çok konuşulan “Moda ve Sosyete”nin 14 yıllık yolculuğunu hem de neredeyse hayatımızın her alanına hükmeden sosyal medyanın gelişimini ve gerçek bir para kazanma modeline dönüşme macerasını anlatıyor. “Çakma” marka kullanan sosyetiklerden, başkasının tasarımına “benim” diyen modacılara uzanan bu eğlenceli hikâyede, “görünür olmak için her şeyi göze alanları” çekiştirelim ve konu buralara nasıl...

Yemek Düşmanın Değildir
Zor olan kilo vermek değil, kendin hakkındaki düşüncelerini değiştirmektir. Gün boyunca ne yemen hatta ne yememen gerektiği hakkında sıkça düşünüyor musun? Stresli, üzgün veya yalnız olduğunda kendini sürekli buzdolabının önünde mi buluyorsun? Duyduğun her türlü diyeti deneyip daha fazla kilo almaya devam ettiysen artık değişim zamanı gelmiş demektir. Bu kitap sayesinde düşünce yapın, "Bunu bir daha asla yemeyeceğim!" katılığından, "Beni harika hissettiren her şeyi yemekte özgürüm!" anlayışına dönüşecek. Vücudunla, daha da önemlisi ruhunla bağlantı kurarak sevdiğin besinler üzerinde kaybettiğin gücü geri kazanacaksın. Kilo verme sürecinde neyi yememen gerektiğine odaklanmaktan vazgeç. Çünkü Yaşam Koçu Doris Hofer, sadece keyif almak ve ihtiyacın olan enerjiyi sağlamak için beslenmen gerekt...

Sevgiyi Sürdürme Sanatı
Her çift kendi ilişkisinin uzmanıdır. Hayat yolunu tek başımıza adımlamayız, bu yolda bize sevdiğimiz insan da eşlik eder. Peki hayatımızın temelini oluşturan ilişkimiz için ne kadar emek veririz? Sevdiğimiz insanın duygularını, ilişkimizin gereksinim duyduğu ihtiyaçları fark edebilir miyiz? Her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de yeni çağ yeni çözümler gerektirir. Şimdiye dek sevgiye dair öğrendiklerinizi yeniden gözden geçirmeye, yeni önerileri hayatınıza katarken eskilerin değerini hatırlamaya hazır mısınız? Prof. Dr. Alfons Vansteenwegen ve Psikolog-Psikoterapist Emel İşci, Sevgiyi Sürdürme Sanatı kitabında ilişki yolunda tökezleyen binlerce çifte yardımcı olmuş kullanışlı ve mucizevi öneriler sunuyor. İlişkinizde ihtiyaç duyduğunuz değişimi gerçekleştirmek için gerçek hayattan örneklerle...

Zamanın Sabrı - Faili Meşhur 90'lar
ZAMANIN SİHRİ SABIR, LANETİ İSE TEKERRÜRDÜR. Bizi biz yapan, aldığımız kararları etkileyen en temel şey hatırladıklarımız ve unuttuklarımızdır. Ancak her seçiş bir vazgeçişi ve ödenmesi gereken bir bedeli beraberinde getiriyor. 90’ların bitmesiyle birlikte unutmayı seçtiklerimiz, yüzleşmediğimiz, hesabını sormadığımız her şeyin bedelini; şimdi kırılgan bir demokraside, güvercin tedirginliğinde yaşayarak ödüyoruz. Sedat Peker ile kapısı kırılan 90’lar odasına giriyoruz birlikte. Bu kitap, içinde yaşarken göremediklerimizi üzerinden geçen 30 yıllık yaşanmışlığın olgunluğu ile hatırlayalım diye yazıldı. O dönem fark etmediğimiz örüntülerin, bugüne etkilerini görmeyi, aklıselim şekilde "Biz nerede hata yaptık?" diye sormayı amaçladı. 40 yaş altındaysanız, duyduğunuz isimlerin, okuduğunuz olayl...

Yüzeysel
Bahtsız Bedevi, Münkir Münafık, Gönül Adamı, Sabah Şekersizi, Vefa Abidesi... 29 harf, 29 toplumsal tipik... Bir de "Yüzeysel Alfabe" elbette! 40 kişiyiz ama birbirimizi tanıdığımız pek söylenemez. Hele şimdi, her şeyin insanları birbirinden uzaklaştırdığı, yalıttığı, internetin ve salgının yalnızlaştırdığı bir zamanda... Uzatmayayım, bir de ben canınızı sıkmayayım, bu çağda işte, az çok belirmiş, hemen hepimizin hakkında bir şeyler bildiği, düşündüğü toplumsal tipiklerimizi yazmayı denedim. Ben de "dışarıda içeridekinden daha çok olan" karakterlerimizi yazmaya çalıştım. Yüzeysel de olsa birbirimizi tanıyalım diye!

Kusur İmzadır Kusursuzluk Bir Yalan
KUSURLARINA RAĞMEN BİRİNE ÂŞIK OLMAK YOKTUR. KUSURLARA ÂŞIK OLMAK VARDIR. Noksanlık, sakatlık, özür, bozukluk diye tarif edilir kusur sözlükte. Ancak buna karşılık kusursuzluğun anlaşılır, güçlü ve net bir tarifi yok. Kusursuzluk, bir kusurunun olmaması diye açıklanabiliyor en güçlü haliyle. Halbuki kusursuzluk söz konusuysa, mesele çoğunlukla algıyla ilgili... Ne demek mi istiyorum? Kusur vardır, gerçektir, güçlüdür ve nettir ama kusursuzluk yoktur diyorum. Size kusur diye dayatılan da aslında kusur değildir. Özgünlüklerinizin, sizi siz yapan parmak izlerinizin birer kusur olduğuna ikna edilmişsinizdir sadece. Güzel olan, kusursuz olan değildir, özgün olandır. Kusurlarını karakteristik bir güce dönüştürebilendir. Kusur olarak gördüğümüz şey her ne olursa olsun bunu yapıcı ve yaratıcı bir ...

Genç Rönesans - Dijital Yaratıcıların Hayatta Kalma Rehberi
Hiçbir şey hayatımızı dijital devrimden daha fazla değiştirmedi. Ve artık yeni bir çağın tam da içindeyiz: genç rönesans çağı! Yaratma özgürlüğünün zannedilenden daha kısıtlı bir bakış açısıyla ilerlediği bu yeni çağda, değişen argümanlarla beraber genç dijital yaratıcıların hayatta kalması nasıl mümkün olacak? Coca-Cola, L’oreal, Mastercard, Starbucks gibi global markaların reklam ve dijital pazarlama kampanyalarını yöneten; Mubi ve Les Benjamins gibi markaların global direktörlüğünü üstlenen; Türkiye’nin ilk punk filmi Arada’nın yönetmeni Mu Tunç, büyük bir samimiyet ve cesaretle deneyimlerini okurla paylaşıyor. Dijital film yaratıcıları, Youtuber’lar, Tik tok fenomenleri… Instagram ve Twitter’da çevrimiçi kimliğimizin küratörlüğünü yapmak, hem gizliliğimize, hem güvenliğimize, hem de di...

Plotinus
"Filozofun son amacı Tanrı’yla mistik bir birleşme olmalıdır." Mısır’ın Likopolis şehrinde dünyaya gelen Plotinus, 28 yaşında felsefeye merak sarmış, pek çok filozofu incelemiş ama hiçbirini beğenmemiştir. Aradığı öğretiyi unvanı çuval hamalı olan Ammonius Saccas’ta bulan Plotinus, önceleri bir Hıristiyan olan ancak sonrasında Hıristiyanlıktan çıkıp ezoterik felsefeye yönelen öğretmeniyle 11 yılı birlikte geçirmiştir. Plotinus, Roma’da kurduğu felsefe okulunda Saccas’ın görüşlerini felsefe dizgesi haline getirmiş ve Platon’a olan hayranlığından öğretisine Yeni Platonculuk adını vermiştir. Roma’da tinsel direktör olarak anılan Plotinus, her türlü maddeciliği reddetmiş, saf ve idealist bir yaklaşımı benimsemiştir. Plotinus’un mistisizmi İslam tasavvufuna da derinden etki yapmıştır. "Bir bede...

Dinle Sebastian! - İnsan Anadilinde Mi Sever?
Kâmile bir gün, bir Alman kadın arkadaşı ile spor yaptıktan sonra, erkek ve kadınların birlikte girebildikleri bir saunaya gitmiş. Uzanmış tahta banklara sere serpe. Siyah uzun saçları, hafif tombul oluşu ve esmer teninden yola çıkmış olsa gerek bir Alman erkek, Kâmile’nin Türkiyeli, daha doğrusu Müslüman olduğunu düşünmüş. Kısa bir süre sonra kendisiyle ufak ve terletici bir sohbete koyulmuş. Pek gecikmeden de asıl terleten soru gelmiş: "Başörtünüz nerede?" Anadili gibi Almanca konuşan arkadaşım da arkadaşı da şaşırmış ve soran gözlerle bakınca, Alman bir hata yaptığını anlamış, düzeltmeye çalışırken ise kelimenin tam anlamıyla kaş yaparken göz çıkarmış. "Şey! Yani dışarıda başörtüsü takıyor musunuz demek istedim..." Gazeteci Fulya Canşen’in birdenbire başlayan Almanya macerasını ve iki ü...

Mehmet'in Babası Nâzım
Mehmet’in Babası Nâzım, bir ilk kitap. Hem Nâzım Hikmet’in hayatını her yaştan kişinin okuyabileceği hem de oğlu Mehmet’le aynı sayfalarda buluştuğu bir ilk kitap. Gündüz Vassaf’ın şiirsel dili ve M.K. Perker’in çizimlerinin buluştuğu bu kitapla sizleri baba Nâzım ve oğul Memo’nun çocukluklarıyla tanışıp anne Münevver’i de yanımıza alıp her yaştan okuyucuyu birleştirecek ortak bir okumaya davet ediyoruz. Bu kitaptaki şiirler ve çizimlerle Nâzım’ın hayatına bir yolculuğa çıkacak, oğlu ressam Mehmet’in hikâyesini ilk kez okuyacak, Mehmet’in babası Nâzım’la tanışacaksınız. Nâzım Hikmet, "Yazdıklarım 30-40 dilde basılır Türkiyem’de yasak" Dediğinden beri. Ne mutlu Türkçeye! Bugün şiirleri Hepimizin dilinde. Oğlu Memo? Ressam oldu büyüyünce, Yolculuklara çıktı Renklerin hayallerin derinliğinde.

Tepedelenli Ali Paşa İsyanı
"YANYA ASLANI'NIN KANLI TARİHİ!" Tepedelenli Ali Paşa bir Osmanlı paşasıydı. Arnavutların o dönemdeki en büyük şehri sayılan Yanya’nın tek hâkimi... Seksen yıla yakın süren ömrü boyunca annesi ve çocukları da dahil binlerce insanın kanını döktü. Şeytana pabucunu ters giydiren bir adam olarak bilindi her zaman. Sonunda artık herkes onun ölmesini ister hale geldi ama Tepedelenli Ali Paşa’yı öldürmek kolay bir iş değil. Padişah II. Mahmut bile "Taş taş üstünde kalmaz!" dedi. Macar yazar Maurus Jokai’nin kaleme aldığı bu yarı masalsı roman, sadece Tepedelenli Ali Paşa’nın hikâyesi değil, aynı zamanda reform yapma çabasıyla sancılar yaşayan Osmanlı’nın yıkılış döneminin de hikâyesidir.

Soykırıma Uğrayan Apaçilerin Son Kahramanı Gerenimo
İntikam ateşiyle dolu bir Apaçi’nin öyküsü... Apaçi Kızılderililerinin gerçek yaşamlarını onların büyük şeflerinin ağzından dinleyeceksiniz bu kez! Geronimo! O Kızılderili bir lider. Bir savaşçı... Beyazlara karşı mücadele veren kahraman son Kızılderili... Apaçiler arasında en saygı duyulan kişi... 1858 yılında bir gün eve döndüğünde, eşi, annesi ve üç çocuğunu İspanyollar tarafından öldürülmüş buldu. O günden sonra her beyaza düşman kesildi. İçinde günden güne büyüyen intikam ateşiyle pek çok beyaz insanı öldürmeye çalıştı. İntikam ateşiyle yanıp tutuşan bir şamandı o... İyi bir şifacıydı. Büyücüydü. Bu onu ruhsal ve entelektüel bir lider yapıyordu. 1870’te San Carlos’a yerleştirilen Geronimo, buradan kaçmayı başardıysa da tutuklanıp geri gönderildi. Dört kez daha kaçmayı başarıp tutuklan...

İskenderiyeli Philo
Antikçağın önemli filozoflarından İskenderiyeli Philo, Pythagoras ve Platon’un felsefesini mistik ruhunda bir araya getirmiştir. Felsefe ve teoloji öğreniminin ardından çölde inzivaya çekilen İskenderiyeli Philo, sadece ekmek, tuz ve yenilebilir otları tüketerek Tanrı’yı düşünmüştür. İnzivasının ardından Atina’ya giderek Stoa Okulu’nda retorik ve alegori dersleri almıştır. Philo, haklı bir şöhret kazanarak İskenderiye’de "yüzyılın üstadı" ilan edilmiş ve kendisinden sonraki felsefi ekollere ilham kaynağı olmuştur. Philo için felsefe, yetkin bir bilimdir. Felsefe yapmak, Tanrı’ya ve Tanrı’nın hayaline hasret duymak demektir. Tanrı’ya ancak saf bir ruh ve saf bir inançla yaklaşılır. İçimizdeki Tanrısal krallığı keşfetmenin yolu bilgelik, cesaret, adalet ve itidal erdemlerine sahip olmaktan g...