
Ne Oralı Ne Buralı
Çeşitli sebeplerle Amerika’ya göçmüş ve yaşamını orada sürdüren kadınların hikâyeleri, hiç bu kadar içten anlatılmamıştı.Uzun yıllardan beri ABD’de yaşayan Işıl Öz, 35 kadınla bir araya gelerek onların deneyimini bazen gözleriniz dolarak bazen gülümseyerek okuyacağınız bir kitapla Türkiye’deki okurla buluşturuyor. Birincil ağızdan dinlediğimiz acı tatlı hikâyeler bir ABD panoraması çizerken, okyanusun diğer tarafına göç etmek isteyen gençlere de bir rehber olma niteliği taşıyor.Ne Oralı Ne Buralı, ABD’de bir göçmen olarak yaşamanın tüm ayrıntılarını bulabileceğiniz ufuk açıcı bir araştırma kitabı. Kitapta hikâyelerini okuyacağınız kadınlar, bugünün ABD’sine dair son derece içeriden bilgilerini ve uzun yıllara yayılan deneyimlerini paylaşırken Türkiye’nin güncel politik durumuna dair hisler...

Tendeki İsyan
Dövme sanatçısı Nimet Arıkan, mahkûm kadınların cezaevlerinde yaptırdıkları dövmeleri inceledi. Kadınların sağlıksız koşullarda, tehlikeli yöntemlerle, hem teknik hem de estetik açıdan acemice görüntü veren bu dövmeleri neden yaptırdıklarını araştırdı. Bunu da cezaeevinin zorlu koşullarında bir mahkûm olarak asıl sahada, "içerideyken" yaptı. Kimsenin taşımak istemeyeceği kadar kötü ve kalıcı izlerin altından, kadının unutamadığı ve unutturmak istemediği gerçek hikayeler bütününe ulaştı. Cezaevinde geçirdiği süre boyunca mahkûm kadınlarla yürüttüğü çalışmayı yıllar sonra kitaplaştırdı.İlk çağlardan beri insan, bedenini muhtelif nedenlerle süsledi. Kalıcı bir emare olarak dövme, muhtelif inanışlara göre bu bedeni kimi zaman kötülükten korudu, kimi zaman kötülüğe sundu. Hem bir güzelleme hem ...

No - Hayır'ın Öyküsü
Şili’deki askeri darbe sonrası, referandumda diktatör Pinochet’nin çıkacağına kesin gözüyle bakılırken bir televizyon kampanyası her şeyi değiştirir. Kitap, Şili’deki kampanya sürecini anlatan “No” filminde anlatılmayanları; hikayenin öncesini ve sonrasını anlatıyor, dünyadan diğer itiraz örneklerine ve yakın siyasi tarihimize incelikli bir bakış atıyor.On beş dakikada her şey değişebilir; sokaklardaki hava, sandıktan gelen koku, rüzgârın yönü, komşuların yüzü, makamlar ve yasalar, özgürlükler ve yasaklar… On beş dakikada durgun denizin dibindeki kırıklar gemileri yutabilir, yıkık kentlerden yeni kentler doğabilir, satranç tahtası yuvarlanabilir ve bütün hamleler unutulabilir.Değişim on beş dakikanın çok öncesinden geliyordur ve sonrasında çok daha uzun bir yolculuğa devam edecektir. Sabit...

Büyük Hesaplaşma
Tarihin dayanılmaz acılara ve büyük bir ihanete tanıklık ettiği, dostlukların paramparça, yaşamların darmadağın olduğu yılları anlatan bir yakın tarih romanı Büyük Hesaplaşma... Deniz Lisesi’nde okudukları günlerden beri birbirine kardeşçe bağlı üç askerin yolları, 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi süreciyle hayli düşündürücü ve sarsıcı şekilde ayrılır. Vatan hainliği suçlamasıyla büyük bir kumpasın kurbanı olarak Hasdal Cezaevi’nde yatan bir avuç asker, beklenmedik bir kaynaktan istihbaratını aldıkları darbe girişimini önlemek için cezaevinden firar etmeye kalkışır. Böylece İstanbul’dan başlayıp Doğu Akdeniz’de Suriye, Kıbrıs ve İsrail’e uzanan bir hesaplaşma sürecinin fitili de ateşlenmiş olur. Bu süreçte ortaya çıkan bazı sırlar, yakın dostların, ayrılmaz arkadaşların ve mutlu ai...

Kanadalılaştıramadıklarımızdan Mısınız?
Yeniden başlamak, tutunmaya çalışmak, eski olana veda edebilmek, beklenmedik taraflarıyla geleceği kucaklamak, kaç yaşında olursak olalım ve nereden gelirsek gelelim çok zor. Ayşe Acar, bu kitapta, 40 yaşından sonra, bekar bir anne olarak, iki çocuk ve bir köpekle Kanada’ya yerleşme sürecinde yaşadığı zorlukları, düştüğü gülünç durumları kendine özgü esprili diliyle anlatırken, konuyla ilgili en çok merak edilen "Okul nasıl bulunur?", "İş nasıl kurulur?", "Eşyalar nasıl taşınır?" şeklindeki soruları da cevaplandırıyor. Bu yolculukta, zihinsel sınırların aşılmasına, insanın doğru bildiklerinin zamanla değişmesine, içindeki gücü yeniden keşfetmesine eğlenceli bir şekilde tanık oluyoruz.

Invasıon Of Love - The Path
This "Invasion of Love" series, comprised of three books, will create a brand new "invasion movement" in the world. The book you are holding in your hands is the 1st book in this series, and it is your first step… "The Path" "The Path" is a journey of love… That begins with you and ends with you… It is a journey upon which an apprentice sets forth, The breath of a nay player, A lover's heartbeat, A child's smile, A seed reuniting with the soil… It is the roadmap depicting an utterly different world, One that you have dreamt of within the depths of your heart… This is not simply a book imparting knowledge. These pages have been designed to alter your life. Everything in this book has been put together meticulously-from the practical applications to the breathing exercises, from

Mor
Zordur sadakat; gerçekten sevmeyince insan... Kimi seviyorsan kalbinin ülkesi orası oluyor. Sonra bir gün gözlerine bir bakıyorsun; orada yoksun! Onunla kaybettiğini onsuz nasıl bulacağını bile öğretmeden gidiyor. "Aşkın sağ olsun" diyemiyorsun. Koca bir orman yanıyor içinde ama bir tek sen kül oluyorsun. Sadece bir insanı değil kirpiklerinden hayata tutunduğun bir aşkı kaybediyorsun. Ağlıyorsun. Kimi gözyaşları yanağını ıslatırken geçmişini temizler. Temizleniyorsun. Kendini, doğuma iki canla girip yapayalnız çıkan bir anne gibi hissediyorsun. Sana ait olanı doğururken kaybediyorsun. Ama hiçbir zaman onu içinde öldüremiyorsun. Kalbinden çıkaramadığını kabrine kadar götürüyorsun. Zaten o içimizde öldüremediklerimiz değil midir bizi sevmediklerimizle yaşamaya mahkûm eden? İnsan yalnızca mut...

Bize Güzel Bir Son Lazım
Narsist bir adam ile ilişki bağımlısı bir kadının çarpışması… Kaya ve Narin’i yaraları bir araya getirir. Birbirlerine asla merhem olamayacakları bu ilişki, yaralarına dokundukça, acıtacakları yerleri öğrendikçe şiddetle birbirlerine bağlanmalarına, iniş çıkışları olan çok tutkulu bir aşk yaşamalarına sebep olacaktır. Çünkü aşk; bir şeyin eksikliğini başka bir şey ile doldurma ihtiyacıdır. Aşkın hallerini sarsıcı bir kurgu ile okurla buluşturan Gökçe Dölek, içimizdeki Kayalara ve Narinlere çok derin bir yerden dokunuyor.

Dostum Tedi ve Ben
Neşe içinde koşup oyun oynarken bir yandan da evimize gelecek olan yeni dostumu hayal etmeye başladım. Tedi'nin neye benzediğini merak ediyordum. Onu barınaktan alıp getirecekler bize. Yazık... Eski ailesi onu terk etmiş... Acaba nasıl bir köpek Tedi? Bir kurda mı benziyor, yoksa bir aslana mı? Yoksa kuzu gibi kıvırcık tüylü bir yün yumağına mı? Neye benzerse benzesin bunun hiçbir önemi yok. Ben onu her koşulda çok ama çok seveceğim. Ona "İşte burası evimiz Tedi" diyeceğim. "Bundan sonra burada birlikte yaşayacağız ve hepimiz seni çok seveceğiz." Çocuklara koşulsuz sevgiyi ve paylaşma duygusunu gizli olumlamalarla aşılamaya katkı sağlayan, doğru zamanda, doğru kalıp oluşturmaya yardımcı olan bu kitabı okul öncesi çocuklara anneleri keyifle okuyabilir. Kitabın devam edecek olan serilerin

Kız Gibi
"Kız gibi durma" diyenlere inat, kız gibi duranların, kız gibi direnenlerin hikâyesi. "Tüm o büyük halka küpelerin, üstümüze birkaç beden büyük kot ceketlerin, yüksek bel kotların, ince saç örgülerin, kalın dudakların ve simsiyah kuyruklu eyeliner’ların kökeni Amerika’nın yasaklı mahallelerine uzanıyor aslında. ‘90’lar modası’ diye sunulan ve son yıllarda ortamları kasıp kavuran bu modanın köklerinin Amerikan varoşlarına ve suç örgütü bağlantılı çete hayatına, azınlıklara, Latino’lara ve siyahîlere dayandığından habersizler." Ezgi Aksoy, "naifliği ve kırılganlığıyla" devlere kafa tutan, makyajı reddeden ya da bütün bedenini boyayan, fetişlerin de direnişin de başrolünü kapan kadınları yazdı. Dünyanın her yerinde olup bitenlere yön veren kadınları da, olup bitenlerin tam ortasında kalan kad...

Köpekbalıkları
Köpek balıkları, ancak son 20 yılda bilim insanlarının gerçek araştırma konularından biri haline geldi. İlginin bu denli geç olması nedeniyle, bugün bildiğimiz türlerin yüzde 16’sı son 15 sene içerisinde keşfedilebildi. Ancak görevin tamamlanmasına daha çok var! Bu çizgi roman, köpek balıklarının nasıl canlılar olduğunu anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda bu muhteşem hayvanlara dair güncel bilgilerin gerçekçi bir fotoğrafını çekiyor. Sizi köpek balıklarının oldukça detaylı, gizemli ve çekici dünyasına çağırıyor. Bir uzman ve bir çizer, çizgi romanla köpekbalıklarını anlatmak için bir araya geliyor: Bernard Séret dünyaca ünlü bir köpek balığı uzmanı. Fransa Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde deniz biyoloğu olarak da görev yapan Séret, kıkırdaklı balıkların korunması için aktif olarak mücadele veri...

Gözlerini Unutursam Kalbim Kurusun
Yalnızlıklar denizinde küçücük bir çakıltaşıydım... Rüzgârla kabaran dalgalarla oradan oraya sürüklenen... Ya sen!... Kayalara kök salmaya çalışan küçücük bir yosundun... Hırçın dalgaların her vuruşuyla kolların kanatların kırıldı... Birbirimize söz vermedik mi?... Ellerimiz hiç ayrılmayacak diye!... Yıldızları seyrederken yemin etmedik mi? Gözlerimiz, başka kimseleri görmeyecek diye! Bak, şimdi aramıza yollar, aylar, yıllar girdi... Seni bir kez daha görebilmek için nelerden vazgeçmezdim!... Güneşin sıcağından, baharın çiçeklerinden, yağmurun damlalarından... Ya sen!... Beni bulmak için dikenli yollarda yalınayak dolaşır mıydın?... Ortadan ikiye yırtılmış fotoğrafı birleştirmek için karanlıkları yırtar mıydın?

Ruh Aynası
Hayatın anlamını yakalamak mı daha önemli yoksa bu hayatı en güzel şekilde yaşayabilmek mi? Peki bunlardan biri olmadan diğeri mümkün mü? Nefeslerimizi tükettiğimiz bu hayat, bizi tatmin edecek bir anlama dokunmadan güzel yaşanabilir mi? Güzel yaşadığımızı sandığımız bir gün, ruhaniyetimize değmeden gerçekten güzel olabilir mi? Varlığımızın anlamı, Allah’la olan irtibatımıza dayanıyor. Allah’ın bizdeki mevcudiyeti, hem de ruhumuz olarak şahdamarımızdan daha yakın olması, hayatın, ötesinin ve kendimizin aslına ulaşmamızı sağlıyor. Ancak cevherin mevcut olması yetmiyor. O mevcut olanın ortaya çıkartılması, gizlenenin aşikâr hale gelmesi gerekiyor. Bunun yolunu da tasavvufun çizdiği geniş ama titiz ve hassas yolda görüyoruz. Öyle bir yol ki aşk, edep, nezaket, vefa, gayret ve samimiyetle döşe...

Zamanın Gölgesi
"SIR"rın sahibi Ali der ki: Tüm âlemlerin "SIR"rı "Zaman"dadır. "Zaman"ın tüm "SIR"rı "Evren"dedir. "Evren"in tüm "SIR"rı "İlim"dedir. "İlim"in tüm "SIR"rı "Kutsal Kitaplar"dadır. "Kutsal Kitaplar"ın tüm "SIR"rı "Kur‘an"dadır. "Kur’an"ın tüm "SIR"rı içindeki "Fatiha Suresi"ndedir. "Fatiha Suresi"nin tüm "SIR"rı başındaki "Besmele"dedir. "Besmele"nin tüm "SIR"rı başındaki "ب" (Ba) harfindedir. Ba’nın tüm "SIR"rı altındaki noktadadır. İŞTE O NOKTA BENİM!!! Ve sonra Mübarek ekledi: İlim bir nokta idi onu cahiller çoğalttı...

Kelepçe
En iyi kelepçe bileğinizde olmayandır. Ya da hiç kimsenin bileğinde. En iyi koğuş sizin içinde olmadığınız koğuştur. Jandarmalar, gardiyanlar ve diğer mahpuslar. Diğer dediğim: esrarcılar, katiller, hırsızlar, tecavüzcüler ve benzerleri... Genel kültürünüz zenginleşiyor. Daha birçok detay. Çoğu bu kitapta. Tutuklu olarak yaşadığım günler. Öncesi ve sonrası. Tabii ki hastane günleri. Neden tutuklandım, ne dedim? Şimdi ve sonrasında ne olacak? Ana çizgileriyle özetledim. Hepsi bu kitapta. Dağınık düşüncelerle... Hep doğruları söyleyerek. İma etmeden! Kelepçeyi yeniden takmadan. Meslek onuru adına. İnsan on