
Kültür Emperyalizmi
Benzerlik ve farklılıkları ele almak, "kültür emperyalizmi"ne karşı kullanılabilecek en güçlü yöntemlerden biridir. Tek taraflı değil, nesnel gerçekliği ele alan bir bakış açısıdır. Benzerlikler (eşitlik değil) ve farklılıklar, bireyi ve toplumları tanımlayan öğelerdir. Farklılıkları abartarak öne çıkarmak kimlik değerlerimizin (identity stracture) dengesini (equilibrium) bozar. Aynı şekilde sadece benzerlikleri öne çıkarmak, onlara bağlanmak da kişiliği (personality) ortadan kaldırır. Kimlik konusu son yıllarda çok tartışıldı. Ben de bu tartışmalarda çok kez taraf olarak yer aldım. Söylenen şuydu: "Farklılıklarımızı görmeyin, bakın biz sizlere benzemek için yırtınıyoruz." Kimliksizleşme ve kişiliksizleşme işte budur. Bu kitapta yer alan yazılar da –1970’lerden bu yana– kimlik ve kişilik k...

Sorgu Odasında Apo
"Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına, TÜRK MİLLETİ denir." – Mustafa Kemal Atatürk Milletlerin hafızasında bazı olaylar vardır ki hiç unutulmazlar, unutulmamalıdır da zaten... Özellikle yeni nesiller açısından bu olayların üzerinden geçilmezse ya da doğruların dışında kalarak yalan yanlış ve eksik anlatmaya devam edilirse, yazık ki millet hafızasında tehlikeli kayıplar oluşmaya başlar. Gerçek tarihin yerini algı operasyonlarına dayalı birtakım yönlendirmeler alır ki bu da toplumları yıkıma götürür. Uluslararası terör örgütü PKK ile veya FETÖ ile mücadele etmek demek, hafızamızdan bu tehlikeleri hiç çıkarmamak demektir. "Kürt Düşmanlığı" veya "Din Düşmanlığı" anlamına gelmez. Bu tür örgütlerin oluşmasına neden olan her şeyi sorgulamak esastır. Memleketinin nasıl yönetildiğinin fark...

İktisada Yeniden Giriş
Akıllı insanlar hatalarından ders alır, çok akıllı insanlar başkalarının hatalarından da ders alır. Son birkaç yıldır yaşanan küresel çalkantı hemen hepimizin ekonomi ile ilgilenmesini gerektirdi. Bu nedenle bir önceki kitap İktisattan Çıkış iken şimdi İktisada Yeniden Giriş yapıyoruz.Ancak, eski zamanın soylu duygularının çok uzağındayız artık. İhtiyaçlardan çok ihtirasların peşinde koşuyoruz. Tasarruf etmekte zorluk çekerken, cüretli yatırımların peşindeyiz. Kazandığımız paraya hükmümüz geçmediği gibi, harcadığımız yerler de bizi tatmin etmiyor. Açıkçası eski iktisat öğretisi de bir yere kadar bu duruma çare olabiliyor. Sebep-sonuç ilişkilerinin karmakarışık hale geldiği yaşantımız bizi arzu etmediğimiz yerlere sürüklüyor. Sadece ailemizi değil firmalarımızı da böyle yönetiyoruz. Dünyanı...

HAARP
“İsteseydim Manhattan’ı yerle bir edebilirdim!” – Nikola Tesla HAARP, ABD tarafından iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska’da sürdürülen bir projedir ve mucidi ise gizemli bilimadamı Nikola Tesla’dır. HAARP projesi ABD tarafından ortaya konulan projeler arasında en tartışmalılarından biridir. Çünkü iklim kontrol, yapay deprem ve zihin kontrol silahı olarak kullanılabileceğine dair önemli iddialar ortaya atılmıştır. Türkiye’deki 17 Ağustos Gölcük ve 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden Japonya’daki tsunamiye varana dek HAARP’ın izlerinin olup olmadığı tartışılmıştır. Derin Dünya Devleti’nin gizemli örgütü İlluminati acaba HAARP’ı kullanarak yapay deprem ve tsunamiler oluşturmak suretiyle nüfusları azaltmayı hedefliyor olabilir miydi? ABD’nin eski dışişleri baka...

Leş
Kübra bebek 3 kilo doğdu, 1,5 kilo olarak defnedildi. "Kuru ekmek yiyorlarsa aç değiller!" dendi. Bu kitap kötülüğün sıradanlaştığı bir ülkede yaşananları anlatıyor. Kötülük her ne kadar yaralayıcı, yıpratıcı ve yıkıcı da olsa insanidir. Oysa "leş" halini, insani kavramlarla açıklamak imkânsız. Çünkü insanın yaşarken çürümesidir. Her kötülüğü unutturarak ülkeyi çürüttüler. Peki ya unutulmazsa? İşte o zaman bu ülke yeniden doğar. Neo-Türkiye’nin panzehri hafızadır!

Türkiye'de ve Dünyada Casuslar
Fahişeler ve ajanların yolları neden hep kesişir? Giardano Buruno neden yakıldı? Peki, Jeanne d’Arc? James Bond filmlerinin kahramanları hangi ajanlardan esinlenerek yaratıldı? Yunanistan’ın, NATO’ya dönmesi konusunda Devlet Başkanı Kenan Evren’i, kim ikna etti? Bu kitapta, bu ve daha birçok sorunun yanıtını bulacaksınız Walter L. Pforzheimer, CIA’dan emekliye ayrılmış çok deneyimli bir casus. Ona göre ilk casusluk olayı Âdem ile Havva arasında geçti. İncil’in ünlü Yılanı ilk casus ve Havva da onun ilk Asseti idi. Arkeologlar, Suriye’de günümüzden 3800 yıl önce yazılmış bir tuğla tablette casuslardan yakınıldığını belirtiyorlar. Son 20 yılda ulusal güvenliği boşlamış iktidarların, Türkiye’yi ne denli güvenlik zaafına uğrattıklarının örnekleriyle anlatıldığı bu kitapta Aytunç Altındal, Diğe...

Kraliçe Öldü Kral Çıplak Mı?
"Kraliçe, Hz. Muhammed’in soyundan mı geliyordu? Kral Charles’ın İslam’a bakışı neden farklı?" Kraliçe Elizabeth’in ölümü ile Birleşik Krallık’ta 70 yıllık bir devir kapandı. Zamanında "üzerinde güneşin batmadığı" bu ülkenin geleceğine dair ciddi kaygılar var şimdi. "En yaşlı monark" yeni kral Charles’ın annesinin otorite, saygınlık, karizma ve liderliğine yeterince sahip olmadığı, monarşiyi korumakta zorluk çekeceği yaygın kanaat. Belki Veliaht Prens William beklenenden önce oturabilir babasının tahtına. Diplomat, işadamı, yazar ve seyyah Mehmet Öğütçü Londra’da yakından çalıştığı Kraliyet Sarayı’nın bazı çarpıcı, renkli, az bilinen hikâyelerini anlatıyor bu yeni kitabında: • Charles, Büyük Britanya’yı bir arada tutmayı başaracak mı? İskoçya ve Kuzey İrlanda ayrılır mı? 56 ülkeden oluşan ...

Dün Bugün Yarın
Dün Bugün Yarın; hayatını terör örgütleriyle mücadeleye adamış, onlarla hem kora kor dağlarda çarpışmış hem de istihbarat alanında büyük darbeler indirmiş aydın bir Türk subayının, yakın tarihimizin kısa özetini sunduğu hatırat-ı hasbıhalidir. Kimi trajikomik, kimi üzücü, kimi de tebessüm ettiren anekdotlarıyla PKK’dan Hizbullah’a, cemaat kumpaslarından İsrail’e, İmralı’dan Silivri’ye uzanan bir sürecin en yakın tanıklarından ve mağdurlarından Hasan Atilla Uğur’un akıcı ve akılda kalıcı bir üslupla kaleme aldığı bu kitabı okurken, düne ait bilmediklerimiz, bugünle ilgili göremediklerimiz ve yarına yönelik öngöremediklerimiz hakkında çok değerli ve şaşırtıcı bilgilere sahip olacaksınız. - İsrail görevim sırasında neler yaşadım? - Askerlik vazifem boyunca kaç suikasta uğradım? - Apo’yu sorgu...

Demografik İşgal
"DUVARLARIMIZ DELİKLERLE DOLU, BETONDAN YAPILMIŞ SURLARDAN ZİYADE DELİK DEŞİK AĞLAR KADAR GÜVENLİLER." – ZYGMUNT BAUMAN Türkiye’de bulunduğu tespit edilen sığınmacıların ve kaçakların sayısı 13 milyonu aştı. Bu göç hareketi Türkiye’nin milli kimliğini, milli güvenliğini, Türk milletinin ekonomik refahını ve sınır bölgelerinde demografik yapıyı değiştirerek Türkiye’nin geleceğini tehdit etmeye çoktan başladı. İşin en ürkütücü taraflarından biri de istisnalar dışında siyasetin de, basının da, akademilerin de, aydınların da sanki Türkiye dünyanın en fazla sığınmacı bulunan ülkesi değilmiş, sanki bir içsavaşa sürüklenmek istenmiyormuş gibi davranıyor olması... Gerçekler Türk halkından dört koldan gizleniyor. Türkiye’yi bir ulus-devletten ümmet toplumuna dönüştürmek için demografik değişimi des...

Devlet ve Kimlik
"Doğulu Devlet" modelini "Batılı Cumhuriyet" modeliyle deyim yerindeyse "evlendirip" mutlu bir yuva (vatan) kurabilmek çok ama çok zor bir deneydir. Günümüz Türkiye’si işte bu zor evliliği yaklaşık bir asırdır sürdürmüş ve sürdürmektedir. Kendi alanında ilk ve tek örnek evlilik olan bu oluşum, her yönüyle incelenmesi gereken bir fenomendir. Türkiye’de yaşayan bizler ise, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle vb. işte bu zor evliliği sürdürmeye gayret etmiş olan Doğulu "Baba Devlet" ile Batılı "Anne Cumhuriyet"in çocuklarıyız. Onların arasında yaşanan gerilimlerden etkilenip, aralarındaki uyumdan da hoşnut olmuşuzdur. Her türlü engele ve aksiliğe rağmen onlar bu evliliği sürdürebilmeyi bugüne kadar başardılar, şimdi sıra bizlerde. Doğulu Baba ile Batılı Anne’nin çocuğu olmak bizlerde bir "kimlik...

Oyunun Sonu
DEVLETLER; ÇIRAKLIĞINDA OYUNA GELİR, KALFALIĞINDA OYUN BOZAR, USTALIĞINDA OYUN KURAR... Fırat Kalkanı’ndan 2020’ye uzanan gizemli bir yolculuğa hazır mısınız? Satır aralarında kaybolmuş olan o devasa ayrıntıları öğrendiğinizde okuduklarınıza inanamayacak, duygularınıza hâkim olamayacaksınız. Televizyonlardan izlediğiniz olayların üzerindeki gizem perdesi kaldırıldığında, o zaferlerin hangi şartlarda geldiğini göreceksiniz. Okuyacaklarınızda, gelecek yüzyıllara bırakılan destanların ilk adımlarını bulacaksınız. Bu serinin SON GÜN ve BÜYÜK İHANET kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da hangisinin gerçek hangisinin kurgu olduğu konusunda algılarınızı zorlayacaksınız. Binlerce yıldır insanlık tarihine damgasını vuran bir milletin, nasıl kuşatıldığını görecek, kuşatmaları nasıl yardığına şahit o...

Derin Devlet
DEVLET İÇİNDEKİ GİZLİ GÜCE GÖZ YUMMAK DEMOKRASİYE İHANETTİR! Derin devletin sistemin bir parçası olması doğal. Lakin içinde bulunduğumuz demokratik sistemde böyle teşekküllere yer yok. Bu, hiçbir demokratik ülkede mümkün değil. Ancak yine de bu oluşumlar varlıklarını nesilden nesile sürdürecek şekilde yapılanıp kurdukları sistemi gelecek kuşaklara aktarabiliyorlar. Tam da bu noktada tüm bu oluşumların karakteri önem kazanıyor. Kim bu insanlar? Ne için çalışıyorlar? Hükümetleri yıkabilecek güce nasıl sahip olabiliyor, kendilerini nasıl devletin yerine koyabiliyorlar? Yunus’un, “Beni benden sorman ben ben değilem/Bir ben vardır bende, benden içeru...” mısralarında bahsettiği gibi: “Bir devlet vardır devlette, devletten içeru...” Yazar Mete Gündoğan, derin devletin demokrasiyi nasıl tehdit et...

Dünya Çökerken Bizi Neler Bekliyor?
HER ŞEYİN DEĞİŞMESİ GEREKİYORDU Kİ HER ŞEY AYNI KALABİLSİN YA DA DAHA KÖTÜYE GİDEBİLSİN. Dünyanın çöküşü binlerce yıldır insanlığın korkulu rüyası olmuştur. İklim krizi, çevresel felaketler ve türlerin yok oluşu yoluyla yaşanacağı hayal edilen tüyler ürpertici senaryo bugün artık pandemiler, kapitalizm ve faşizm virüsleri gibi diğer pek çok büyük tehdidin birleşmesiyle meydana gelen çarpışmalar şeklinde ortaya çıkıyor. Peki ya aslında dünya çoktan çöktüyse ve bizler çöküş sonrası bir çağda yaşıyorsak? Filozof Srećko Horvat, Dünya Çökerken Bizi Neler Bekliyor kitabında çöküş senaryolarına bambaşka bir perspektifle bakıyor. Gelecekte kapımızı çalacağını düşündüğümüz çöküşün dünyanın farklı yerlerinde halihazırda yaşandığını göstererek çok geç olmadan yok oluşu önlemenin yollarının neler oldu...

Uyanış
"Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter!" III. Dünya Savaşı senaryosu çok önceden yazıldı, şimdi oynanıyor. Dünya, eşi benzeri görülmemiş bir kıyamete yaklaşıyor. Üstelik bu yolda yapılan bütün planlar tıkır tıkır işlemekte... Dünyanın şu durumdaki haline bakınca III. Dünya Savaşı senaryosuna ne kadar uzağız dersiniz? Aslında hiç uzak değiliz, kıyamete fazlasıyla yakınız. III. Dünya Savaşı öngörülere göre Müslümanların ya da Siyonizm’in sonunu getirecek deniyor ama doğru değil. Bu savaş, yeryüzünde yaşayan altıncı neslin, günümüz insan ırkının sonunu getirecek. Dünya bugüne kadar beş büyük kitlesel yok oluş yaşadı. Canlı türlerinin yüzde sekseninin hatta yüzde doksan altısının soyu tükendi. Sekiz buçuk milyara ulaşan dünya nüfusunu iki milyar seviyesine düşürmek için çaresi olma...

Narkoz
"Kimin kral olduğu umurumda bile değil. Çünkü para arzını kim kontrol ediyorsa, imparatorluk da onundur." – Nathan Rothschild "Bu güç benim elimde olduktan sonra kanunları kimin yaptığı hiç fark etmez." – David Rockefeller "Ben sistemin zaaflarından hareketle para kazanıyorum." – George Soros NARKOZ, yaklaşık yüz elli yıldır finans elitler ile devletler arasında oynanan bir oyunun ve bunun farkına varamayan narkozlanmış beyinlerin hikâyesidir. Her türlü aracın en acımasız şekillerde kullanıldığı bu oyunun ardında tabii ki bütün oyunlarda olduğu gibi bankerlerin parmağı var. Küreselleşme en çok onların işine yaradı. Bilişim teknolojisi emirlerinde. Dünyanın her yerine borç verip onları sömürecek ve köleleştirecek güce ulaştılar. Bugün, küresel finans elitler, mükemmel bir netwo

Sosyal Genetik Terörü
SOSYAL GENETİĞİ BOZUK OLAN TOPLUMLARDA SOSYAL BARIŞ DA OLMAZ. Sosyal genetik, insanı insan yapan biyolojik özelliklerin haricindeki hemen her şeydir. Ne yiyor ne içiyoruz? Kimlerle konuşuyoruz? Neler okuyoruz veya okumuyoruz? Ne izliyoruz? Nerede ve nasıl yaşıyoruz? Dünyaya bakışımız nedir? Etik, vicdan, dürüstlük, merhamet, hoşgörü, estetik, sevgi ve paylaşmak gibi değerler bizim için ne ifade ediyor? Günümüzde yaşanan pek çok sorunun bu değerlerin eksikliğinden kaynaklandığını fark edersek, sosyal genetiğin önemini çok daha iyi anlayacağız. Prof. Prof. Dr. Mustafa Zülküf Altan, Terör Her Yerde serisinin üçüncü ve son kitabında sosyal genetiği bozan veya sosyal genetik bozukluğundan kaynaklanan terör bağlamında; bilgi, televizyon programları, sağlık, doğa, ekonomi ve finans, inanç, ...

Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri
İhraç malı olarak sadece "Dualar ve Emirler"i olan bir devletin, dünyanın en kalabalık topluluğunu yönetip dünyanın en zengin devletlerinden biri olabilmesi "Vatikan Mucizesi"nden başka hangi kelimelerle tanımlanabilir ki? 2000 yıldır ayakta kalan Hıristiyanlık ve onun en güçlü temsilcisi Vatikan’ın gücünün kaynağı nedir? Tarihte nice hanedanlar gelip geçmiş, nice devletler kurulup yıkılmışlar, nice barış antlaşmaları en çok 40-50 yıl dayanabilmişken, Papalık bütün bu altüst oluşlardan kendini koruyup ayakta kalmayı başarmıştır. Üstelik bunu, tüm bu olayları kenarda durup seyrederek değil, tam tersine bütün çalkantıların ve sorunların tam ortasında yer alarak başarmış ve kaybedenler daima başkaları olmuştur. Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri’nde Aytunç Altındal dünyanın siyasal, ekonomik ve a...

Büyük İhanet
Güvenlik politikaları uzmanı Mete Yarar’dan ülke dinamiklerini yerinden oynatacak sarsıcı bir siyasi roman… Büyük İhanet… 2014 yılında kaleme aldığı 60 Yıllık İttifakta Son Gün adlı çok satan romanıyla iki yıl öncesinden 2016’da yaşanacakları akıl almaz bir kurguyla anlatan Mete Yarar, serinin ikinci kitabı Büyük İhanet’le Türkiye’nin merkezde olduğu büyük ve hain planın karanlık yüzünü yine sürükleyici bir kurgu ve yalın bir anlatımla romanlaştırıyor. Gerçekle kurgunun birbirine karıştığı Büyük İhanet Türkiye’nin doğusunda sürüp giden terörle mücadeleyi, barikatlar sürecini, Suriye ve Irak sınırlarında uygulanmaya başlanan hain planı ve içeriden ihanete uğrayarak düşürülmeye çalışılan Cumhuriyet gerçeğini, yepyeni bir bakış açısıyla tarihe not düşülecek verilerle irdeliyor. * * * "MİT TIR...

Saray Rejiminin Çöküşü
"BUGÜN TÜRK OLMAK ARTIK SUÇ OLDU." Sancılı seçim süreçleri, çalındığı iddia edilen oy pusulaları ve kirli referandum sonrası Türk devleti hem ekonomik hem de siyasi krizlere sürüklendi. Covid-19 salgınıyla birlikte Türkiye’de yaşanan devlet krizi, milli birlik krizi, ekonomik kriz ve Suriyeliler başta olmak üzere sığınmacılar krizi daha da derinleşti ve bugün artık ağır bir yaşamsal tehditle karşı karşıyayız. Bu ağır bilançodan iktidar kadar muhalefet de sorumludur. Mülteci sorununa sıfır toleransla yaklaşan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Saray Rejiminin Çöküşü kitabında Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ağır ve çoklu krizi tahlil ederek, Erdoğan’ın ve AKP’nin sebep olduğu siyasal, ekonomik, sosyal ve jeopolitik çöküşten ülkenin daha büyük felaketlere sürüklenmeden nasıl...

İstihbarat
"SAVAŞLA KAZANILAN ZAFERDEN DAHA MAKBULÜ, GİZLİ OLANI GÖRÜP, BELLİ OLMAYANI FARK EDEREK YENMEKTİR!" - SUN TZU Bilgi güçtür ve elinde bulundurana sayısız imkânlar sunar, fayda sağlar. Bilginin elde edilmesi, doğru şekilde incelenmesi, işlenmek suretiyle anlamlandırılması ve amaca uygun şekilde kullanılması, ülkeler açısından çok önemlidir ki buna da istihbarat süreci denir. Ülkelerin tehdit algılarına, milli ülkülerine, sosyal ve kültürel değerlerine, stratejik hedeflerine göre değişen bilgi elde etme ihtiyaçları, istihbarat alanında ekollerin ortaya çıkmasına, rekabete ve çatışmaya yol açmıştır. Bugün hâlâ söz konusu ekoller birbirlerine üstünlük sağlama yarışına devam etmektedirler. Dünyada kullanılan istihbarat ekolleri, kurumlar ve askeri istihbarat hakkında merak ettiğiniz pek çok soru...

Mesih
İster Suriye’ye ve Irak’a yönelik hareketlilik olsun ister Büyük Ortadoğu Projesi ve Trump’ın en son mega projesi dediği yeni Ortadoğu planı… Bunların hepsinin ortak bir noktası vardı: TEOLOJİ. Yani, insanların inandıkları dini değerler ve bu değerler üzerinden çizdikleri politik yol haritası. Kitabı yazdığımız dönemde olmaz dediğimiz her şeyin neredeyse kitap yazılırken hayata geçmiş olması bizi gerçekten endişeye sevk etti. Her satırında, her cümlesinde, hatta her kelimesinde içimizden gelen tek söz "bu kİtap bİzİ yanıltsın" oldu. BU KİTAP SİZE KIYAMETİN KAPISININ NASIL AÇILACAĞINI ANLATMAYI VAAT EDİYOR. "Sizin inandığınız şey fark etmez. Eğer onlar buna inanıyorsa, bu sizi de etkileyecektir." William Cooper "Maşiah hâlâ gelmedi. O halde gelişini hızlandırmak için bir şey yapın." Menache...

Gül ve Haç Kardeşliği
Aytunç Altındal, GÜL VE HAÇ KARDEŞLİĞİ’nde Avrupa Birliği’nin Türkiye’de hiç bilinmeyen "gnostik-masonik" yüzünü ve özünü anlatıyor. Bugünkü Avrupa Birliği’ni kuran fikirlerin hangi gizli örgütlerce ne zaman ve nasıl ortaya atıldıklarını, Avrupa Birliği’nde kullanılan sembollerin, örneğin 12 yıldızlı bayrağın gerçekte neyin sembolü olduğunu açıklıyor. "Göze görünmeden" hayatlarımıza yön veren gizli kişileri, örgütleri ve bunların Türkiye bağlantılarını, ismen GÜL VE HAÇ KARDEŞLİĞİ’nde okuyacaksınız. "Gül ve Haç Kardeşliği, Tapınak Şövalyeleri ve masonlar 18. yüzyıldan bu yana ortak (syncretic) bir strateji izleyerek Avrupa Birliği’ni kurmaya çalışmaktadırlar. Söz konusu üç gizli örgütün üç locası son yüzyıldır özellikle Avrupa siyasetinin ‘perde arkasındaki’ en güçlü temsilcileridirler."

Akıl Sağlığı Tsunamisi
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde filizlenmeye başlayan Türkiye-ABD ilişkileri NATO ile beraber dönüşüp Kore Savaşı’nda Mehmetçiğin yazdığı destanla gelişerek Türk-Amerikan ittifakına; sadece askeri alanda değil, eğitim başta olmak üzere, yönetim, bankacılık, üniversiteler, teknik ve idari uzmanlar vb. derin ilişkiler ağına dönüşmüştür. 1820’den günümüze Evanjelist misyonerlerin Türkiye’deki faaliyetleri anlaşılmadan, "Evanjelist Rearmament/Manevi Cihazlanma Cemiyeti" üzerinden tohumları ekilen cemaat-tarikat ilişkileri araştırılmadan ("Yeşil Kuşak" projesi bunun bir uzantısıdır, FETÖ ve benzeri yapılanmalar bunun ürünüdür), Amerikan Barış Gönüllüleri’nin ülkemizdeki faaliyetleri ve sonraki siyasi, toplumsal, askeri gelişmelerin sebep-sonuç ilişkileri analiz edilmeden (PKK ve terö...