
Küçük Irmaklar
İki ihtiyar, Edmond ve Emile’in iyi bir dostluğu vardır. Her ikisi de duldur, beyaz şarabı ve balık tutmayı severler ve oldukça yalnızdırlar. Emile, günün birinde ihtiyar Edmond’un bir sevgili bulduğunu ve seviştiğini öğrendiğinde işler değişir. Dostunun ani ölümüyle birlikte hayatını değiştirmeye karar verir... Pascal Rabaté, kırılgan çizgileri, yalın renk tercihleri, ustaca tasarladığı kareleri ve sakin bir anlatı temposuyla Fransa kırsallarında yaşayan insanların günlük yaşamından özel detaylar yakalıyor.

Üstün Yetenekliler Sınıfı 2
Yeteneklerin her şeyden üstün tutulduğu prestijli bir okul: Tokyo Yüksek Eğitim Lisesi. D Sınıfı’ndan Kiyotaka Ayanokouji, Kikyo Kushida’nın zorlamasıyla okuldan atılma tehlikesi yaşayan Sudo’yu kurtarmaya çalışır. Ancak soğukkanlı Suzune Horikita bu plana katılmakta isteksizdir; tek ipucu, sessiz ve silik öğrenci Sakura’nın olayla bağlantılı olabileceğidir. Sakura’nın geçmişine indiklerinde, her şeyi değiştirecek bir sır ortaya çıkar. Bu sırada B Sınıfı’ndan karizmatik Ichinose’nin devreye girmesiyle işlerin seyri değişir. Popüler ve yaratıcı ikiliden, dostluk, rekabet ve entrika dolu yepyeni bir okul hikâyesinin ikinci cildi sizlerle. Sınıfın kaderini belirleyecek bu serüvende gerçeği keşfetmeye hazır olun!

Aşklar ve Yalnızlıklar
Köklerini arayan bir kalbin, aşk ve adaletle sınavı... Londra’nın gri sokaklarında, sıradan ve sessiz bir hayat süren üniversite öğrencisi Selim, yaratıcı yazarlık dersinde verilen bir ödevle sarsılır. Bu ödev, onu Türkiye’de savcı olan dedesinin gizemli geçmişine, Pakistan kökenli İngiliz annesinin suskunluğuna ve ailesinin derin sırlarına doğru sürükler. Ancak asıl kırılma noktası, ağaçlar altındaki bir bankta Leila’yla yaptığı uzun, sarsıcı bir konuşmayla başlar.

Rıza
"HAYATI YARIM BIRAKIP DA GİTMEK Mİ YOKSA HAYATTA KALIP KOCAMAN BİR ÖMRÜ GİDENİN EKSİKLİĞİ İLE YAŞAMAK MI DAHA ACI?" "Hayatını tepetaklak eden kanserle boğuşan yazar bilmediği köklerine doğru yola çıkar. Bu yolculuk, yaşamındaki zorluklara çare olmaktan öte yeni sıkıntıların kapısını açar. Geçmişin derinliklerine indikçe kırılganlıklarının, zaaflarının kaynaklarını da bulmaya başlar. Varlığındaki anlam arayışının en önemli durağına geldiğinde dayısı Rıza’nın yaşamıyla karşılaşır. Yirmi dört yaşında aynı kanser türünden ölen dayısının yaşadığı büyük aşk, devrim peşindeki hayatının da yansımasıdır. Yazar, dayısına hep gizliden gizliye duyduğu hayranlığın nedenlerini çözmeye başlar. Bu yeni yaralar ve yeni kabuklar demektir. Ama bilir ki yara kıymetlidir. Dayısının yarasıyla kendisi iyileşir. ...

Bırak Üzülsünler
Türkiye’nin Ege kıyılarında büyüyen ve denizi çok seven Özge, ailesi ve toplumun geri kalanının öngörülebilir beklentilerinin aksine, macera dolu bir yaşamın düşlerini kurdu. Babası, Özge’nin de ablası gibi mühendis olmasını istiyordu. Yaşadığı ülkede laiklik ve muhafazakârlık arasında derin bir uçurum vardı. Bütün bu yaygaranın ortasında, Özge, bildiğini okumaya karar verdi. Jacques Cousteau gibi bir dalgıç olabilecek miydi? Bir tiyatro oyuncusu? Kendisi de dahil herkesi mutlu edebilmek mümkün müydü? Bu şaşırtıcı ve komik grafik anı kitabında Özge, hikâyesini yaratıcı kolajlar ile deniz, siyaset, bilim ve dostluk temalarını kullanarak ustaca dokuyor. Özge Samancı, bir sanatçı ve Northwestern Üniversitesi’nde öğretim üyesidir. İzmir’de doğmuştur ve Chicago, Illinois’de yaşamaktadır. Web si...

Zamanı Aşıp Sana Geleceğim
Bir mektup, iki farklı zaman, tek bir kader... Zamanın ötesinde bir bağ sizi bekliyor. Yanlış teslim edilen bir mektup, zamanda 34 yıl geriye gider. 2016 yılında Eun-you, babasının yaklaşan yeni evliliği nedeniyle rahatsız ve üzgündür. İlk kez bir annesi olacaktır. Annesi Eun-you’yu doğurduğu sırada ölmüştür, bu yüzden öz annesi hakkında hiçbir şey bilmemektedir. Ayrıca babası çoğu zaman evde olmadığı için üvey anne fikri daha da rahatsız edicidir. Eun-you’nun babası ona bundan bir yıl sonra eline geçecek şekilde kendisine bir mektup yazmasını önerir. Mektup beklenmedik bir şekilde 1982 yılında, yani 34 yıl önce yaşayan başka bir Eun-you’ya ulaşır. Anlamadığı kelimelerle dolu mektubu aldıktan sonra, geçmişteki Eun-you bir casustan şüphelenirken, şimdiki Eun-you da birinin şaka olar...

Katiller Tatilde 1
Harry, Richard ve Yoshie. Onlar toplumun korkulu rüyası, yaşamın kâbusları, kısaca katiller. Ancak, bugün farklı bir gün. Gizlice buluşarak kendilerine küçük bir mola veriyorlar. Ama bu, sıradan bir mola değil. Bir ev partisi! Katillerin bile dostluğa ve rahatlamaya ihtiyacı vardır. Katiller Tatilde, gerilim ve komediyi bir araya getirerek sizi sıra dışı bir maceraya davet ediyor. Bu unutulmaz buluşmaya tanık olun ve bu katillerin eğlenceli ve beklenmedik yanlarını keşfedin! Katillerin gizemli ve tehlikeli dünyasına adım atmaya cesaretiniz var mı?

Hyunam-Dong Kitabevi
Youngju her şeyi doğru yapmıştır; üniversiteye gitmiş, düzgün bir adamla evlenmiş, saygın bir işe girmiştir. Sonra bir anda her şey altüst olur. Tükenmişlik hissiyle eski hayatını terk eder, zirvedeki kariyerini bırakır, kocasından boşanır ve hayalinin peşinden gider. Bir kitapçı dükkânı açar... Youngju ve müşterileri, Seul’ün şirin bir mahallesinde kitapların arasına sığınırlar. Yalnız bir baristadan evli ama mutsuz bir ev hanımına ve Youngju’da özel bir şeyler olduğunu gören yazara kadar hepsinin geçmişinde hayal kırıklıkları vardır. Hyunam-Dong Kitabevi zamanla onların, hayatı nasıl yaşamaları gerektiğini öğrendiği yer haline gelir. Hyunam-Dong Kitabevi, huzuru ve güven duygusunu yakalamanızı sağlayacak, size kitapların iyileştirici gücünü hatırlatacak yürek ısıtan bir hikâ...

Kaçamak
YARIŞMA: BALAYIMDA BANA KATILIN İnsanın sosyal medyada beraber balayına gideceği birini aramasının olağan bir şey olmadığının farkındayım ama işte buradayız. Düğünüm iptal oldu. Ama lüks bir tatil köyünde geri ödemesiz olarak planlanan on bin dolarlık her şey dahil tatilim iptal olmadı ve bunun heba olup gitmesine izin vermeye hiç niyetim yok. Erkek seçme konusundaki sicilim pek parlak olmadığından pişman olmayacağımı umduğum bir işe kalkıştım ve savunmasız bir ânımda arkadaşlarımın benimle gelecek kişiyi seçmesine izin verdim. İdeal aday bekâr olmalı. Uçakta fazla konuşmamalı ve onu hemen yurtdışına çıkmaktan alıkoyacak bir engeli olmamalı. Ayrıca aynı yatağı paylaşacak olmamızı sorun etmemeli. Sonuçta bir balayı süitinde kalacağız. Şartları karşılıyorsanız lütfen hemen yazın. Uçak haftay...

Birkaç Küçük Sır
Birkaç Küçük Sır: Dayanıklılığın İnşası İyi bir hayat kurabilmek için önce esaslıca bir yaşamak gerekiyor. Dene-yanıl, düş-kalk, yaşamın kullanma kılavuzunu öğren, e bir de kendini tanı… Geçti en az 40 yıl! Oysa yaşayarak öğrenmenin gizli bir alternatifi var; başkalarının gerçek deneyimleri! Ama işte insanlar ne kadar başarılı olduklarını anlatmaya bayılsalar da bunun nasıl olduğuna - ya da olamadığına- pek de değinmezler. Bu kitap, “Oldu tamam da… Nasıl oldu bu?!” diye soruyor. ‘Birkaç Küçük Sır: Dayanıklılığın İnşası'nda, gazeteci Işıl Cinmen, kendisine ilham veren 35 kişinin zihinlerine giriyor. Bu kişiler, yaşamları ve duruşlarıyla ses getirmiş, zorluklardan daha dayanıklı çıkmayı başarmış, tüm engellere rağmen kendi potansiyellerini gerçekleştirebilmiş donanımlı beyinler. Cinmen, ...

Altın Kanatlar
TANRILARIN KÜTÜPHANESİNİN GİZLİ KAPILARI AÇILIYOR Bir telefonla hayatım sonsuza dek değişti. Kütüphanedeki işim ve en yakın arkadaşımla yaşadığımız ev benim sığınağımdı. Ta ki çılgın geçen bir gecenin ardından telefonum çalana ve hattın diğer ucundaki adam, “Kitaplardan biri kayıp,” diyene kadar. Her şeyimi kaybetmek üzereydim ve bunu göze alamazdım. Hemen Dragerfield Kütüphanesi’ne koşup o kitabı bulmak zorundaydım. “Sabahı beklemeliydin, insan.” Sürekli fantastik kitaplar okuyan bir kadının hayal gücü sınır tanımaz sanırdınız. Ama hiçbir şey beni çalıştığım yerin fae âlemine açılan bir geçit oluşuna ve karşımda bir Ejderha Tanrı bulmaya hazırlayamazdı. Drager, benim yeni gardiyanım. Kaybolan kitap artık dertlerimin en küçüğüydü. Bilmediğim bir diyara sürüklenmek üzereydim. Üstelik bu yol...

Sokrates
Sokrates yalnızca insanlık tarihindeki en tanınmış ve bugün hâlâ etkili olan filozoflardan biri değil, kendi fikirlerinden dolayı şehit olanların da ilkiydi. Onun yargılanması, zamanın en büyük demokrasisinin kendi yurttaşlarının en iyisini nasıl ölüme mahkûm edebildiğini anlatır.

Alan'ın Savaşı
Savaşın yıkıcılığı ve insanın her koşulda, herzorlukta, hatta siperde savaşırken bile kendisini yeniden yaratabilmesinin gücü üzerine ilham verici bir eser. Alan Ingram Cope’un anılarından uyarlanan bu çizgi romanda, Emmanuel Guibert hem yazar hem de illüstratör kimliği ile akıllara kazınacak bir işe imza atıyor. 2. Dünya Savaşı’nın tam kalbinde, bombaların ve silahların patladığı savaş alanlarına paralel köy ve kasabalardaki günlük hayata da şahitlik ediyoruz bu gerçekçi ve lirik anlatıda.

Kafka-kayıp Kişinin Günlüğü
İşte o, Franz… Mavi giysileriiçinde incecik vücutlu, çocuksu yüzlü Franz. Gülümseyen, nevrastenik,geç kalan, iyi arkadaş. Nadiren ve az miktarda yiyen, hastalık hastası ve doktordanhazzetmeyen Franz. Bir lokmayı yüz kez çiğneyen takıntılı Franz. Hayalperest vesuçlu Franz. Mazoşist,bütünlükten korkan, tembel, mükemmeliyetçi. Şekil değiştiren, yanlış hizalanmış ve yalıtılmış,pasif ve asalak Franz. Ebedi ve sadist erkek arkadaş Franz. Geceleri dört duvar arasındayok edilmeyeni arayan melek ve vampir. Makine dünyalarınınyaratıcısı, avukat Kafka, usta bir baba tarafından yaratılan golem

Beni Neden Sevmedin Anne?
ANNESİ TARAFINDAN SEVİLMEYEN KIZ ÇOCUKLARI BÜYÜYÜNCE YANLIŞ ADAMLARI SEVER Hadi Zarife, bu senin her şeyi değiştirebileceğin son şansın. Anla artık, sevgi zayıflık değil, bilakis insanı her kötülükten koruyan bir zırhtır. Sen kızının bu zırhını çaldın ondan, onu savunmasız, çırılçıplak bıraktın bu savaş alanında. Şimdi git ve teslim et ona doğuştan her çocuğun hakkı olanı. Yanında ol onun Zarife, yargılamadan, hırpalamadan... Karşılıksız sevginin ne olduğunu öğret ona, anne elinin şifasını göster. İlk defa yatır kızını dizine, okşa saçlarını. Ağlasın dizinde kızın, akıtsın içindeki irini, kiri, pası. Bu zamana kadar yapamadığın şeyi yap; okşa kolundaki süt lekesini, öp onu. "Benim güzel kızım..." de. "Geçti..." de. "Seninle gurur duyuyorum..." de. Hadi Zarife...

Gitmeli Miyim Kalmalı Mıyım?
Kusur bulanların yanında huzur bulamazsınız... Dört bir yanımız, dünyanın kendi etrafında döndüğüne inanan narsislerle çevrili... İşin garibi, bir narsise âşık olmak fazlasıyla kolay... Çünkü onlar üstün zekâları, manipülasyon kabiliyetleri ve karizmalarıyla yeryüzünün en çekici âşıkları... Ne yazık ki sevmek yerine, seviyor gibi yapabilme ustalıkları yadsınamayacak kadar güçlü... Hakan Mengüç’ün kaleme aldığı Gitmeli miyim Kalmalı mıyım adlı bu kitap romancılığın ezberlerini bozarak yepyeni bir okuma disiplini vaat etmesinin yanı sıra, narsisizmin gölgesinde yaşanan huzursuz ve mutsuz ilişkilerin psikolojik dehlizlerine inerek günümüz ilişkilerine ayna tutuyor. Bu kitapta bir narsisin yarattığı alevlerle dolu sahte cennetten nasıl kaçabileceğinizin ve giderek yok edilmekte olan özgüvenini...

Canlı Yaşa
İnsan alışkanlıkları ile kendini limitlendirir, öğrenmiş oldukları ile sınırlar koyar, yaşadıkları ile dünyasını oluşturur, beraberliklerini sevgi, gözleri ile gördüklerini gerçek sanır, göremediği ve korktuğu her şeyi de inanç haline getirir. İşte bu yüzden insan hiçbir zaman gerçek anlamda bir dönüşüm yaşayamaz, çünkü dönüşümü de umut denilen hayal dünyasına bırakmıştır. Şimdi bunları fark ettiysen karar vermelisin... "Bu kitap bildiklerini hatırlatmak için kendine yazdığın son mektuptur."

Wilson
OSCAR ADAYI BİR SENARİST VE ÖDÜLLÜ BİR ÇİZERDEN ORİJİNAL BİR ÇİZGİROMAN Çağımızın en önemli çizerlerinden biri olan Daniel Clowes, bu ilk uzun soluklu çizgiromanında, bir modern zaman bencilinin karmaşık ve büyüleyici bir portresini çiziyor. Ghost World, Patience ve Eightball gibi kült eserlerin yaratıcısı olan Daniel Clowes, bu kitapta tek sayfalık anekdotlar halinde çalışıyor ve her sayfada farklı üsluplar deneyerek günümüzün etkileyici çizgiromanlarından birine imza atıyor.

Rüyalar Aşk ve Hüzün
"Hüsniye" olan ismini beğenmeyip değiştirmek istediğini babasına söylediğinde yıl 1899’du ve o sadece on yaşındaydı. Yeni ismi "Ümran" olmalıydı. Bu ismi çok beğeniyordu. Düşünmüş, kararını vermiş ve uygulamıştı. Bu onun mücadeleci ruhunun ilk zaferiydi. Rüyasında gördüğü ve âşık olduğu adamla gerçek hayatta karşılaşıp kısa süre içinde evlendiğinde hayatın getireceği sürprizlerden habersizdi. Genç bir kadınken yetişkinlerin dünyasının hoyratlığı ve acımasızlığıyla tanışmıştı. Kendi ifadesiyle tek cephede savaşırken, hiç ummadığı birinden, ismini hece hece yüreğine yazdığı sevdiği adamdan en büyük darbeyi yemişti. O dönemde ortam huzursuzdu. İmparatorluğun en zor dönemi yaşanıyordu. Memleketin neredeyse her köşesinde isyanlar çıkmış, ülke yangın yerine dönmüştü. Bütün bunlara rağmen dik dur...

Ateş
Hayat, sizden artakalanların toplamıdır: acıların, aşkların, hayallerin… "İyi bildiğim bir şey var. Eğer yaşamımın bir celladı olacaksa o ben olmalıydım. Birilerinin insafına kalmış bir yaşamı, korkaklara bırakıyordum. Yeni bir yol beni bekliyordu ve ben bu yolculuğa çıkmanın heyecanı içinde çırpınıyordum. Eğer siz de bir gün yolunuzu kaybedecek olursanız, o yolu bir daha aramayın; bırakın o yollarda başkaları yürüsün. Siz kendinize henüz hiç kimsenin yürümediği yeni bir yol bulun, neyle karşılaşacağınızı bilmeseniz de…" ATEŞ, taşradaki kabuğunu kırmak için yola çıkan genç bir erkeğin macerasını anlatıyor. İlk aşkların acemiliklerini ve hayal kırıklıklarını, şimdiye kadar hiç kimsenin denemediği bir samimiyet ve cesaretle anlatıyor. Özgürlüğün keşfine varan sonsuz yolculuğun bütün iniş ve ...

Bi Hikaye
bihikâye, parçalanan bir adamın çok parçalı hikâyesini anlatıyor. Silvano Landi, yakın zamanda karısı tarafından terk edilmiş 50’li yaşlarında bir yazar. Kendi savaşının ve Birinci Dünya Savaşı’nı yaşayan büyükbabasının hikâyesi; gerçeklik ile sanrılar, karanlık ile aydınlık; farklı çizim teknikleriyle iç içe geçerek tek bir öyküye dönüşüyor. bihikâye, boşluğa düşüşün hikâyesi. Ve her seferinde geri dönüşün, tekrar yola çıkışın imkanı üzerine etkili bir anlatı. Usta çizer Gipi, dağılmış bir belleğin parçalarını bir araya topluyor. *** Gipi (Gian-Alfonso Pacinotti), 1963’de İtalya’nın Pisa kentinde doğdu. Kariyerine yayıncılık ve reklam sektöründe illüstrasyonlar yaparak başlayan Gipi, 30’lu yaşlarında illüstratif öyküler ve çizgi romanlar yapmaya başladı. Grafik ve hikaye anlatımındaki yet...

Makam Odası - Linç
Yer paspasım verildi ama kovam yok Bu gece de bir döşeğim var ya artık bana gam yok Pijama yerine sırtımda linçte yırtılan fanila Göğsümde koca Atatürk var hâlâ başkasına karnım tok Barbaros Şansal’ın Kıbrıs’ta derdest edilip Atatürk Havalimanı apronunda aportta bekleyen güruh tarafından linç girişimine uğraması ve sonrasında Silivri Cezaevi’ne kapatılıp aylar sonraki beraatına dek geçen süreci kaleme aldığı "Makam Odası-LİNÇ" hiciv sanatında yepyeni bir çığır açacak anekdotları, aklınızın sınırlarını zorlayacak metaforları ve alegorik üslubuyla elinizden bırakamayacağınız bir Türkiye panoraması sunuyor...