
Okay In Kitabı
Basın tarihimizi değiştiren adam Okay Gönensin’le Cumhuriyet’ten Yeni Yüzyıl’a Sabah’tan Hürriyet’e Türk basın ve siyasetinin röntgen filmi. Okay’ın Kitabı, 40 yılı aşkın bir süre gazeteciliğin ve siyasetin merkezî alanlarında yer alan Okay Gönensin’in 2017 yazında vefatından önce Aytekin Hatipoğlu ile gerçekleştirdiği bir nehir söyleşi. Bu kitapta, genç yaşında Cumhuriyet’in yazı işleri müdürlüğü görevini başarıyla üstlenerek yeniliklere imza atmış, Yeni Yüzyıl gazetesini kurarak basın dünyasına çağdaş bir soluk vermiş Gönensin’in 68 Siyasal’ından gazeteciliğe uzanan hayatında yaşadıklarını, karşılaştığı farklı insanları, olayları, gazetecilik anlayışını ve siyasete bakışını bulacaksınız.

Dilemma
İki kardeşten birinin hayatı tehlikede. Hangisini seçerdin? – Zekice kurgulanmış, sinir bozucu bir psikolojik gerilim. – Madeleine hayatını çocuklarına adamış, onlar için ölebilecek bir annedir. Ama ikizlerinin onuncu doğum gününün sabahında sevgisi teste tabi tutulur. Bir katil evine girer ve ona korkunç bir ikilem sunar: Çocuklarından biri ölmek zorunda. Hangisini tercih edersin? Aynı zamanda bir psikanalist olan yazar Samantha King, âşık olup kısa süre içinde evlendikten sonra mesleki hayallerini bir kenara itip çocuklarıyla birlikte, kaygı ve endişe dolu bir hayata kapanan Maddie’nin hikâyesini, erkek şiddetinin en sinir bozucu ve soluksuz bırakan detaylarıyla anlatıyor. Maddie’nin maruz kaldığı kadar olmasa da, bu sayfalarda her kadın kendi hikâyesinden parçalar bulabilir ve King’in y...

Anlam Arama
"Yaş alıyorum. Yüzümde güneşten kısılan gözler, kafamın tepesinde dolaşan düşünce balonlarına eşlik eden çatık kaşlar, büyük kahkahalar, The Notebook gibi filmlerde mütemadiyen ağlamama sebep sulu gözler sebebiyle artan çizgileri, üst üste içilen ve karıştırılan içkilerin ertesi günü bedenimi çarpan yorgunluğu, bavul çekiştirmekten sırtıma saplanan spazmları saymazsam, hoşuma gidiyor. Artık hikâye biriktirmek için yaşamıyorum. Eski hikâyeleri kafamda döndürüp nerede hata yaptığımı aramıyorum." Beşiktaş-Kadıköy vapur iskelesinden Londra’nın parklarına, meydanlarına koşan Hazal Yılmaz, çocukluğu ve olgunluğu arasındaki labirentte dolaşıyor ve bazen bilinç akışı, bazen çözümleyici bir yazma dürtüsüyle kendini izliyor. Çocukluğun kesilmiş sahnelerini hayalleriyle süslüyor.

Ölümden Sonra Aşk
Umut, babadan kalan ağır miras; eğip bükmeden, kırıp dökmeden taşınacak. Gazi, Yenibosna, Berlin, Cohen, Sırrı Süreyya, Berkin… Tarihin kaldırımından yola fırlamış ne kadar romantik, delikanlı çocuk varsa, onların aşkına umut taşınacak. Ölümden Sonra Aşk, acısıyla ve güzelliğiyle yayılmacı. Barış Pirhasan terk ediyor, özlüyor, unuttukça hatırlıyor, korkuyor, bıkıyor, kavuşuyor ve insanı şiir yazmaya özendiren bir mana trafiğine çıkarıyor.

Lat
"H. Demir, bir portre çiziyor ilk kitabında. Kırmızı, beyaz ve siyah renklerin kullanıldığı bir portre. Gertrude Stein, saatlerce poz verir, portresini yapmak isteyen Picasso’ya… Portresi tamamlanınca da "Ama bu bana benzemiyor ki" sözleri dökülür dudaklarından, şaşkınlıkla… Picasso’nun yanıtı en az tablo kadar ünlüdür: "Bir gün siz ona benzeyeceksiniz." Toplumun yarattığı, yalnızlaşarak kendi içine gömülen bir insanın portresini çiziyor H. Demir. Kurtarıcının olmadığı, insanın kendini kurtarmaya çalışmak yerine bir "Kurtarıcı" beklemesiyle, içindeki kötülüğün iyiliği her zaman yendiği bir dünya. Bu portreye benziyor muyuz, benzemiyor muyuz? Kitabı okuyarak verebiliriz bu sorunun yanıtını." –Sunay Akın

100 Soruda Oğuz Atay
Küçük burjuva hayatını eleştirdi, ama solun açmazlarını da. Büyüyemeyen toplumu eleştirdi; ama ona sırtını dönen aydını da. Kemal Tahir’i de sevdi, James Joyce’u ve Nabokov’u da. İkinci baskısını bile göremediği az sayıdaki yayımlanmış eseri ve tamamlayamadığı romanlarıyla Oğuz Atay, toplumcu ve yerli/gelenekçi yazarların yel değirmenlerine karşı bireyi, kişiliğinin röntgenini çekercesine özgün, cesur ve yenilikçi anlatımıyla merkeze alan Don Kişot’umuzdu. Selçuk Orhan, Oğuz Atay’ın kişisel, edebi ve sosyal varlığını, kimi sıkça sorulan, kimiyse akla gelmesi zor sorulara yanıtlar vererek çözümlüyor. Bir zamanlar neden anlaşılmadığını, reddedildiğini, yalnızlaştığını da, 80’lerde nasıl aniden yükseldiğini, yayıldığını ve gıyabında takdire, tebrike kavuştuğunu da, doyurucu, keyifli bir dille...

Zarf Atanlar
- Efsanevi Aşkların Efsane Mektupları - Zarf Atanlar, birbirlerini ya hiç ya da yıllarca görememiş âşıkların heyecanını ve uzun ilişkilerin ardından çekip gidenlerin hürmet dolu vedalarını bir araya getirdi. Bu âşıkların arasında Hünkâr Süleyman da var, Bedri Rahmi’nin Karadut’u da; Napolyon’un Josephine’e duyduğu dramatik sevgi seli de var, Tolstoy’un vefalı vedası da. Belli ki aşık olunca bazı krallar şair, bazı şairler kral.

Ben Latife
Latife, kadın erkek eşitliğini savunmaya başladığında henüz on dört yaşındaydı. Okumaya, yazmaya, şiire, edebiyata, sanata, tarihe ve felsefeye meraklı bir genç kızdı. Alman, İtalyan, Fransız şair ve yazarlarından seçtiği kitaplarla doluydu kütüphanesi. Klasik müziğe ilgisi vardı. Ünlü Avusturyalı şair Rainer Maria Rilke’nin İstanbul’da yaşayan yeğeni piyanist Anna Grosser-Rilke’den özel piyano dersleri aldı. Bir konser piyanisti olacak kadar güzel piyano çalıyordu. Arapça, Farsça, Latince, İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Yunanca konuşabiliyordu.Henüz on dört yaşındayken, memleketindeki kadın hareketleriyle ilgili gelişmelerle yakından ilgilenmeye başladı. On yedi yaşındayken, dünyada ve Türkiye’deki kadın algısı hakkında kendi fikirlerini geliştirerek “La Femme” adında, Fransızca bir e...

Lennon
Rock müzik tarihinin en iyi gruplarından The Beatles ve John Lennon’ın hiç görmediğiniz, duymadığınız öyküsü. John Lennon, müziğiyle, tavrıyla ve söyledikleriyle popüler kültür tarihine yön verdi. Şimdi, bu çizgi romanda psikoloğuna sırlarını döküyor. Çünkü hayatında bir dönüm noktasında. Çünkü geçmişi anmak iyi hissettiriyor. Erken çocukluk döneminden öldüğü geceye kadar, Beatles’ın eski lideri bize kendi dünyasının anahtarını teslim ediyor. Çekinip sıkılmadan. Kimseyi memnun etmeye çalışmadan, açık yürekliliğiyle.

Agatha Christie Nin Gerçek Hayatı
Agatha Christie’nin hayatı, kurgusu kadar gizemli ve olaylıydı. Özenle çalışılmış bu çizgi roman, suç romanı kraliçesinin İngiltere’deki çocukluk yıllarından, İstanbul’a ve Mezopotamya’ya uzanan yıllarına kadar izini sürüyor. Agatha, seyahat eden, uçan, sörf yapan, özgür ruhlu ve modern bir kadını tanıtıyor. 1926’da Christie’nin ortadan kaybolduğu gizemli bir döneminin etrafında dönen kitap, 20. yüzyılın en sevilen suç romanı yazarının ilgi çekici ve eğlenceli bir araştırması.

İsrail-filistin Meselesi
Yahudi İsrail halkı; 2000 yıllık sürgün ve Shoah (İbranice: Felaket) döneminin ardından ulus devletini kurdu. Bölgenin yerlisi Filistin halkı, en başından itibaren politik Siyonizm tehlikesine karşı çıktı. Nakba (Arapça: Felaket) bu halkın kaderini değiştirdi ve yurdundan kopmasına neden oldu. Asla öngörülemeyen tarih, mantıklı bir uzlaşmaya sonunda varacak mı? Bu çizgi roman, meselenin karmaşıklığına ışık tutuyor. VLADIMIR GRIGORIEFF, Filoloji Bölümü ile Doğu ve Slav Tarihi Bölümü’nü bitirdi. Yeni başlayanlar için felsefe ve din konularında, kolay anlaşılır kitaplarıyla ünlü bir yazar. ABDEL DE BRUXELLES, Fransa’nın önemli dergilerindeki detaylı çizimleriyle tanındı. Aynı zamanda Brüksel’de organize edilen çizgi roman festivali Cultures Maison’un da kurucularındandır.

Yut Beni
Yut Beni, sis, ölümcül hastalık, halüsinasyon, apofeni, böcek orduları, sırlar, sarsılmaz inanç ve hayatın anlamını çözmek üzerine bir aşk hikâyesi. Nate Powell, bu en önemli eserinde ergenliğin en karanlık köşelerini keşfetmeye çalışıyor; bunu da klişe, melodramatik ergen isyanlarıyla değil, ufak delirmelerle, ilaçların sağladığı şüpheli rahatlamalar ve aile bağlarının karmaşasıyla anlatıyor. Hikâye çözüldükçe, iki üvey kardeş, ruhsal sorunlara, dağılan ailelerine, hayvan telepatisine, yanlış aşklara ve bir gün her şeyin anlam kazanacağına dair zayıf umutlarına birlikte göğüs geriyorlar. Özellikle hızlı anlatılmış, özenle çizilmiş ve gölgelerle bezenmiş Yut Beni, Nate Powell için bir kilometre taşı ve aynı zamanda okuyucuları son sayfalarda ele geçirecek kentli bir hayalet hikâyesi. Rahat...

Kudüs Günlükleri
- Angoulême Çizgi Roman Festivali - En İyi Çizgi Roman Ödülü - Usta çizer Guy Delisle, en güçlü işlerinden biriyle karşımızda. Pek az insanın gidebildiği ülkelere dair gezi günlükleriyle adından söz ettiren Guy Delisle, günümüz Kudüs’üne dair kültürel bir yol haritasını ustaca göz önüne seriyor. Pyongyang, Shenzhen ve Burma Günlükleri’nde yaptığı gibi, dışa kapalı ülkelerde gündelik hayatın neye benzediğini, tipik bir yabancının bakış açısından yola çıkarak anlatıyor. Delisle, Kudüs Günlükleri’nde pek çok insan için farklı şeyleri temsil eden şehrin zorluklarını keşfediyor. Kudüs’te yaşayan Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman toplulukları incelerken hiçbir topluluğu kayırmıyor. İnce bir mizahi anlatımla gördüğü her şeyi çiziyor. "Şimdiye kadar İsrail-Filistin çatışmasının çözümsüz çetrefilliğin...