Tabağımızdaki Şeytan
Tabağınızdakilere Artık Eskisi Gibi Bakamayacaksınız!Yaşayan organizmaların kuralsız serbest ticareti, giderek artan mobilite ve şehirlerin kalabalıklaşması alt alta toplandığında dünyayı, üzerinde yaşayan 6.5 milyar insan için patlamaya hazır bir bomba haline getiriyor. Bu kitap, Belçika’da ortaya çıkan Taylandlı bir kuş kaçakçısının, kıtanın akşam yemeğini neredeyse yarım gün içinde mahvedebileceğini, Wyoming’deki kovboyların neden Batı Nil Ateşi ile karşı karşıya kaldıklarını ve koleranın nasıl olup da sadece yedi salgınla dünyanın tüm sularını egemenliği altına aldığını açıklıyor. Tabağımızdaki Şeytan, zengin anlatımıyla, istikrarsızlığa, kararsızlığa ve kapımızın eşiğindeki biyolojik teröristlere karşı aydınlatıcı bir rehber. "Yöneticiler, dünyadaki uyuşturucu trafiği hakkında endişel...
Cumhuriyetin Sonbaharı
Denilebilir ki, yakın tarihte belki de hiçbir kitap, elinizdeki yapıt kadar yaşam tarafından doğrulanmamıştır.Çünkü bu kitapta, Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasal ve toplumsal kırılma noktalarından biri tarihsel, siyasal, ideolojik ve felsefi arka planıyla birlikte inceleniyor. Yazar, Ergenekon operasyonunun, Türkiye’de Cumhuriyet’in yıkılması ve dinci-faşizan bir rejimin kurulmasını amaçlayan örtülü bir darbe süreci olduğunu ortaya koyuyor. Belgelere, yetkin analizlere ve şaşırtıcı gözlemlere dayalı olan kitap, aynı zamanda bilgilendirici bir tarih çalışması niteliğine de sahip.Kitap, Cumhuriyet’in nasıl tasfiye edildiğini gözler önüne seriyor. Sol’un Ergenekon operasyonlarına ilişkin tutumunun da sorgulandığı yapıtta, Merdan Yanardağ, Abdullah Öcalan’ın bu dava karşısındaki şaşırtıcı...
Kumpastan Dirilişe Başımıza Gelenler
Ergenekon Davası'nın ilk tutuklanan sanığı olan ve 7 yıla yakın bir süre tutuklu kalan Oktay Yıldırım, bu kitapta TSK'ya düzenlenen "kumpas"ı anlatıyor."Ordular silahlarla yapılacak saldırılara karşı eğitilirler, ancak hukukun bir orduya karşı ve kendi hükümeti tarafından silah olarak kullanıldığına daha önce hiç rastlanmadı. Yargı siyasallaştıkça, doğrudan TSK'ye saldırdı.Bazı yargı mensupları, sultanın cellâdı rolüne büründü. Ellerindeki baltalar ise, gizli tanık ifadeleri, isimsiz ihbar mektupları ya da kim tarafından hazırlandığı bilinmeyen CD'lerdi. Devletin en gizli askeri sırlarının saklandığı kozmik odalar yolgeçen hanına döndürüldü. Açıklanması sakıncalı belgeler, saçma sapan iddianamelerle yabancı gizli servislerin, hatta sıradan vatandaşın bile önüne serildi. İş öyle bir noktaya...
Putin’in Labirenti
Eski Sovyetler Birliği ülkelerinde on yıldan fazla yaşayarak gazetecilik yapmış olan Steve LeVine güçlü bir diktatörün yönetimi altındaki yeni Rus rejimini, rejim düşmanlarına yapılan suikastları ve Kremlin’in rehine problemlerine olan duyarsızlığını kısaca Rusya’daki "Ölüm Kültürü"nü anlatmaktadır. Olayların tanıkları ve kurbanların aileleriyle yaptığı röportajlar sonrası Steve LeVine, Putin’in iki dönem cumhurbaşkanlığı yaptığı tarihi süreçte olan cinayetleri bu eserde belgelemektedir. Bu kitaptaki cinayetler arasında 2002’de Moskova’da bir tiyatrodaki rehin alma olayından, Rus kuvvetlerinin gazla müdahalesi sonucu ölen yüzden fazla rehinenin ve Anna Politkovskaya isimli cesur aktivist gazetecinin evinin asansörü girişinde tam da Putin’in doğumgününde bir Cumhurbaşkanı’nın "doğumgünü hed...
Ölümcül Tahterevalli
Bu kitapta, ASALA ile PKK arasındaki ilişki çarpıcı biçimde gözler önüne seriliyor. Yazarın, hem yeni kaynaklardan edindiği bilgiler hem de kamu hizmetinde yaşadıklarından kesitlerle ortaya koyduğu bu çarpık ilişkiler, gerek tarihi boyutuyla, gerek günümüze varan uzantılarıyla ele alınıyor. Ermeni ve Kürt sorununa farklı bir bakış açısı getiren Ercan Çitlioğlu, bizlere, terörizmle mücadele için silah kadar, bilgiye ve tarih bilincine sahip elmamız gerektiğini de gösteriyor. Önsözünü, Asam Başkanı Emekli Büyükelçi Dr. O. Faruk Loğoğlu’nun yazdığı bu kitapla, "Asala’yı kim bitirdi?" tartışmasına da son nokta konuluyor. Kitabın sayfalarında ilerlerken, Fransa’da, Asala’ya karşı yapılan operasyonların ayrıntılarını da öğreniyorsunuz. Bir başka ilginç bilgi ise Abdullah Çatlı hakkında. Kitapta,...
Ortadoğu’da Kanlı Bahar
Türkiye’de Ortadoğu denilince ilk akla gelen isim usta gazeteci Hüsnü Mahalli’den uzun yıllar hafızalara kazınacak bir kitap. Son dönemdeki gelişmeleri bu kitabı okumadan değerlendirmeyin....İşte, deneyimli bir gazetecinin kaleminden Arap Baharı:Gerçek amaç demokrasi değil, İslam’dır.Daha dindar bir Türkiye geliyor.Ortadoğu’da yeni ’Kıble’ Washington.Modellerden model seç: Türkiye, Mısır ya da Pakistan!Artık generaller de camiye gidecek.Müjdesini Wikileaks vermişti.100 yıllık yeni Büyük Oyun’da 2.Cumhuriyetler gerek.Suriye düşmeden Arap Baharı yaz olur.Araplar Cumhuriyet’ten bu yana Türkiye’de yaşanan Laik-İslamcı tartışmaların tümünü şimdi yaşayacak...Ortadoğu’yu en iyi bilen gazetecilerden Hüsnü Mahalli, Ortadoğu’yu uyumlu İslam’la yeniden fethetme girişimlerine farklı bir pencereden ışı...
Bir ABD Projesi Olarak AKP Operasyon Partisi
Yoğun bir araştırmanın ve yetkin analizlerin ürünü olan elinizdeki kitap; AKP’yi esas olarak iç dinamiklere dayalı bir siyasal hareket olarak değerlendirse de, aynı zamanda ABD tarafından projelendirildiğini ve iktidara taşındığını çok sayıda kanıta ve veriye dayalı olarak ortaya koymaktadır. Çünkü AKP, ABD ve AB ile çatışarak değil, ancak bu güçlerle uzlaşarak iktidar olunabileceğini düşünen İslamcıların partisidir. Deyim uygunsa bir tür ‘suç ortaklığı’ üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla gücünü kendisini iktidara taşıyan iç dinamiklerden çok, emperyalizmden alan AKP’yi inceleyen bu kitap, gerçekte 2000’ler Türkiye’sinin de bir öyküsüdür.
Operasyon Adı: Ağa 01
Islak imza tartışmaları, darbe planı iddiaları, Ergenekon’un sıralı iddianameleri, HSYK’da sert geçen Temmuz Kararnamesi görüşmeleri 2009 yılı yazını siyaseten de ısıtan olaylardı.Aynı yaz öne çıkan bir başka yüksek gerilim; Erzurum-Erzincan hattında yaşandı.Tarihte büyük depremlerin üssü olarak bilinen Erzincan şehri bu kez başka tür bir depremin; cemaatler ve Ergenekon soruşturması üzerinden yürüyen kurumsal ve toplumsal sarsıntıların fay hattı oldu.Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, başlattığı iki ayrı cemaat soruşturmasıyla kimine göre pandoranın kutusunu açmış, kendi deyimiyle çarka çomak sokmuştu.Gündemi Sarsan ve Uzun Yıllar Konuşulacak Olan Dava Hürriyet’in Deneyimli Gazetecisi Ali Dağlar Tarafından Bütün Çıplaklığıyla Ortaya Konuyor
Küresel İhanetin İçyüzü ve Arap Baharı
Emperyalistler, devrimleri ve devrimcileri düşman sayarlar. Bu nedenle emperyalistler her ülkede karşıdevrimcilerle işbirliği halinde isyanlar çıkartıp ülke düzenlerini kendi çıkarlarına uyumlu hale getirmeye çalışırlar. Cumhuriyet devrimlerine başkaldıranları emperyalistler destekliyorlardı. Günümüzde de ‘Turuncu Devrimler’ ve ‘Arap Baharı’nın arkasında ‘Küresel Çete’nin parmağı var... İslam coğrafyasına ve dinine yönelik tarihin yaşadığı en büyük ‘karşıdevrim operasyonu’, ABD’nin çıkarına uygun olabilir. Ancak bazı bahanelerin ardına sığınarak bu ‘küresel hıyanete’ ortak olup, Atatürk Cumhuriyeti’ne saldırmak İslam’la bağdaşmaz... Ama işbirlikçiler bir yana, hâlâ ABD’nin Irak işgaline katkı vermediğimizden yakınan NATO’cu eski genelkurmay başkanları var. Sonuç ortada: Demokrat Parti (DP)...
Kültür Kiloyla Satılmaz
“Benzerlik ve farklılıkları ele almak, ’Kültürel Emperyalizm’e karşı kullanılabilecek en güçlü yöntemlerden biridir. Tek taraflı değil, nesnel gerçekliği ele alan bir bakış açısıdır. Benzerlikler ve farklılıklar, bireyi ve toplumları tanımlayan öğelerdir. Farklılıkları abartarak öne çıkartmak, kimlik değerlerimizin dengesini bozar. Aynı şekilde sadece benzerlikleri öne çıkartmak, onlara bağlanmak da kişiliği ortadan kaldırır. Tıpkı AB’ye gireceğiz hülyasıyla durmaksızın yalakalık yapanların tavırlarında olduğu gibi. Onların söyledikleri şudur: ’Farklılıklarımızı görmeyin, bakın biz, sizlere benzemek için yırtınıyoruz.’ Kimliksizleşme ve kişiliksizleşme işte budur.“Kimlik konusu son yıllarda çok tartışıldı. Altındal da bu tartışmalarda çok kez taraf oldu. Bu kitapta yer alan yazılar, kimlik...
Kırk7
40’lı yaşlardaki kadınlar... Baş döndürücü, baştan çıkarıcı, baştan çıkarılıcı... Ama vaatkâr, davetkâr! "Ve Allah kadını yarattı."1960’lı yıllardı. Allah kadını, Brigitte Bardot’un bedeninde yaratmıştı. Yaratılan kadın 20’li yaşlarındaydı. Aradan 50 yıl geçti. Ve kadın yeniden yaratıldı. Bu defa 40’lı yaşlarındaydı.Yirmi birinci yüzyılın ilk büyük keşfi 40 yaş kadını oldu. Ama keşfedilen şey, bir kadının hayatındaki en önemli 10 yıl değildi. Otuzlu yıllarla başlayıp, 50’li yılların sonuna kadar devam eden 30 yıllık bir süreydi keşfedilen. Ve bu kadını, kadın yarattı. Birincisi naifti. Farkında değildi. Erkeğe amadeydi.İkincisi bilinçli. Farkında ve erkek ona amade.Juliette Binoche 40’lı yaşlarında yaşadığı hayatı anlatırken şunu söylüyor:"Bu bir çölü baştan sona geçmek gibi bir şey. Öneml...
Kaybedilmiş Zamanlar Ülkesinden
Bugüne kadar devletin ve siyasetin hep zirvelerinde oldum. Geriye dönüp baktığımda, yapabildiklerimle yapmak istediklerim arasında inanılmaz bir fark olduğunu görüyorum. Örneğin; kendimi adadığım Sağlık Reformları’nı ilk defa 1995’de parlâmentoya göndermiştik.Yıl 2006... Tamamı halâ yasalaşmadı.Bu sadece sağlıkta değil, tüm hizmet alanlarında böyle oldu ne yazık ki.Bu ülkenin insanları, ödedikleri maddi manevi fedakârlıklarının karşılığını hiçbir zaman alamadılar. Hak aramak yerine, "çare" diye kadercilik ve fırsatçılık girdabına kapıldılar onlar da.Sonuç: Günde bir dolarla geçinmeye çalışan milyonlarca fakir insan.Ben yazılarımı size işte buradan, "Kaybedilmiş Zamanlar Ülkesinden" yazdım.Daha çok zaman kaybetmeyelim diye...
Karakol
Sosyal ve siyasi tarihin araştırmacılarından biri olan Ergun Hiçyılmaz bu defa bir ilki takdim ediyor.Yarım asrı aşkın gazetecilik hayatında kitlenin ulaşamadığı karanlık noktalara mesleki bir bakışla yaklaşan ve sorulara belge ve diğer bilgilerle yanıt getirmeye çalışan yazar kitabında bir dönemin gizli örgütü Karakol’u inceliyor.Bugün, Milli Mücadele’nin örgütleri arasında gösterilen ve faaliyetinden çok sınırlı olarak söz edilen Karakol’un nasıl meydana geldiği ve kimler tarafından oluşturulduğu bilinmekle beraber, kadronun ortaya çıkış ve bitiş safhaları tam olarak ortaya konulmamıştı.Rusya’yla ilk görüşmeleri Ankara’ya rağmen yapan bu örgütün Milli Mücadele saflarında meydana getirdiği olumlu ve olumsuz yankılar sadece askeri değil, siyasi çevreleri de etkilemişti.Karakol örgütünün fe...
Kadro Hareketi
Elinizdeki kitap, siyasal düşünce tarihimizde özgün bir yeri olan Kadroculuk hakkında yapılan ilk ve en kapsamlı çalışma olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Önceki baskıları (1988 ve 2008) hayli ilgi çeken ve tartışmalara yol açan bu kitap, çok sayıda çalışmanın da kaynakçasında yer alan bir referans eser niteliğindedir.Kadro dergilerinde geliştirilen görüşler, kalkınmacı bir "üçüncü yol" arayışının ideolojisidir. Marksizmin yoğunlaşmış bir milliyetçi yorumu diye de değerlendirilebilecek Kadroculuk, 1960`lı yılların dünyasında yaygınlık kazanan "üçüncü dünya sosyalizmi" gibi akımların da öncüsü olmuştur. Şevket Süreyya Aydemir ve arkadaşları, ulusal kurtuluşçuluğun ideolojisini yapmak ve Türk Devrimi`ne kuramsal bir temel (inkılâbın ideolojisi) hazırlamak istemişlerdir.Kadro Hareket...
İnsanı, Dünyayı ve Terörizmi Anlamak
Belki sizlerle aynı taraftaydı kurbanlarınız...İçten içe sizi seviyor, haklı buluyor, belki de destekliyorlardı...Artık kim bilebilir ki...Bunu onlara hiç soramayacak, öğrenemeyecek ve paylaşamayacak olmanız ne kadar yazık ve ne kadar acı...Her yok edişinizde kendinizden bir parçayı da yok etmek ve bunun farkında bile olmamak...Güçsüzlüğünüzü gizleyebilme adına güç kullanmak...Aklın gücünü şiddetin gücüne kurban etmenin ilkelliğini üstünlük ve erdem sanmanın tarifsiz budalalığı içinde, yok edişe ve yok oluşa doğru Amok koşusuna kalkmak...Ve o yok oluşun yeniden doğuşa uzanacağı yanılgısını, kan kırmızı ama çürümüş yapraklarla örülmüş bir zafer tacı gibi başınızda taşımak... Özgür iradenizle seçtiğinizi sandığınız yolun aslında sizi bu seçime zorlayanların kurgusu olduğunu, yazdığınızı sand...
Hitler’in Altınları
Elinizdeki kitap, son derece ilginç ve ibretlik bir tarihsel olayın öyküsünü anlatıyor.İşgal edilen yerlerdeki bankaları soyup, buralardaki varlıklara el koyan, ancak bununla da yetinmeyip, savaş boyunca toplama kamplarında kitlesel ölümlere yolladığı Yahudi, Roman, solcu ya da “aryan olmayan“ kişilerin dirisini ve ölüsünü altın diş kaplamalarına dek soyan Nazi yetkilileri, bu insanlık utancının baş sorumlularıdır. Ancak bu rezil soygunun aktörleri yalnız onlar değildir...Savaş ertesinde kurulan Üçlü Komisyon, sorumlu tuttuğu devletlerden, oluşturdukları bir “altın havuzu“na gerekli katkıyı yapmalarını istemiştir. Nazi soygunundan pay aldığını öne sürdüğü devletler arasında Türkiye de yer almıştır. Türkiye, önce 1945-47 arasında, daha sonra da yeniden 1953’te kendisine yöneltilen bu suçlam...
Hamas’ın Oğlu
Musab Hasan Yusuf Hamas lideri Şeyh Hasan Yusuf’un oğluydu. Hamas’ın kurucularından ve en sevilen liderlerinden olan babasına yıllarca siyasi faaliyetlerinde yardımcı oldu. Küçüklüğünden beri korkunç terör örgütü Hamas’ın iç yüzünü bilen Musab, babasının veliahtı olarak onun politik gücünü ve örgüt içindeki statütüsünü devir almak üzere yıllarca eğitilmiş ve hazırlanmıştı. Fakat her şey Musab’ın başka bir Orta Doğulu liderin öğretilerini benimsemesiyle değişti. Ve o teröre, şiddette sırtını döndü.Hamas’ın Oğlu isimli bu eserde ismini Josef olarak değiştiren Musab Hasan Yusuf dünyanın en tehlikeli terör örgütü hakkında bilinmeyenleri, örgütteki rolünü, ailesi ve anavatanından kopmanın ona verdiği acıyı, Hıristiyan öğretisini kabul ederken aldığı riskleri ve artık inandığı "Düşmanlarını sev,...
Gri Tehdit Terörizm
"Yeni ve etkin bir savaş yöntemi" olan terörizm, bu ölümcül oyuncaktan yararlanmak isteyen kimi devletler ve sivil aktörler nezdindeki çekiciliğini yitirmediği sürece, sona ermeyecektir. Eğer sonlandırılması isteniyorsa, terörle savaşımda ön koşul, "gri alanların" kaldırılmasıdır. Çünkü "gri alan" aynı zamanda bitmeyen ve bitmeyecek bir tartışmanın, yani, "senin teröristin, benim özgürlük savaşçım" ikileminin de kaynağını oluşturmaktadır. Taliban’ın başına "terörist" diye bomba yağdıran Batı, neden ASALA ve PKK’ya kucak açıyor? Birleşmiş Milletler kararları ve AB ülkelerinin yasalarını da inceleyen Çitlioğlu, anarşizm ve terörizmin kaynağına inerek geçmişten bugüne, derinlemesine bilgiler sunuyor. Bu kitap, işte tam da bu noktada, her şeyin birbirine karıştığı, soruların havada uçuştuğu gü...
Gölgedeki Sessiz Tanıklar
Görmediğimiz, bilmediğimiz, farkında olmadığımız ama bizim adımıza, bizim için, yine içimizden birileri tarafından verilen bir savaş. Bakmak yerine gören gözler... Duyularını devlete yönelik tehditlere kilitlemiş 24 saat açık bir algı sistemi... Başkalarının göremediklerini, algılayamadıklarını, bilmediklerini öğrenmeye ve açığa çıkararak etkisizleştirmeye adanmış zihinsel ve bedensel bir refleks... Antenleri ve ekranları her zaman açık, parçalardan bütüne varmaya, kendine özgü kuralları olan acımasız bir savaşın bilmecesini çözmeye, devletin vücuduna giren virüsleri zararsız hale getirmeye ömrünü adamış isimsiz antikorlar. Ne kendilerinin ne de verdikleri savaşın farkında olduğumuz "meçhul askerler." Günümüzün "Yuvarlak Masa Şövalyeleri." Bu kitap, kutsallarımız olan vatanımız, egemenliği...
Gerçek Dünya Sanal Politika
Demokrasilerde iktidarlar her istediğini yapamaz. Evrensel hukuk kuralları, insan hakları ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler, demokrasinin temel ilkeleri ve Cumhuriyet’in temel nitelikleri, iktidarların ve meclislerin sınırlarını belirler. Bunları ve kuvvetler ayrımı ilkesini yok sayan bir rejimin adı demokrasi değil diktatörlüktür. Siyasetçiler seçimlerden önce halka çok şey vaat ediyorlar ama sonra bunları unutuyorlar. Bakınız, 2006 yılında kaybettiğimiz örnek siyaset adamı Aydın Güven Gürkan yalan ve kandırmacılık üzerine kurulan "sanal siyaset" konusunda neler söylüyor: "Tıpta ‘Hipokrat Yemini’ neyse; politikada da ‘güvenirlik ilkesi’ o... Yalan söylemek, sahtecilik yapmak, gerçeği saklamak, olayları çarpıtmak, gelişmiş demokrasilerde en bağışlanmaz ‘meslek defosu’ sayılı...
Faili Meçhul Cinayetler Tarihi
2003... Sedat Bucak’ın beraatını isteyen Savcı, "Abdullah Çatlı ile bir toplantıda tanışmış, etrafında çok sayıda devlet adamı olduğu için kendisinden şüphelenmemiş, Çatlı’yı devlet mensubu olarak bilmiştir" diyordu. İşte böyle bir dönemden geçti Türkiye; kim devlet görevlisi, kim kanun kaçağı, kim suçlu, kim masum, kim katil, kim mağdur bilinmez bir dönemdi bu. 2011... İstanbul Kazlıçeşme’de Nevroz kutlanıyor. Kutlamalarda halay çeken binlerce kişi arasında bir Susurluk sanığı da var. Nevroz kutlamalarına, kendi ifadesiyle "katil" olarak katılan Ayhan Çarkın, "PKK yaptı" denilen pek çok katliamın provokasyon amacıyla kendileri tarafından yapıldığını da itiraf etmişti. İşte, "özel savaş"ın ruh hallerinden biri...Şimdi, güya o karanlık yılları da içeren koca koca davalar ihdas edildi. Pek ç...
Ermeni Sorununu Anlamak
Ermeni Sorunu’na bu şekilde hiç yaklaşılmamıştı...Uluslararası arenada yıllardır bu konuda mücadele veren Uluç Gürkan’dan ezber bozacak bir çalışma...Elinizdeki "belge-söyleşi" kitabı; Ermeni Sorunu’nun Türkiye ve Batı dünyasındaki tartşılma biçimlerine eleştirel yaklaşıyor, soykırım hukukunun güncel gelişmeleriyle birlikte Ermeni Sorunu’nun geçmişine ve "soykırım"ın evrensel tarihine erişiliyor. Ermeni Sorunu’nu "kullanarak" Türkiye halkına yönelik tarihsel, kültürel önyargılarını pekiştiren, hukuk alanında ise çifte standart uygulayan kimi Batılı ülke yetkililerinin ve araştırmacıların düşünce kalıplarını irdeliyor. Bu kalıpların diyalog zemininde nasıl dönüştürülebileceğine, Türkiye’nin "Ermeni Soykırımı" iddialarına hangi temel tezlerle karşı çıkabileceğine dair öneriler getiriyor. Tar...
Erguvaniler
Bu kitap; modernleşmenin ve modernleştiricilerin öyküsünün, Türkiye’de kimin kiminle akraba olduğunun, “seçkin ve başarılı“ kılınanların tek bir ailenin mensupları olduğunun, Türkiye’deki gizli soylu sınıfın saklanan kast sisteminin ve onun, örtülü ilişkiler ağının komplo teorilerinin dışında sosyal ve doğa bilimlerine kazandırılan kavramlarla anlatımıdır.