Destek İndirim -
Destek Dükkan
0
Sepetim
Yazarlar
Kategoriler
Değerlendirme
Fiyat
Yayınevleri
Diller
Filtreleme

Kategoriler

Yayınevleri

Yazarlar

Fiyat

Diller

Değerlendirme

Önceki sayfa
Sıralama
What Is Man Genç Destek Yayınları

What Is Man

"What is Man" consist of series of dialogues between an elderly with a strong sense of humour and a young impatient man. Throughout the book, the author compares humans to machines. He argues that man has no impulse other than the pursuit of pleasure and the avoidance of pain. The book is a great starter for those who are seeking to understand why many of us have lost the meaning of life. This work questions how our personal values and the environment surrounding us shape our identity. Although written in 1906, today the dialogues still shed light on how people can take actions with their own free will.

Sultanla Son Dans Destek Yayınları

Sultanla Son Dans

VATANSIZ OLMAK İNSANI YARALAR! HER ZAMAN BİR YERİN EKSİK KALIR, KENDİNİ HİÇBİR YERE AİT HİSSEDEMEZSİN. İkinci Dünya Savaşı tüm şiddetiyle devam ederken, New York’taki kardeşinin yanına giden üniversite öğrencisi Sofia Moretti, orada ilk görüşte aşkının tutsağı haline geleceği bir delikanlıyla tanışır. Hayatından bir daha çıkaramayacağı bu delikanlı sürgüne yollanmış Osmanlı şehzadesi Cem’den başkası değildir. Savaşçı ruhlu ve yakışıklı Osmanlı şehzadesi Cem ile İtalyan mafya liderinin dünyalar güzeli kızı Sofia imkânsız bir aşkın içinde bulurlar kendilerini. New York’tan Kuzey Afrika’ya, Paris’ten İstanbul’a uzanan bu aşk hikâyesinde çözmeleri gereken iki büyük sorunları vardır: Mafyanın acımasız kuralları ve Cem’in kayıp bir şehzade olarak verdiği kimlik savaşı...

Bir Narsisin Gölgesinde On İki Ay Destek Yayınları

Bir Narsisin Gölgesinde On İki Ay

Üstün meziyetlere sahip olduğuna inanan bir adam... Her şeyin en iyisine layık buluyor kendini... Bir güç abidesi adeta... Hayran olunası, çekici ve cazibeli... Dışarıdan bakınca belki de birçok kadının sahip olmak isteyeceği bir erkek... Ne var ki bu güçlü narsis karakterin gölgesinde yaşamaya mahkûm âşık bir kadının kendi gibi kalabilmesi mümkün değil. Hayatındaki insanların kişiliklerini, değerlerini, özgünlüklerini ve varlıklarını öğütüp yok eden narsis bir adamın cenderesinde sıkışıp kalan ve giderek gücünü yitirmekte olan genç bir kadının kişilik mücadelesinin romanıdır Bir Narsisin Gölgesinde On İki Ay... Dr. Fikret Yıldırım’ın kaleme aldığı bu kitap, çağın hastalığı kabul edilen narsisizmin anatomisidir bir yanıyla. Birbirine âşık iki insanın aşk sandığı travmalarla yüzleşmesidir. ...

Hiçbir Karşılaşma Tesadüf Değildir Destek Yayınları

Hiçbir Karşılaşma Tesadüf Değildir

Kader, insandan vazgeçmiyor. Anbean yeniden ve yeniden yazılıyor. Öyle anlar geliyor ki yapmam dediğin şeyi yapıyorsun, katlanamam dediğin şeye katlanıyorsun, sevemem dediğini seviyorsun, gidemem sanırken bir anda çekip gidebiliyorsun, öldüm diyorsun ama yine de yaşıyorsun... * * * Başlarına ne geleceğini bilmeden uzun bir yola çıkan arayış içindeki genç bir sufi ile aklı karışık genç bir kızın bu yolculuklarında yazgılarından başka güvenecekleri hiç ama hiçbir şeyleri yoktur. Yedi gün boyunca yanlarında para, yiyecek, kıyafet ve en önemlisi de hiçbir planları olmadan şehir şehir dolaştıktan sonra başladıkları yere geri döndüklerinde onlar için artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Sadece yedi günde bile değişebilir miydi insan? Yeniden yazılabilir miydi kader? Elbette sadece yedi günde deği...

Toprak Mehmet'e Susamışsa Destek Yayınları

Toprak Mehmet'e Susamışsa

"Yaş çoraplarımı çıkarttım. Çantamdaki bütün çoraplarımı teker teker giydim. En son da anamın çeyizinden çıkartıp verdiği, tiftik çorapları. Onların üstüne de, botlarımızın üstüne giymediğim buz gibi kar botlarını geçirdim. Şehit Üsteğmen Erdal Kurtoğlu’nun yadigârı incecik matı ve üzerine dikili paraşüt bezini açtım. İçine girdim. Battaniyeye sarındım. Başıma çektim. Kıvrılıp, başımı, ellerimi, dizlerimi, kollarımı karnıma topladım. Anamın karnındaki gibi. Ve ölüm olmayan, ama ölüme yakın olan bir âleme doğru, kendi yolculuğuma çıktım." Çatışmada kendisini vurmak için atılan mermiler karşısında benliğin verdiği tepki, aşılmaya muhtaç aşılamayacak bir dağ gibidir. Bu dürtü, kendini sakınmaya iter insanı. Oysa kendini korumak kadar, bir şeyler yapmak gerektiğini de emreder dağ. Bu anlara de...

İlk Acı Destek Yayınları

İlk Acı

Yatmadan Önce Yüz Fırça Darbesi adlı çok satan kitabın yazarı Melissa P’den "annelik" olgusu üzerine derinlikli, çok katmanlı ve sarsıcı bir roman... Kitabı 30 dilde 41 ülkede basılan, hatta bazı ülkelerde dağıtımı bile yasaklanan İtalyan yazar Melissa P, İlk Acı’yla birbirine hiç benzemeyen iki farklı kadının hikâyesini, güçlü ve ortak bir paydada, sağlam bir duygu örüntüsüyle birleştiriyor. Annelik! Uzun yıllardır annesiyle görüşmeyen, ancak kısa süre sonra anne olmaya hazırlanan Rosa, kendi annesinde deneyimlediği soğuk ve tutarsız annelik figüründen uzak olmanın katiyeti içinde, karnında taşıdığı bebeği sevgiyle beklerken; gelişmemiş vücudu, tamamlanmamış karakteriyle Agata da doğurmaktan pek emin olamadığı bir bebeği hayata getirmeye hazırlanıyordu. Rosa ve Agata’nın

Dantenin İstanbul Cehennemi Destek Yayınları

Dantenin İstanbul Cehennemi

"Cehennem’in en sıcak yerine kim gidecek? Tabii ki ahlaki kriz esnasında tarafsız kalanlar!" İtalyan kökenli Pisani ailesinin genç oğlu Duran, İlahi Komedya’yı İstanbul dekorunda oynamaya neden karar verdi? Koyu bir Katolik olan Bayan Pisani ile gizemci Bay Pisani, oğullarının İstanbul Cehennemi’ne doğru çıktığı yolculuktan nasıl etkilenecekler? Karanlık İstanbul’un esrarengiz kralı Erdoğan Bey ile Fransız düşünür Michel Foucault ve İspanyol ressam Salvador Dali’yi hangi "hassas çizgi" birleştiriyor? Nasıl bir "büyülü gerçeklik" onun gibi bir adamı İlahi Komedya’ya bağlayabilir? Karargâhı Süleymaniye’de bulunan mistik bir tarikatın üyesi olan yönetmen Cebrail’in, akıllara durgunluk veren planı sonuç verecek mi? Dante’nin büyük aşkı Beatrice’i canlandıran dünyalar güzeli Gizem herkesten ney...

Ve Kızın Adı Gece Destek Yayınları

Ve Kızın Adı Gece

Bir erkek için en güzel hediye Güzel, zeki ve cesur bir kadın tarafından sevilmektir. * * * Sadece ne olduğumuzla değil, neye dönüşebileceğimizle de ilgili derin sorgulamalarla dolu, lezzetli bir politik drama... VE KIZIN ADI GECE... Birey-toplum ilişkisi ve birey-birey ilişkisi merkezine oturan, çok yönlü, aynı zamanda çok boyutlu bir roman... Yaşamın akışından duyulan rahatsızlık ve huzursuzluk sarmalında karşı karşıya gelen iki adamın hikâyesi üzerine örülü akıcı bir kurgu... Tarık ve Doruk... Atipik bir kahraman olarak okurun karşısına çıkan Tarık, aynı zamanda romanın politik kimliğidir de. Doruk ise anlamsızlığa doğru koşar adım yaklaşan, yolunu şaşırmış, potansiyeline yabancılaşmış bir genç... Hızla yok oluşa sürüklenen Doruk’u yavaşlatan ve durup düşünmek için ona zaman kazandıran ...

Mason Locasında Aşk ve Kılıç Destek Yayınları

Mason Locasında Aşk ve Kılıç

Kadınların kabul edilmediği bir Mason Locası, iki genç, yeni kardeş: ÂZEM ile SEDAT Herkesin gözü onların üzerinde! Yüzlerce yıldır "usulüne uygun" davranarak var olmayı başaran masonlar, aşk’a dair bu krizi atlatabilecekler mi? Dünyaca ünlü müzayede şirketi Bonhams, Büyük Üstat’ın odasında asılı kılıcı 20.000.000 sterlin açılış fiyatıyla müzayedeye koymayı teklif etti! Uzmanlar, "100.000.000 sterlini görürsek şaşırmayız" dedi. Hindistan’ın sembolü Tac Mahal’i inşa ettiren Şah Cihan için 400 yıl önce yapılmış "SİHİRLİ KILIÇ" kimin olacak? İranlı mirasçılarla Türk masonlar arasında gerçekleşecek büyük savaşı kim kazanacak? Cemaleddin Afgani İngiliz ajanı mıydı yoksa Ruslar için mi çalıştı? Müslüman mıydı yoksa Zerdüşti mi? Neden, kimsenin kendisini sevmediğini düşünerek öldü? Bir mason üsta...

Mutsuz Olan Cennete Gidemez Destek Yayınları

Mutsuz Olan Cennete Gidemez

"Cennet, gidilecek bir yer değil, edinilebilecek bir bilinç durumudur" der Amerikalı yazar Stephen R. Covey. Cennete gitmek yerine, cenneti edinmeyi tercih etmek, insanlık açısından daha değerli bir devrimdir bu yüzden. Cennet bilincinin ne olduğunu bilmek, cennet bilincini edinebilmek için çok önemli... Bu kitap, bir yere varmayı değil, bir hale sahip olmayı nasıl başarabileceğimizin yol haritası... Hatta bir hipnoz... Kitap boyunca ritmik tekrarlar üzerine kurulu anlatım biçimi, okura cennet bilincini edinmesi yolunda zihinsel bir destek de sağlıyor. İyi-kötü, dost-düşman, kurban-fail, suçlu-suçsuz ikileminden arınmayan bir zihnin cennet bilincini edinmesi imkânsız... Kuvvetli bir yargılama becerisine sahip zihinlerin cenneti inşa edebilmesinin tek yolu, düşünce sisteminde köklü bir devr...

Çit Destek Yayınları

Çit

"Şiddet hem uygulayanı, hem maruz kalanı, hem de üzerinde çalışanı mahvediyor!" diyor ya gazeteci Leyla Pervizat. Doğruymuş! Ben de mahvoldum. Bu kitapta kaleme aldığım gerçek bir vakayı romanlaştırabilmek için yıllarca kendi etimle beslendiğim de doğru maalesef... Çok ağladım, çıkar yol bulabilmek için çok debelendim. Şu "namus" dedikleri şey nasıl bir şeymiş ki biri gelip çaldığında işin suçlusu namusu çalan değil de, namusu yitiren oluyor? Olayın kahramanlarını yazabilmek için her birinin ruhuna girmek gerekiyormuş gerçekliği olduğu haliyle aktarabilmek için... Yazarının tecavüze uğraması gerekiyormuş, üşümesi, yaralanması, morga kaldırılması, kaçması, karanlıkta kalması ve katiliyle evlenmesi... Kitap bittiğinde eğer sizin de kalbiniz sızlıyorsa, içinizden bir ses akıl hastalıklarının ...

Ben Kendimi Hiç Böyle Görmemiştim Senden Önce Destek Yayınları

Ben Kendimi Hiç Böyle Görmemiştim Senden Önce

"Coşku..." İşte tam anlamıyla buydu yaşanan... İçindeki fırtınayı başka türlü anlatamazdı kadın. Deli dalgaların sahile çarpıp gitmesi gibi... Coşku da tıpkı böyle vuruyordu yüreğine, her vuruşta ufak parçalara bölüyordu yüreğini ve birazını da giderken götürüyordu. Ama geriye kalan o yürek öylesine yaşam doluydu ki kopup gidenleri fark etmiyordu bile. Alışmıştı bu eksilmelere. Ölümün olduğu hayatta mucize yerleştiren ruhuma "Bir yolculuğa daha çıkalım" diyorsun. Yolculuk, yol, yolcu... Mecburi gidişler bunlar, engel olamazsın. "Benimle ilgili değil" dedi kadın yeniden, binlerce kez dediği gibi, kaderdi bu. Ama kabul edilebilir mi kolayca? Bir masaldır hayat; büyülü, şerbetli, zehirli tesadüflerle dolu... Tek yapman gereken ken

En Hüzünlü Eylül Destek Yayınları

En Hüzünlü Eylül

Hüzünlüdür İstanbul, Eylül 1955’ten beri... Kadim kentin destansı tarihinde, 6/7 Eylül 1955’te yaşanan büyük yıkım kuşkusuz çok özel bir yer tutar. Acısı hep sürecek bu büyük altüst oluş, toplumsal olduğu kadar bireysel anlamda da derin kırılmalara yol açmıştır. Tıpkı Suzan ve Yorgo’nun aşkında olduğu gibi. Suzan ve "sevgili papazı"nın büyük dramını okurken, kendinizi İstanbul dekorunda, tarihin içinde, "soluksuz ve dipsiz" bir yolculuğa çıkmış bulacaksınız. Bir yas, beş yıl süreyle her gün ve yirmi dört saat tutulur mu? Suzan ve Yorgo’nun aşkı kadar büyükse, evet! Balcıgil romanına "Söyledim ve ruhumu kurtardım!" diye başlıyor. Çünkü, hepinizin merak ettiği önemli nedenleri var. En Hüzünlü Eylül büyük bir aşkın olduğu kadar, büyük bir hesaplaşmanın da romanı.

Kemik Çayı Destek Yayınları

Kemik Çayı

"Gelmedin Ali Haydar. Kaç gün oldu görüşmeyeli, sarılmayalı, bakışmayalı, koklaşmayalı, titreşmeyeli. Aramadın, sormadın. Bak, bana neler ettik el ele verdik de. Önce söz kestik, ciğerime... Sonra kına yaktık, kalbime... İşte şimdi de nikâhımı kıydık, hayallerime... Annem renksiz. Teyzem muradına nail olmuşluğun sarhoşluğunda kasım kasım kasılıyor, sonunda oğlunu everdi. Osman mı? Bilmem. Hoş o da neler olduğunun farkında değil zavallı. Baş göz edildik nihayet. Hep birlikte, maaile, konu komşu, dost akraba, el ele verip Elif ’i katlettik!" Kum Gibi adlı romanıyla tanınan yazar Hatice Dökmen’in cesur ve yalın üslubuyla kaleme aldığı Kemik Çayı insan hikâyeleriyle dolu gerçekçi ve sarsıcı bir kitap... Daha çok kadının örselenmişliğine, sinmişliğine, sıkışmışlığına, tökezleyişine, örülen duva...

Putlar Yıkılırken (güncellenmiş) Destek Yayınları

Putlar Yıkılırken (güncellenmiş)

"İnsanlığın bütün hallerine dair" büyük bir roman: Putlar Yıkılırken Tarihin en büyük "put yıkıcı"larından Nâzım Hikmet, kendisiyle yüzleşirken aslında epey mahcup! İkinci Dünya Savaşı’nın acımasızlığı; düşüncesi, sözü ve eylemi olanları alabildiğine ezecektir. Özellikle Nâzım ve peşi sıra savrulan iki güzel çocuğu. Bezdiren polis takipleri, tabutluklar, işkence odaları, 1500 vatlık lambalar, falakalar ve insanlık onurunu yok etmek üzere icat edilmiş başka ne varsa... Karşılığında sevgi, aşk ve insanlığa adanmış hayatlar... Dünya yıkılıp yeniden kurulurken, büyük şair ve "iki güzel çocuk"tan yükselen canhıraş çığlık sinirlerinizi bozacak! Sevinerek, üzülerek, korkarak, haykırarak, hayran kalarak, karalar bağlayarak okuyacaksınız. Celile, Yeşil Mürekkep, İpek Sabahlık ve Afife Jale’nin yaza...

Celile Ela Gözlü Pars Celile Destek Yayınları

Celile Ela Gözlü Pars Celile

Osmanlı’nın en güzel kadınlarındandı. Saray ressamı Fausto Zonaro’nun rahleyi tedrisinden geçti. Paris ve Roma’da eğitim gördü. Adını resim sanatına altın harflerle yazdırdı. Padişah hafiyeleriyle, Balkan çetecileriyle, İttihat ve Terakkicilerle boğuştu... Korku nedir hiç bilmedi! Gönlünü kendinden dört yaş küçük olan Yahya Kemal’e kaptırdığında evliydi, iki çocuğu vardı. "Ela gözlü pars" diye şiirler yazdı ünlü şair onun için. Güzel kadın, hayatında ilk kez bulutların üzerinde uçtuğunu düşündü. Aşkı uğruna eşini, evini terk etti! Maalesef, onu taşıyabilecek büyüklükte bir yüreğe sahip değildi şair. Onu yarı yolda bıraktı, sıvışıp kaçtı. Çok üzüldü, kahroldu ama yıkılmadı ela gözlü pars. Aynı çocuk iki kere doğurulabilir mi? Doğurdu Celile! Oğlu Nâzım Hikmet yirmi sekiz yıllık hapis cezası...

Canlı Yaşa Destek Yayınları

Canlı Yaşa

İnsan alışkanlıkları ile kendini limitlendirir, öğrenmiş oldukları ile sınırlar koyar, yaşadıkları ile dünyasını oluşturur, beraberliklerini sevgi, gözleri ile gördüklerini gerçek sanır, göremediği ve korktuğu her şeyi de inanç haline getirir. İşte bu yüzden insan hiçbir zaman gerçek anlamda bir dönüşüm yaşayamaz, çünkü dönüşümü de umut denilen hayal dünyasına bırakmıştır. Şimdi bunları fark ettiysen karar vermelisin... "Bu kitap bildiklerini hatırlatmak için kendine yazdığın son mektuptur."

Yeşil Mürekkep Destek Yayınları

Yeşil Mürekkep

Sabahattin Ali, Bulgaristan'a kaçmasını sağlayacak kişinin istihbarat ajanı olduğunun farkına varamadı. Kendisini, adı ölüm olan o dipsiz kuyuya bıraktı. "Kuyucaklı Yusuf", "İçimizdeki Şeytan", "Kürk Mantolu Madonna", bir dolu öykü ve çoğu şarkı olacak şiirler yazamayacaktı artık. Devlet eliyle öldürülecek, "Ankara" isimli yeni romanı da yarım kalacaktı. Başkentte devletin acımasız çarklarının nasıl döndüğünü, siyasilerin ve bürokratların kirli ellerinin nerelere uzanabildiğini yazacaktı mümkün olsa. Yazamadı. Başına indirilen bir odun parçasıyla, kanlar içinde yığıldı yere. Yeşil mürekkepli dolmakalemi düştü cebinden. Çantasından, yeni romanının sayfaları savruldu etrafa. Yazıları yetim kalmıştı. Biricik kızı Filiz de öyle. Gözleri bir daha açılmamak üzere kapanırken, cüzdanında güzel Ali...

Eyvallah - 1 - Seyyah Destek Yayınları

Eyvallah - 1 - Seyyah

Merhaba, ben Seyyah. Herkesin bir derdi vardır. Bazıları geçer, bazıları geçmez. Bazıları anlatılır, bazıları anlatılmaz. Bazen anlatmak istersin ama dinleyecek birini bulamazsın. Bilirsin, muhabbettir ihtiyacın ama iki lafın belini kıracak bir dost bile yoktur yanında. İşte bu kitap bulamadığın dosta ulaşmak ve onunla dertleşmek için yazıldı. Meselenin sevmek değil, güzel sevebilmek olduğunu bilenler için yazıldı. Biraz yağmurun, biraz da hüznün düştüğü gecelerde bu kitabı okurken şunu hissedeceksiniz: "Hâlâ dertleşebilecek birileri varmış bir yerlerde."

Eyvallah - 2 - Birlik Dükkanı Destek Yayınları

Eyvallah - 2 - Birlik Dükkanı

Merhaba, ben Seyyah. Bazen bulacağını düşündüğü için değil başka bir seçeneği olmadığı için arar insan. Herkesin bir gün çıkmak istediği ama cesaret edemediği bir yolculuğun başından yazıyorum bunları. Hepinizin içine atıp anlatmaktan sakındığı şeyleri yazdığım bir yolculuğa davet ediyorum sizi. Ve gidiyorum iyi insanların yaşadığına inandığım yerlere. Gitmekle geçecek mi bilmiyorum ama sanki geçecekmiş gibi gidiyorum işte. Satırlarımın arasında bıraktığım boşluklarda göreceksiniz kendinizi. Ve okudukça kendiniz sanacaksınız beni. Sanki ben değil de, siz gidiyormuşsunuz gibi hissedeceksiniz. Kim bilir, belki de gelmesini beklediğiniz aşk, bu satırlarda bekliyordur sizi.

Beyaz Karanlık Destek Yayınları

Beyaz Karanlık

Senin veya evladının başına gelmez zannetme! Ağızlarından salyalar akan sırtlanlar gibi dolanıyorlar etrafımızda! Gözlerini bu gerçeğe asla kapatma! Aramızda kol geziyorlar bu işin ticaretini yapanlar. Tüm gayretleri, o ilk dozu vererek bizleri başlangıçtaki "o his" ile tanıştırmak... Gerisi zaten geliyor. Bağımlının parayı bulmak için her şeyi yapacağını da biliyorlar. Onların kazançları para, bizim kaybettiğimiz ise hayatlar. Sevgiyle büyütülen bir kızdı Deniz. Güzeldi, eğitimliydi ve ailesinin gözbebeğiydi. Çok iyi bir ailesi vardı. Sadece kapıldı. Önce duygusal zaaflarına sonra da maddeye yenildi. O güzel aile, birbirini seven insanlar bir hiç uğruna dağılıp yok oldular. Tıpkı o hiç uğruna dağılıp yok olan yüz binlercesi gibi... Peki, bu gidişata son verecek olan kim? Hep sırtlanlar mı...

Diğerleri Kara Karga Yayınları

Diğerleri

Gece tıkırtıları, uykuları kaçanlar, endişeden ya da heyecandan uyuyamayanlar, çatı katlarında bir işler çeviren ihtiyarlar, iyi kalpli kasabalı gençler, eski mahalleliler, hevesli mektepli kızlar ve devrimci hayaller… Diğerleri, 70’ler Türkiye’sinde, İstanbul’da kendi halinde bir mahallede, eski bir konakta hayatın bir araya getirdiği Sacide ve Cahide’nin, Hayganuş ve Artin Bey’in, Kamuran’ın ve bu hikâyeye tam orta yerinden dahil olan "diğerleri"nin hem ağlatan hem kahkahalar attıran bir romanı.

Merhum Nasıl Bilirdi? Kara Karga Yayınları

Merhum Nasıl Bilirdi?

Doğan Ekinci öldü. Herkes gibi sakince gömülüp bu dünyadan ayrılmayı beklerdi ama hiç de öyle olmadı. Şimdi bir cenaze töreninde gördüğü yüzlerin kendisini son yolculuğuna uğurlamak için orada olduğunu biliyor ve geçmişin anıları bir bir zihnine doluyor. Yıllarca garsonluk yaptığı kafenin müdavimleri, bazıları "dostu" da olan mahalle sakinleri onun son anlarına yaraları, neşeleri, hayal kırıklıkları ve umutlarıyla konuk olurken anlattıkları okuru da hayata ve ölüme dair derin bir muhasebeye davet ediyor.

Baskın Destek Yayınları

Baskın

Ben sizlere, nasıl attığımızı, nasıl hoplayıp zıpladığımızı, ne kadar kahraman olduğumuzu da anlatabilirdim bu kitabımda. Ama yanıltmış olurdum sizi. Dağdaki mücadele ya da dağdaki kahramanlıklar, adına çatışma denilen kısa bir zaman aralığına sıkışmış şeyler değildir çünkü. Askerin kahramanlıkları, mücadelenin fedakârlıklarına gizlenmiştir. Ve bu fedakârlıklar sadece çatışma aralıklarında değil, dağın bütün anlarındadır. Ne kadar güçlü, ne kadar dayanıklı, ne kadar atletik olduğumuzla da süsleyebilirdim sayfaları bir güzel. Ama bu değildir dağlarda yaşam. Güneydoğu’nun bir adımlık anlarında bile, yüz binlerce fedakârlık üretilir. Ve tüm anlattıklarım, anlatmadıklarımın yanında bir yudum bile değildir. Mücadele etmeyen, mücadele edenin halini bilmek zorundadır ama. En azından, bilmek istey...

Toplam: 426