
Tarihe Geçen İtiraflar
Zaman, en büyük günahları affettirir mi? Her itiraf, içinde biraz da olsa affedilme umudu taşır mı? Neden kimse hatalarını kolayca itiraf edemez? Onlar yaptıklarıyla dünya tarihine adını yazdırmış on üç isim. İster politika ister sanat olsun hepsi kendi alanlarında dünyaca tanınan insanlar. Ancak bir an geldi, başarısız oldular. Bir an geldi, geri dönüşü olmayan hatalar yaptılar. Bir an geldi, yalan söylediler... Ve öyle bir an geldi ki tarihe geçecek hatalarını itiraf ettiler. Bu itiraflar, hayata bakış açınızı ve başarı algınızı bütünüyle değiştirecek. "En büyük amacımız; Sünnileri ve Şiileri kanları kuruyana kadar birbirleriyle savaştırmaktı." -Michael Scheuer "Tecrübesizdik, o felâketten hiçbir şey kurtaramadık. Fidel, hayli azarladı bizi." -Che Guevara "En büyük pişmanlığım; Irak konu...

Hayatının Anlamı Kaybettiğin Yerde
Meslek hayatım boyunca insanların mutsuzluk hissine ve depresyonuna iyi gelebilecek anlamlar aradım. Sonunda fark ettim ki arayıp durduğumuz anlam, onu kaybettiğimiz yerde öylece beklemeye devam ediyor. Yepyeni bir kavramla tarif ettiğim bu kayıp anlamı yakalamalarına yardımcı olduğum insanların gözlerinin içi parıldıyor artık. Onlar aslında mutsuz değillerdi, mutlusuzlardı. Dünya genelinde çoğunluğun içine düştüğü bir his olmasına rağmen hâlâ adı koyulamamış bir deneyim bu... Mutlusuzluk! Anlamı: Mutluluk yoksunluğu... Mutsuzluktan çok farklı ama çağımızın en büyük psikolojik virüsü... Mutsuzluk, değer verip sahip olduğunuz bir şeyi kaybettiğinizde ortaya çıkan işlevsel ve iyileştirici bir duyguyken, mutlusuzluk ise arzu ettiğiniz şeye sahip olamadığınızda ortaya çıkan arsız, işlevsiz ve ...

Nereye Konacağını Bilemeyen Kuş Gökyüzünde Esirdir
Bu bir kaçak dövüş hikâyesi... Hem de insanın kendi kendiyle yaptığı, bilinmezliklerle, gizemlerle, sorularla ve cevapsızlıklarla dolu bir kaçak dövüş... Saklanmaktan yorulmuş olanlar için yazılmış bir hikâye... Kurgu gibi ama hakikat... Bilmeye hazır olanlar için kurgulanmış küçük sırlara ışık tutuyor. Hayır, ışığa bakma göremezsin. Işığa bakanların hepsi kör oldu. Feneri nereye tuttuğuma bak. İşte orası esaretini sonlandıracak olan yer. Orası huzurla konabileceğin yer. Orada kanat çırpmak zorunda değilsin artık. Unutma ki nereye konacağını bilmediğin sürece özgür sayılmayacaksın. Kanatların sahte bir özgürlük için açılmış olacak gökyüzünde. Ta ki sen yorulana kadar... İşte o zaman nereye konacağını öğrenmek zorunda kala

Şampiyon Geni
Boynunda asılı kramponları, bileklerine kadar inmiş tozluklarıyla kan ter içinde antrenmandan evine dönen küçük bir çocuk düşünün... Tek hayali sırtında taşıdığı formada ismi yazan futbolcu gibi olabilmek. Düşlediği yere ulaşmak için çıktığı uzun seyahatte sahip olduğu genler, onun yolunu mu açacak yoksa yoluna taşlar mı döşeyecek? • "Şampiyon" kimdir? Doğuştan şanslı olan mı, çok çalışan mı? • "Şampiyon geni" gerçekten var mı? • Neden bazı sporcular daha lider ruhludur, bazılarıysa kuralları sürekli ihlal eder? • Neden bazı futbolcular hep kırmızı kart görür? Oyun dışı kalmak onların genlerinde mi yazılıdır? • Gene yönelik beslenme ve psikolojik destek nasıl sağlanır? • Kişiye özel doğru antrenman metodu nasıl bulunur? • Bağımlılıklardan kurtulmak için doğru egzersiz var mıdır? • "Gen dop...

Atatürk Ülkesine Sığınanlar
Almanya’da Yahudi̇leri̇n Durumu (Berk Yıldız) Osmanlı’da Darülfünun (Eli̇f Gamze Tutan) Reform Öncesi̇ Darülfünun’a Yöneli̇k Eleşti̇ri̇ler (Di̇lara Çeli̇k) 1933 Üni̇versi̇te Reformu Ve Önemi̇ (Hande Konca) Mülteci̇ Bi̇li̇madamlarının Türki̇ye’ye Geli̇şi̇ (Emre Atan) Albert Einstein’in Mektubu (Ferdi̇ Çakmak) Mülteci̇ Bi̇li̇madamlarının Katkıları (Ahmet Özgür Türen) Türki̇ye’ni̇n Verdi̇kleri̇ (Ahmet Özgür Türen) Hitler’i̇n Adami Scurla İstanbul’da (Ahmet Özgür Türen) Mülteci̇ Bi̇li̇madamlarının Yaşadıkları Ve Gözlemleri̇ (Ahmet Özgür Türen) Mülteci̇ Bi̇li̇madamlarının Ai̇leleri̇ (Ahmet Özgür Türen) Di̇l Meselesi̇ (Ahmet Özgür Türen) Yahudi̇ Bi̇li̇madamlarının Türki̇ye’den Ayrılışları (Di̇lara Çeli̇k)

Moda Psikolojisi
Türkiye’nin ilk moda psikoloğu Mutlu Barış, yine Türkiye’de yazılmış kurgu olmayan, ilk Moda Psikolojisi kitabına imzasını atıyor ve insan-kıyafet ilişkisini, giyim ve ruh hali arasındaki ilişkiyi, giyim terapisini ve kıyafetlerin üzerimizdeki gücünü okurlarına sunuyor. Mutlu Barış, İtalya’da moda eğitimi almış bir psikolog ve terapisttir. İlk kitabı “Giyim Terapisti” bir moda psikoloğunun hikayesini anlatıyordu ve bir moda psikoloğunun yaptığı işe dair bir içgörü sunuyordu. İkinci kitabı ise, kıyafetlerin gücü, giyim terapisi ve gardrobunuzun size anlattıkları gibi konuları ele alan, moda psikolojisine bir giriş niteliğinde. Eğlenceli, ilgi çekici ve okumaya değer bir kitap. Sayfalarını açın ve Uzman Mutlu Barış’ın ellerinden, moda psikolojisi dünyasına adım atın.Prof. Jamie Hacker Hughes...

En Çok Anlamak Yoruyor Bizi
ANLAMAYA ÇALIŞMAK, ARTIK HAYLİ YORUCU BİR ÇABA, ANLAŞILAMAMAKSA KIRICI... İnsanları anlamaya çalışarak kendimizden birçok şeyi feda ediyoruz. Bunun sonunda ise yıpranan, hayal kırıklığına uğrayan hep biz oluyoruz. Çünkü en çok anlamak yoruyor bizi... Bu kısacık hayata başkalarını memnun etmeye gelmedik. Peki ne yapmalıyız? Kendi özel alanımızın etrafını güçlendirmeli ve en yakınlarımız bile olsa o alana kimseyi sokmamalıyız. Her insanın kendi içinde kendine ait bir sığınağı olması gerekli. Çünkü bu hayatta ne yaşarsak yaşayalım yine en sonunda kendimizden başka kaçacak yerimiz yok. Bu bencillik değil tam tersine kişinin kendi özsaygısının farkında olup, hayatına kendisinin yön vermesi demektir. Bu kitap ne başkasını anlamanın yollarını sunuyor ne de anlaşılmak için nasıl bir mücadeleye gir...

Telaşsız Mavi
Şiir, her zaman kıymetliydi bende. Edebiyatın en samimi çocuğu diye nitelendiriyorum kendimce şiiri. İçinden geldiği gibi çünkü! Bir kelimeyle oynasan; düşürüyor yüzünü, büzüyor kifayetini. Şu sıralar, sosyal medyanın ilgisinden kaynaklı başlı başına bir çığır yaşanırken; etrafımdaki herkes, özellikle kendiyle alakalı, dizelere kulak kabartıyor. Öyleyse “şiir” hep olsun hayatımızda, çünkü duygusal insanların matemidir! İNSA-NİYET Sevmek değil Söylemek zor Bakmak değil Görmek zor Duymak değil Hissetmek zor İnsan olmak değil İnsanca yaşayıp Ölmek zor...

Benim Olan Tek Şey Günahlarımdır - Malcolm X
"Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır." – Malcolm X Hitap becerisi yüksek, cesur, etkileyici, mücadeleci ve inatçı bir adam değildi o sadece... Malcolm X, bir azınlık mensubu olarak haklarının peşinden koşma cesareti gösteren ve bu yolda geri adım atmadan, insani değerlere sahip çıkmak uğruna hayatını gözden çıkarabilen ilham dolu bir siyahiydi. İnsanca yaşamak için yaşamını tehlikeye atabilecek kadar davasına bağlı biri... Benim Olan Tek Şey Günahlarımdır, Malcolm X’in mücadeleyle dolu kısacık hayatının hikâyesi değildir sadece. İnsani hakların ve değerlerin kıymeti, bu yolda verilecek mücadelenin önemi ve gerekliliği üzerine "ötekileştirilme" tehdidine karşı takınılabilecek en büyük ve en tesirli tavrın ne olabileceğinin çok katmanlı bir sorgulanmasıdır...

Üzüm Gözlerinde Kaldım
"Hasretinden çatlasın Hüzzam şarkılar Suzinak çalsın akşamlar Sönsün sol yanımda yangınlar. Bir öpücük kondur Dağların ucundan Kemanın tellerine Ay aysın gönlüme." Dürüst, yalın ve romantik anlatımıyla Fazıl Çolak, hayatın ve aşkın en güzel renklerini, yürek sızlatan acılarını, yârin gözündeki ışığı, Şiraz’daki sarhoşluğu en saf haliyle dizelere aktarırken Üzüm Gözlerinde Kaldım, aynı zamanda aşkın naifliğine dair bir hatırlatma görevi görüyor.

Zamandan Kaçan Ayrılık
Hayatın tüm yolculukları ileriye doğrudur ve gidenlerin ardında kalan birileri hep vardır. Her gidiş, bir ayrılık olduğu kadar bir kavuşma ya da kopuştur aynı zamanda. Ceylin Erbak Aytekin on iki öyküden oluşan bu ilk kitabında kopuşları, kavuşmaları, terk edenleri, terk edilenleri mercek altına alıyor. Bazen bir martının ağzından anlatıyor ayrılığın hüznünü, bazen yatılı okulun karanlık ve soğuk koridorlarından sesleniyor okura. Akıp giden günlerimize, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zamanın içinde yitirdiklerimize, keşfettiklerimize ve hayata anlam yükleme arzumuza, ayrıntılara düşkün bir yakın gözlüğüyle bakıyor. Gidenlerin yüklerine olduğu kadar kalanların da kahırlarından kurtulma çabalarına odaklanan yazarla birlikte; siz de ayrılıklarınızı, ardınızda bıraktıklarınızı, kavuşmayı düş...

Misyonerlerin Masum Olmayan Seyahat Notları
"Sonraları sapkınlaşarak putlara tapmaya başlayan Hıristiyanlara ceza olarak Tanrı Türkleri göndermiş, Onlar da kiliseleri camilere çevirmişlerdir." "Türk camilerinden gelen ezan sesini duymak ve insanları ne yapmaya çağırdığını bilmek insanı üzer çünkü insanlar Hz. İsa’ya değil Hz. Muhammed’in tanrısına ibadete çağrılmaktadırlar. Yani insanlar tanrısızlığa davet edilmektedirler." Hıristiyan misyonerlerin "kutsal topraklar" diye adlandırdıkları bölgeyi Türklerin elinde tutuyor olması yüzlerce yıldır artarak çoğalan bir öfkenin ve kinin birikmesine neden oluyor. Hıristiyanlar açısından Asya, Tanrı’nın oğlunun doğduğu ve bir zamanlar yaşadığı yerdir. Ancak dünyada en fazla nüfusa sahip kıta olmasına rağmen, çok az Hıristiyan yaşamaktadır burada. Yazar Favell Lee Mortimer’in kaleme aldığı bu ...

Cinai Absürtler
Burada ciddi bir cinai hikâye yazıyoruz. Cinayet ciddi bir eylemdir. Ölmek kadar zordur öldürmek ve belki daha da zor. Öyle kazara olmuş cinayetlerden söz etmiyorum, onda "pardon" dersin geçer, bir kazadır sonuçta. Bir pardonla biter iş, biraz mahcubiyettir bedeli. Kaza sonucu işlenen cinayet osuruktan tayyaredir. Lakin taammüden öyle mi? Taammüden. Kelimenin kendisi ağır zaten, cezası da öyle; eskiden idamdı, şimdi kaldırıldı adam asmaca. Müebbet hapis, hayatın kodeste geçecek düşünsene. Göze almışın bu bir, gözü karalık gerek. İkincisi zekâ gerek bunun için, iyi bir tasarım, iyi bir strateji, plan program, zamanlama gerek. Zor iş anlayacağınız. Sıradan cinayetler gündelik hayatın tekdüzeliğinde yok olup giderken, Fatoş Beykal’ın kaleminde absürt ve kara komik bir karaktere bürünüyor. Her...

Her Şeye Rağmen
"Üstesinden geldiğimiz zorluklar kadar insanız aslında... Ama en önemlisi ne kadar işe yarıyorsak o kadar varız şu hayatta." – Barış Murat Yağcı Çelikten bir irade için nasıl antrenman yapmak gerekir? Özgüven dışarıdan mı alınır, olduğu kadarıyla mı yaşanır? Güçlü fırtınalara rağmen yıkılmayan bir motivasyon mümkün müdür? Sessizlik hayattaki güçlü silahlardan biri sayılabilir mi? Çetin rakiplerle dolu bir adada aç ve yalnız kalmak insana ne kazandırır ne kaybettirir? 2020 yılının en çok konuşulan "Survivor" yarışmacısı Barı

Öldüm ve Döndüm
"Nasıl ki nehir ve deniz bir ise yaşam ve ölüm de birdir." – Halil Cibran Pek çok insan için ölüm korkutucu bir sondur. Bilinmeyen bir âleme geçiş her şeyin bitişidir. Peki, gerçekten de ölüm bir son mudur yoksa yeni bir başlangıç mı? Eğer ölüm yeni bir başlangıcın kapısını aralıyorsa yeni dünyada bizi neler bekler? Ayşe Deniz Yurdakul’un, ölüm deneyimi yaşamış tanıklarla yaptığı görüşmeleri derleyerek kaleme aldığı Öldüm ve Döndüm adlı bu kitabı, okuru gizemli bir dünyada yolculuğa çıkarıyor. Paylaşılan ölüm deneyimlerinde her ne kadar parlak ışık, sessizlik, huzur duygusu, büyük bir aidiyet hissi gibi ortak temalar dikkat çekiyor olsa da her deneyimin aslında ne kadar eşsiz ve farklı olduğuna şahit olacaksınız. "Onlar ölümden sonra onları neyin beklediğini biliyorlar, bizler ise öğrenmek...

Kalbinde İyilik Biriktirenin Yolu Hep Açıktır - Şems-i Tebrizi
"Ey insan! Kafdağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma, her şeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün." Şems-i Tebrizi’nin adı, Mevlana Celaleddin-i Rumi ile duyulmuş gibi sanılsa da aslında o, "İslam Dininin Güneşi"dir. Rumi’nin olgunlaşmasını sağlar ve Divan-ı Şems-i Tebrizi olmak üzere pek çok eseri yazmasında ona ilham ve bilgi kaynağı olur. Şems, Rumi’nin gölgede kalan kısmını aydınlatan cevherdir. Rumi’nin "merhamet okyanusuna" okyanus, "bilgi ummanına" umman katar. Rumi’yi tıkandığı yerden çıkarır, hakikatin göz kamaştırıcı aydınlığı ile kavuşturur.

Var Mısın Ki Yok Olmaktan Korkuyorsun? - Farabi
"Düşünmek ruhun kendi kendiyle konuşmasıdır..." Türk bir ailenin çocuğu olarak bin yüz elli yıl önce dünyaya gelen ve hayatı boyunca müzik, felsefe, botanik, matematik ve mantık alanında sayısız eserler kaleme alan Farabi, ilim ve düşün dünyasında "öğretmen" kabul edilen Aristoteles’ten sonra "ikinci öğretmen" kabul edilmiştir. Sadece filozofları değil, sayısız bilimadamını da derinden etkilemiş, akımların ve icatların ilham kaynağı olmuştur. Varlıklı bir ailenin ferdi olarak saraya yakın olmasına rağmen siyasi iradeyi tamamen reddedip kendini ilme adamıştır. Günde yalnızca bir öğün yemekle hayatını sürdüren Farabi, zamanının her saniyesini ilimle geçirmeye gayret göstermiştir. Çünkü Farabi’ye göre insan ilmi aramakla mükelleftir. İlmi bulmak, onu öğrenmek ve onu anlatmak zorundadır. İlim ...

Bakire Ölen Bir Anne - Anna Freud
"Hareketlerimize hükmeden şey, keşif ruhunun verdiği neşe ve canlılıktı." Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’un altı çocuğunun arasından tahtını devredeceği tek vârisi olarak gördüğü kişiydi Anna Freud, öyle de oldu. Anna Freud, babasından devraldığı tacın hakkını sonuna kadar verdi. Hayatını babası Freud’a ve onun öğretilerine adadı. Psikanalizi ölümsüzleştirmeye adeta ant içmiş bu genç kadın Çocuk Psikanalizi ve Benlik Psikolojisi ekollerini geliştirdi, psikanalitik ilkelerin çocuk terapisine uygulanmasına öncülük etti. Hiç evlenmedi ama hem çok sevdi hem de çok sevildi. Hayat arkadaşı Dorothy ile beraber kurucusu olduğu okullar ve enstitüler sayesinde sayısız çocuğa ev verdi, onları korudu, her birine annelik yaptı. Psikanaliz dünyasındaki paha biçilemez katkılarına rağmen hep gölgede ...

Aşağı Bakarsanız Asla Gökkuşağı Bulamazsınız - Charlie Chaplin
"Benim geçmişteki ve halen sürmekte olan en müthiş günahım; geçerli görüşlere uymayan bir kişi olmaktır." – Charlie Chaplin Siyah beyaz ve sessiz filmlerin unutulmaz kahramanı, komedyen, oyuncu, yazar, bestekâr, senarist ve film yönetmenidir Charlie Chaplin... Sinema dünyasında kendine özgü bir üslup yaratarak, komediyle hüznü, neşeyle dramı ustaca harmanlarken, yaşadığı dönemin sosyal ve ekonomik durumunu, haksızlıkları ve savaşı eleştirmekten de çekinmedi. Yarattığı "Şarlo" karakteri, toplumun kanıksanmış düzenine başkaldıran, güçsüzün ve yoksulun yanında yer alan aykırı bir figür olarak tarihteki yerini aldı. Sınıf ayrımcılığına, dönemin ekonomik zorluklarına, adaletsizliklerine, siyasi düzenine ve diktatörlere karşı koyacak kadar büyük bir haykırışı tek kelime dahi etmeden sessizce ifa...

Avrupa'dan Sonra
"Türk okuru Avrupa Birliği’ne Türkiye sınırına yakın bir yerden, Bulgaristan’dan bakan Krastev’i okuyunca Türkiye’deki geleneksel Avrupa Birliği lobiciliğinin sunduğu Avrupa Birliği’nden farklı bir Avrupa Birliği fotoğrafı çektiğini görecek. Bu değerli çalışmanın Türkçesini yayımlayan Destek Yayınları’nı tebrik ediyorum." – Prof. Dr. Ümit Özdağ Ünlü siyaset bilimci ve fikir insanı İvan Krastev, bu kışkırtıcı kitabında Avrupa Birliği’nin geleceğini ve belki de bir geleceğinin olmama ihtimalini derinlemesine ele alıyor. Kıtada aşırı sağ milliyetçi partilerin yükselişe geçmesiyle ve Birleşik Krallık’ın Brexit planlarıyla birlikte, Avrupa Birliği şimdiye kadar hiç yaşamadığı kadar büyük bir karmaşa ve şüphe içinde. Krastev, kitapta Avrupa’nın başlıca sorunlarına (özellikle de Ortadoğu, Kuzey A...

Güzel Şeyler Zaman Alır
Hayat, sevdiği insanı yaralarmış en çok... Sevdiğinin canını yakar, acıtır, kanatırmış... En çok kime güveniyorsa, onda bir yaranın izi kalırmış muhakkak. Unutma ki acı çok kıymetlidir bu yüzden. Ehlileştirir insanı... Uyandırır, büyütür, olgunlaştırır... İster ki hakkını verebilesin aldığın nefesin. İster ki koşsun artık şu ayakların. İster ki tuttuğunu koparsın o ellerin. İster ki insanca sevebilsin o kalbin... Haklısın... Bazen yolunda gitmez hiçbir şey. Bir yanın cehennem, diğer yanın uçurum görünür sana. Adım atmak cesaret, kalmaksa fedakârlık ister. Tam da uyanmak zamanıdır işte şimdi. Aç gözlerini. Hayat senden yanadır çünkü... Acıyla uyarmıştır seni, kendine koş, ulaş diye. Senden, yeni bir sen yaratmanın vaktid

Kalp Düşünebilseydi Atmaktan Vazgeçerdi - Fernando Pessoa
"Hepimiz kendi dışımızdaki koşulların tutsağıyız." Fernando Pessoa kendini farklı kişiliklere bölerek, benliğinde sustuklarını dile getirir. Hangi cümlesini kaldırırsanız altında ona dair bir yalnızlık biçimiyle karşılaşırsınız. Pessoa’nın kelimelerle ördüğü kendine özel o yalnızlık biçimi, tanyeri ağarırken ortaya çıkan serinlik gibi hafif bir ürperti taşır. Proust gibi Pessoa da hayatın en dar şeritlerinde yürür; içine düşme pahasına derin boşlukların kıyısında dolanır. Hayatının bir anında, bir zihin çakımında bir şeyler görür ve hayatı boyunca bunun ne olduğunu bulmaya çalışır. Hemen her eserine derin bir şekilde nüfuz eden Pessoa, edebiyatı kendine sığınılacak bir liman olarak seçmiş ve bu süre boyunca ortaya çıkardığı eserlerle sığındığı limanına demir atmıştır. Daha küçük bir çocukk...

Kemik Çayı
"Gelmedin Ali Haydar. Kaç gün oldu görüşmeyeli, sarılmayalı, bakışmayalı, koklaşmayalı, titreşmeyeli. Aramadın, sormadın. Bak, bana neler ettik el ele verdik de. Önce söz kestik, ciğerime... Sonra kına yaktık, kalbime... İşte şimdi de nikâhımı kıydık, hayallerime... Annem renksiz. Teyzem muradına nail olmuşluğun sarhoşluğunda kasım kasım kasılıyor, sonunda oğlunu everdi. Osman mı? Bilmem. Hoş o da neler olduğunun farkında değil zavallı. Baş göz edildik nihayet. Hep birlikte, maaile, konu komşu, dost akraba, el ele verip Elif ’i katlettik!" Kum Gibi adlı romanıyla tanınan yazar Hatice Dökmen’in cesur ve yalın üslubuyla kaleme aldığı Kemik Çayı insan hikâyeleriyle dolu gerçekçi ve sarsıcı bir kitap... Daha çok kadının örselenmişliğine, sinmişliğine, sıkışmışlığına, tökezleyişine, örülen duva...